Göz göze gelmeli ve gerçekleri görmeliyiz.
Göz göze gelmeli ve her dem ürpermeliyiz.
Bu ayetler masa üstünde, elimizin altında ve mutlaka gözümüzün önünde olmalılar.
Madde denizine daldığımızda, gaflet gayyasında kaldığımızda, yelkenleri suya saldığımızda derhal bu ilahi ikazlar bizi sarsmalı ve kendimize getirmelidir.
Yanlış yola gittiğimizde, batıl dava güttüğümüzde, gereksiz ve yersiz büyük laflar ettiğimizde bu ikazların derin anlamları kulaklarımızda mutlaka çınlamalıdır.
Yola çıktığımızda ve yoldan çıktığımızda, yola düştüğümüzde ve yoldan düştüğümüzde derhal bizi hizaya sokacak, anında bize ve hayatımıza ayar verecek bu uyarılar kulağımızda küpe olmalılar.
Günün Müslümanı bu uyarı dolu ayetleri anlamadan okuduğu için uyarılamıyor ve derin gafletten uyanamıyor, anlamadan dinlediği için ürpertiden nasibini alamıyor.
Hayatımızın hizaya ve bir düzene girmesi için, gözümüzüm helal-haram sınırlarını görmesi için, gönlümüzün her tür kötülüğü yermesi için bu ilahi ikaz cümleleri hem lafzıyla hem de manasıyla hafızamıza kazınması gerekmektedir.
Hayatımızın hemen hemen her alanında, evde-işte, caddede-sokakta, üretirken-tüketirken, alırken-verirken, paylaşırken-paylaştırırken mutlaka bu uyarılarla göz göze gelmeliyiz:
"De ki: 'O size tepenizden, yahut ayaklarınızın altından azap göndermeye, yahut sizi gruplar halinde birbirinize katıp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya kadirdir.' Bak, âyetleri nasıl tekrarlıyor, türlü türlü ifade ediyoruz ki onları anlasınlar." (En'am: 65).
"Karada sizi yerin dibine geçirmesinden yahut çakıl savuran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız.
Yahut sizi tekrar denize gönderip de üzerinize kırıp geçiren bir fırtına göndererek, inkârınız ve nankörlüğünüz sebebiyle sizi boğmayacağından emin mi oldunuz? Sonra Bize karşı size arka çıkacak hiç bir kuvvet bulamazsınız." (İsra: 68-69).
"Yüceler yücesi olan Allah'ın sizi yerin dibine geçirmesinden emin mi oldunuz? O zaman bir de bakarsınız yer çalkalanıp duruyor. Yahut O'nun size taş yağdıran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Fakat bu tehdidimin ne demek olduğunu yakında öğrenirsiniz!" (Mülk: 16-17).
Göz göze gelmeli ve her dem ürpermeliyiz.
Bu ayetler masa üstünde, elimizin altında ve mutlaka gözümüzün önünde olmalılar.
Madde denizine daldığımızda, gaflet gayyasında kaldığımızda, yelkenleri suya saldığımızda derhal bu ilahi ikazlar bizi sarsmalı ve kendimize getirmelidir.
Yanlış yola gittiğimizde, batıl dava güttüğümüzde, gereksiz ve yersiz büyük laflar ettiğimizde bu ikazların derin anlamları kulaklarımızda mutlaka çınlamalıdır.
Yola çıktığımızda ve yoldan çıktığımızda, yola düştüğümüzde ve yoldan düştüğümüzde derhal bizi hizaya sokacak, anında bize ve hayatımıza ayar verecek bu uyarılar kulağımızda küpe olmalılar.
Günün Müslümanı bu uyarı dolu ayetleri anlamadan okuduğu için uyarılamıyor ve derin gafletten uyanamıyor, anlamadan dinlediği için ürpertiden nasibini alamıyor.
Hayatımızın hizaya ve bir düzene girmesi için, gözümüzüm helal-haram sınırlarını görmesi için, gönlümüzün her tür kötülüğü yermesi için bu ilahi ikaz cümleleri hem lafzıyla hem de manasıyla hafızamıza kazınması gerekmektedir.
Hayatımızın hemen hemen her alanında, evde-işte, caddede-sokakta, üretirken-tüketirken, alırken-verirken, paylaşırken-paylaştırırken mutlaka bu uyarılarla göz göze gelmeliyiz:
"De ki: 'O size tepenizden, yahut ayaklarınızın altından azap göndermeye, yahut sizi gruplar halinde birbirinize katıp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya kadirdir.' Bak, âyetleri nasıl tekrarlıyor, türlü türlü ifade ediyoruz ki onları anlasınlar." (En'am: 65).
"Karada sizi yerin dibine geçirmesinden yahut çakıl savuran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız.
Yahut sizi tekrar denize gönderip de üzerinize kırıp geçiren bir fırtına göndererek, inkârınız ve nankörlüğünüz sebebiyle sizi boğmayacağından emin mi oldunuz? Sonra Bize karşı size arka çıkacak hiç bir kuvvet bulamazsınız." (İsra: 68-69).
"Yüceler yücesi olan Allah'ın sizi yerin dibine geçirmesinden emin mi oldunuz? O zaman bir de bakarsınız yer çalkalanıp duruyor. Yahut O'nun size taş yağdıran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? Fakat bu tehdidimin ne demek olduğunu yakında öğrenirsiniz!" (Mülk: 16-17).
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024