Büyük Taarruz'u yapan Türk Ordusu, Türklüğü, vatanı ve İslâm'ı koruyordu. Hem de yedi düvele karşı. Mustafa Kemal'in Türk Ordusu'na kazandırdığı zaferin 94. yıldönümünü yaşadığımız bugünümüzde de Türk Ordusu, Amerika'sına, Avrupa'sına? her türlü bölücüsüne, sahte Müslümanlara, işbirlikçilere karşı hâlâ aynı savaşı vermektedir.
Dönüp, ünlü yazar Falih Rıfkı Atay'a kulak verelim:
"Eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, özgür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batı'nın pençesinden kurtarmışsak, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi, 30 Ağustos zaferine borçluyuz!"
Dünya devletlerinin bir "mucize" olarak nitelendirdikleri ATATÜRK'ümüze bizler bugün bizlere bahşedilmiş olan "Allah'ın (c.c.) bir lütfu" gözüyle bakıyor muyuz?.. Bu soruya "evet" cevabını verebilmeyi çok arzulardım.
Bu satırların yazarı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde, Tuzla Piyade Okulu'nda, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Denizcilik Yüksek Okulu'nda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na bağlı İSMEK'te yıllarca Atatürk ve ilkelerini anlatmıştır. Ve yukarıdaki soruya kendi adıma "evet" yanıtını verebilmiş değildim, Haydar Baş Hocayı tanıyana kadar. Prof. Dr. Sayın Haydar Baş Beyefendi, bu mucize olayı gerekçeleriyle deşifre ederek ATATÜRK'ün seçilmişliğini ispatladığına tanık oldum. Kendisine minnettarım.
Türk Milleti'nin kanıyla yazılmış, Meclisi'nin kararıyla yasalaşmış 30 Ağustos Zafer Bayramı yarın! Resmi Bayramımızda törenlerin kısıtlanacağı, tank ve topların geçit resmine izin verilmeyeceği haberi Milli Savunma Bakanı'nın ağzından duyulmaktadır. Buna karar verecek olan bakan değil, Hükümet olmalıdır.
Ayrıca 30 Ağustos'a hepimiz borçlu olduğumuz kadar 15 Temmuz'un çok daha ayrıcalıklı borcu bulunmaktadır. Hainlerin ordu düşmanlığı sonucu gelişen darbe girişimiyle, prestij ve onuru örselenen Türk Ordusu'nun moral motivasyona ihtiyaç duyduğu bir günde, topuyla tüfeğiyle, tankıyla ve de tüm donanımıyla gücünü kendi milletine sergilemesi, tüm dünyaya göstermesi, ordumuzun haklı gururu olacaktır; bunu esirgemeyelim ve Yahya Kemal'in dizeleriyle Ordumuza dua edelim:
Şu kopan fırtına Türk Ordusu'dur ya Rabbi,
Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi,
Ta ki, yükselen ezanlarla müeyyed namın,
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın.
Dönüp, ünlü yazar Falih Rıfkı Atay'a kulak verelim:
"Eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, özgür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batı'nın pençesinden kurtarmışsak, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi, 30 Ağustos zaferine borçluyuz!"
Dünya devletlerinin bir "mucize" olarak nitelendirdikleri ATATÜRK'ümüze bizler bugün bizlere bahşedilmiş olan "Allah'ın (c.c.) bir lütfu" gözüyle bakıyor muyuz?.. Bu soruya "evet" cevabını verebilmeyi çok arzulardım.
Bu satırların yazarı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde, Tuzla Piyade Okulu'nda, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Denizcilik Yüksek Okulu'nda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na bağlı İSMEK'te yıllarca Atatürk ve ilkelerini anlatmıştır. Ve yukarıdaki soruya kendi adıma "evet" yanıtını verebilmiş değildim, Haydar Baş Hocayı tanıyana kadar. Prof. Dr. Sayın Haydar Baş Beyefendi, bu mucize olayı gerekçeleriyle deşifre ederek ATATÜRK'ün seçilmişliğini ispatladığına tanık oldum. Kendisine minnettarım.
Türk Milleti'nin kanıyla yazılmış, Meclisi'nin kararıyla yasalaşmış 30 Ağustos Zafer Bayramı yarın! Resmi Bayramımızda törenlerin kısıtlanacağı, tank ve topların geçit resmine izin verilmeyeceği haberi Milli Savunma Bakanı'nın ağzından duyulmaktadır. Buna karar verecek olan bakan değil, Hükümet olmalıdır.
Ayrıca 30 Ağustos'a hepimiz borçlu olduğumuz kadar 15 Temmuz'un çok daha ayrıcalıklı borcu bulunmaktadır. Hainlerin ordu düşmanlığı sonucu gelişen darbe girişimiyle, prestij ve onuru örselenen Türk Ordusu'nun moral motivasyona ihtiyaç duyduğu bir günde, topuyla tüfeğiyle, tankıyla ve de tüm donanımıyla gücünü kendi milletine sergilemesi, tüm dünyaya göstermesi, ordumuzun haklı gururu olacaktır; bunu esirgemeyelim ve Yahya Kemal'in dizeleriyle Ordumuza dua edelim:
Şu kopan fırtına Türk Ordusu'dur ya Rabbi,
Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi,
Ta ki, yükselen ezanlarla müeyyed namın,
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023