Bir zamanlar devlet başkanlarının bile çok önceden randevu (tabi alabilirlerse) kabul edildikleri Beyaz Saray'a hiçbir resmi vasfı yokken davet edilen, her daim el üstünde tutulan, en çok ABD ziyareti yapan, dünyaya yön veren Yahudi lobilerin toplantılarına katılan Erdoğan artık ABD'de muhatap bulamıyor. Neden?
Erdoğan ve AKP, yandaş medya, dinci troller, troliçeler ve sokaktaki ak-kefenliler bunu fırsata çevirme gayretindeler. Yukarıdan bir cümle kuruluyor; "Dış güçler bizi istemiyor." Aşağıda hemen tefsire başlıyorlar; Biz, İslam için, ümmet için, vahdet için mücadele ediyoruz. Bunun farkına varan ABD, bizi durdurmak istiyor."
Tabi hafızası her gün resetlenen, beynine virüs girmiş vatandaşımız, Erdoğan eşittir İslam. ABD düşman, çizgisine getirildi.
Oysa "kadim dostumuzdur, stratejik ortağımızdır, Ortadoğu'da beraber hareket ediyoruz." Evet, son bir yıla kadar ağızlardan düşmeyen cümlelerdi bunlar. Kim kullanıyordu? Sayın Erdoğan. Kimin için kullanıyordu? ABD. Hatta ABD'nin, Irak işgali öncesi Türkiye'den istediği tezkere için Sayın Erdoğan, 'tezkereye hayır demek, bana hayır, demektir' demişti.
Erdoğan ile ABD arasında ilk çatlak 2004 yılında gerçekleşti ve bu çatlağı Cüneyt Zapsu kapattı; "Deliğe süpürmeyin, kullanın." Daha sonra Erdoğan ve ABD birçok kez karşı karşıya geldiler. Ama her seferinde tam bir teslimiyetle ABD'nin rızasını aldılar. (istediklerini verdiler.)
Ama Esad'ın ayakta kalması, Türkiye'nin bir türlü başkanlık sistemine ayak atamayışı, federasyon, özerklik ilanlarının hedeflenen tarihlerde gerçekleşmemesi ABD'de yeni bir ayar verme ihtiyacı hissettirdi ki, Erdoğan'ı bayağı yormaya başladılar.
Şunun unutmayalım ki ABD, Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunu istemektedir. Niçin? İsrail için, Arz-ı Mevut için. Bu isteğini gerçekleştirmek için en basit tolda başkanlık sistemine geçiş ve ülkenin federasyonlara ayrılmasıdır.
Hadi ordan! Diyenlere tek soru sorun; İki yıllık çözüm sürecinde doğu ve güneydoğu'da, TSK ile mücadele edebilecek bir yapılanma gerçekleştiren PKK, federasyon yönetiminde nasıl bir güce ulaşır?
ABD, ikinci bir Saddam istemiyor
ABD'nin şantajlarını görüyorsunuz. Zarrab davası, mültecilere göndereceği yardım parasını, Türkiye'de yolsuzluk var, diyerek göndermemesi, MİT tırları, IŞİD vs. konularda ha bire ülkemizi yönetenlere ince mesajlar veriyor.
Düşünsenize! Sayın Erdoğan, M. Ali'nin cenazesine katılmak için kalkıp ABD'ye gidiyor. Konuşturulmuyor, götürdüğü hediyeler kabul edilmiyor. Kim tarafından? M. Ali'nin ailesi tarafından mı? Hayır, hayır. ABD tarafından.
Bir kaç hafta önce ABD'nin eski başkan yardımcısı Dick Cheney'nin ulusal güvenlik danışmanı John Hannah, Erdoğan için bir yazı kaleme aldı. Yazıda ilginç şifreler vardı;
"Bir sorun çıktı. Ciddi bir sorun. Türkiye yavaş yavaş ama engel olunamaz bir şekilde uçurumdan aşağı yuvarlanıyor. İşaretler gerçekten kötü. Despotluk. Terörizm. İç savaş. Ufukta, "müflis devlet" ve "zorla bölünme" gibi senaryolar görünüyor.
ABD'li politikacıların, ne kadar tercih etmeseler de, şu soruyla boğuşmak zorunda kalacakları gün yaklaşıyor olabilir: "Yoldan çıkan bir NATO müttefiki ile nasıl başa çıkılır?" (Kaynak: Foreign PolicyÇeviri: Şıvan Okçuoğlu- Meltem Özdemir Odatv.com)
Türkiye engel olunmaz bir şekilde uçurumdan aşağı yuvarlanıyor
Baskı, terörizm, iç savaş.
İflas etmiş bir devlet ve zorla bölünme.
Yoldan çıkmış bir NATO müttefiki.
Uğruna İslam Dünyasını karşımıza aldığımız, milyonlarca Müslüman'ın katline sustuğumuz ve de bizzat Haçlı saflarında yer alarak destek verdiğimiz, uğruna Rusya'yı, kendimize düşman ettiğimiz ABD bu dört cümle ile ülkemizin profilini çiziyor.
Saddam Hüseyin ve ABD dostluğunu okuyun, neticeye bakın ve korkun. Çünkü Türkiye'yi, Irak yapacaklar. Dün Felluce'de, Bağdat'ta, Basra'da, Tikrit'te yaşanan kader bugün Kilis'te, Diyarbakır'da, Sur'da, Nusaybin'de, Şemdinli'de vs. yaşanmaya başladı.
Ülkemizi yönetenler, Prof. Dr. Haydar Baş'ın, 'dönün yanlış yoldasınız' çağrısını duymaz, Hocam! 'döndük ama nasıl kurtuluşa ereceğiz' sorusunun cevabını alıp, fiiliyata geçirmezlerse tarih 2. Saddam ve Irak vahşetini yeniden yazacak.
