logo
19 MART 2024

'Milli Görüş, Nakşilik ve Nurculuk FETÖ ile aynı kuyuya taş atıyor'

İcmal Gençlik Derneği'nin geleneksel yaz kampında söz alan ilahiyatçı-yazar M. Emin Koç, dinlerarası diyalog projesini Avrupa ölçeğinde yürüten Milli Görüş ile Türkiye, Türkî Cumhuriyetleri ve diğer İslam ülkeleri ölçeğinde yürüten FETÖ'nün, dinlerarası diyalogta başı çektiğini söyledi
21.08.2017 00:00:00
İcmal Gençlik Derneği tarafından Afyon'da düzenlenen geleneksel yaz kampındaki oturumda konuşan ilahiyatçı-yazar M. Emin Koç, "Dinlerarası diyalog projesini Avrupa ölçeğinde yürüten Milli Görüş, Nakşilik ve Nurculuk ile Türkiye ve Türkî Cumhuriyetleri ve diğer İslam ülkeleri ölçeğinde yürüten FETÖ, dinlerarası diyalogta baş çekiyor. Bu yanlış siyaset ve duruşlarıyla maalesef hepsi aynı İngiliz kuyusuna taş atıyor, aynı Amerikan değirmenine su taşıyor, aynı BOP projesinde misyon yürütüyorlar" dedi.
M. Emin Koç'un dikkat çeken konuşmasının bir bölümünü siz Yeni Mesaj okurlarının dikkatine sunuyoruz:
Sevilmiş ilk insan ve seçilmiş ilk peygamber olan Hz. Adem'den seçilmişlerin şahı Hz. Peygamber'e kadar nübüvvet yolu halinde, Hz. Resulullah'ın dar-ı bekaya rıhletinden itibaren de velayet yolu olarak İmam Ali ile başlayıp günümüze ulaşan ve İmam Mehdi ile tamamlanacak olan hak yol ve onun karşısındaki batıl yollar olarak iki yol gelmiş ve gitmektedir:
Biri Allah sevdikleri ve seçtiklerinin hak yolu ve safı, diğeri onlardan uzak düşen yahut karşı çıkanların batıl yolları ve batıl saf?
Dünya kurulalı beri bugüne kadar insanoğlu, bu iki saftan birinde yerini almış; böylece dünyadaki vaziyetini ve ahiretteki ebedi yerini belirlemiştir? Bugün de öyle.
İlahi rahmet âleme Ehl-i Beyt'in bereketiyle ulaştı
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, "Âlemlere rahmet Hz. Peygamber'in vefatından sonra tüm dünyaya ve insanlığa hak, adalet ve rahmet nuru, velayetin şahı İmam Ali ve Ehl-i Beyt yolu ve bereketiyle ulaşmıştır, ulaşıyor" tespitini yapmıştır.
Vakıa da budur.
Nitekim dünyanın şu coğrafyaları, Ehl-i Beyt ve onların neslinin nefesiyle nurlanmış ve İslam'a erişmiştir:
Hicaz Bölgesi, Horasan, Deylem, Taberistan, Türkistan:
İmam Hasan ve İmam Hüseyin soyu, Abdullah b. Hasan, İmam Cafer ve nesli.
Azerbaycan, Horasan ve Türk Dünyası:
İmam Zeynelâbidin nesli, Cafer Sadık'ın kızları, Musa Kazım, İmam Rıza, Ahmet Yesevi, Ali Hemedani.
İran, Irak, Bağdat, Samarra, Mısır, Suriye, Anadolu, Balkanlar:
İmam Ali'nin Kerbelâ kahramanı mübarek kızı Seyyide Zeyneb ve nesli, İmam Naki evlatları, Seyyid Şerif Abdulkadir Geylani ve soyu.
Anadolu ve Balkanlar:
Hacı Bektaş Veli, Horasan erenleri, Abdal Musa, Sarı Saltuk, Barak Baba, Emir Sultan?
Mısır, Libya, Fas, Tunus, Cezayir, Yemen, Sudan, Somali, Mağrib, Afrika:
İmam Hasan nesli, Berberilere sığınan İdris el-Asğar b. Hasan, İmam Zeyd'in soyu, Dai Ebu Abdullah el-Hüseynî, Seyyid-Şerif Abdulkadir Geylani, Seyyid Ahmed Bedevi, Seyyid İbrahim Dessuki, Seyyid Ahmed b. Muhammed es-Senusî (1).
Kurtuluş mücadelesinde Ehl-i Beyt ve Seyyid Senüsî
Kurtuluş Savaşı'ndaki büyük zaferde ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşunda Hz. Peygamber'in ve Ehl-i Beytin yüce himmeti zahir olmuştur.
Nitekim BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yıllar önce, Türkiye Cumhuriyeti devletinin temeli Hacı Bektaş-ı Veli dergahında atıldı, Cumhuriyeti'ni kurma kararı Hacı Bektaş Dergahında alındı, demektedir.
Siyaset tarihimizde, Atatürk'ün seyyid olduğunu ilk defa ispat ve ilan eden Prof. Dr. Baş, vakanüvis tarihçilere ve belgelere dayanarak şu gerçekleri açıkladı: Kurtuluş mücadelesinin başlangıcında M.Kemal Atatürk, Hacıbektaş'a gelerek dergahın postnişini Cemalettin Çelebi Efendi hazretleri ile tam üç gün kaldı. Hiçbir talib içeri alınmadı. Özel görüşmeler üç gün sürdü. Sonunda Kurtuluş Mücadelesi imanı, devleti kurma ve Cumhuriyeti ilan etme kararı bu toplantıdan, bu dergahtan çıktı (2).
Milli Mücadele'de Atatürk'ün sırtını dayandığı diğer bir veli ise, Gazi Paşa'nın Trablusgarb yıllarından tanıştığı Seyyid Ahmed es-Senüsi'dir. Libya'nın manevi kurucu iradesi Seyyid es-Senusi ise rüyasında Peygamberimizi görüyor, elini öpmek istiyor, sol elini uzatıyor. "Neden Ya Resulullah" diye sorunca Peygamberimiz şu cevabı veriyor:
"Sağ elimi Ankara'da Mustafa Kemal'e uzattım!"
Bunu naklederken Hafız Halil Efendi'nin gözlerinden yaşlar boşanıyor. Rüyayı camide de anlatıyor, cemaatten heyecanlanan bir ses haykırıyordu:
