Seçimlere bir ay kaldı. Baskın seçim nedeniyle siyasal partiler yasal işlemlerini yeni bitirdiler ve listelerini, evraklarını ilgili makama teslim ettiler. Ulusumuza, vatanımıza hayırlı olsun.
600 milletvekili seçimi yapılacak. Doğru da bu kişileri kim aday gösterdi, kim okeyledi? Bir ulus, kendi vekilini kendisi aday göstermeli ve kendisi kendi özgür iradesiyle gidip gösterdiği adaya oy vermelidir. Ne yazık ki parti başkanları veya onun görevlendirdiği birkaç kişi başvuruda bulunan adaylar arasından kişiler belirliyor ve bu kişiler de bizlerin vekili oluyor. Bu yaklaşım gerçekten bana komik geliyor.
Bu tür uygulama, bu düzen, seçilen vekilin özgür iradesini ipotek altına alıyor. Çünkü o vekil, parti başkanının temsilcisi oluyor. Bu yaklaşım şimdi böyle de geçmişte farklı mıydı? Elbette ki geçmiş siyasi parti başkanları da kendilerine evet diyecek kişileri parlamentoya taşıyorlardı. Sonuç mu, sözde Meclis, sözde demokrasi...
Oldum olası, Türkiye'de kendini yetiştirmiş, liderlik özelliği olan birçok insan Meclis'te ulusu temsil etmesi gerekirken hep dışta kalmıştır ve kalıyor da. BTP Başkanı Prof. Haydar Baş neden Meclis'e girmesin? Yıllardır ulusu için, vatanı için proje üreten bu kişiden parlamento ve yönetim neden yararlanmasın diye düşünüyorum. Ama ne yazık ki Atatürk ilkelerini benimsediği söylenen CHP bile bu liderle işbirliği yapmamıştır. "Milli Ekonomik Model ve Milli Devlet Sosyal Devlet tezlerini eserleriyle taçlandırmış bu liderimizi umarım bakanlık düzeyinde değerlendirirler.
Partiler gelecekle ilgili parti projelerini topluma açıkladılar. Hoşa giden, özlemini duyduğumuz ve şimdiye dek gerçekleşmeyen eksiklikler partilerin bildirgelerinde bir bir sıralanmış. Umarım bu yaklaşımlarını unutmazlar ve verdikleri sözleri yerine getirirler. Gerçi şu andaki iktidar partisi önceki seçimlerde de şimdiki projelere benzerlerini halka sunmuş ama hiçbirini yerine getirmemişti. Ne yazık ki bunun hesabı medya ve toplum tarafından sorulmadı da.
Türk parası küçücük bir devlet olan Gürcistan parası "Lari" karşısında bile yüzde elliye yakın değer kaybetmiştir. Dolar almış başını gidiyor. Faizler zengini zengin yapacak biçimde koşuyor. Toplumda zengin daha çok zengin fakir ise daha çok fakirleşti. Yollar, köprüler, AVM'ler insanlarımızın temel gereksinimlerini karşılamıyor.
Son birkaç ay içinde sabit gelirli olan memur, işçi, emekli alım gücünden en az yüzde otuz geriledi. İthalat çok; ihracat yok. Vatandaş ürettiğini değerine satamıyor. Onun için üretmiyor. Gittikçe yoksullaşıyor ve yönetime güvenini yitiriyor. Çünkü insanımız yarınından emin değil.
Harman döneminde harmanında buğdayı, fındık döneminde harmanları dolduran fındığı, fabrikalara kamyon kamyon götürülen çayı göremiyoruz artık. Çukurova pamuğu, Trakya ayçiçeği, Ege'nin zeytinyağı eskisi gibi bol değil. Yaylalarımız ıssızlaşmış. Koyun, sığır sürüleri yok. Yüz haneli bir köyde birkaç ailenin bacasında duman tütmektedir. O kişiler de yaşlı kimsesiz insanlardır.
Evet, 24 Haziran'da sandık başına gidiyoruz. Hem seçmen vatandaşın sorumluluğu büyük, hem de iktidara aday partilerin işi zor.
Gerçi bu yüce ulus, tarih boyunca bu ve buna benzer zorluklarla karşılaşmıştır; ama üstesinden de gelmesini bilmiştir. Kendi çıkarını değil, toplum çıkarını öne çıkaran liderler, toplumda birlik beraberliği sağlamışlar ve hep birlikte toplumu çıkmaz yoldan düzlüğe çıkarmışlardır. İnanıyorum ki toplumsal uzlaşma sağlanırsa ve üretime dönük girişimlerde bulunulursa kendi içinde saygınlığı kazanır ve dünyaya da güven verir.
