Her ne kadar erkek ağırlıklı bir toplum yapımız olduğunu zannetsek de, kadının sözünün her zaman geçerli olduğu bir hakikattir.
Hele idare söz konusu olunca, yöneticiler söz konusu olunca işin rengi daha bir başkadır.
Düşünün Osmanlı padişahlarının çoğunun annesi gayrimüslim kadınlar, çoğunun hanımı gayrimüslim kadınlar?
Mesela?
1. Murat'ın annesi Bizanslı Horofira (Nilüfer Hatun), Yıldırım Bayezid'in annesi Bulgar Marya (Gülçiçek Hatun), Fatih Sultan Mehmed'in annesi Despina (Sırp), II. Bayezid'in annesi Kornelya (Sırp veya Fransız), Yavuz Sultan Selim'in annesi Kornelya, III. Murat'ın annesi Yahudi Rasel, IV. Murat'ın annesi Yunan Anastasya, II. Abdülhamit'in annesi Ermeni Virjin, VI. Mehmet Vahidettin'in annesi Henriet?
Bu isimler uzar gider? Bazılarına yer verdik.
Annesi gayrimüslimlerden dönme, hanımı Yahudi-Hristiyan kadınlar? Bunların hidayete erdiğinden bahsediliyor. Ne kadar doğru bilmiyoruz? İnançlarını, gelenek ve göreneklerini, davranışlarını, emellerini ne derece değiştirmişler doğrusu bilmiyoruz.
Ama erkekleri üzerinde (baba padişah, oğul padişah) üzerinde etkileri tartışılmaz.
Annenin padişah oğlu üzerindeki yaptırımları hatırı sayılır derecededir. Hadi annesini takmayan padişah, ya hanımının hatırını ve isteğini ne kadar reddedecek?
Koca bir imparatorluk, gayrimüslim dünyadan gelmiş kadınların dudaklarının arasında, arzu ve hırslarının içinde savrulan padişahlarla ancak bu kadar dayanabildi doğrusu?
Bir de devşirmelerle oluşturulan Enderun mekteplerinden devlet kademelerine, bürokrasiye yükselen gayrimüslim çocukları, Osmanlı'da farklı bir imtiyazlar sınıfını da oluşturdu. Daha yükselirken tepetaklak inişe geçtik.
Hiçbirinin annesi Türk değil? Bulgar, Sırp, Rum, Yunan, Cenevizli, Yahudi?
Olur mu demeyin? Oldu işte? Osmanlı idaresi böyle şekillendi.
Garip bir devşirme usulü ile, Osmanlı tebaasındaki gayrimüslim çocukları merkezlere getirilip eğitime alındı ve devletin her kademesinde değerlendirildi. Tabii ki aileleri ile temasları sürdü. Onlardan önemli bir kısmını devlet işlerine aldılar ve ailevi imtiyazlar oluştu. Sadrazamlar bile yetişti.
Şimdi biz de soralım:
Annesini veya hanımını dinlemeyen padişah olur mu?
Hele idare söz konusu olunca, yöneticiler söz konusu olunca işin rengi daha bir başkadır.
Düşünün Osmanlı padişahlarının çoğunun annesi gayrimüslim kadınlar, çoğunun hanımı gayrimüslim kadınlar?
Mesela?
1. Murat'ın annesi Bizanslı Horofira (Nilüfer Hatun), Yıldırım Bayezid'in annesi Bulgar Marya (Gülçiçek Hatun), Fatih Sultan Mehmed'in annesi Despina (Sırp), II. Bayezid'in annesi Kornelya (Sırp veya Fransız), Yavuz Sultan Selim'in annesi Kornelya, III. Murat'ın annesi Yahudi Rasel, IV. Murat'ın annesi Yunan Anastasya, II. Abdülhamit'in annesi Ermeni Virjin, VI. Mehmet Vahidettin'in annesi Henriet?
Bu isimler uzar gider? Bazılarına yer verdik.
Annesi gayrimüslimlerden dönme, hanımı Yahudi-Hristiyan kadınlar? Bunların hidayete erdiğinden bahsediliyor. Ne kadar doğru bilmiyoruz? İnançlarını, gelenek ve göreneklerini, davranışlarını, emellerini ne derece değiştirmişler doğrusu bilmiyoruz.
Ama erkekleri üzerinde (baba padişah, oğul padişah) üzerinde etkileri tartışılmaz.
Annenin padişah oğlu üzerindeki yaptırımları hatırı sayılır derecededir. Hadi annesini takmayan padişah, ya hanımının hatırını ve isteğini ne kadar reddedecek?
Koca bir imparatorluk, gayrimüslim dünyadan gelmiş kadınların dudaklarının arasında, arzu ve hırslarının içinde savrulan padişahlarla ancak bu kadar dayanabildi doğrusu?
Bir de devşirmelerle oluşturulan Enderun mekteplerinden devlet kademelerine, bürokrasiye yükselen gayrimüslim çocukları, Osmanlı'da farklı bir imtiyazlar sınıfını da oluşturdu. Daha yükselirken tepetaklak inişe geçtik.
Hiçbirinin annesi Türk değil? Bulgar, Sırp, Rum, Yunan, Cenevizli, Yahudi?
Olur mu demeyin? Oldu işte? Osmanlı idaresi böyle şekillendi.
Garip bir devşirme usulü ile, Osmanlı tebaasındaki gayrimüslim çocukları merkezlere getirilip eğitime alındı ve devletin her kademesinde değerlendirildi. Tabii ki aileleri ile temasları sürdü. Onlardan önemli bir kısmını devlet işlerine aldılar ve ailevi imtiyazlar oluştu. Sadrazamlar bile yetişti.
Şimdi biz de soralım:
Annesini veya hanımını dinlemeyen padişah olur mu?
Dr. Abdullah Terzi / diğer yazıları
- “Tüketim en büyük kaynaktır” / 11.12.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019