"Ey ahali! Mustafa Kemal muzaffer olacak. Peygamber Efendimizin sağ eli onun elindedir. Buna iman edin" (3).
Nitekim Senusî hazretleri, Milli Mücadelede zaferin kazanılacağı "müjdesini" Gazi Mustafa Kemal'e vermiş, şükür nişanesi olarak evliya-i kiramın türbelerini ziyaret ederek niyazda bulunacağını bildirmiştir. (4).
Hz. Peygamber'in zafer müjdesi
O günlerde Gazi M. Kemal Atatürk ve Fevzi Çakmak Paşa, aynı gece gördükleri ortak rüyada Hz. Peygamber'den şu müjdeyi alıyorlardı.
Her ikisinin de yazdıklarını, kendi kâğıtlarından okuyan Ali Metin, her iki kâğıtta da şu rüyanın yazılmış olduğunu görmüştü. Hz. Peygamber Efendimiz, Hacı Bayram-ı Veli'ye buyuruyor ki:
"Mustafa'ya söyle, korkmasın, sonunda zafer şüphesiz onların olacaktır" (5).
Prof. Dr. Haydar Baş bey, bize işte bu gerçeği haykırıyor:
Türkiye Cumhuriyeti devletinin temelinde Gazi M. Kemal Atatürk, Hacı Bektaş Veli, Horasan erenleri, Hacı Bayram-ı Veliler, Ehl-i Beyt ve Hz. Muhammed vardır? Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşunda ve vatanın kurtuluşunda Hz. Peygamberin şefaati ve müjdeleri, Ehl-i Beytin bereketi yatmaktadır.
Bu bakımdan Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın seyyid olduğunu ispat ve ilan ettiği Gazi M. Kemal Atatürk'e dil uzatanlar, dolayısıyla bu yüce devlete ihanet edenler ve bu aziz vatanı ecnebiye peşkeş çekenler, bilsinler ki, Hz. Peygambere ve Ehl-i Beyte hainlik etmektedirler.
Sakife ile başlayan fitneler
Yüce Allah'ın naspettiği ve Maide 67. ayetiyle Hz. Peygamber'ine kendinden sonraki halifesi ve hidayet imamı olarak ilan etmesini emir buyurduğu İmam Ali'yi devre dışı bırakan Sakife'deki seçim, ilk fitnelerin başlangıcı olmuştur.
İmam Ali ve Ehl-i Beyt evlatlarının Hz. Peygamber'in mübarek nâşı, techiz ve tekfiniyle uğraşırken toplanan Sakife ehlinin seçimiyle birlikte; İslam'da ilk demokratik darbe, ilk fitne, ilk fail-i meçhul, ilk iç savaş, Hz. Peygamber'in mübarek torunu İmam Hüseyin'i şehid edecek ilk vahşet ve gayr-ı Müslimlerle ilk ittifak yaşanmıştır.
Sakife'deki toplantısında Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer'i kabul etmeyen Ensar'ın büyüğü ve Resulullah'ın daima hamisi olan Sa'd b. Ubade (ra),iki halifeye de ömrünün sonuna kadar biat etmemiştir.Hz. Ömer'in ikinci halife olarak seçilmesine şahit olduğunda;"Ben seninle aynı şehirde bile yaşamam" diyerek Şam'ın Havran kasabasına göç etmiştir.Hz. Ömer'in kendisine biat etmesi için gönderdiği adamı terslemiş, gelen adam "Seninle savaşırım" tehdidi savurmuştur. Yaşanan bu tartışmanın sonrasında Sa'd b. Ubade (ra) Meniha köyü çevresinde bir gece yarısı ölü bulunmuştur. "Meniha'nın cinleri Sa'd b. Ubade'yi öldürdü" şeklinde rivayetler yayılmış, büyük sahabi kim vurduya gitmiştir (6).
Sakife bağlantılı bu ölüm, İslam tarihinin ilk fail-i meçhulü olarak kayda geçmiştir.
Halife Hz. Osman'ın şehadetiyle sonuçlanan yandaşı kayırma ve rant eksenli hükümet biçimi; ardından meşru halife İmam Ali'ye Muaviye'nin isyanıyla ve entrikalarıyla baş gösteren Cemel vakası ve Sıffîn savaşı, Sakife anlayışının tezahürleri olarak sürmüştür.
Muaviye ve Yezid'in saltanatlarıyla İslam tarihi, en vahşi katliamlara sahne olmuş; zulüm adeta Arş-ı Âlâ'yı titretmiştir. Sakife anlayışından semiren saltanat maharetiyle Ehl-i beytin gülü İmam Hüseyin ve yaranları Kerbela'da hunharca şehit edilmiştir.
Meşru halifeye karşı askeri darbe yapmak üzere ecnebilerle ittifak yapan ilk kişi Muaviye'dir
Muaviye, mü'minlerin meşru halifesi İmam Ali'ye karşı darbe yapmak üzere Bizanslarla anlaşmış; Bizans kralı II. Konstans'a günlük bin Dinar altın (1000 X 4.2 gr:  4.2 kg, yılda 1533 kg. altın), 1 at (yılda 365 at) ve 1 köle (yılda 365 köle) vermeyi taahhüt edip anlaşmış ve ödemiştir. Oğlu Yezid ise Bizans ile yapılan bu anlaşmayı 30 yıl uzatmıştır. İlk defa Kıbrıs'ı koltuğu uğruna Bizans'a satıp 12 bin İslam askerini Kıbrıs'tan geri çeken de Muaviye'nin oğlu melun Yezid'dir (7).
Muaviye fikriyatıyla Ehl-i Beyt safına karşı oluşturulan saltanatçı İslam, Emevî-Abbasî entrikalarıyla Ehl-i Sünnet kılıfına bürünerek iktidarını sürdürmüştür.
Ekber Şah'ın sarayında iki Sir: İngiliz Sir Reo - Nakşi Ahmet Sir Hindi
Emevi-Abbasi sonrası saltanatçı siyaset Ehl-i Sünnet kisvesiyle süregelirken, Haçlı dünyasının Keşif diye adlandırılan sömürge seferleri dönemi Hindistan'ında, mezardan icazet ve havuz içtihatlarıyla Nakşilik imal edilip boy vermiştir. Çağatay Hanı Sultan Halil'e 12 yıl cellatlık yapan Bahaeddin, sultanını kaybettiği bir darbenin ardından kaçıp sığındığı köyden Nakşi piri olarak çıkartılmıştır. (8).
