logo
21 MAYIS 2024

BTP lideri Hüseyin Baş, Sinan Ateş suikastı ve sığınmacı sorununu değerlendirdi

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, kişisel Youtube kanalında uzun süredir Türkiye gündeminden düşmeyen Sinan Ateş suikastı ve sığınmacı sorunu üzerine dikkat çekici açıklamalar yaptı
10.05.2024 12:55:00 / Güncelleme: 10.05.2024 12:58:16
Haber Merkezi
BTP lideri Hüseyin Baş, Sinan Ateş suikastı ve sığınmacı sorununu değerlendirdi
BTP lideri Hüseyin Baş, Sinan Ateş suikastı ve sığınmacı sorununu değerlendirdi
BTP lideri, "Önce tekrar Allah'tan rahmet dileyelim. Çok üzücü bir saldırı sonucu bir Türk genci hayatını kaybetmiş oldu. Daha önce Ülkü Ocakları Başkanlığı yapmış olması ve istikbal vaat eden bir genç olması da kamuoyunda, gündemde yer tuttu" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de temel sorun her olayın içinde siyasilerin adının geçmesi

İddianamenin açıklanmasının ardından Sinan Ateş'in eşinin yaptığı açıklamalara dikkat çeken Hüseyin Baş, "Kendisinin, 'Benim açıklamalarım iddianamede yer bulmadı çünkü benim verdiğim ifadelerde bazı siyasilerin isimleri geçiyordu' diye bir açıklaması oldu. Şimdi bu söz Türkiye'de çokça rastladığımız durumlardan biri. Mesela FETÖ dosyalarında, 'Sen sohbetlere katılmışsın' diyor, iddianamede böyle geçiyor. Vatandaş da, 'Tamam ben yoldan geçerken katılmıştım ama o sohbette şu AK Parti vekili, şu AK Parti bilmem ne daire başkanı da vardı' deyince hiçbir şekilde bunlar iddianameye girmemiş oluyordu. Türkiye'de ne yazık ki hangi olay olursa olsun bu olayın iddianamesi hazırlanırken kişilerin ifadesine başvurulduğunda, bu kişiler ifadelerinde siyasetçilerin isimlerini kullanmamış olsun. Futbolda şike davası diyorsun siyasetçilerin ismi geçiyor, bir gencin veya bir işte siyasi figürün suikasti konuşulsun burada siyasetçinin ismi geçiyor veya başka bir dava olsun, başka bir dosya olsun,  terör olsun, siyasetçinin ismi geçiyor, bazı farklı yapılanmalar gündeme gelsin, siyasetçilerin ismi geçiyor. Türkiye'deki temel sorun, siyasetin ve siyasetçilerin bu tür üzücü olayların her zaman içinde olması. Bu da Türkiye'yi ne yazık ki her zaman daha da düşük liglere doğru çeken bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. İnşallah Sinan Ateş'in de, rahmetlinin de ruhunu şad edecek, sorumlularının bulunduğu bir sürece hızlıca girilmesini diliyoruz ama Türkiye'deki bu siyasi ortam buna çok müsaade etmemiş oluyor. İnşallah bir an önce bundan kurtuluruz" dedi.

Iraklı öğrencinin okul müdürünü vurması

Iraklı bir öğrencinin İstanbul Alibeyköy'de okul müdürünü vurması de BTP liderinin gündemindeydi. Türkiye'nin sığınmacılarla doldurulmasının oluşturabileceği tehlikeleri yıllardır anlattıklarını belirten Hüseyin Baş, "Bunun herkes farkında ama bunun bir tek siyaset farkında değil" dedi.

