Müslüman Türk tarihinin altın harflerle yazılmasına vesile olan, şanlı tarihimizin dönüm noktaları olan çok büyük iki destanın yaşandığı günlerden geçiyoruz. 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi, 30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz? Prof. Dr. Haydar Baş'ın dün yayınlanan "Malazgirt'ten Büyük Taarruz'a Ehl-i Beyt nefesi" başlıklı makalesinde önemle ifade ettiği gibi, "Eğer zaferlerden bahsedilecekse herhalde ikisi beraber anılmalı. Üstelik her iki zaferde de Ehl-i Beyt nefesinin gücü var?" Öyle ya, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türk Milleti 30 Ağustos Zaferi'ni başarmamış olsaydı, ülkemiz işgal güçlerine yenik düşseydi, bugün bizler Malazgirt Zaferi'ni ya da diğer zaferleri, bayramları hiç kutlayabilecek miydik?
Sayın Baş'ın "Ehl-i Beyt nefesi" vurgusu oldukça önemli?
Bilinen bir gerçek ki, sadece kılıçlarla, toplarla, tüfeklerle elde edilen topraklar, çok kısa bir zaman sonra elimizden çıkmıştır ama Ehl-i Beyt nefesi ile manevi bir fetihle elde edilen topraklar ise insanlar bu çizgide kaldığı müddetçe kalıcı olmuştur.Malazgirt Zaferi'nden çok önceleri Horasan'dan gelen ve Ehl-i Beyt nefesiyle yetişmiş olan maneviyat erleri Anadolu'da ikaz ve irşat faaliyetlerinde bulunmuşlardır.
Ve dün Sayın Baş'ın yazısında belirttiği gibi bunların Sultan Alparslan'ın bir zafer kazanmasında çok büyük katkıları olmuştur.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt kitabının 145. sayfasında Horasan'ın Anadolu'nun Müslüman olmasındaki rolü detaylıca anlatılmaktadır. Horasan, Kerbela hadisesinden sonra özellikle de 8. yüzyılın başlarından itibaren Hz. Peygamberin torunlarının yerleştiği yerdir.İmam Musa Kazım (a.s.), oğlu İmam Rıza (a.s.) Horasan'da yaşamışlar ve burada yerli halkla evlenmişlerdir. Türklerin İslam'la tanışması ve Müslüman olmaları bu imamlar sayesinde olmuştur. Ahmet Yeseviler Horasan'da bu manevi eğitimle, bu ruhla yetişmişlerdir. İşte Anadolu'yu Müslüman yapan ve Türkleştirenler bu Yesevi dergahından, Horasan'dan Anadolu'ya gelen erenlerdir. Malazgirt Zaferi'ne bunlar kapı açtığı gibi, bu zaferden sonra da Anadolu'nun Ehl-i Beyt'in ruhuyla yoğrulmasına bu erenler vesile olmuştur.
Hacı Bektaş-ı Veli, Sarı Saltuk, Geyikli Baba, Abdal Musa, Horozlu Dede, Karaca Ahmed, Barak Baba, Hızır Samut, Sultan Şüca, Hacım Sultan, Tapduk Emre ve daha niceleri? Özellikle Hacı Bektaş-ı Veli, yetiştirdiği 36 bin kişiyle Anadolu'daki farklı dinden olanları Müslüman yapmış, ayrıca çok farklı etnik kökene sahip olmalarına rağmen bunları Türk milleti çatısı altında toplamıştır. Kurduğu Ahilik teşkilatı, Yeniçeri Ocağı gibi askeri, ekonomik kurumlarla Müslüman Türklüğü kurumsallaştırmış ve Türk milletinin sağlam bir zeminde tek bilek tek yürek olmasını sağlamıştır. Prof. Dr. Baş'ın ifadesiyle, "Türk milleti kelimesini bize mal eden Hacı Bektaş-ı Veli'dir. Anadolu'daki Kürt, Türk, Keldani, Yezdani vs. tüm etnik grupları Müslüman eden Hacı Bektaş ve müridanıdır. Balkanları da onlar Müslüman Türk yaptılar. Müthiş bir birlik ortaya çıkardılar. İşte bu milletin adına Türk milleti dendi. Yani Müslümanlığın adına Türk dedi Hacı Bektaş?"
İşte Malazgit'ten bu yana bizler Türk milleti olarak bu coğrafyada kalabildiysek bunu elbette ki Ehl-i Beyt mayasını Anadolu'ya taşıyan ve bizi millet yapan Hacı Bektaş'a borçluyuz. Osmanlı Devleti'ni idare edenler, Sevr Antlaşması'na imza atarak yenilgiyi kabul edip, Türk milletini esaret içine sokmaya adım attıklarında, bu Ehl-i Beyt mayası, Hacı Bektaş ruhu yeniden şaha kalktı ve buna dur dedi.
