Ülkenin ekonomik kaynaklarını özelleştiren hükümet yeni önerilerle gündeme geliyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Global Girişimcilik Zirvesi'ndeki konuşmasında, "G20'yi dolarla borçlandırdılar. Başka bir para birimi olsun. Borçlanma altınla olsun. Dolarda sürekli kur baskısı var. Devletleri ve milletleri kur baskısından kurtarmamız lazım. Altın, tarih boyunca hiçbir zaman bir baskı unsuru olmamıştır. Bazı emperyal ülkeler Afrika'nın topraklarındaki altınları ne yaptılar? Gittiler topladılar. Dolara bir faydası oldu mu?" dedi.
FED'in 'parasal genişlemeye son' kararıyla, Türkiye'nin uyguladığı yabancı paranın akışına dayalı IMF programı tersine döndü. Parasal daralma etkisiyle döviz kurlarındaki anormal yükseliş Türkiye'nin kimyasını bozuyor.
IMF'ye borç verecek Türkiye, şimdi nasıl borç bulabilirim diye kara kara düşünüyor. Hükümetin senet karşılığı halktan toplayabildiği 3.5 ton altının ederi 140 milyon dolardır. Bu parayla Boğaz'da ancak yalı alınır. Nitekim 3 yıl önce Katar Emiri Şeyh Temim, Erbilgin Yalısı'nı 100 milyon Euro'ya (123 milyon dolar) alıp eşine hediye etmişti.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önerdiği altına endeksli borç, pek çok riski beraberinde getirmektedir.
Altının fiyatı belirlenirken 3 adet çarpan mevcuttur. Birincisi ons, ikincisi dolar, üçüncüsü lira... Altında fiyat baskısı dolara göre 3 kattır.
Altının ons değeri yıllara göre şöyle olmuştur. 1998'de 254 dolar; 2002'de 288 dolar, 2006'a 422 dolar, 2008'da 688 dolar, 2010'da 1077 dolar, 2011'de 1912 dolar, 2013'te 1800 dolar, 2014'te 1200 dolar, 2016'da 1063 dolar, 2017'de 1132 dolar, 2018 Nisan ayında 1347 dolar... Altının onsu dolar bazında 1998'e göre 2010'da 4 kat, 2011'de 8 kat artmış sonra geri gelmiştir.
Açıkça görüldüğü üzere altının kilosu 1998'de 8 bin 138 dolar ilken, 2011'de 61 bin 470 dolara çıkmış, bugün ise 43 bin 104 dolar olmuştur.
Bugün altının onsu 1.347 dolar olduğuna göre kilogram fiyatı 178 bin 204 liraya ulaşmaktadır.
Uluslararası borsalarda ons, dolar ve lira rakamı her saniye değiştiğinden altının nasıl sabit değer olabilir? Para değer ölçüsüdür. Standardının olması lazımdır.
Altın, sayısız spekülasyonlara sebep olmuştur. İspanyollar ve Portekizliler Amerika'nın altınlarını çalıp Avrupa'ya taşıdıklarında, Avrupa'da altın bolluğu sebebiyle gıda fiyatlarında yüksek enflasyonlar yaşanmıştır.
Zaman içinde altına dayalı para projelerinin yetersizlik sebebiyle çöktüğüne, büyük mağduriyetlere sebep olduğuna tanık olmuşken, yeniden mi diyoruz?
Erdoğan'ın önerdiği altına endeksli borçlanma çok tehlikeli ve risklidir. Günün sonunda borç, nasıl altın bulunacak da ödenecek? Önerilen bu yeni teklif umarız kanunlaşmaz. Milletin başına yeni bir çorap örmezler.
Dolar, nihayet kâğıt banknottur. İstenildiği kadar basılarak tedavüle konulur. Az da olsa enflasyona tabidir. Zaman içinde değer kaybettiğine tanık olmaktayız. Altından daha ehvendir.
Bu fikirleri kendi üretiyorsa ne yazık ki enikonu ele alınmadan kamuoyu ile paylaşılmış. Öte yandan birileri ona bu yönde bilgi veriyorsa, derhal bu ahmak danışmanları kovsun.
Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde yabancı paranın zararlı etkilerinden kurtulmak için milli para projesini kayda geçti. Türkiye'nin 3 katrilyon dolarlık yeraltı madenlerinin tespitini mahkeme kararıyla senetlendirip Hazine'ye koyarak, karşılığında para basacak. Güçlü ekonomi için sınırsız bir gücü ekonomiye kazandıracak. İhtiyaç kadar para dolaşıma sürülecek. Emniyetli, risksiz bir para bu...
Enflasyon iddialarına cevap su-un misalidir. Mesele hamurun kıvamını iyi ayarlamaktan geçiyor.
