Siyasette 'erken seçim tellalı', diye ün yapan Devlet Bahçeli tarafından seçim çağrısı yapıldı. Erdoğan, 'tamam, hadi seçime' dedi. Tabi erken seçim filan deniliyor da bu seçim çok önceden planlanmış bir seçim olduğu aşikar. Yani bu seçimi hükümet planladı, çağrısını Bahçeli'ye yaptırdı.
Bu seçim, erken veya baskın seçim filan değildir. Mecburiyet seçimleridir. Çaresizlik seçimleridir. Bence de bu seçimler 'metal yorgunluk seçimleridir'. Nedenini anlatayım;
AKP, iktidara çok büyük bir yük ile geldi. Bahsettiğim yük, kendinden önceki iktidarların bıraktığı borç veya yapmadıkları icraatlar filan değildi. ABD ve AB'ye verilen sözler ve bunların fiiliyata geçirilmesiydi.
AB'nin istediği uyum yasaları devletimizin, milletimizin milli ve manevi değerlerine ne getirir, ne götürür, ekonomimiz üzerinde ne gibi etkiler yapar, sorgulamaları yapılmadan tik tak diye çıkarılıyordu. Hükümet adeta fasıldan fasıla koşuyordu.
AB'nin her istediği oldu. Geldiğimiz noktada AB diyor ki; 'Türkiye, bizden büyük adımlarla uzaklaşıyor'.
Aynı teslimiyet ABD'ye karşıda gösterildi. Dost, müttefik, ortak filan derken tezkere, Afganistan, Irak, Libya, Lübnan, Bosna, Yemen gibi İslam ülkeleri ve Müslümanlara karşı hep ABD'nin yanında oldular. İncirlik yanında Kürecik'te ABD'ye verildi.
İsrail, Kürecik'ten korunmaya başladı. Diğer taraftan İsrail'in, NATO şemsiyesi altına girmesine evet, dediler. Kıbrıs'ta toprak vermeyi bile kabul ettiler. Ege ve adalarımız ortada. Ukrayna'da ABD için Rusya'yı karşımıza aldık. Ermenistan'a kucak açtık.
Geldiğimiz noktada ABD, 2018 strateji planına Türkiye'yi potansiyel tehdit oluşturan bir ülke olarak koydu.
Tabi terörle mücadele de bu seçimlerin en önemli sebeplerinden biri. Çözüm süreci, İmralı seferleri, Nevruz mesajları, Barzani ile gurur duyulması, Salih Müslim'in protokolle karşılanması, PYD militanlarına eskortluk yapılması ve bugün terör örgütleri ve kişilere karşı silahlı mücadelelerde şehitler vermemiz.
Diğer taraftan 2013'den önceki Gülen hayranlık ve dostluğu ile 2013 ve özellikle 15 Temmuz'dan sonraki Gülen kin ve öfkesi akıllarda hep soru işareti olarak kaldı.
Metal yorgunluğun asıl sebebi ise ekonomi. Sattılar, sattılar, sattılar. Üretmediler, ürettirmediler, gümrükleri sıfırladılar, ithal ettirdiler. Tarım ve hayvancılıkta bile ithalat ülkesi olduk.
İhracat arttı, dediler ama ithalatı sakladılar. Açıklar her geçen gün arttı, arttı. Devletin borcu GSMH'nın 4 katına çıktı (2,8 trilyon TL)
Satacak bir şey kalmadı. Körfez ülkelerinden sıcak parada gelmez oldu. Artık Reza Zarrab gibi hayırsever iş adamlarımız da (!) yok. Haliyle ekonomi yama tatmaz oldu.
Ve Erdoğan gerçeği itiraf etmek zorunda kaldı; "Şu an tulumbada su yok, tulumbaya su lazım."
Şimdi Ekonomiden sorumlu devlet bakanı Mehmet Şimşek bu yıl ekonomi çarkının dönmesi için gereken 210 milyar doları parayı yurt dışından bulmak için kapı kapı dolaşıyor. Yani devlet olarak dilencilik yapıyoruz.
Özetle AKP, ABD ve AB yorgunu. AKP, teslim olduğu emperyalizm yorgunu. AKP kabullendiği kapitalizm yorgunu. Bu kadar yorgunluk haliyle AKP'yi metal yorguna çıkardı. Kaporta dıştan sağlam ama içten çürümüş, mekanik sistemler kısa devre yapıyor.
Haliyle AKP için icraat bitti, laf ile de bir buçuk yılı geçiremezdiler. Karar verdiler 24 Haziran'da seçim var. Metal yorgunluk seçimleri var.
Diyelim ki, kazandılar. Artık kimse AKP'den hesap soramaz. Çünkü sen bu metal yorgunluğa sandıkta evet, dedin, sahiplendin.