Erdoğan ve AKP, yandaş medya, dinci troller, troliçeler ve sokaktaki ak-kefenliler bunu fırsata çevirme gayretindeler. Yukarıdan bir cümle kuruluyor; "Dış güçler bizi istemiyor." Aşağıda hemen tefsire başlıyorlar; Biz, İslam için, ümmet için, vahdet için mücadele ediyoruz. Bunun farkına varan ABD, bizi durdurmak istiyor."
Tabi hafızası her gün resetlenen, beynine virüs girmiş vatandaşımız, Erdoğan eşittir İslam. ABD düşman, çizgisine getirildi.
Oysa "kadim dostumuzdur, stratejik ortağımızdır, Ortadoğu'da beraber hareket ediyoruz." Evet, son bir yıla kadar ağızlardan düşmeyen cümlelerdi bunlar. Kim kullanıyordu? Sayın Erdoğan. Kimin için kullanıyordu? ABD. Hatta ABD'nin, Irak işgali öncesi Türkiye'den istediği tezkere için Sayın Erdoğan, 'tezkereye hayır demek, bana hayır, demektir' demişti.
Erdoğan ile ABD arasında ilk çatlak 2004 yılında gerçekleşti ve bu çatlağı Cüneyt Zapsu kapattı; "Deliğe süpürmeyin, kullanın." Daha sonra Erdoğan ve ABD birçok kez karşı karşıya geldiler. Ama her seferinde tam bir teslimiyetle ABD'nin rızasını aldılar. (istediklerini verdiler.)
Ama Esad'ın ayakta kalması, Türkiye'nin bir türlü başkanlık sistemine ayak atamayışı, federasyon, özerklik ilanlarının hedeflenen tarihlerde gerçekleşmemesi ABD'de yeni bir ayar verme ihtiyacı hissettirdi ki, Erdoğan'ı bayağı yormaya başladılar.
Şunun unutmayalım ki ABD, Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunu istemektedir. Niçin? İsrail için, Arz-ı Mevut için. Bu isteğini gerçekleştirmek için en basit tolda başkanlık sistemine geçiş ve ülkenin federasyonlara ayrılmasıdır.
Hadi ordan! Diyenlere tek soru sorun; İki yıllık çözüm sürecinde doğu ve güneydoğu'da, TSK ile mücadele edebilecek bir yapılanma gerçekleştiren PKK, federasyon yönetiminde nasıl bir güce ulaşır?
ABD, ikinci bir Saddam istemiyor
ABD'nin şantajlarını görüyorsunuz. Zarrab davası, mültecilere göndereceği yardım parasını, Türkiye'de yolsuzluk var, diyerek göndermemesi, MİT tırları, IŞİD vs. konularda ha bire ülkemizi yönetenlere ince mesajlar veriyor.
Düşünsenize! Sayın Erdoğan, M. Ali'nin cenazesine katılmak için kalkıp ABD'ye gidiyor. Konuşturulmuyor, götürdüğü hediyeler kabul edilmiyor. Kim tarafından? M. Ali'nin ailesi tarafından mı? Hayır, hayır. ABD tarafından.
Bir kaç hafta önce ABD'nin eski başkan yardımcısı Dick Cheney'nin ulusal güvenlik danışmanı John Hannah, Erdoğan için bir yazı kaleme aldı. Yazıda ilginç şifreler vardı;
"Bir sorun çıktı. Ciddi bir sorun. Türkiye yavaş yavaş ama engel olunamaz bir şekilde uçurumdan aşağı yuvarlanıyor. İşaretler gerçekten kötü. Despotluk. Terörizm. İç savaş. Ufukta, "müflis devlet" ve "zorla bölünme" gibi senaryolar görünüyor.
ABD'li politikacıların, ne kadar tercih etmeseler de, şu soruyla boğuşmak zorunda kalacakları gün yaklaşıyor olabilir: "Yoldan çıkan bir NATO müttefiki ile nasıl başa çıkılır?" (Kaynak: Foreign PolicyÇeviri: Şıvan Okçuoğlu- Meltem Özdemir Odatv.com)
Türkiye engel olunmaz bir şekilde uçurumdan aşağı yuvarlanıyor
Baskı, terörizm, iç savaş.
İflas etmiş bir devlet ve zorla bölünme.
Yoldan çıkmış bir NATO müttefiki.
Uğruna İslam Dünyasını karşımıza aldığımız, milyonlarca Müslüman'ın katline sustuğumuz ve de bizzat Haçlı saflarında yer alarak destek verdiğimiz, uğruna Rusya'yı, kendimize düşman ettiğimiz ABD bu dört cümle ile ülkemizin profilini çiziyor.
Saddam Hüseyin ve ABD dostluğunu okuyun, neticeye bakın ve korkun. Çünkü Türkiye'yi, Irak yapacaklar. Dün Felluce'de, Bağdat'ta, Basra'da, Tikrit'te yaşanan kader bugün Kilis'te, Diyarbakır'da, Sur'da, Nusaybin'de, Şemdinli'de vs. yaşanmaya başladı.
Ülkemizi yönetenler, Prof. Dr. Haydar Baş'ın, 'dönün yanlış yoldasınız' çağrısını duymaz, Hocam! 'döndük ama nasıl kurtuluşa ereceğiz' sorusunun cevabını alıp, fiiliyata geçirmezlerse tarih 2. Saddam ve Irak vahşetini yeniden yazacak.
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Para milletin itibarıdır’ diyordu onu da kaybettirdi / 29.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024