Bu uğurda hadisler uydurulmuş, silsileler imal edilmiş; Nakşilik adıyla Hind eksenli yeni bir Muaviye ruhbanlığı üretilmiştir.
1500'lü yıllarda Asya-Hint kıtasına ve Ekber Şah'ın sarayına sömürgeci kâşifler olarak Portekiz-İngiliz Haçlı misyonerleri girmiş, Rabbanîpatentli Nakşilik bu süreçte imal edilip semirtilmiştir.Bu devir, aynı zamanda ilk defa"kurumlaşmış dinlerarası diyalog" fitnesinin başladığı dönemdir.
İngiliz misyonerleri ve Katolik Cizvit papazlarıGoa bölgesine üstlenmişlerdir. Babürlü Türk hükümdarı Ekber Şah'ın sarayına ise, İngiliz kraliyet ailesinden özel eğitimli Sir Thomas Roe, Katolik ve Evangelik papazlar ve Ahmed Sirhindi otağ kurmuştur.
Rabbanî diye pazarlanan Sirhindî, saraylı can dostları olan Feyzi Hindî ve Mecusîler'in devamlı yanan ateşinin görevlisi olan kardeşi Ebu'l-Fazl ile birlikte hem"Sevati'ul İlham" adlı tefsiri yazmış, hem de Ekber Şah'a sarayda akıl hocalığı yapmıştır. Ekber Şah'ın "Din-i İlahî" uydurması üzerinde, Sir Thomas Reo kadar, Ahmed Sir Hindi ve dostlarının hatırı sayılır tesiri vardır (9).
Ekber Şah, etrafındaki Sir'lerin tesiriyle uydurduğu Din-i İlahîsi ekseninde "sulh-i küllî / umumî kardeşlik" 1582'de ilan ederek; dinler arasında ortak ayin, ortak ibadet ve ortak bayramlar oluşturmuştur. Bu kapsamda teb'asını faize batırmış, domuz etini serbest bırakmış; inek kesilmesini ve etinin yenmesini yasaklamıştır (10).
Sirhindi, Ekber Şah döneminde saray bülbülü gibi yaşamış; asıl mücadelesini eşleri Ehl-i beyt soyundan olmaları sebebiyle, babalarının aksine tam bir istikamet üzere Ehl-i Beyt yoluna hizmet ve hürmet içinde bulunan Şah Cihan ve Cihangir'e karşı vermiştir.
Nakşi çatısı altında kurb-u nübüvvet (nübüvvet yolu) diye batıl bir yol ihdas eden ve kendini tüm sahabeden üstün gösteren Ahmed Sirhindi'yi, Cihangir Şah, 3 yıl Geveliyar kalesine hapsetmiştir (1619).
Seyyid Ma'ruf Berzenci hazretleri ve Haremeyn uleması, Ahmet Sir Hindi'nin elliyi aşkın hususta küfür ve batıl içinde olduğunu ispat ederek reddetmişlerdir (11).
Bu Rabbanî, o gün-bugündür 2. Bin yılın müceddidi diye pazarlanmaktadır.
Ve gelinen nokta?
Sakife demokratlığı,Muaviye - Yezid'in saltanat İslamcılığı ve iktidarda kalmak uğruna Bizansla ittifak siyaseti,İngiliz imalatı Rabbanî Nakşiliği ve dinler arası diyalog anlayışı,Nakşilik, Nurculuk-Barzani, Milli Görüş ve nihayet FETÖ kisveleriyle son asırlarda Anadolu ve İslam coğrafyasına çöreklenmiştir.
Atatürk önderliğindeki Milli Mücadeleyıllarında, İngilizlerin başlattığı etnik yahut din kisveli isyanlarda bu özel imalat Nakşiler görülmektedir. Ancak Atatürk'ün basiret ve kudreti, tüm oyunları bozmuştur.
Prof. Dr. Baş'ın kazlarına kulak vermeyen Türk milleti, 15 Temmuz'da FETÖ darbesiyle sarsılırken; merhum Kemal Kaçar'ın yakını Hayrullah Karadeniz de, Süleymancılar-CIA bağlantısını hatıratıyla açıklamakta, 1980 ihtilalinde, Kaçar ağabey ve Süleymancıların nasıl CIA hizmetine alındığını 16 Eylül 2016'da anlatmaktadır (12).
Bu bağlamda oyun ve ezberbozan iki hak ve halk adamı zuhur etmiştir:
20. Yüzyılın başında Ehl-i Beyt soylu ulu bir seyyid Gazi M. Kemal Atatürk,
Ve 21. Yüzyılın başında Ehl-i Beyt sevdalısı Prof. Dr. Haydar Baş.
Şark projesinden Büyük Ortadoğu Projesine Muaviye siyaset geleneği
Muaviye, meşru halife İmam Ali'ye isyan edip Ehl-i Beyt'e kılıç çekiyor, bu uğurda Bizans'la anlaşıyor.
Ahmed Sir Hindi, İngilizlerle işbirliği içinde Allami ve Feyzî Hindi'yle paslaşarak Ekber Şah'ın sarayında uydurulan Din-i İlahi mavalına kılıf geçiriyor, Şeybani idaresindeki Ehl-i Beyt Müslümanlarının katline fetvası veriyor; bu batıllara karşı çıkan Ehl-i Beyt bağlısı Şah Cihan'a ise kılıç çekiyor.
Said Nursi ve şürekası, Ehl-i Kitap ile ittifak elzemdir, diyor. Hristiyan şehit küfrünü üretiyor. İsevi Müslümanlar batılını yayıyor. Kurtuluş Savaşı yıllarında Yunan ve İngilizlere destek fetvalar üretiyor, Haçlıya cihad bayrağı açıp koca devleti kuran Seyyid Gazi M. Kemal Atatürk'ü kafir ve Deccal ilan ediyor, Ehl-i kitapla ittifak fitnesinin tohumlarını atıyor.
Said Nursî meşrepli FETÖ, Türkiye ve Türk dünyasında Nursî'deki batıl akaidi yayıyor, Papalık misyonunu üstlendiğini ilan ediyor.Ehl-i Kitap ile Âmentüde ittifakımız var diyor, Kelime-i Şehadetin ikinci kısmını makaslıyor.
