Değerleri öğüten değirmenler kurmuşlar.
Değerleri öğütülen kitleler, kendi öz değerlerini öğüten değirmenlere su taşımayı yegane amaç bellemişler.
Değerleri öğütüldükçe, değerleri un-ufak edildikçe kitleler, değirmenlere su taşımakta daha bir iştahlanmışlar, birbirleri ile yarışır olmuşlar.
Sular taşındıkça değirmenler dönmüş, değirmenler döndükçe değerler öğütülmüş ve değerleri öğütülen kitleler, taşıdıkları suyun ne işe yaradığını, dönmesini sağaldıkları değirmenlerin ne için döndüğünü anlayamaz, fark edemez hale gelmişler.
"Siz iyilik etmek, fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günah işlemek ve başkasına saldırmak hususunda birbirinizi desteklemeyin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah'ın cezası çok şiddetlidir" (Maide: 2) şeklindeki İlahi ikaz ellerinde, evlerinde ve önlerinde olduğu halde ne yazık ki "şer değirmenlerini" döndürmeye devam etmişler.
Söz konusu değirmenleri kuranlar, değirmenleri işletme işini, değerlerini öğüttükleri kitlelerden seçtikleri için, kalabalıklar; "bunlar bizim adamlar, bizim dilimizi konuşuyorlar" diyerek su taşımakta asla tereddüt etmemişler, hatta su taşımakta yavan ve yavaş davrananları eleştirmiş ve gayrete teşvik etmişler.
"Bu değirmenlerde buğday falan değil, düpedüz değerlerimiz öğütülüyor, su taşımaktan vazgeçin" diyerek hemcinslerini, hemşehrilerini uyaranları da derhal susturmayı en kutsal vazife bellemişler.
Zaman içinde, yıllar geçtikçe gönüllü sucular, gönüllü subaşılar türemiş ve artık "şer değirmenlerine sürekli su taşıyan" yeni nesiller üremiş.
Hem değirmenleri kuranlar hem de seçtikleri işletmeciler artık su sıkıntısı çekmez olmuşlar ve "taşıma su ile değirmen dönmez" değişi de tarihe karışmış, değirmenler taşınan sularla dönmüş, dönen değirmenlerde su taşıyanların değerleri öğütülmeye devam etmiş.
Öyle zaman gelmiş ki, atlas libasları ile bilinen söz konusu kitleler, çuldan-çaputtan elbiselere razı olur hale gelmişler.
Yani, anlayacağınız; atlas libasları çul eylemişler.
Değerleri öğütülen kitleler, kendi öz değerlerini öğüten değirmenlere su taşımayı yegane amaç bellemişler.
Değerleri öğütüldükçe, değerleri un-ufak edildikçe kitleler, değirmenlere su taşımakta daha bir iştahlanmışlar, birbirleri ile yarışır olmuşlar.
Sular taşındıkça değirmenler dönmüş, değirmenler döndükçe değerler öğütülmüş ve değerleri öğütülen kitleler, taşıdıkları suyun ne işe yaradığını, dönmesini sağaldıkları değirmenlerin ne için döndüğünü anlayamaz, fark edemez hale gelmişler.
"Siz iyilik etmek, fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günah işlemek ve başkasına saldırmak hususunda birbirinizi desteklemeyin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah'ın cezası çok şiddetlidir" (Maide: 2) şeklindeki İlahi ikaz ellerinde, evlerinde ve önlerinde olduğu halde ne yazık ki "şer değirmenlerini" döndürmeye devam etmişler.
Söz konusu değirmenleri kuranlar, değirmenleri işletme işini, değerlerini öğüttükleri kitlelerden seçtikleri için, kalabalıklar; "bunlar bizim adamlar, bizim dilimizi konuşuyorlar" diyerek su taşımakta asla tereddüt etmemişler, hatta su taşımakta yavan ve yavaş davrananları eleştirmiş ve gayrete teşvik etmişler.
"Bu değirmenlerde buğday falan değil, düpedüz değerlerimiz öğütülüyor, su taşımaktan vazgeçin" diyerek hemcinslerini, hemşehrilerini uyaranları da derhal susturmayı en kutsal vazife bellemişler.
Zaman içinde, yıllar geçtikçe gönüllü sucular, gönüllü subaşılar türemiş ve artık "şer değirmenlerine sürekli su taşıyan" yeni nesiller üremiş.
Hem değirmenleri kuranlar hem de seçtikleri işletmeciler artık su sıkıntısı çekmez olmuşlar ve "taşıma su ile değirmen dönmez" değişi de tarihe karışmış, değirmenler taşınan sularla dönmüş, dönen değirmenlerde su taşıyanların değerleri öğütülmeye devam etmiş.
Öyle zaman gelmiş ki, atlas libasları ile bilinen söz konusu kitleler, çuldan-çaputtan elbiselere razı olur hale gelmişler.
Yani, anlayacağınız; atlas libasları çul eylemişler.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024