Ah Kıbrıs vah Kıbrıs

Fransız Total enerji şirketi Rumların tek yanlı olarak ilan ettiği Kıbrıs'ın güneyindeki münhasır ekonomik bölgede sondajlarına başladı.
Total'in gemisi 11 bin metre derine kadar sondaj vurabiliyor. Bu sondaj gemisini iki Fransız savaş gemisi koruyor. 
Kime karşı koruyor?
Türkiye'ye karşı.
Bütün bunlara Türkiye'nin tepkisi henüz sadece sözle.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bir hafta kadar önce şunları söylemişti: 
"Rum tarafının bu tek taraflı faaliyetlerine biz duyarsız kalamayız, duyarsız kalmamız mümkün değil. Enerji bakanımız ve bakanlığımız, iki bakanlık şu anda atılacak adımlar konusunda iş birliği içinde. Elbette bu tek taraflı adımlara karşı da bizim de atacağımız adımlar olacaktır."
Rumların haksız yere Kıbrıs'ın çevresinde hidrokarbon kaynakları aramasına "duyarsız kalamayacak ve duyarsız kalması da mümkün olmayan" Türkiye ne yapıyor?
Yaptığımız tek şey gönderdiğimiz firkateynlerle Fransız Total şirketinin gerçekleştirdiği sondaj faaliyetlerini izlemek.
Bu duyarlılıklarından dolayı Sayın Çavuşoğlu'nu ne kadar kutlasak azdır.
Rum-Fransız ikilisine hak ettikleri dilden konuşmuş oldular. Helal olsun!
Artık petrol ya da doğalgaz bulduklarında Türkiye'den çekindikleri için bulduklarını geri tıkayacaklarından hiç şüpheniz olmasın?
Şaka bir yana Türkiye, Kıbrıs bağlamındaki çıkarlarına böyle sahip çıkamaz.
'Tepki göstereceğiz' kelimelerini dahi kullanmaktan endişe eden Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, anlaşılan Avrupa Birliği'ni ve de Birleşmiş Milletleri üzmemek için 'duyarsız kalamayız' gibi 'light' ifadelerle olayı geçiştiriyor. 
Kimse kusura bakmasın, Rumların yaptıklarına konuşmalarında bile gereken tepkiyi koyamayan bir Türkiye, hiçbir şey yapamaz. Hele yapması gerekenleri, atması gereken adımları hiç atamaz.
Bundan dolayıdır ki; 16 Temmuz'da bu köşedeki yazımda şunları vurgulamıştım:
"Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Rum tarafının sondaj çalışmalarına gösterdiği tepkiye hakaret içeren bir yanıt verdi. Açıklamasında, "havlayan köpek" benzetmesi yapan Çipras, "Dış politikada bir atasözü hep aklımdadır. İşe yarayan köpek havlamaz" dedi. Çipras'ın Türkçemizde, 'Havlayan köpek ısırmaz' olarak bilinen atasözümüzle aynı anlama gelen sözler sarf etmesi, Türkiye'nin tepkilerinin muhataplarımız tarafından çok da ciddiye alınmadığını gösteriyor."
Şimdi soruyorum size; Çipras'ın yerinde olsaydınız Türkiye'yi ciddiye alır mıydınız? 
Almazdınız, değil mi?
Aslında yapılması gerekenleri herkes biliyor. Ama bunları yapabilmek için Dışişleri'nin arkasında kararlılıkla gerekeni yapabilecek güçlü bir devlet ve hükümet desteği olmalı. 
Çavuşoğlu'nun çaresizliğinden anladığım, çok yukarılardan 'AB, BM ve Yunanistan'ı sakın rahatsız edecek sözler söyleme' talimatı gelmiş.
Bu mantıkla Türkiye, ne AB, BM ve Yunanistan'ı razı edebilir ?çünkü böyle bir şey eşyanın tabiatına aykırıdır- ne de KKTC'ye sahip çıkabilir.