"Aslında bedavaya vatandaşlık veriliyor"

İktidarın bu konuda ısrarcı olmasının sebebinin ekonomik olduğunu belirten BTP lideri, "Şimdi bakıyorsun o yabancı öğrenci dediğimiz kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, yani vatandaşlık satın almışlar. Biz çokça '400 bin dolara vatandaşlık satıyoruz' diyoruz. Aslında 400 bin dolara vatandaşlık satmıyoruz bile! O vatandaşlık 400 bin dolara gelmiyor. 10 kişilik bir aile olabilir ve bir kişi vatandaşlık aldığında bütün ailesini vatandaş yapıyor. Vatandaşlık 40 bin dolara geliyor, bedavaya vatandaşlık satıyor, yani o zat gayrimenkul alınca vatandaşlık alıyor. Zaten gayrimenkul alıyor, sonra o gayrimenkulü de satıyor ve bedavaya vatandaş olmuş oluyor. Bunun ne bir araştırma, ne bir soruşturma aşaması var, ne düzgün bir şekilde işte denetleme mekanizması var. Geliyor kişi vatandaş oluyor ve artık senin eğitiminden, sağlığından her türlü imkanından, ülkenin oluşturduğu, bizim vergilerimizle, yıllardır kan dökerek elde ettiğimiz coğrafyada oluşturduğumuz tüm imkanlardan aynı senin benim gibi faydalanmaya başlıyor" dedi.

"Türk vatandaşlığının parayla satılması kabul edilebilir bir durum değil"

Türk vatandaşlığının parayla satılmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını ifade eden Hüseyin Baş şöyle devam etti:

"Buraları ne olduğu belirsiz insanlar gelip doldurunca öğretmenlerimizi kaybediyoruz. Bir öğretmenin yetişmesi için yıllar veriyor bu ülke. Bu ülkenin insanları yıllarını feda ediyorlar bir öğretmen yetişsin ve nesiller yetiştirsin diye. Ama biz, yabancı uyruklu bir şahsın kalkıp O'nu öldürmesini oluşturabilecek sürecin oluşmasına sebep olabilecek şeyleri yapmaktan geri duramıyoruz, çünkü siyaset böyle istiyor. Bu da çok ciddi toplumsal bir probleme dönüşüyor. Bu sadece haberlere çıkan bir tane mesele, bunun gibi binlerce mesele Türkiye'de her gün yaşanıyor.

