Geçtiğimiz Pazar, 15 Temmuz 2016 yılında gerçekleşen menfur darbe girişiminin 2'inci yıldönümüydü. Ucu dışarılara dayanan ve yıllardır devlet kadrolarına sinsi bir şekilde yerleşen terör örgütü FETÖ'nün millet iradesine toslayan darbe girişimi, 250'yi aşkın insanımızın şehit olmasına, 2 bini aşkın vatandaşımızın da yaralanmasına neden oldu. Şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimizi de şükranla yâd ediyoruz.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın 15 Temmuz mesajında ifade ettiği gibi, "15 Temmuz 2016'da devlete başkaldıranlara Türk milleti gerekli cevabı vermiştir? Kurtuluş Savaşı'nı bir bilek, bir yürek olarak kazanan milletimiz, devletin bekası, vatanın bütünlüğü için canını esirgememiştir. Milli mücadelenin önderi Mustafa Kemal Atatürk, bu konuda yüce milletimize örnek olmuş, 15 Temmuz zaferi elde edilmiştir."
Birbirine kenetlenmiş tek bilek tek yürek olmuş bir milletin karşısında savaş uçaklarının, tankların, topların hiçbir etkisinin olmadığının ispatıdır, 15 Temmuz zaferi?
Elbette ki unutulmaması ve unutturulmaması gerekiyor. Bir milleti ve devleti ilelebet payidar kılacak olan; yaşadığı bu acı tecrübeleri asla hafızasından silmemesidir, gerekli dersleri çıkarmasıdır. Kurtuluş Mücadelesi bunun için asla unutulmamalıdır, 15 Temmuz da bunun için hep hatırda kalmalıdır.
15 Temmuz'un yıldönümünde yapmamız gereken en önemli şey de, "muhasebe"dir. 15 Temmuz darbe girişimi bir sonuçtur, önemli olan bu acı tecrübeden ders alıp, bu kötü sonucu doğuran her türlü adımdan uzak durmaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz konuşmasında, "Şehitlerimizin kanları, gazilerimizin fedakârlığı ve bu yola baş koymuş milyonların mücadelesi uğruna kazandıklarımızı masada tehlikeye atmamakta kararlıyız" dedi. Evet, öyle adımlar atılması gerekiyor ki, sahada tanklara, uçaklara karşı elde edilen büyük zafer taçlansın, masada tehlikeye düşmesin.
Darbe girişimini bertaraf eden milli iradenin devreye girmesinde, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleşen milli mücadele örnek olmuştur; elde edilen kazanımların korunmasında da Atatürk'ün milli hamleleri örnek olmalıdır. Büyük zorluklara karşı büyük kahramanlıklar ortaya koymak, İslam'ı Ehl-i Beyt nefesiyle kabullenmiş olan Türk milletinin mayasında vardır.
Sayın Erdoğan konuşmasında şunları söyledi: "Ülke ve millet olarak bu mücadeleyi hep inancımızla, davamızla yürüttük. 15 Temmuz gecesi milletimizin sergilediği kahramanlığın sırrını keşfetmek isteyen, asırlardır süregelen bu büyük mücadeleye bakmalıdır."
Ve Sayın Cumhurbaşkanımız "Dinini, milliyetini, dilini, vatanını, devletini bilmeyen her çocuk, terör örgütlerinin potansiyel hedefidir" sözleriyle eğitimsiz olan gençliğin ileride büyük tehditlerin kapısı olacağını vurguladı.
Ülkemizi 15 Temmuz FETÖ darbe girişimine götüren gerçek, FETÖ'nün ülkemiz üzerinde menfur hesabı olan küresel iradelerin maşalığını yapması ve de bunu da bir Vatikan projesi olan "dinlerarası diyalog" fitnesiyle gerçekleştirmesidir. Bu fitne ve amacı konusunda Prof. Dr. Haydar Baş, 20 yıldır uyarmaktadır.
Bu projenin devletimizi ve milletimizi bölme projesi olduğunu belirtmiştir; milletin direncini kırma heefi olduğunu vurgulamıştır; Müslüman Türk insanını Hıristiyanlaştırma projesi olduğunu defalarca ifade etmiştir. Eğer bizler 20 yıldır yapılan bu dost uyarıları dikkate almış olsaydık belki de böyle bir darbe girişimi asla olmayacaktı.