Hayırlısı olsun.
600 milletvekili seçimi yapılacak. Doğru da bu kişileri kim aday gösterdi, kim okeyledi? Bir ulus, kendi vekilini kendisi aday göstermeli ve kendisi kendi özgür iradesiyle gidip gösterdiği adaya oy vermelidir. Ne yazık ki parti başkanları veya onun görevlendirdiği birkaç kişi başvuruda bulunan adaylar arasından kişiler belirliyor ve bu kişiler de bizlerin vekili oluyor. Bu yaklaşım gerçekten bana komik geliyor.
Bu tür uygulama, bu düzen, seçilen vekilin özgür iradesini ipotek altına alıyor. Çünkü o vekil, parti başkanının temsilcisi oluyor. Bu yaklaşım şimdi böyle de geçmişte farklı mıydı? Elbette ki geçmiş siyasi parti başkanları da kendilerine evet diyecek kişileri parlamentoya taşıyorlardı. Sonuç mu, sözde Meclis, sözde demokrasi...
Oldum olası, Türkiye'de kendini yetiştirmiş, liderlik özelliği olan birçok insan Meclis'te ulusu temsil etmesi gerekirken hep dışta kalmıştır ve kalıyor da. BTP Başkanı Prof. Haydar Baş neden Meclis'e girmesin? Yıllardır ulusu için, vatanı için proje üreten bu kişiden parlamento ve yönetim neden yararlanmasın diye düşünüyorum. Ama ne yazık ki Atatürk ilkelerini benimsediği söylenen CHP bile bu liderle işbirliği yapmamıştır. "Milli Ekonomik Model ve Milli Devlet Sosyal Devlet tezlerini eserleriyle taçlandırmış bu liderimizi umarım bakanlık düzeyinde değerlendirirler.
Partiler gelecekle ilgili parti projelerini topluma açıkladılar. Hoşa giden, özlemini duyduğumuz ve şimdiye dek gerçekleşmeyen eksiklikler partilerin bildirgelerinde bir bir sıralanmış. Umarım bu yaklaşımlarını unutmazlar ve verdikleri sözleri yerine getirirler. Gerçi şu andaki iktidar partisi önceki seçimlerde de şimdiki projelere benzerlerini halka sunmuş ama hiçbirini yerine getirmemişti. Ne yazık ki bunun hesabı medya ve toplum tarafından sorulmadı da.
Türk parası küçücük bir devlet olan Gürcistan parası "Lari" karşısında bile yüzde elliye yakın değer kaybetmiştir. Dolar almış başını gidiyor. Faizler zengini zengin yapacak biçimde koşuyor. Toplumda zengin daha çok zengin fakir ise daha çok fakirleşti. Yollar, köprüler, AVM'ler insanlarımızın temel gereksinimlerini karşılamıyor.
Son birkaç ay içinde sabit gelirli olan memur, işçi, emekli alım gücünden en az yüzde otuz geriledi. İthalat çok; ihracat yok. Vatandaş ürettiğini değerine satamıyor. Onun için üretmiyor. Gittikçe yoksullaşıyor ve yönetime güvenini yitiriyor. Çünkü insanımız yarınından emin değil.
Harman döneminde harmanında buğdayı, fındık döneminde harmanları dolduran fındığı, fabrikalara kamyon kamyon götürülen çayı göremiyoruz artık. Çukurova pamuğu, Trakya ayçiçeği, Ege'nin zeytinyağı eskisi gibi bol değil. Yaylalarımız ıssızlaşmış. Koyun, sığır sürüleri yok. Yüz haneli bir köyde birkaç ailenin bacasında duman tütmektedir. O kişiler de yaşlı kimsesiz insanlardır.
Evet, 24 Haziran'da sandık başına gidiyoruz. Hem seçmen vatandaşın sorumluluğu büyük, hem de iktidara aday partilerin işi zor.
Gerçi bu yüce ulus, tarih boyunca bu ve buna benzer zorluklarla karşılaşmıştır; ama üstesinden de gelmesini bilmiştir. Kendi çıkarını değil, toplum çıkarını öne çıkaran liderler, toplumda birlik beraberliği sağlamışlar ve hep birlikte toplumu çıkmaz yoldan düzlüğe çıkarmışlardır. İnanıyorum ki toplumsal uzlaşma sağlanırsa ve üretime dönük girişimlerde bulunulursa kendi içinde saygınlığı kazanır ve dünyaya da güven verir.
Hayırlısı olsun.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023