Tek sebebi de hükümetin bu konudaki geri adım atmaz tutumundan kaynaklanıyor. Bu da ülkemiz için çok üzücü bir durum. Yapılması gereken çok basit bir şey var, bedavaya vatandaşlık satmayacaksın. Onu geçtim, parayla vatandaşlık satmayacaksın. Parayla vatandaşlık satılmaz, kanla elde edilmiş topraklar parayla ölçülmez. Biz burada ortak değerleri olan, ortak idealleri olan insanlar olarak, ülkemizi paylaşıyoruz ve bu ülkede bir gelecek oluşturmaya çalışıyoruz. Bu geleceği paylaşmak istemeyen, bu ideallere, bu ruha, bu medeniyete, bu geçmişe, bu kültüre, bu köklü tarihe sahip olmayan hiç kimsenin bundan faydalanma hakkı olmamalı."
'19 Mayıs sadece konserlerle geçiştirilemez'
19 Mayıs’ın ruhunu anlamak
Kobani davası kararında sessizliğini bozdu
'6-8 Ekim terör kalkışmasıdır'
Paylaşımı kaldırmadı kadro dışı bırakıldı
Yunan kudurtan Samet!
Gazeteciler büyükelçilik davetlerinde de atıştırmasın mı?
Roma gezisine akıl almaz savunma!
HAMAS yöneticileri için de istendi
Netanyahu hakkında yakalama istendi
Yüksek faiz emlakçıları vurdu
Telefon çalmıyor, müşteri gelmiyor!
Mehmet Şimşek'ten kira artışı üst sınırı açıklaması
'Devam etmesi için bir neden yok'
Erdoğan taziye mesajı yayımladı
'Komşumuz İran'ın yanında olacağız'
İran'da hükümet acil toplandı
Seçim süreci nasıl işleyecek?
Çiftçi tefeciye mahkum edildi
Banka faizi tefeci faizini geçti!
Bazı bölgelerde toz taşınımı bekleniyor
Meteorolojiden sağanak uyarısı
İran Devlet Televizyonu duyurdu
Reisi ve bakanı hayatını kaybetti
Başörtülü hakimi reddeden avukat için harekete geçildi
Hem savcılığa hem baroya şikayet edildi
İran Kızılayı: Reisi’nin helikopteri bulundu
Enkazda yaşam belirtisi yok
Dursun Özbek'e Samandıra'dan yanıt verdi
Beni düelloya mı çağırıyor?
'19 Mayıs sadece konserlerle geçiştirilemez'
19 Mayıs’ın ruhunu anlamak
Kobani davası kararında sessizliğini bozdu
'6-8 Ekim terör kalkışmasıdır'
Paylaşımı kaldırmadı kadro dışı bırakıldı
Yunan kudurtan Samet!
Gazeteciler büyükelçilik davetlerinde de atıştırmasın mı?
Roma gezisine akıl almaz savunma!
HAMAS yöneticileri için de istendi
Netanyahu hakkında yakalama istendi
Yüksek faiz emlakçıları vurdu
Telefon çalmıyor, müşteri gelmiyor!
Mehmet Şimşek'ten kira artışı üst sınırı açıklaması
'Devam etmesi için bir neden yok'
Erdoğan taziye mesajı yayımladı
'Komşumuz İran'ın yanında olacağız'
İran'da hükümet acil toplandı
Seçim süreci nasıl işleyecek?
Çiftçi tefeciye mahkum edildi
Banka faizi tefeci faizini geçti!
Bazı bölgelerde toz taşınımı bekleniyor
Meteorolojiden sağanak uyarısı
İran Devlet Televizyonu duyurdu
Reisi ve bakanı hayatını kaybetti
Başörtülü hakimi reddeden avukat için harekete geçildi
Hem savcılığa hem baroya şikayet edildi
İran Kızılayı: Reisi’nin helikopteri bulundu
Enkazda yaşam belirtisi yok
Dursun Özbek'e Samandıra'dan yanıt verdi
Beni düelloya mı çağırıyor?

Büyük Çerkes Sürgünü'nün 160. yılı

21 Mayıs 1864'te yaşanan Çerkes Sürgünü, insanlık tarihinin yaşadığı en büyük trajedilerinden biri olmayı sürdürüyor.
20.05.2024 20:29:00 / Güncelleme: 20.05.2024 20:42:06
Mehmet Hakan Akkuş
Büyük Çerkes Sürgünü'nün 160. yılı
Büyük Çerkes Sürgünü'nün 160. yılı
Büyük Çerkes Sürgünü ve soykırımı, tarihsel bağlamda değerlendirildiğinde, bir halkın yaşadığı en büyük trajedilerden biri. Bu olay, sadece Çerkeslerin değil, insanlık tarihinin de kara lekelerinden biri olarak kabul ediliyor. Çerkeslerin yaşadığı bu acı dolu süreç, günümüzde de anılmakta ve tarihsel bir bilinç oluşturulmaya çalışılıyor. 

19. yüzyılın ortalarında gerçekleşen Büyük Çerkes Sürgünü ve soykırımı, Kafkasya'nın yerli halklarından olan Çerkeslerin tarihindeki en trajik olaylardan biri. Bu olay, Rus İmparatorluğu'nun Kafkasya'yı kontrol altına alma çabaları sonucunda meydana gelmiş ve yüz binlerce Çerkes'in topraklarından zorla çıkarılması ve binlercesinin ölümüyle sonuçlandı.

Tarihsel Arka Plan

Çerkesler, yüzyıllardır Kafkasya'nın batı bölgelerinde yaşayan, kendine özgü kültürleri ve dilleri olan bir halk. Rusya'nın Kafkasya'yı ele geçirme politikası, 18. yüzyılın sonlarından itibaren başlamış ve 19. yüzyıl boyunca devam etti. Rus İmparatorluğu, Kafkasya'nın stratejik önemini fark etmiş ve bu bölgeyi kontrol altına almak için uzun soluklu bir askeri harekat başlattı.