15 Temmuz darbe girişimi, Prof. Dr. Baş'ın FETÖ'yle büyük bedeller ödeyerek yıllardır verdiği mücadelenin şahsi bir mesele olmadığını, bir vatan-millet mücadelesi olduğunu ispatlamıştır.
Bugün FETÖ adıyla olmasa da aynı dinlerarası diyalog misyonunu devam ettirenler vardır, dikkat edilmesi gerekir. FETÖ'nün en büyük özelliği, talimatını, finansını ve desteğini okyanus ötesinden, küresel iradelerden almasıdır. Onların adeta ülkemizde ve diğer İslam ülkelerinde bir Truva atı olmuştur. Bugün aynı misyonu dillendiren Truva atları vardır.
Bunlar gerçekte Türkiye, Türk milleti ve Atatürk düşmanıdırlar, işgalcilere sempatiyle bakılması gerektiğini vurgularlarken, Müslümanları ise dışlarlar.
İngilizin, Amerikalının, Vatikan'ın, İsrail lobilerinin önlerine koydukları bilgileri İslam diye millete yutturmaya çalışırlar, Müslüman Türk milletinin milli ve manevi değerlerinden tamamen uzak nesiller yetiştirirler. Ki kendi insanını, kendi Meclis'ini rahatlıkla, hiç sorgulamadan bombalayabilsin.
Prof. Dr. Baş'ın 15 Temmuz sonrası yazdığı makalede bu tür darbe girişimlerinin bundan sonra sadece askeri boyutta olmayacağını, ekonomik, sosyal, toplumsal boyutlarda da olabileceği ifade edilmişti. Bu sebeple, milletin birlik ve beraberliğini koruyabilmesi, devletimizin ilelebet payidar kalabilmesi, aynı zamanda ekonomik bağımsızlıktan, her sahada milli olmaktan geçiyor. Para milli olmalı, tarım ve hayvancılık milli olmalı, sanayi milli olmalı, askeri, hukuki, sosyal her şey milli olmalı.
Bunun nasıl olacağını da Prof. Dr. Haydar Baş dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'nde ve Sosyal Devlet-Milli Devlet tezinde detaylıca önümüze koymaktadır.
Dileriz ki bir daha bu ülke 15 Temmuzlar yaşamasın.
Ama bunun yolunun aynı zamanda içimizdeki akl-ı selim olanlara kulak vermekten, tarihten ders çıkarmaktan geçtiğini de unutmayalım.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın 15 Temmuz mesajında ifade ettiği gibi, "15 Temmuz 2016'da devlete başkaldıranlara Türk milleti gerekli cevabı vermiştir? Kurtuluş Savaşı'nı bir bilek, bir yürek olarak kazanan milletimiz, devletin bekası, vatanın bütünlüğü için canını esirgememiştir. Milli mücadelenin önderi Mustafa Kemal Atatürk, bu konuda yüce milletimize örnek olmuş, 15 Temmuz zaferi elde edilmiştir."
Birbirine kenetlenmiş tek bilek tek yürek olmuş bir milletin karşısında savaş uçaklarının, tankların, topların hiçbir etkisinin olmadığının ispatıdır, 15 Temmuz zaferi?
Elbette ki unutulmaması ve unutturulmaması gerekiyor. Bir milleti ve devleti ilelebet payidar kılacak olan; yaşadığı bu acı tecrübeleri asla hafızasından silmemesidir, gerekli dersleri çıkarmasıdır. Kurtuluş Mücadelesi bunun için asla unutulmamalıdır, 15 Temmuz da bunun için hep hatırda kalmalıdır.
15 Temmuz'un yıldönümünde yapmamız gereken en önemli şey de, "muhasebe"dir. 15 Temmuz darbe girişimi bir sonuçtur, önemli olan bu acı tecrübeden ders alıp, bu kötü sonucu doğuran her türlü adımdan uzak durmaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz konuşmasında, "Şehitlerimizin kanları, gazilerimizin fedakârlığı ve bu yola baş koymuş milyonların mücadelesi uğruna kazandıklarımızı masada tehlikeye atmamakta kararlıyız" dedi. Evet, öyle adımlar atılması gerekiyor ki, sahada tanklara, uçaklara karşı elde edilen büyük zafer taçlansın, masada tehlikeye düşmesin.