Nakşi icazetli ve Yahudi meşrepli Barzani ekolü, dededen beri MOSSAD ile elele Büyük İsrail için Kürdistan kuruyor (13).
AKP siyasetiise Ankara'da bu Barzani ile gurur duya duya geliyor.
- MİLLİ GÖRÜŞ ise kendi kimliğini, Avrupa ekseninde Haç-Hilal-Siyon Yıldızı ile somutlaştırıyor, Vatikan'ın dinlerarası diyalog projesinin Avrupa ayağında iş görüyor, makaslanmış Kelime-i Şehadeti duvarlara ve gönüllere nakşediyor.
Dinlerarası diyalog projesini Avrupa ölçeğinde yürüten Milli Görüş ile Türkiye, Türk Cumhuriyetleri ve İslam ülkeleri ölçeğinde yürüten FETÖ, dinler arası diyalogta baş çekiyor; Atatürk'e, devlete,  millete, Ehl-i Beyt'e ve bu değerlere sahip çıktığı için son raddede Prof. Dr. Baş'a karşı cephe açıyorlar.
Bu yanlış siyaset ve duruşlarıyla maalesef hepsi, bilerek yahut bilmeyerek aynı İngiliz kuyusuna taş atıyor, aynı Amerikan değirmenine su taşıyor, aynı BOP projesinde misyon yürütüyorlar..
AKP iktidarı da bütün bu yanlış ve batıl anlayışları ders kitaplarına geçiriyor, icraata koyuyor; neslimize olan oluyor. 15 Temmuz'da başımıza FETÖ bombaları yağıyor.
Bütün bu oyun içindeki Amerika ve Avrupa oyunlarını, yıllardan beri sadece Prof. Dr. Haydar Baş görüyor, millet ve devlete göstermeye çalışıyor. Yaşanan ve görmezlikten gelinen olaylar, hep Prof. Dr. Baş'ı doğruluyor.
VELHASIL YAŞANAN GELİŞMELER DİYOR Kİ:
20. Yüzyılın başı ve oyun bozanı: Gazi M. Kemal Atatürk
21. Yüzyılın başı ve ezber bozanı: Prof. Dr. Haydar Baş
20. asırdan 21. Asra tüm gelişmeler, Atatürk diyor, Haydar Baş diyor? Darısı Türk milletinin başına.
Dipnotlar:
1- Prof. Dr. Haydar Baş, Tevhid'in Merkezi Ehl-i Beyt, s. 145-149; Hüseyin Akgün, Sahabe Coğrafyası, s. 19-96, Sakarya Ünv. Sosyal Bil. Enst. Y. Lisans Tezi, ; Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, s. 45-5, DİB Yay., Ankara 1993; Ali Aktan, Künhü'l-Ahbar'a Göre Hoca Ahmet Yesevî ve Anadolu'daki Halifeleri, Milletlerarası Hoca Ahmet Yesevî Sempozyumu Bildirileri, s. 65 vd., Kayseri 1993; Müjgân Cumhur, Ahmed Yesevî'nin Ahi ve Gazileriyle Anadolu'nun Türkleşmesindeki Yeri, s. 63 vd., Milletlerarası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu, 26-29 Mayıs 1993-Kayseri, Erciyes Üniversitesi Yay., Kayseri, 1993
2- Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurma kararı Hacı Bektaş dergahında alındı: https://www.youtube.com/watch?v=Fjsnv2VQbCc
3- Prof. Cahit Tanyol, Atatürk ve Halkçılık, İş Bankası Yayınları,1984, sf. 136-137; Mustafa Oral, ''Şeyh Sunusi'nin Kemalist Misyonu", sf. 69, Toplumsal Tarih, Ağustos,n2005, sayı 140, Tarih Vakfı
4- Mustafa Oral, Şeyh Sunusi'nin Kemalist Misyonu, s. 74 vd., Toplumsal Tarih, Ağustos - 2005, s. 140, Tarih Vakfı
5- Ahmet Gürtaş, Atatürk ve Din Eğitimi, s. 160-161, Ankara 1999; Altıner Avni, Her Yönüyle Atatürk, İstanbul 1961, s.154-155; İstiklal Harbimiz'de PTT, s. 303, Ankara-2009
6- İbn Sa'd, Tabakat, VII/390; Belazurî, Futûhu'l-Buldan, II/272; Nurettin Ulaş, Sa'd b. Ubade'nin Hayatı ve Şahsiyeti, s. 78-79, Tez, Konya, 2003
7- Mesudî, Murûcu'z-Zeheb, I/329, Beyrut, 1965; M. Hamidullah, el-Vesaik, s. 544; Belâzurî, Futûhu'l-Buldan, s. 209
8- Prof. Dr. Necdet Tosun, Baheddin Nakşibend, s. 100-102; Prof. Dr. Hamid Algar, Nakşibendilik, s. 67-68; ord. Prof. Dr. Z. Velidi Togan, Gazan Han Halil ve Hâce Bahaeddin, Necati Lugal Armağanı, Ankara 1968, s. 781;  Ebu'l-Kâsım el-Buharî, er-Risaletü'l-Bahaiyye, vr. 13a; M. Emin Koç-Emre Polat, Nakşibendilik, s.150-151, İcmal Yay.
9- M. L. R. Choundhury, The Din-i İlahi or The Religion of Akbar, s. 150; Bedriye Reis, XVI-XVII Yüzyıllarda Hindistan'da Din-i İlahî Tartışmaları ve İmam Rabbanî, Tasavvuf Dergisi, Y. 7 (2006), sayı 16, s. 211;
10- Aziz Ahmed, Hindistan'da İslâm Kültürü Çalışmaları, (Çev.: L. Boyacı) İstanbul 1995., İnsan Yay.,  s. 240,248; Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, c. II, s. 110-111, Ank. 1987
11- Seyyid Ma'ruf Berzenci, Kadhu'z-Zend ve Kıdhu'r-Rend Fi Reddi Dalalati Ehl-i Serhend, Süleymaniye Kütb., Laleli 3744, Hamidiye 204, vr. 5b-18a; M. Emin Koç, Serhendli Rabbani'nin Dalaletini Red, s. 161 vd.
12- Bkz: http://www.dinihaberler.com/suleymanlilar-cia-nin-kontrolunde-mi-makale,4335.html
13- http://www.yenimesaj.com.tr/dunyadan/flas-itiraf-israil-barzani-icin-calisiyor-h13045455.html; http://www.yenimesaj.com.tr/israilin-bu-kurdistan-aski-nedir-makale,12020199.html
SELİM AYANOĞLU / AFYONKARAHİSAR
 
