Kıbrıs'ta zaman geçtikçe perdeler aralanıyor ve niyetler, planlananlar su üstüne çıkmaya başlıyor.
1974 öncesi sanki Türkler katliam yapmış gibi, Türkler cezalandırıldı, kurulan KKTC tanınmadı, garantörlük hakkımızı kullanmamıza rağmen Türk silahlı kuvvetlerine işgalci denildi ve hatta o hakkı bize verenler tarafından Kıbrıs Türkü' ne ambargo uygulandı.
Kadınları, bebekleri acımasızca katleden Kıbrıslı Rumlar ise yapılan desteklerle "iyi yaptın" dercesine ödüllendirildi, kişi başına yıllık geliri 20 bin dolar olacak şekilde ekonomisi güçlendirildi ve AB' ye - Türkiye'ye çok önceleri müracaat etmesine rağmen hala müzakere tarihi bile vermedikleri halde- alındı.
Kıbrıs Türkü, bugün de benzer bir kader yaşıyor.
24 Nisan 2004'te yapılan referandumda Kıbrıs Türkü BM'nin KKTC için birçok olumsuzlukları içeren Annan planına "evet" demesine rağmen, Rumlar "hayır" dediler.
Objektif olarak bakıldığında ödülü hak eden, önü açılması gereken Kıbrıs Türkü idi. Ama ödüllendirilen yine Batının yaramaz çocuğu olan Kıbrıs Rumları oldu, cezalandırılan da Kıbrıs Türkü.
KKTC'ye uygulanan ambargo kalkmadı.
KKTC halkına ekonomik olarak vadedilen hiçbir söz yerine getirilmedi. Aksine yürürlüğe giren "Yeşil Hat Tüzüğü" ile AB ülkelerine yapılacak olan ticaretin Güney Kıbrıs üzerinden yapılması istenildi. Yani evin anahtarı hırsıza teslim edildi. BM'nin güçlü üyelerinden, Sayın Başbakan Erdoğan'ın AB konusunda desteğini aldığını zannettiği İngiltere, Sayın Başbakana "KKTC'yi artık tanıma" talebinde bulundu.
Yine Avrupa Birliği, "Müzakerelere başlama kararını alacağımız aralık ayına kadar Türkiye, Ada' dan sembolik de olsa askerini çekmeli ve Rumlar 'Kıbrıs Cumhuriyeti' adı altında tanınmalı" talebinde bulundu.
Sanki BM planına "hayır" diyen KKTC imiş gibi.
Fileleftheros gazetesine göre Sarris'in "30 yıllık işgalden(!) sonra ilk olumlu adım" olarak nitelediği Diskarpaz'da Rum Ortaokulu açılması konusunda yoğun hazırlıklar yapılmaya başlandı ve buraya en fanatik öğretmenler görevlendirileceği beyan edildi.
Genç Rum çiftler için Karpaz'a teşvikler yapıldı. Kiliseler ve Rumlara ait evler tamir edilmesi planlandı.
Sanki BM planına "evet" diyen Rumlarmış gibi.
Bunların hepsi bir tarafa, bence Kıbrıs Türkü' ne en ağır darbe Türkiye'den geldi.
Bu noktada şu hikayeyi anlatmakta fayda görüyorum.
Adamın biri idam edilecek. Çevredeki herkes ona taş atar. Fakat gıkı çıkmaz. Bir dostu ona gül atar ve "ah" der. Dostu ona "bu kadar taşa gıkın çıkmadı. Ben sana taş atmadım. Bir gül atmamdan dolayı niçin "ah" diyorsun" diye sorar. O da "Attın ya"der.
Gerçi şunu da ifade etmek lazım, KKTC mevzuunda, hükümetimiz tarafından atılanlar gül de değil.
Başbakan Erdoğan "Referandumdan eğer evet çıkarsa, Türkiye olarak KKTC'yi hemen ertesi günden itibaren dünyaya tanıtacağım" sözünü vermişti.
KKTC'yi dünyaya tanıtmak şöyle dursun bu yıl Türkiye'de yapılan Eurovizyon şarkı yarışmasında Rum kesimi Kıbrıs olarak tanıtıldı. Yani KKTC ortada yok.
Yine Türkiye'nin 'Kıbrıs Cumhuriyeti' adı altında Güney Kıbrıs ile gümrük birliği anlaşması imzalayacağı gündemde. Yine KKTC gündemde yok.
Anlaşılan o ki hükümetimiz KKTC'yi çoktan gözden çıkarmış.
Birilerinin bunlara "vatan nedir, toprak, nedir, o uğurda şehit olmak ne demektir?" öğretmesi lazım.
Peygamber efendimiz ne güzel buyurmuşlar" vatan sevgisi imandandır" diye.
"Kıbrıs sırtımızda kamburdur, verelim gitsin" mantığına sahip olanlar, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e kulak versinler.
Sayın Baş yaptığı söyleşilerde Kıbrıs meselesinin namus meselesi olduğunu, bir takım projelerle değil sırtımızda kambur, Türkiye'ye bile faydalı olabilecek noktaya gelebileceğini ifade etmektedir.
Çözümü ülkemizin bütün değerlerini Batıya peşkeş çeken bir zihniyete sahip olanlarda değil, kafası bağımsız ve milli olan, vatanıyla, milletiyle, bayrağıyla, yani milli ve manevi sahip olduğu bütün değerleriyle barışık olan ve proje sahibi bir liderde ve onun kadrosunda aramak lazım.