Darbe girişimini bertaraf eden milli iradenin devreye girmesinde, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleşen milli mücadele örnek olmuştur; elde edilen kazanımların korunmasında da Atatürk'ün milli hamleleri örnek olmalıdır. Büyük zorluklara karşı büyük kahramanlıklar ortaya koymak, İslam'ı Ehl-i Beyt nefesiyle kabullenmiş olan Türk milletinin mayasında vardır.
Sayın Erdoğan konuşmasında şunları söyledi: "Ülke ve millet olarak bu mücadeleyi hep inancımızla, davamızla yürüttük. 15 Temmuz gecesi milletimizin sergilediği kahramanlığın sırrını keşfetmek isteyen, asırlardır süregelen bu büyük mücadeleye bakmalıdır."
Ve Sayın Cumhurbaşkanımız "Dinini, milliyetini, dilini, vatanını, devletini bilmeyen her çocuk, terör örgütlerinin potansiyel hedefidir" sözleriyle eğitimsiz olan gençliğin ileride büyük tehditlerin kapısı olacağını vurguladı.
Ülkemizi 15 Temmuz FETÖ darbe girişimine götüren gerçek, FETÖ'nün ülkemiz üzerinde menfur hesabı olan küresel iradelerin maşalığını yapması ve de bunu da bir Vatikan projesi olan "dinlerarası diyalog" fitnesiyle gerçekleştirmesidir. Bu fitne ve amacı konusunda Prof. Dr. Haydar Baş, 20 yıldır uyarmaktadır.
Bu projenin devletimizi ve milletimizi bölme projesi olduğunu belirtmiştir; milletin direncini kırma heefi olduğunu vurgulamıştır; Müslüman Türk insanını Hıristiyanlaştırma projesi olduğunu defalarca ifade etmiştir. Eğer bizler 20 yıldır yapılan bu dost uyarıları dikkate almış olsaydık belki de böyle bir darbe girişimi asla olmayacaktı.
15 Temmuz darbe girişimi, Prof. Dr. Baş'ın FETÖ'yle büyük bedeller ödeyerek yıllardır verdiği mücadelenin şahsi bir mesele olmadığını, bir vatan-millet mücadelesi olduğunu ispatlamıştır.
Bugün FETÖ adıyla olmasa da aynı dinlerarası diyalog misyonunu devam ettirenler vardır, dikkat edilmesi gerekir. FETÖ'nün en büyük özelliği, talimatını, finansını ve desteğini okyanus ötesinden, küresel iradelerden almasıdır. Onların adeta ülkemizde ve diğer İslam ülkelerinde bir Truva atı olmuştur. Bugün aynı misyonu dillendiren Truva atları vardır.
Bunlar gerçekte Türkiye, Türk milleti ve Atatürk düşmanıdırlar, işgalcilere sempatiyle bakılması gerektiğini vurgularlarken, Müslümanları ise dışlarlar.
İngilizin, Amerikalının, Vatikan'ın, İsrail lobilerinin önlerine koydukları bilgileri İslam diye millete yutturmaya çalışırlar, Müslüman Türk milletinin milli ve manevi değerlerinden tamamen uzak nesiller yetiştirirler. Ki kendi insanını, kendi Meclis'ini rahatlıkla, hiç sorgulamadan bombalayabilsin.
Prof. Dr. Baş'ın 15 Temmuz sonrası yazdığı makalede bu tür darbe girişimlerinin bundan sonra sadece askeri boyutta olmayacağını, ekonomik, sosyal, toplumsal boyutlarda da olabileceği ifade edilmişti. Bu sebeple, milletin birlik ve beraberliğini koruyabilmesi, devletimizin ilelebet payidar kalabilmesi, aynı zamanda ekonomik bağımsızlıktan, her sahada milli olmaktan geçiyor. Para milli olmalı, tarım ve hayvancılık milli olmalı, sanayi milli olmalı, askeri, hukuki, sosyal her şey milli olmalı.
Bunun nasıl olacağını da Prof. Dr. Haydar Baş dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'nde ve Sosyal Devlet-Milli Devlet tezinde detaylıca önümüze koymaktadır.
Dileriz ki bir daha bu ülke 15 Temmuzlar yaşamasın.
Ama bunun yolunun aynı zamanda içimizdeki akl-ı selim olanlara kulak vermekten, tarihten ders çıkarmaktan geçtiğini de unutmayalım.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024