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
İsrail'den Refah'ta yeni katliam
En az 14 Filistinli öldürüldü
Rize'de il müdürünü görevden aldı
Erdoğan'dan yeni atamalar
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
8 yılda çıkan yerli sermaye 600 milyar dolar
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor
Makas açılınca, Altınok için sahaya indi
Mansur Yavaş'ı hedef aldı
'Darende'ye hizmet için yola çıktık'
BTP'den Darende'de büyük miting
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
İsrail'den Refah'ta yeni katliam
En az 14 Filistinli öldürüldü
Rize'de il müdürünü görevden aldı
Erdoğan'dan yeni atamalar
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
8 yılda çıkan yerli sermaye 600 milyar dolar
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor
Makas açılınca, Altınok için sahaya indi
Mansur Yavaş'ı hedef aldı
'Darende'ye hizmet için yola çıktık'
BTP'den Darende'de büyük miting

Canan Kaftancıoğlu "para sayma" soruşturmasında "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldı

CHP İstanbul İl Başkanlığında çekildiği öne sürülen para sayma görüntülerine ilişkin soruşturmada, eski CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu "şüpheli" sıfatıyla ifadeye çağırıldı.
18.03.2024 21:22:00
Anadolu Ajansı
Canan Kaftancıoğlu "para sayma" soruşturmasında "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldı
Canan Kaftancıoğlu "para sayma" soruşturmasında "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, CHP İl Başkanlığında çekildiği iddia edilen ve sosyal medyada paylaşılan para sayma görüntüleriyle ilgili başlatılan soruşturma devam ediyor.

