Bir ay battı yirmi dokuz gün sonra
Otuz Ağustos'ta gün doğsun diye.
Kara talih gitti bunca gün sonra,
Düşman yasta bugün sen sağsın diye.
Kılıcı, martini aldın eline,
Bir yiğitlik marşı düştü diline,
Tarih böyle yaza, böyle biline
Zafer, bayram dolu bir çağsın diye.
Zaferin mübarek, bayramın kutlu,
Türklük coşkun, mazlumlarsa umutlu
Hey Kara Kalpaklı, sırtı kaputlu;
Haçlı geberiyor Sen sağsın diye!.
Yirmi altı Ağustos'ta buyurdun,
Türk sesini dünyalara duyurdun,
Millete destansın, şânısın yurdun
Zûlme baş kaldıran Türk Dağ'sın diye.
Otuz Ağustos'ta tam oldu yaşın,
Tanrı Dağları'yla müsavi başın.
Haçlı kurbağayı ürküttü taşın,
Ejderhayı tutan bir ağsın diye.
Îman gönüllerde şaşmaz hükümse
Hasta şifâ bulur gelen hekimse.
Karanlık tünelde çarpmadı kimse
Geceleri yırtan çerağsın diye.
Savaşçı kalplere umutça doldun,
Mazluma açılan kucaktın, koldun.
Kadim Türk gönlünde Atatürk oldun,
Karanlığı kovan bir çağsın diye.
VAR MI BE GÜLÜM?
Göz önüne çıktım hemen vurdular,
Saklanmak zoruma gitti Be Gülüm!
Vuranlar ilk önce halim sordular;
Fedâydı zaten can, bu oldu ölüm!
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Gönüllü çıkmıştım her vitrinine,
Yasak getirerek gönlüm kînine,
Aza da razıydım, ömrüm sînine
Baş-taşı istedim gelmedi ölüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Doydum zannederdim zevke hevese,
"Keşke!"lerle şeytan verdi vesvese.
Güzel eyler Rabbim elbet n'eylese;
Hasretimle süsler sevgimi ölüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Sevda ektim sevgi biçerim diye,
Çölde su aradım içerim diye!
Belki sevindiler geçerim diye;
Ya vuslatım olur, ya gelir ölüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Bir cığıra düştüm, inceden ince,
Kendimle sohbete daldım derince,
Aklım bilmediği bâba girince,
Bildim ki vuslatmış hasretle ölüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Sen duyarsın, ben duymadım sesini,
Zaptedemez oldum nefs hevesini
Hiç kale almadım hiç birisini...
Sandılar ki beni susturur ölüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Sana sormuyorum cevabı bende,
Çıkmazam yolumdan can varken tende.
Gelsen de severim, hiç gelmesen de;
Yaşamayan aşkı zanneder zûlüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Uykuyla darıldık sabaha kadar,
Yalvarış, yakarış felâha kadar,
Secdemde ulaştım Allah'a kadar;
Rüzgâra emanet közlerim külüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Otuz Ağustos'ta gün doğsun diye.
Kara talih gitti bunca gün sonra,
Düşman yasta bugün sen sağsın diye.
Kılıcı, martini aldın eline,
Bir yiğitlik marşı düştü diline,
Tarih böyle yaza, böyle biline
Zafer, bayram dolu bir çağsın diye.
Zaferin mübarek, bayramın kutlu,
Türklük coşkun, mazlumlarsa umutlu
Hey Kara Kalpaklı, sırtı kaputlu;
Haçlı geberiyor Sen sağsın diye!.
Yirmi altı Ağustos'ta buyurdun,
Türk sesini dünyalara duyurdun,
Millete destansın, şânısın yurdun
Zûlme baş kaldıran Türk Dağ'sın diye.
Otuz Ağustos'ta tam oldu yaşın,
Tanrı Dağları'yla müsavi başın.
Haçlı kurbağayı ürküttü taşın,
Ejderhayı tutan bir ağsın diye.
Îman gönüllerde şaşmaz hükümse
Hasta şifâ bulur gelen hekimse.
Karanlık tünelde çarpmadı kimse
Geceleri yırtan çerağsın diye.
Savaşçı kalplere umutça doldun,
Mazluma açılan kucaktın, koldun.
Kadim Türk gönlünde Atatürk oldun,
Karanlığı kovan bir çağsın diye.
VAR MI BE GÜLÜM?
Göz önüne çıktım hemen vurdular,
Saklanmak zoruma gitti Be Gülüm!
Vuranlar ilk önce halim sordular;
Fedâydı zaten can, bu oldu ölüm!
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Gönüllü çıkmıştım her vitrinine,
Yasak getirerek gönlüm kînine,
Aza da razıydım, ömrüm sînine
Baş-taşı istedim gelmedi ölüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Doydum zannederdim zevke hevese,
"Keşke!"lerle şeytan verdi vesvese.
Güzel eyler Rabbim elbet n'eylese;
Hasretimle süsler sevgimi ölüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Sevda ektim sevgi biçerim diye,
Çölde su aradım içerim diye!
Belki sevindiler geçerim diye;
Ya vuslatım olur, ya gelir ölüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Bir cığıra düştüm, inceden ince,
Kendimle sohbete daldım derince,
Aklım bilmediği bâba girince,
Bildim ki vuslatmış hasretle ölüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Sen duyarsın, ben duymadım sesini,
Zaptedemez oldum nefs hevesini
Hiç kale almadım hiç birisini...
Sandılar ki beni susturur ölüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Sana sormuyorum cevabı bende,
Çıkmazam yolumdan can varken tende.
Gelsen de severim, hiç gelmesen de;
Yaşamayan aşkı zanneder zûlüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Uykuyla darıldık sabaha kadar,
Yalvarış, yakarış felâha kadar,
Secdemde ulaştım Allah'a kadar;
Rüzgâra emanet közlerim külüm,
Halimden haberin var mı Be Gülüm?
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017