"Şehitlik tepesinin ayazı yaman oldu.
Ali Haydar'ım kanatlandı, melek oldu.
Kıvırcık saçlarına kurban olduğum şehit oldu.
Havar Geylani, gözyaşlarımız kan oldu; kanlar aktı, sel oldu.
Yetiş ya Ali, bugünler bize dar oldu; günler karanlığa hapsoldu."
?Şehit Ali Haydar Nezir'e?
Kıymetli kardeşimizi sonsuzluğa uğurladık. Evet, "ciğerimiz yanıyor". Evet, "ateş düştüğü yeri yakıyor". Ateş bu sefer bizim ciğerimize düştü; bizi yakıyor, yaktıkça kül ediyor.
Ali Haydar Nezir kardeşimiz 20 yaşını bile doldurmamışken şehit oldu. İmam Ali'nin yiğidi, hayatının baharında gözlerini yumdu. Öyle bir Ehl?i Beyt aşığıydı ki hasta yatağında bile bir an önce iyileşip Ehl?i Beyt'i anlatmak için sabırsızlanıyor; anlatamadığı zamanlar için dertleniyordu.
Bakınız Resûlullah Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Bilin ki kim, Âl?i Muhammed (Ehl?i Beyt)'in sevgisi üzere (onların halleriyle hallenerek) ölürse şehit olarak ölmüştür. Bilin ki kim, Âl?i Muhammed'in sevgisiyle ölürse, günahları bağışlanmış olarak ölmüştür. Bilin ki kim, Âl?i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse, tevbe etmiş olarak ölmüştür. Bilin ki kim, Âl?i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse, îmânı kâmil bir mümin olarak ölmüştür. Bilin ki kim, Âl?i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse ölüm meleği, sonra da Nekir ve Münkir onu cennetle müjdeler. Bilin ki kim, Âl?i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse, gelinin kocasının evine uğurlandığı gibi o da cennete uğurlanır." (Tefsir?i Keşşaf, s.4, s.220).
Ali Haydar Nezir için çokça üzüldük, üzülüyoruz; çokça gözyaşı döktük, döküyoruz. Bunların arasında sevgili bir gönül dostumun gözyaşları mürekkep olmuş ve şehidimiz için şu satırları yazmış:
"Birine kardeşim diyebilmek için onu tanımış olmamız şart mıdır? Onun derdiyle dertlenmek, mutluluğuyla mutlu olmak için illa onunla konuşmuş olmamız gerekir mi mesela? İcmal mektebinde aldım cevabımı.
İcmal Gençlik'in neferi Ali Haydar Nezir kardeşimiz Hakk'a yürüdü. Hasta olduğunu öğrendiğimizden beri dualarımızı eksik etmediğimiz kardeşimiz bize veda etti. Haberi alan dava arkadaşlarının, bizlerin yüreği yandı. Oysaki kimimiz hiç tanışmamış, hiç konuşmamış hatta hiç görmemiş bile olabiliriz. Ancak bunlar bizim kanımızın bir aktığı, kalbimizin bir çarptığı gerçeğini değiştiremedi. Ne fark ederdi işte! Hepimizin derdi Allah rızası değil miydi? Hepimizin davası vatan, namus değil miydi? Hepimizin lideri Haydar Hoca değil miydi? O bizi hiç bilmese de biz onu hiç bilmesek de o bizim Ali Haydar'ımızdı. Gerçek bir savaşçıydı o. Hasta olması onu şarkı söylemekten, gülümsemekten geri koyamazdı. Buruk bir sevinçle uğurluyoruz seni Ali Haydar. Sevinç diyorum çünkü biz seni kaybetmiş olsak da adını taşıdığın Allah'ın aslanı İmam Ali seni karşılayacaktır. Şarkıda söylüyordun ya: Aramızda karlı dağlar/Hasretin bağrımda kışlar... Hasretin hep yüreğimizde olacak ama aramızda karlı dağlar yok artık. Sen bizim akan kanımızsın, canımızsın. Sen bizsin, biz de seniz. Sen hep bizimlesin. Ecel bizi bulduğunda yanına geleceğiz. Bekle bizi yorgun savaşçı!"
Ali Haydar Nezir, şehitlik mertebesine ulaşmıştır. Mümin olarak son nefesini vermiştir. Ey cennetle müjdelenen, sana binlerce selam olsun!