Bu kapsamda, şüpheli Ali Rıza Braka'nın savcılıkta, "CHP adına süreci o tarihte İl Başkanı olan Canan Kaftancıoğlu yürütüyordu. Kendisiyle 6 Kasım 2019'da Beyoğlu 3. Noterliği'nde satış sözleşmesi imzaladık." şeklindeki ifadesiyle isminden söz ettiği Kaftancıoğlu'nun "şüpheli" olarak ifadeye çağırıldığı öğrenildi.

Soruşturma

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bazı sosyal medya hesaplarında, "Fatih Keleş'in CHP İstanbul İl Başkanlığında para destelerini sayarken çekilen görüntüleri ortaya çıktı." notuyla paylaşılan görüntülere ilişkin maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, suç ve suç unsuru bulunup bulunmadığının tespit edilmesi amacıyla resen soruşturma başlatmıştı.

Soruşturma kapsamında İBB Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş, eski CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas ve eski CHP İstanbul İl Başkanlığı Basın Danışmanı Can Poyraz'ın şüpheli olarak savcılıkça ifadesi alınmıştı.

Keleş, "Parayı avukatlık ofisinde CHP İstanbul il binasını satan Ali Rıza Braka teslim aldı." şeklinde ifade vermişti.

Soruşturma kapsamında, Braka ve İmamoğlu İnşaat Şirketi'nin Genel Müdürü Tuncay Yılmaz'ın da "şüpheli" olarak ifadesi alınmıştı. 

'Para sayma' görüntülerine ilişkin İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi

CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda çekildiği öne sürülen 'para sayma' görüntülerine ilişkin soruşturmada, İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü Tuncay Yılmaz 'şüpheli' sıfatıyla Savcılığa ifade verdi.
18.03.2024 18:10:00
İhlas Haber Ajansı
'Para sayma' görüntülerine ilişkin İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' görüntülerine ilişkin İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
Sosyal medyada İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş'in, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanlığı'nda çekildiği öne sürülen para sayma görüntülerine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, suç ve suç unsuru bulunup bulunmadığının tespiti için re'sen soruşturma başlatılmıştı.

Soruşturma çerçevesinde, Keleş ile birlikte eski CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas ve CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın eski basın danışmanı Can Poyraz geçtiğimiz günlerde 'şüpheli' sıfatıyla Savcılığa ifade vermişti.

İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü de ifade verdi

Konuya ilişkin soruşturma sürerken, söz konusu binayı sattığı öne sürülen Ali Rıza Braka'nın ardından İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü Tuncay Yılmaz da Savcılığa 'şüpheli' sıfatıyla ifade verdi. Bu çerçevede şimdiye kadar toplamda 5 şüpheli ifade vermiş oldu.

Kişi başına düşen gelirde ince hesap

 
 
Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, geçen yıl milli gelirin 1 tilyon 119 milyar dolar olduğunu hatırlatarak, buna sayıları 5 milyonu bulan sığınmacıların ürettiği mal ve hizmetlerin dahil olduğunu söyledi. Eğilmez, “Ancak kişi başı geliri hesaplarken sığınmacıları nüfusta yok sağdığımız için nüfusumuz daha az görünüyor ve 13 bin 110 dolar olarak kişi başı gelir daha yüksek çıkıyor. Oysa sığınmacıları dahil ederek hesapladığımda 11 bin dolara geriliyor" dedi.
18.03.2024 14:16:00
AHMET TURAN YİĞİT
 Kişi başına düşen gelirde ince hesap
 Kişi başına düşen gelirde ince hesap

Altınbaş Üniversitesi'nin Ekonomi Söyleşileri programında bir araya gelen iki deneyimli ekonomist, Prof. Dr. Işın Çelebi ve Dr. Mahfi Eğilmez, 2024 Mart ayı ekonomi görünümünü değerlendirdi. Dr. Mahfi Eğilmez, Mart ayında açıklanan ekonomik göstergeler arasından büyüme oranı ve turizmin olumlu olduğunu dile getirdi. Yüzde 4.5 açıklanan 2023 büyüme oranını iyi olarak nitelendiren Mahfi Eğilmez, Türkiye'nin yüzde 67'lik enflasyonuyla Arjantin ve Lübnan'ın ardından üçüncü sırada olduğunu açıkladı. Prof. Dr. Işın Çelebi de 4.5'lik büyüme oranının hizmetler sektöründeki büyümeden kaynaklandığına işaret ederek, tarımdaki büyümenin yüzde 0.5 ile gelecek için çok ciddi bir tehlike olduğunu anlattı. Çelebi, şunları söyledi: "Dünyada gıda fiyatlarının yüzde 10 düşerken, Türkiye'de yüzde 70'den fazla artması ciddi bir sorunun göstergesi. İnsanlar, 1 kilo kıyma alabilmek için kuyruklarda bekliyor" dedi.

Gerçekte kişi başına düşen gelir 11 bin dolar


Dr. Mahfi Eğilmez, geçen yıl milli gelirin 1 tilyon 119 milyar dolar olduğunu hatırlatarak, buna sayıları 5 milyonu bulan sığınmacıların ürettiği mal ve hizmetlerin dahil olduğunu söyledi. Eğilmez, şunları söyledi: "Ancak kişi başı geliri hesaplarken sığınmacıları nüfusta yok sağdığımız için nüfusumuz daha az görünüyor ve 13 bin 110 dolar olarak kişi başı gelir daha yüksek çıkıyor. Oysa sığınmacıları dahil ederek hesapladığımda 11 bin dolara geriliyor. Yıllık olarak hane halkı tüketim oranımız ise yüzde 12.8 olarak açıklandı. Bu da tüketim artışımızın gelirimizden daha fazla olduğunu gösteriyor. Sokaktaki vatandaş enflasyon ile ciddi mücadele olmadığını görünce iç tüketimini kısmıyor. Kredi kartı taksit sayıları kısıtlandı ama tüketimin önüne geçilemiyor. Maliye politikası gevşekse ve yarı sıkı para politikanız varsa önleyemezsiniz. Sokağın davranışı da fiyatları artırıyor. Sarmaldan çıkılamıyor."

İşsizlik de çok yüksek

İşsizlik rakamlarını ise geniş işsizlik olarak ele almak gerektiğini vurgulayan Mahfi Eğilmez, "Bu durumda açıklanan yüzde 9.1 işsizlik oranı yüzde 26.5'e çıkıyor. Çok yüksek bir oran ve maalesef artıyor" diye konuştu. Geçen yılın bütününde 143 milyar lira olan bütçe açığının 2024 yılında şimdiden 151 milyar liraya ulaştığına işaret eden Eğilmez, şöyle devam etti: "Ocak ve Şubat aylarında nakit açığı 405 milyar liraya yükseldi. Bu bütçeyi zorluyor. Döviz rezervlerinde yılbaşına göre 10.1milyar dolar düşüş oldu. Net rezervlerde 14.5 milyar dolarlık bir düşüş var. Swap (para takası) harici net rezervlerde ise 10.3 milyar dolarlık bozulma var ki bunun sonucunda swap harici net rezervlerimiz eksi 47.8 milyar dolara geldi." Enflasyonla mücadele de farklı yöntemler denenebileceğini anlatan Eğilmez, en kötüsünün enflasyonu takip etmek olduğunu söyledi. Eğilmez, "Merkez Bankası, faizi yüzde 45 yerine bir anda yüzde 75'e çıkarabilir. Böylece sistemi önce bir sarsarsın ve ordan geriye gelirsin. Böylece enflasyonun önüne geçerek önemli bir etki yaratılabilirdi. Bu şekilde farklı yöntemler denenebilir" şeklinde çarpıcı bir öneri de bulundu.

