12 yıl önce arkadaşlarımızın dualı ağızları, Müslim Karabacak hocamızın aşılmaz iman duvarı gibi kollarında kabrine indirilen Attilâ İlhan yaşasaydı bugün 92 yaşında olacaktı.
Attilâ İlhan ve ünlü bilim adamımız Oktay Sinanoğlu 22 Ekim Pazar günü İstanbul'da düzenlenecek bir programla anılacaklar.
Her iki değerli insanımız için Prof. Dr. Haydar Baş'ın himmetleriyle gerçekleşecek tören, aynı zamanda bu iki Türk Büyüğü için bir vefa borcu ve kadirşinaslık örneği olacaktır.
Geçtiğimiz günlerde (10 Ekim) ölümünün 12. yıldönümünü idrak ettiğimiz Attilâ İlhan bir Haydar Baş dostu ve hayranıydı.
Başyazarımız Muharrem Bayraktar'la yaptığı söyleşide ekrana ve yüreklere yansıyan sözleri şöyleydi:
"Siz başkasınız? Haydar Hoca ve ekibi başka? Milli duruşun kalesisiniz!
Sizi tebrik ediyorum. Haydar Hoca'yı tebrik ediyorum. Çok milli ve vatansever bir duruşunuz var. Dindar kesim arasında hem milli çizgide olan hem de Atatürk'e sevdasını açıklayan başka grup yok. Siz bu ülkede mili duruşun kalesi olmaya adaysınız." (Muharrem Bayraktar, Yılların Ardından, sh:106-107).
Adı geçen eserin 85. sahifesinde ise Oktay Sinanoğlu'nun şu sözleri cümle âleme derstir: "Haydar Hoca, benim sığınacak limanımdır."
Her ikisini de rahmetle anarken, bu yazımızda Attilâ İlhan'ı konuk etmek istiyoruz.
Atatürk'ü doğru anlamak ve anlatmak gibi tarihin dönüm noktası olan konuyu gündeme getiren Haydar Hoca, Attilâ İlhan'ı da doğru anlama yönünde cesur adımlarına devam etmektedir; 22 Ekim'de yapılacak anma programı da bu işin belgeseli olacaktır bir anlamda.
Attilâ İlhan edebiyat dünyasının karizmatik lideridir. Bakınız Atatürk ekseninde buluşan üç devin de Atatürk sevgisiyle birlikte ortak paydası onların karizmaları değil mi?
Onları birbirine çeken, lider kişilikleridir; bir Haydar Baş tezleriyle dünyayı tersine çeviren, bilim ve siyaset dünyasına karizmasını damga gibi vuran, siyaset adamının ötesinde devlet adamı. Oktay Sinanoğlu duruşuyla adam gibi, ilmiyle anıt gibi, ulus üstü bir akademisyen; dünya sıralamasında üniversiteleriyle daima ilk üçte olan ABD'de kürsü sahibi.
Anlaşılıyor ki, bu büyüklerimizin birbirlerine ve Atatürk'e sevgileri ve dahi Atatürk'te buluşmalarında bir hikmet var! Sebepsiz değil.
Gelin dostlar bu buluşmadan, bu sevgiden ders çıkaralım!
Prof. Dr. Haydar Baş'ın sevgi dolu yüreği, görüş ufkunun genişliği, vatan ve millet aşkıdır Atatürk'ü doğru gören, bunu tüm dünyaya haykırırcasına duyurmak isteyen.
Attilâ İlhan'ı da bazı kesimler bulundukları yere göre yorumlamak istemişlerdir. O'nun mili kültüre hizmetini ve çabasını gören Haydar Baş Hocamız; vicdanı, insafı ve bilim namusu gereği susmamış, susmayı kendisine yedirememiş, tıpkı Ehl-i Beyt ve Atatürk konularında olduğu gibi, herkese hatta Attilâ İlhan'ı sevenlerine, hatta ve hatta fanatiklerine dahi doğru anlamayı, anlatmayı sürdürmüş ve sürdürmektedir. Attilâ İlhan'ın Batı'ya değil, kendi ülkesine, özüne, milli değerlerine sahip çıkarak ulusal kültüre olan katkılarına önem vermiş, öne çıkarmıştır.
Lafı dolandırmadan; Ne Oktay Sinanoğlu ne de Attilâ İlhan, inançları olmasaydı Haydar Baş sevgisinde buluşmazlar ve son nefeslerinde O'nun ve ekibinin dua ve hizmetlerinden nasiplenmezlerdi.