Ali Haydar'ım kanatlandı, melek oldu.
Kıvırcık saçlarına kurban olduğum şehit oldu.
Havar Geylani, gözyaşlarımız kan oldu; kanlar aktı, sel oldu.
Yetiş ya Ali, bugünler bize dar oldu; günler karanlığa hapsoldu."
?Şehit Ali Haydar Nezir'e?
Kıymetli kardeşimizi sonsuzluğa uğurladık. Evet, "ciğerimiz yanıyor". Evet, "ateş düştüğü yeri yakıyor". Ateş bu sefer bizim ciğerimize düştü; bizi yakıyor, yaktıkça kül ediyor.
Ali Haydar Nezir kardeşimiz 20 yaşını bile doldurmamışken şehit oldu. İmam Ali'nin yiğidi, hayatının baharında gözlerini yumdu. Öyle bir Ehl?i Beyt aşığıydı ki hasta yatağında bile bir an önce iyileşip Ehl?i Beyt'i anlatmak için sabırsızlanıyor; anlatamadığı zamanlar için dertleniyordu.
Bakınız Resûlullah Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Bilin ki kim, Âl?i Muhammed (Ehl?i Beyt)'in sevgisi üzere (onların halleriyle hallenerek) ölürse şehit olarak ölmüştür. Bilin ki kim, Âl?i Muhammed'in sevgisiyle ölürse, günahları bağışlanmış olarak ölmüştür. Bilin ki kim, Âl?i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse, tevbe etmiş olarak ölmüştür. Bilin ki kim, Âl?i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse, îmânı kâmil bir mümin olarak ölmüştür. Bilin ki kim, Âl?i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse ölüm meleği, sonra da Nekir ve Münkir onu cennetle müjdeler. Bilin ki kim, Âl?i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse, gelinin kocasının evine uğurlandığı gibi o da cennete uğurlanır." (Tefsir?i Keşşaf, s.4, s.220).
Ali Haydar Nezir için çokça üzüldük, üzülüyoruz; çokça gözyaşı döktük, döküyoruz. Bunların arasında sevgili bir gönül dostumun gözyaşları mürekkep olmuş ve şehidimiz için şu satırları yazmış:
"Birine kardeşim diyebilmek için onu tanımış olmamız şart mıdır? Onun derdiyle dertlenmek, mutluluğuyla mutlu olmak için illa onunla konuşmuş olmamız gerekir mi mesela? İcmal mektebinde aldım cevabımı.
İcmal Gençlik'in neferi Ali Haydar Nezir kardeşimiz Hakk'a yürüdü. Hasta olduğunu öğrendiğimizden beri dualarımızı eksik etmediğimiz kardeşimiz bize veda etti. Haberi alan dava arkadaşlarının, bizlerin yüreği yandı. Oysaki kimimiz hiç tanışmamış, hiç konuşmamış hatta hiç görmemiş bile olabiliriz. Ancak bunlar bizim kanımızın bir aktığı, kalbimizin bir çarptığı gerçeğini değiştiremedi. Ne fark ederdi işte! Hepimizin derdi Allah rızası değil miydi? Hepimizin davası vatan, namus değil miydi? Hepimizin lideri Haydar Hoca değil miydi? O bizi hiç bilmese de biz onu hiç bilmesek de o bizim Ali Haydar'ımızdı. Gerçek bir savaşçıydı o. Hasta olması onu şarkı söylemekten, gülümsemekten geri koyamazdı. Buruk bir sevinçle uğurluyoruz seni Ali Haydar. Sevinç diyorum çünkü biz seni kaybetmiş olsak da adını taşıdığın Allah'ın aslanı İmam Ali seni karşılayacaktır. Şarkıda söylüyordun ya: Aramızda karlı dağlar/Hasretin bağrımda kışlar... Hasretin hep yüreğimizde olacak ama aramızda karlı dağlar yok artık. Sen bizim akan kanımızsın, canımızsın. Sen bizsin, biz de seniz. Sen hep bizimlesin. Ecel bizi bulduğunda yanına geleceğiz. Bekle bizi yorgun savaşçı!"
Ali Haydar Nezir, şehitlik mertebesine ulaşmıştır. Mümin olarak son nefesini vermiştir. Ey cennetle müjdelenen, sana binlerce selam olsun!
M. Haydar AKYAVUZ / diğer yazıları
- ‘Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık’ / 30.05.2020
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018