En hüzünlü şehitlik: Cepheye gidemeden şehit oldular

Sivas'ın Zara ilçesinde yer alan ve 1914 yılında cepheye asker yetiştirmek üzere kurulan 36'ncı Talimgah Alayı'nda salgına yakalanan 256 asker, 50-60 kişilik toplu mezarlara defnedildi.
18.03.2024 11:54:00 / Güncelleme: 18.03.2024 12:02:48
İhlas Haber Ajansı
En hüzünlü şehitlik: Cepheye gidemeden şehit oldular
En hüzünlü şehitlik: Cepheye gidemeden şehit oldular
Sivas'ın Zara ilçesinde bulunan 36'ncı Talimgah Alayı Şehitliği, hikayesi ile duyanları duygulandırıyor. 1914 yılında Doğu Cephesi'ne asker yetiştirmek maksadıyla kurulan Alay, cephede yaralanan askerlerin tedavisine de hizmet etti. Aynı yıllarda orduda baş gösteren salgın hastalıklar nedeniyle eğitim birliğinde bulunan ve tedavi olmak üzere askeri hastaneye gelen onlarca Mehmetçik şehit oldu. Salgın nedeniyle şehit olan askerlerin defin işlemleri güçleşince 50 ila 60 arasında naaş alabilecek toplu mezarlar kazılarak askerler defnedildi.



1'inci Dünya Savaşı öncesi Sivas'taki 12. Tümen'e bağlı 36. Talimgâh Alayı'nın Zara'da kurulduğunu ifade eden Zara eski İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Hakkı Acar, "Bu alayın amacı doğuya asker yetiştirmek, eğitmek hem de Sivas, Erzincan, Giresun yol ağını kontrol edebilmekmiş. Savaş başladıktan sonra bir Amele Taburu Zara'da bırakılmış, diğer askerler cepheye sevk edilmiş. Ancak 1915 yılında askerler arasında bir salgın hastalık başlamış ve bu Amele Taburu, Zara'daki askeri hastaneyi ve askeri kışlanın binalarını inşa etmiş. Giresun ve Erzincan civarında hem yaralananları hem de bu salgın hatalığa yakalanan askerleri Zara'ya getirerek oradaki askeri hastanede tedavi ederlermiş. Bu hastanede ise üç doktor görev yapmaktaymış ve hastane binasının yetmediği durumda çevre konaklara da asker yatırılırmış, bu bir süre böyle devam etmiş" dedi.



"Halk arasında 20-30 bin şehidin yattığı rivayet edilir"

Tedavi edilen askerlerin yeniden cepheye sevk edildiğini belirten Acar, "Ölümlerin önü alınamamış ve birçok asker şehit olmuş, cenazeleri defnetmek de büyük bir problem olunca 50-60 kişilik çukurlar kazarak buralara şehitleri defnetmişler. 1970'li yıllarda araştırmalara başladığımda 256 şehidin ismine rastladım bir listede ama vatandaşların da ziyaret ettiği bu şehitlikte 20 bin, 30 bin şehidin yattığı rivayet edilir. Bu şehitliğin üzerine bir de 1915 yılında anıt yapımına başlanmıştır. Osman Usta ile Simon Veyani adında iki usta, 1917 yılında bu şehitlik anıtını bitirirler. Bu anıt 1939 Erzincan depreminden etkilenir ve üst kısmından bir bölüm yıkılır ve eğilir. Pisa Kulesi'ne benzer yerli ve yabancı turistlerin odak noktası haline gelir ve 1952 yılına kadar Zara'da 36. Eğitim Alayı Şehitliği diye adlandırılmıştır. Yine 1952 yılında kışlada bir yangın çıkar ve kışla binaları yanar bu nedenle askeri birlik de alay da Zara'dan başka bir yere nakledilir. Benim ilkokul yıllarımda askeri birlik Zara'daydı en azında kalıntıları, depoları vardı onları muhafaza ediyorlardı, 1950'lili yıllarda çok güzel bayramlar yapılır. Şehitlikte 256 şehidimiz yatıyor demiştik ancak o zaman için ama burada görev yaparken şehit olanlar da buraya defnedilmiş, hatta bir yarbay Zara'da görev yaptıktan sora başka bir yerde şehit olmuş ve vasiyeti üzerine buraya defnedilmiş. Ve şu anda 275 civarında şehit yatmaktadır Zara şehitliğinde" şeklinde konuştu.

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.