Sürgünün Nedenleri

Büyük Çerkes Sürgünü'nün temel nedenleri, Rus İmparatorluğu'nun Kafkasya'yı kolonize etme ve bu bölgeyi tamamen kontrol altına alma isteğinden kaynaklanıyordu. Çerkesler, Rusların bu emellerine karşı direniş göstermiş ve uzun süre Rus işgaline direndiler. Ancak, Rusların askeri üstünlüğü ve Çerkeslerin modern silahlardan yoksun oluşu, bu direnişin kırılmasına yol açtı.

Sürgün ve Soykırım Süreci

1864 yılı, Çerkesler için en acı verici yıl oldu. Bu yıl, Çerkes direnişinin tamamen kırıldığı ve Çerkeslerin büyük çoğunluğunun topraklarından sürüldüğü yıldır. Rus ordusu, köyleri yakmış, insanları katletti ve sağ kalanları Karadeniz kıyılarına sürdü. Buradan Osmanlı İmparatorluğu'na zorla göç ettirilen Çerkesler, insanlık dışı koşullarda yolculuk etmiş ve binlercesi bu süreçte hayatını kaybetti.

Sürgünün sonuçları

Büyük Çerkes Sürgünü ve soykırımı, Çerkes halkının demografik yapısını büyük ölçüde değiştirmiş ve diaspora topluluklarının oluşmasına neden oldu. Günümüzde Türkiye, Suriye ve Ürdün gibi ülkelerde önemli sayıda Çerkes diasporası bulunuyr. Sürgün, Çerkes kültürü ve kimliği üzerinde derin izler bırakmış ve Çerkeslerin tarihindeki en büyük travmalardan biri oldu.

Bu trajik olay, Çerkes kültürünün korunması ve yeniden inşası sürecini de etkiledi. Diasporadaki Çerkesler, kültürel kimliklerini ve dillerini koruma çabası içinde olmuşlar ve bu konuda çeşitli sivil toplum örgütleri kurdular. Sürgün ve soykırımın anılması, Çerkesler için bir kimlik unsuru haline gelmiş ve her yıl anma etkinlikleri düzenleniyor.



Büyük anma Düzce'de

Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) bu yıl 21 Mayıs 1864 Çerkes Soykırımı ve Sürgünü Anma Etkinlikleri programı için 25 Mayıs günü Düzce'de bir anma programı düzenliyor.  Nart ateşinin yakılacağı etkinlikte, sürgünde hayatını kaybeden soydaşlarını anacak olan Çerkesler, çeşitli etkinliklerle de sürgün ve soykırımı anacak.

Kayseri Kafkas Derneği ve Eskişehir Kafkas Kültür dernekleri de 21 Mayıs günü kendi şehirlerinde sürgün anma programları düzenleyecek.



Banu Parlak, Dilan ve Engin Polat hakkındaki şikayetinden vazgeçti

Bahçeşehir'deki güzellik merkezinin kurşunlanmasıyla ilgili Dilan ve Engin Polat'ın da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında şikayetçi olan Banu Parlak, şikayetinden vazgeçti. 
20.05.2024 18:28:00
İhlas Haber Ajansı
Banu Parlak, Dilan ve Engin Polat hakkındaki şikayetinden vazgeçti
Banu Parlak, Dilan ve Engin Polat hakkındaki şikayetinden vazgeçti
Bahçeşehir 1. Kısım Doğa Parkı'nda bulunan sosyal medya fenomeni Banu Parlak'a ait güzellik merkezi, 1 Ekim 2023 günü saat 02.00 ve 04.30 sıralarında motosikletli şüphelilerce kurşunlanmıştı. Olaya ilişkin hazırlanan iddianame çerçevesinde Dilan, Engin ve Sezgin Polat'ın 'azmettirme' suçundan cezalandırılması talebiyle açılan davanın ilk duruşması, 25 Nisan günü Küçükçekmece Adliyesi'nde görülmüştü.