Bir Hadisi Şerifte, 'aç kurtların sofraya üşüştükleri gibi' tabiri geçer. Eğer kendimize gelmezsek, bu metal yorgunluk neticesinde de emperyalistlerin, Türkiye'ye üşüşecekleri günler yakındır, diyorum.
Bu seçim, erken veya baskın seçim filan değildir. Mecburiyet seçimleridir. Çaresizlik seçimleridir. Bence de bu seçimler 'metal yorgunluk seçimleridir'. Nedenini anlatayım;
AKP, iktidara çok büyük bir yük ile geldi. Bahsettiğim yük, kendinden önceki iktidarların bıraktığı borç veya yapmadıkları icraatlar filan değildi. ABD ve AB'ye verilen sözler ve bunların fiiliyata geçirilmesiydi.
AB'nin istediği uyum yasaları devletimizin, milletimizin milli ve manevi değerlerine ne getirir, ne götürür, ekonomimiz üzerinde ne gibi etkiler yapar, sorgulamaları yapılmadan tik tak diye çıkarılıyordu. Hükümet adeta fasıldan fasıla koşuyordu.
AB'nin her istediği oldu. Geldiğimiz noktada AB diyor ki; 'Türkiye, bizden büyük adımlarla uzaklaşıyor'.
Aynı teslimiyet ABD'ye karşıda gösterildi. Dost, müttefik, ortak filan derken tezkere, Afganistan, Irak, Libya, Lübnan, Bosna, Yemen gibi İslam ülkeleri ve Müslümanlara karşı hep ABD'nin yanında oldular. İncirlik yanında Kürecik'te ABD'ye verildi.
İsrail, Kürecik'ten korunmaya başladı. Diğer taraftan İsrail'in, NATO şemsiyesi altına girmesine evet, dediler. Kıbrıs'ta toprak vermeyi bile kabul ettiler. Ege ve adalarımız ortada. Ukrayna'da ABD için Rusya'yı karşımıza aldık. Ermenistan'a kucak açtık.
Geldiğimiz noktada ABD, 2018 strateji planına Türkiye'yi potansiyel tehdit oluşturan bir ülke olarak koydu.
Tabi terörle mücadele de bu seçimlerin en önemli sebeplerinden biri. Çözüm süreci, İmralı seferleri, Nevruz mesajları, Barzani ile gurur duyulması, Salih Müslim'in protokolle karşılanması, PYD militanlarına eskortluk yapılması ve bugün terör örgütleri ve kişilere karşı silahlı mücadelelerde şehitler vermemiz.
Diğer taraftan 2013'den önceki Gülen hayranlık ve dostluğu ile 2013 ve özellikle 15 Temmuz'dan sonraki Gülen kin ve öfkesi akıllarda hep soru işareti olarak kaldı.
Metal yorgunluğun asıl sebebi ise ekonomi. Sattılar, sattılar, sattılar. Üretmediler, ürettirmediler, gümrükleri sıfırladılar, ithal ettirdiler. Tarım ve hayvancılıkta bile ithalat ülkesi olduk.
İhracat arttı, dediler ama ithalatı sakladılar. Açıklar her geçen gün arttı, arttı. Devletin borcu GSMH'nın 4 katına çıktı (2,8 trilyon TL)
Satacak bir şey kalmadı. Körfez ülkelerinden sıcak parada gelmez oldu. Artık Reza Zarrab gibi hayırsever iş adamlarımız da (!) yok. Haliyle ekonomi yama tatmaz oldu.
Ve Erdoğan gerçeği itiraf etmek zorunda kaldı; "Şu an tulumbada su yok, tulumbaya su lazım."
Şimdi Ekonomiden sorumlu devlet bakanı Mehmet Şimşek bu yıl ekonomi çarkının dönmesi için gereken 210 milyar doları parayı yurt dışından bulmak için kapı kapı dolaşıyor. Yani devlet olarak dilencilik yapıyoruz.
Özetle AKP, ABD ve AB yorgunu. AKP, teslim olduğu emperyalizm yorgunu. AKP kabullendiği kapitalizm yorgunu. Bu kadar yorgunluk haliyle AKP'yi metal yorguna çıkardı. Kaporta dıştan sağlam ama içten çürümüş, mekanik sistemler kısa devre yapıyor.
Haliyle AKP için icraat bitti, laf ile de bir buçuk yılı geçiremezdiler. Karar verdiler 24 Haziran'da seçim var. Metal yorgunluk seçimleri var.
Diyelim ki, kazandılar. Artık kimse AKP'den hesap soramaz. Çünkü sen bu metal yorgunluğa sandıkta evet, dedin, sahiplendin.
Bir Hadisi Şerifte, 'aç kurtların sofraya üşüştükleri gibi' tabiri geçer. Eğer kendimize gelmezsek, bu metal yorgunluk neticesinde de emperyalistlerin, Türkiye'ye üşüşecekleri günler yakındır, diyorum.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024