Selim Sırrı Tarcan adını duymuşsunuzdur; ünlü spor adamı ve eğitimciydi. Merhumun oğlu Ercüment Tarcan dostumdan duydum: "Atatürk'ü birçok kez çok yakından gördüm. Çok güzel, çok yakışıklı, çok anlamlı bir yüzü vardı. Ben o güzel yüzü o ifadeyi, yapılan Atatürk portelerinden hiçbirinde bulamadım."
Atatürk'ü yakından görüp tanıyan herkes de onun güzel yüzünden ve yakışıklılığından söz etmektedir. Uzağa gitmeyelim, Atatürk'ün huzurunda konserler veren Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasında keman sanatçısı olan merhum kayınpederim de aynı şeyleri söylüyordu.
57 yıllık kısa bir yaşam süresi içinde ülkemizin ilk cumhurbaşkanı olarak, ne yazık ki sadece 15 yıl, sıradan bir insan için çok az olabilecek bu 15 yıl Atatürk'ün büyük dehasının basıncı ile yoğunlaşmıştır. Bu 15 yıl içine genç Türkiye Cumhuriyeti'nin devrimlerini sığdırmıştır.
Başöğretmene dönüşen Başkomutanın devrimlerinde kültürün derinliği vardır. Atatürk'ün kültür devrimleri dizisi içinde, güzel sanatlara verdiği özel önemin ayrıca üzerinde durmak gerekir.
Atatürk plastik (görsel/resim, heykel, mimari gibi) sanatlara bu önceliği acaba niçin vermiştir? Şu nedenle ki; görsel sanatların doğrudan doğruya göze hitap edeceğini, insanın görgüsünü dolaysız olarak arttıracağını, bir tür yaygın eğitim işlevi yapacağını okuma-yazma bilmeyenleri bile algılayarak-yazıdan daha geniş alanda- toplumu yücelteceğini düşünmüş olsa gerekir.
Atatürk'ün güzel sanatlara dönük yüzüne ve de bir güzel sanat eseri, bir mimari anıt-eser olan Anıtkabir'in görüntüsüne uygun düşmeyen bir oyun parkı kurulduğunu görüyoruz. Bunu gerçekleştiren bir şirket. Görüntü kirliliği yanında manevi havaya da büyük saygısızlık yapılmıştır.
Hödüklüğün sınırı yok!
*
Çocuklar eğlensin diye, iyiniyetle bunun yapıldığını düşünerek hödüklük ya da bönlük diyorum. Orası anıt mezar orada çocuklar için bile olsa oyun-eğlence tasavvur dahi edilemez. Estetik duygusuna vurduğumuzda da ne görüntü ne de kullanılan malzeme uygun düşmektedir.
Kültür sığlığı bu iken gelelim işin hukuki boyutuna:
Bir şirket kalkıyor milyonlarca insanın ziyaret ettiği anıt kabir alanına hesapta bir oyun parkı yapıyor. Anıtkabir'de görevli birliğin komutanı da bu şirkete teşekkür levhası asıyor oraya. Şirket için ama ne reklam! Çık işin içinden? İzni bu komutanlık mı vermiş!? İzni verecek makamın belirlenmesi hukuku ilgilendirir.
İmar hukuku açısından baktığımızda Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin uygulanması gerekir. Bunun denetlemesini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı yapar. Diyeceksiniz ki, ortada yapı filan yok. Yapı yoksa da sökülüp takılabilen şeyler var. Bu da imarı ve hukukunu ilgilendirir, adı da "şehir mobilyasıdır". Şehir mobilyası olan oyun parkı için Belediye Encümeni karar vermiş midir? Vermiş ise İdari Yargı yolu açıktır.
Neyse ki halkın tepkisi üzerine Genelkurmay Başkanlığı oyun parkının kaldırılması kararı almış.
Niye bunları yazdık? Bir daha böyle abuk sabuk işlere kalkışılmasın diye? "Abuk işler bununla kalsa" şeklindeki endişelerinizi duyar gibiyim. Siz de haklısınız, ne diyelim!
Atatürk'ü yakından görüp tanıyan herkes de onun güzel yüzünden ve yakışıklılığından söz etmektedir. Uzağa gitmeyelim, Atatürk'ün huzurunda konserler veren Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasında keman sanatçısı olan merhum kayınpederim de aynı şeyleri söylüyordu.
57 yıllık kısa bir yaşam süresi içinde ülkemizin ilk cumhurbaşkanı olarak, ne yazık ki sadece 15 yıl, sıradan bir insan için çok az olabilecek bu 15 yıl Atatürk'ün büyük dehasının basıncı ile yoğunlaşmıştır. Bu 15 yıl içine genç Türkiye Cumhuriyeti'nin devrimlerini sığdırmıştır.
Başöğretmene dönüşen Başkomutanın devrimlerinde kültürün derinliği vardır. Atatürk'ün kültür devrimleri dizisi içinde, güzel sanatlara verdiği özel önemin ayrıca üzerinde durmak gerekir.
Atatürk plastik (görsel/resim, heykel, mimari gibi) sanatlara bu önceliği acaba niçin vermiştir? Şu nedenle ki; görsel sanatların doğrudan doğruya göze hitap edeceğini, insanın görgüsünü dolaysız olarak arttıracağını, bir tür yaygın eğitim işlevi yapacağını okuma-yazma bilmeyenleri bile algılayarak-yazıdan daha geniş alanda- toplumu yücelteceğini düşünmüş olsa gerekir.
Atatürk'ün güzel sanatlara dönük yüzüne ve de bir güzel sanat eseri, bir mimari anıt-eser olan Anıtkabir'in görüntüsüne uygun düşmeyen bir oyun parkı kurulduğunu görüyoruz. Bunu gerçekleştiren bir şirket. Görüntü kirliliği yanında manevi havaya da büyük saygısızlık yapılmıştır.
Hödüklüğün sınırı yok!
*
Çocuklar eğlensin diye, iyiniyetle bunun yapıldığını düşünerek hödüklük ya da bönlük diyorum. Orası anıt mezar orada çocuklar için bile olsa oyun-eğlence tasavvur dahi edilemez. Estetik duygusuna vurduğumuzda da ne görüntü ne de kullanılan malzeme uygun düşmektedir.
Kültür sığlığı bu iken gelelim işin hukuki boyutuna:
Bir şirket kalkıyor milyonlarca insanın ziyaret ettiği anıt kabir alanına hesapta bir oyun parkı yapıyor. Anıtkabir'de görevli birliğin komutanı da bu şirkete teşekkür levhası asıyor oraya. Şirket için ama ne reklam! Çık işin içinden? İzni bu komutanlık mı vermiş!? İzni verecek makamın belirlenmesi hukuku ilgilendirir.
İmar hukuku açısından baktığımızda Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nin uygulanması gerekir. Bunun denetlemesini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı yapar. Diyeceksiniz ki, ortada yapı filan yok. Yapı yoksa da sökülüp takılabilen şeyler var. Bu da imarı ve hukukunu ilgilendirir, adı da "şehir mobilyasıdır". Şehir mobilyası olan oyun parkı için Belediye Encümeni karar vermiş midir? Vermiş ise İdari Yargı yolu açıktır.
Neyse ki halkın tepkisi üzerine Genelkurmay Başkanlığı oyun parkının kaldırılması kararı almış.
Niye bunları yazdık? Bir daha böyle abuk sabuk işlere kalkışılmasın diye? "Abuk işler bununla kalsa" şeklindeki endişelerinizi duyar gibiyim. Siz de haklısınız, ne diyelim!
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023