Banu Parlak, duruşmanın görülmesinden yaklaşık 1 ay sonra şikayetinden vazgeçti. Parlak, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 'Yaşamış olduğum korkunç olay sonrasında eski arkadaşım Dilan Polat ve ailesi ile aynı dönemde zorlu süreçlerden geçmemiz sebebiyle görüşme sağlayamamıştık. Yakın süreçte aile ortamında bir araya geldik ve yaşadığımız zorlukları birbirimize anlattık. Nilda'nın bana 'Banu abla annem senin kurşunlandığın gün çok ağladı' demesi üzerine dosya benim için kapanmıştır. Ben bu zamana kadar karşımda muhatap bulamıyordum. Avukatım ile yapmış olduğumuz durum değerlendirmesi sonucu olayı direkt şahısların kendisinden dinlememiz gerektiği kanısına vardık. Avukatım sayesinde sonunda bana durumu net izah edebilecek bir muhatap buldum. Durumu detaylı olarak dinledim. Dilan ve ailesinin böyle bir eylemde bulunmayacağına kanaat getirdim. Bu nedenle de kendileri hakkında şikayetten vazgeçtim. Umarım adalet yerini bulur. Şunu da belirtmek isterim Dilan Polat, Engin Polat ve Sezgin Polat benim şikayetimden bir gün dahi içeride yatmadı. Benim dosyamda verilen tutuklama kararı hiç infaz edilmedi. Bu zamana kadar olan tutukluluk sebepleri mali dosyadır. Tutukluluklarının sebebi asla ben olmadım' dedi.

İmamoğlu'nun danışmanı Murat Ongun'dan 'Roma gezisi' savunması: Gazeteciler büyükelçilik davetlerinde de atıştırmasın mı?

Ekrem İmamoğlu’nun 69 kişilik bir heyetle çıktığı Roma gezisi 'israf' boyutuyla eleştirilmesi sonrası İmamoğlu'nun danışmanı Murat Ongun açıklama yaptı: "Bu yanlış bir tartışmadır, gazetecinin sorusu ve haberi üzerinden tartışma yapılmalıdır."
20.05.2024 15:10:00
Haber Merkezi
İmamoğlu'nun danışmanı Murat Ongun'dan 'Roma gezisi' savunması: Gazeteciler büyükelçilik davetlerinde de atıştırmasın mı?
İmamoğlu'nun danışmanı Murat Ongun'dan 'Roma gezisi' savunması: Gazeteciler büyükelçilik davetlerinde de atıştırmasın mı?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun danışmanı Murat Ongun, "Roma gezisine davet ettiğiniz gazetecilerin harcamalarını İBB mi karşıladı?" sorusuna yanıt verdi.

Ongun, "Biz gazetecileri, bizim ya da partimizin propagandası için davet etmedik. Büyükelçilik davetlerinde atıştıran içki içen gazetecilerin bunları yapmaması mı gerekir?" diye yanıtladı.

İmamoğlu, '2027 Avrupa Oyunları, İstanbul'un imza töreni için 69 kişilik bir heyetle İtalya'nın başkenti Roma'ya gitmişti. Kamuoyunda, geziye katılan 37 gazetecinin masraflarının karşılandığını söyleyenler İBB'yi 'israf'la suçlamıştı.


ONGUN: HAKİKATTİR ÖNEMLİ OLAN

Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, Murat Ongun'a davet edilen 37 gazetecinin harcamalarını İBB'nin karşılayıp karşılamadığını sordu.

Ongun'un yanıtı ise şu oldu:

"Bu soru ne yazık ki gazetecileri aşağılayan bakıştır. Yani Türkiye'nin başarısını gözlemleyip yazacak gazeteciler etkinlik masraflarını düşünerek gerçeği yazmayacaklar mı? AİHM duruşmalarda tanıklık yapan gazeteciler dahil herkese yol yiyecek barınma masrafını veriyor; bunu alan gazeteci duruşmada gerçekleri söylemez diyebilir miyiz?