Merkez Bankası'nın 460 tonu İngiltere'de rehin, 12 tonu Amerika'da, 13 tonu İstanbul Borsası'nda toplam 539 ton adı var kendi yok altınından bahsediliyor. Hükümet, milletin elinde var olduğu söylenen 2 bin 200 ton altına göz dikmişse; millet istedi, ne diyelim.
FED'in 'parasal genişlemeye son' kararıyla, Türkiye'nin uyguladığı yabancı paranın akışına dayalı IMF programı tersine döndü. Parasal daralma etkisiyle döviz kurlarındaki anormal yükseliş Türkiye'nin kimyasını bozuyor.
IMF'ye borç verecek Türkiye, şimdi nasıl borç bulabilirim diye kara kara düşünüyor. Hükümetin senet karşılığı halktan toplayabildiği 3.5 ton altının ederi 140 milyon dolardır. Bu parayla Boğaz'da ancak yalı alınır. Nitekim 3 yıl önce Katar Emiri Şeyh Temim, Erbilgin Yalısı'nı 100 milyon Euro'ya (123 milyon dolar) alıp eşine hediye etmişti.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önerdiği altına endeksli borç, pek çok riski beraberinde getirmektedir.
Altının fiyatı belirlenirken 3 adet çarpan mevcuttur. Birincisi ons, ikincisi dolar, üçüncüsü lira... Altında fiyat baskısı dolara göre 3 kattır.
Altının ons değeri yıllara göre şöyle olmuştur. 1998'de 254 dolar; 2002'de 288 dolar, 2006'a 422 dolar, 2008'da 688 dolar, 2010'da 1077 dolar, 2011'de 1912 dolar, 2013'te 1800 dolar, 2014'te 1200 dolar, 2016'da 1063 dolar, 2017'de 1132 dolar, 2018 Nisan ayında 1347 dolar... Altının onsu dolar bazında 1998'e göre 2010'da 4 kat, 2011'de 8 kat artmış sonra geri gelmiştir.
Açıkça görüldüğü üzere altının kilosu 1998'de 8 bin 138 dolar ilken, 2011'de 61 bin 470 dolara çıkmış, bugün ise 43 bin 104 dolar olmuştur.
Bugün altının onsu 1.347 dolar olduğuna göre kilogram fiyatı 178 bin 204 liraya ulaşmaktadır.
Uluslararası borsalarda ons, dolar ve lira rakamı her saniye değiştiğinden altının nasıl sabit değer olabilir? Para değer ölçüsüdür. Standardının olması lazımdır.
Altın, sayısız spekülasyonlara sebep olmuştur. İspanyollar ve Portekizliler Amerika'nın altınlarını çalıp Avrupa'ya taşıdıklarında, Avrupa'da altın bolluğu sebebiyle gıda fiyatlarında yüksek enflasyonlar yaşanmıştır.
Zaman içinde altına dayalı para projelerinin yetersizlik sebebiyle çöktüğüne, büyük mağduriyetlere sebep olduğuna tanık olmuşken, yeniden mi diyoruz?
Erdoğan'ın önerdiği altına endeksli borçlanma çok tehlikeli ve risklidir. Günün sonunda borç, nasıl altın bulunacak da ödenecek? Önerilen bu yeni teklif umarız kanunlaşmaz. Milletin başına yeni bir çorap örmezler.
Dolar, nihayet kâğıt banknottur. İstenildiği kadar basılarak tedavüle konulur. Az da olsa enflasyona tabidir. Zaman içinde değer kaybettiğine tanık olmaktayız. Altından daha ehvendir.
Bu fikirleri kendi üretiyorsa ne yazık ki enikonu ele alınmadan kamuoyu ile paylaşılmış. Öte yandan birileri ona bu yönde bilgi veriyorsa, derhal bu ahmak danışmanları kovsun.
Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde yabancı paranın zararlı etkilerinden kurtulmak için milli para projesini kayda geçti. Türkiye'nin 3 katrilyon dolarlık yeraltı madenlerinin tespitini mahkeme kararıyla senetlendirip Hazine'ye koyarak, karşılığında para basacak. Güçlü ekonomi için sınırsız bir gücü ekonomiye kazandıracak. İhtiyaç kadar para dolaşıma sürülecek. Emniyetli, risksiz bir para bu...
Enflasyon iddialarına cevap su-un misalidir. Mesele hamurun kıvamını iyi ayarlamaktan geçiyor.
Merkez Bankası'nın 460 tonu İngiltere'de rehin, 12 tonu Amerika'da, 13 tonu İstanbul Borsası'nda toplam 539 ton adı var kendi yok altınından bahsediliyor. Hükümet, milletin elinde var olduğu söylenen 2 bin 200 ton altına göz dikmişse; millet istedi, ne diyelim.
Mahmut Erdem / diğer yazıları
- Fakirleşerek büyüme / 18.06.2022
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020