Attilâ İlhan ve ünlü bilim adamımız Oktay Sinanoğlu 22 Ekim Pazar günü İstanbul'da düzenlenecek bir programla anılacaklar.
Her iki değerli insanımız için Prof. Dr. Haydar Baş'ın himmetleriyle gerçekleşecek tören, aynı zamanda bu iki Türk Büyüğü için bir vefa borcu ve kadirşinaslık örneği olacaktır.
Geçtiğimiz günlerde (10 Ekim) ölümünün 12. yıldönümünü idrak ettiğimiz Attilâ İlhan bir Haydar Baş dostu ve hayranıydı.
Başyazarımız Muharrem Bayraktar'la yaptığı söyleşide ekrana ve yüreklere yansıyan sözleri şöyleydi:
"Siz başkasınız? Haydar Hoca ve ekibi başka? Milli duruşun kalesisiniz!
Sizi tebrik ediyorum. Haydar Hoca'yı tebrik ediyorum. Çok milli ve vatansever bir duruşunuz var. Dindar kesim arasında hem milli çizgide olan hem de Atatürk'e sevdasını açıklayan başka grup yok. Siz bu ülkede mili duruşun kalesi olmaya adaysınız." (Muharrem Bayraktar, Yılların Ardından, sh:106-107).
Adı geçen eserin 85. sahifesinde ise Oktay Sinanoğlu'nun şu sözleri cümle âleme derstir: "Haydar Hoca, benim sığınacak limanımdır."
Her ikisini de rahmetle anarken, bu yazımızda Attilâ İlhan'ı konuk etmek istiyoruz.
Atatürk'ü doğru anlamak ve anlatmak gibi tarihin dönüm noktası olan konuyu gündeme getiren Haydar Hoca, Attilâ İlhan'ı da doğru anlama yönünde cesur adımlarına devam etmektedir; 22 Ekim'de yapılacak anma programı da bu işin belgeseli olacaktır bir anlamda.
Attilâ İlhan edebiyat dünyasının karizmatik lideridir. Bakınız Atatürk ekseninde buluşan üç devin de Atatürk sevgisiyle birlikte ortak paydası onların karizmaları değil mi?
Onları birbirine çeken, lider kişilikleridir; bir Haydar Baş tezleriyle dünyayı tersine çeviren, bilim ve siyaset dünyasına karizmasını damga gibi vuran, siyaset adamının ötesinde devlet adamı. Oktay Sinanoğlu duruşuyla adam gibi, ilmiyle anıt gibi, ulus üstü bir akademisyen; dünya sıralamasında üniversiteleriyle daima ilk üçte olan ABD'de kürsü sahibi.
Anlaşılıyor ki, bu büyüklerimizin birbirlerine ve Atatürk'e sevgileri ve dahi Atatürk'te buluşmalarında bir hikmet var! Sebepsiz değil.
Gelin dostlar bu buluşmadan, bu sevgiden ders çıkaralım!
Prof. Dr. Haydar Baş'ın sevgi dolu yüreği, görüş ufkunun genişliği, vatan ve millet aşkıdır Atatürk'ü doğru gören, bunu tüm dünyaya haykırırcasına duyurmak isteyen.
Attilâ İlhan'ı da bazı kesimler bulundukları yere göre yorumlamak istemişlerdir. O'nun mili kültüre hizmetini ve çabasını gören Haydar Baş Hocamız; vicdanı, insafı ve bilim namusu gereği susmamış, susmayı kendisine yedirememiş, tıpkı Ehl-i Beyt ve Atatürk konularında olduğu gibi, herkese hatta Attilâ İlhan'ı sevenlerine, hatta ve hatta fanatiklerine dahi doğru anlamayı, anlatmayı sürdürmüş ve sürdürmektedir. Attilâ İlhan'ın Batı'ya değil, kendi ülkesine, özüne, milli değerlerine sahip çıkarak ulusal kültüre olan katkılarına önem vermiş, öne çıkarmıştır.
Lafı dolandırmadan; Ne Oktay Sinanoğlu ne de Attilâ İlhan, inançları olmasaydı Haydar Baş sevgisinde buluşmazlar ve son nefeslerinde O'nun ve ekibinin dua ve hizmetlerinden nasiplenmezlerdi.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023