Yani Prof. Dr. Haydar Baş ve her biri kendi sahasında uzman ve tecrübeli olan BTP kadroları lazım.
1974 öncesi sanki Türkler katliam yapmış gibi, Türkler cezalandırıldı, kurulan KKTC tanınmadı, garantörlük hakkımızı kullanmamıza rağmen Türk silahlı kuvvetlerine işgalci denildi ve hatta o hakkı bize verenler tarafından Kıbrıs Türkü' ne ambargo uygulandı.
Kadınları, bebekleri acımasızca katleden Kıbrıslı Rumlar ise yapılan desteklerle "iyi yaptın" dercesine ödüllendirildi, kişi başına yıllık geliri 20 bin dolar olacak şekilde ekonomisi güçlendirildi ve AB' ye - Türkiye'ye çok önceleri müracaat etmesine rağmen hala müzakere tarihi bile vermedikleri halde- alındı.
Kıbrıs Türkü, bugün de benzer bir kader yaşıyor.
24 Nisan 2004'te yapılan referandumda Kıbrıs Türkü BM'nin KKTC için birçok olumsuzlukları içeren Annan planına "evet" demesine rağmen, Rumlar "hayır" dediler.
Objektif olarak bakıldığında ödülü hak eden, önü açılması gereken Kıbrıs Türkü idi. Ama ödüllendirilen yine Batının yaramaz çocuğu olan Kıbrıs Rumları oldu, cezalandırılan da Kıbrıs Türkü.
KKTC'ye uygulanan ambargo kalkmadı.
KKTC halkına ekonomik olarak vadedilen hiçbir söz yerine getirilmedi. Aksine yürürlüğe giren "Yeşil Hat Tüzüğü" ile AB ülkelerine yapılacak olan ticaretin Güney Kıbrıs üzerinden yapılması istenildi. Yani evin anahtarı hırsıza teslim edildi. BM'nin güçlü üyelerinden, Sayın Başbakan Erdoğan'ın AB konusunda desteğini aldığını zannettiği İngiltere, Sayın Başbakana "KKTC'yi artık tanıma" talebinde bulundu.
Yine Avrupa Birliği, "Müzakerelere başlama kararını alacağımız aralık ayına kadar Türkiye, Ada' dan sembolik de olsa askerini çekmeli ve Rumlar 'Kıbrıs Cumhuriyeti' adı altında tanınmalı" talebinde bulundu.
Sanki BM planına "hayır" diyen KKTC imiş gibi.
Fileleftheros gazetesine göre Sarris'in "30 yıllık işgalden(!) sonra ilk olumlu adım" olarak nitelediği Diskarpaz'da Rum Ortaokulu açılması konusunda yoğun hazırlıklar yapılmaya başlandı ve buraya en fanatik öğretmenler görevlendirileceği beyan edildi.
Genç Rum çiftler için Karpaz'a teşvikler yapıldı. Kiliseler ve Rumlara ait evler tamir edilmesi planlandı.
Sanki BM planına "evet" diyen Rumlarmış gibi.
Bunların hepsi bir tarafa, bence Kıbrıs Türkü' ne en ağır darbe Türkiye'den geldi.
Bu noktada şu hikayeyi anlatmakta fayda görüyorum.
Adamın biri idam edilecek. Çevredeki herkes ona taş atar. Fakat gıkı çıkmaz. Bir dostu ona gül atar ve "ah" der. Dostu ona "bu kadar taşa gıkın çıkmadı. Ben sana taş atmadım. Bir gül atmamdan dolayı niçin "ah" diyorsun" diye sorar. O da "Attın ya"der.
Gerçi şunu da ifade etmek lazım, KKTC mevzuunda, hükümetimiz tarafından atılanlar gül de değil.
Başbakan Erdoğan "Referandumdan eğer evet çıkarsa, Türkiye olarak KKTC'yi hemen ertesi günden itibaren dünyaya tanıtacağım" sözünü vermişti.
KKTC'yi dünyaya tanıtmak şöyle dursun bu yıl Türkiye'de yapılan Eurovizyon şarkı yarışmasında Rum kesimi Kıbrıs olarak tanıtıldı. Yani KKTC ortada yok.
Yine Türkiye'nin 'Kıbrıs Cumhuriyeti' adı altında Güney Kıbrıs ile gümrük birliği anlaşması imzalayacağı gündemde. Yine KKTC gündemde yok.
Anlaşılan o ki hükümetimiz KKTC'yi çoktan gözden çıkarmış.
Birilerinin bunlara "vatan nedir, toprak, nedir, o uğurda şehit olmak ne demektir?" öğretmesi lazım.
Peygamber efendimiz ne güzel buyurmuşlar" vatan sevgisi imandandır" diye.
"Kıbrıs sırtımızda kamburdur, verelim gitsin" mantığına sahip olanlar, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e kulak versinler.
Sayın Baş yaptığı söyleşilerde Kıbrıs meselesinin namus meselesi olduğunu, bir takım projelerle değil sırtımızda kambur, Türkiye'ye bile faydalı olabilecek noktaya gelebileceğini ifade etmektedir.
Çözümü ülkemizin bütün değerlerini Batıya peşkeş çeken bir zihniyete sahip olanlarda değil, kafası bağımsız ve milli olan, vatanıyla, milletiyle, bayrağıyla, yani milli ve manevi sahip olduğu bütün değerleriyle barışık olan ve proje sahibi bir liderde ve onun kadrosunda aramak lazım.
Yani Prof. Dr. Haydar Baş ve her biri kendi sahasında uzman ve tecrübeli olan BTP kadroları lazım.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024