Biz gazetecileri, bizim ya da partimizin propagandası için davet etmedik. Türkiye ve İstanbul'un başarısına ortak olmaları için davet ettik. Büyükelçilik davetlerinde atıştıran içki içen gazetecilerin bunları yapmaması mı gerekir? Bu yanlış bir tartışmadır, gazetecinin sorusu ve haberi üzerinden tartışma yapılmalıdır. Hakikattir önemli olan."

FARUK BİLDİRİCİ, ONGUN'UN GÖRÜŞÜNE KATILMADI

Bildirici, Ongun'un görüşü ve karşılaştırmalarına katılmadığını belirtti ve şunları söyledi:

"Çünkü Roma gezisi, İstanbul ile ilgili olduğu kadar İmamoğlu'nun halkla ilişkiler faaliyeti. Öyle olmasa sportif bir etkinlik için spor yazarından çok siyaset yazarı davet edilmezdi geziye. Elbette gazeteci arkadaşlarımızın gezi masraflarını İBB karşıladı diye gerçeği yazmaktan vazgeçeceklerini söyleyemem. Ama önemli olan çıkar çatışması şüphesinin doğması. Okur ve izleyiciler nezdinde 'şüphe doğmasına' bile izin vermemek gerekirdi.

'DAVET İLİŞKİSİ KURULMASI GAZETECİNİN ELEŞTİRELLİĞİNİ ETKİLEYEBİLİR'

Kaldı ki, davet ilişkisi kurulması gazetecinin eleştirelliğini etkileyebilir. Nitekim Roma gezisine katılan gazetecilerin yazılarında eleştirel yaklaşımın hakim olduğu söylenebilir mi?

Kuşkusuz haber değeri varsa gazeteciler o geziye katılır. Ama her haberde olduğu gibi gezinin masrafını da haber kaynağı değil, gazetecinin kurumu öder. O yüzden gazetecilerin "başka türlü izlenemeyen geziler dışında hiçbir geziye davetli olarak katılmaması", "davetli gidilmesi durumunda da bunun haberde mutlaka belirtilmesi" evrensel bir mesleki ilkedir.

Medya kuruluşları, Roma gezisinde haber değeri görüyorlarsa gönderdikleri gazetecilerin masraflarını ödemeliydi. 'Yeni Türkiye'de bu tür alışkanlıklar yok olmuş olabilir ama eskiden Cumhurbaşkanı ya da Başbakan'ın gezilerinde uçak masrafı yolcu başına bölünür, gazetecilerden tahsil edilirdi. Otel vb. bedelini gazetecilerin kurumları öderdi. Doğrusu da bu." 

Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine operasyon

Elazığ'da kamu zararına yol açtığı tespit edilen 5 özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine yönelik düzenlenen operasyonda 15 şüpheli gözaltına alındı.
20.05.2024 13:12:00
İhlas Haber Ajansı
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine operasyon
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine operasyon
Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından, 'Kamu Kurum ve Kuruluşları Aracılığı ile Nitelikli Dolandırıcılık' ve 'Resmi Belgede Sahtecilik' soruşturması çerçevesinde çalışma yapıldı.

Çalışmada, Elazığ'da faaliyet gösteren bazı özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde, sağlık raporuna istinaden eğitim ve rehabilitasyon hizmeti planlanan bireylerin, eğitim ve bakım hizmeti almadan almış gibi gösterilerek kamu zararına yol açtığı tespit edilen, 5 özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine yönelik eş zamanlı operasyon yapıldı.

Operasyonda 15 şüpheli, suç unsurları ile birlikte gözaltına alındı.

İl Emniyet Müdürlüğü'nde işlemleri tamamlanan şüpheliler, adliyeye sevk edildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.