Sayın Baş yazısında, Hacı Bektaş'ın temelini attığı bu yapıya işaret ederek, "Aynı yapı taşı Mustafa Kemal'in başında bulunduğu Kurtuluş mücadelesinde de etken güçtür... Kendi de bir Bektaşi olan Atatürk'ü, Samsun'a çıktığında Hacı Molla karşılamış, Kurtuluş Savaşı'nda en büyük desteği din adamlarından görmüş, hatta 1. Meclis'in milletvekillerinin büyük çoğunluğu şeyhlerin, müftülerin yer aldığı bu maneviyat ehlinden teşekkül etmiştir. Hacı Bektaş'ın huzurunda yapılan, "Evladını önüme aldım savaşa çıkıyorum, beni mahcup etme" duası da düşünüldüğünde Ehl-i Beyt nefesi Mustafa Kemal'in hep yanında olmuştur" ifadelerine yer vermektedir. Yine Sayın Baş'ın ifadesiyle, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve millet egemenliğinin temeli Hacı Bektaş Dergahı'nda Cemalettin Çelebi Efendi ile atılmıştır.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey sayesinde gerçek Atatürk'le yani, dindar, hafız, Ehl-i Beyt soyundan olan Hz. Peygamber'in torunu, Selanik Meydan Dedesi Mustafa Kemal Atatürk'le tanıştık. Bu sayede; yapılan birçok ihanete rağmen nasıl Hacı Bektaş'ın ektiği Ehl-i Beyt mayasıyla yüzyıllardır bu coğrafyada kalabildiysek, aynen bu şekilde, her türlü kirli oyuna, propagandaya ve fitneye rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin böyle mübarek bir zatın attığı temelle yıllardır dayanabildiğini anladık.
Temeli atan Hacı Bektaş, bu ruhu yeniden canlandıran Mustafa Kemal Atatürk? Günümüzde de bu gerçekleri ortaya koyan tek kişi Prof. Dr. Haydar Baş?
Gerçek ve doğru Atatürk'ü tüm yönleriyle anlayabilmek ve tanıyabilmek için tüm milletimizi 31 Ağustos saat 12.30'da Trabzon Hilton Oteli'nin konferans salonunda tertip edilen ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın onur konuğu olduğu "Atatürk Vatandır Sempozyumu"na davet ediyorum. Gerçeklerden kaçmayalım, gerçeklerle buluşalım.
Sayın Baş'ın "Ehl-i Beyt nefesi" vurgusu oldukça önemli?
Bilinen bir gerçek ki, sadece kılıçlarla, toplarla, tüfeklerle elde edilen topraklar, çok kısa bir zaman sonra elimizden çıkmıştır ama Ehl-i Beyt nefesi ile manevi bir fetihle elde edilen topraklar ise insanlar bu çizgide kaldığı müddetçe kalıcı olmuştur.Malazgirt Zaferi'nden çok önceleri Horasan'dan gelen ve Ehl-i Beyt nefesiyle yetişmiş olan maneviyat erleri Anadolu'da ikaz ve irşat faaliyetlerinde bulunmuşlardır.
Ve dün Sayın Baş'ın yazısında belirttiği gibi bunların Sultan Alparslan'ın bir zafer kazanmasında çok büyük katkıları olmuştur.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt kitabının 145. sayfasında Horasan'ın Anadolu'nun Müslüman olmasındaki rolü detaylıca anlatılmaktadır. Horasan, Kerbela hadisesinden sonra özellikle de 8. yüzyılın başlarından itibaren Hz. Peygamberin torunlarının yerleştiği yerdir.İmam Musa Kazım (a.s.), oğlu İmam Rıza (a.s.) Horasan'da yaşamışlar ve burada yerli halkla evlenmişlerdir. Türklerin İslam'la tanışması ve Müslüman olmaları bu imamlar sayesinde olmuştur. Ahmet Yeseviler Horasan'da bu manevi eğitimle, bu ruhla yetişmişlerdir. İşte Anadolu'yu Müslüman yapan ve Türkleştirenler bu Yesevi dergahından, Horasan'dan Anadolu'ya gelen erenlerdir. Malazgirt Zaferi'ne bunlar kapı açtığı gibi, bu zaferden sonra da Anadolu'nun Ehl-i Beyt'in ruhuyla yoğrulmasına bu erenler vesile olmuştur.
Hacı Bektaş-ı Veli, Sarı Saltuk, Geyikli Baba, Abdal Musa, Horozlu Dede, Karaca Ahmed, Barak Baba, Hızır Samut, Sultan Şüca, Hacım Sultan, Tapduk Emre ve daha niceleri? Özellikle Hacı Bektaş-ı Veli, yetiştirdiği 36 bin kişiyle Anadolu'daki farklı dinden olanları Müslüman yapmış, ayrıca çok farklı etnik kökene sahip olmalarına rağmen bunları Türk milleti çatısı altında toplamıştır. Kurduğu Ahilik teşkilatı, Yeniçeri Ocağı gibi askeri, ekonomik kurumlarla Müslüman Türklüğü kurumsallaştırmış ve Türk milletinin sağlam bir zeminde tek bilek tek yürek olmasını sağlamıştır. Prof. Dr. Baş'ın ifadesiyle, "Türk milleti kelimesini bize mal eden Hacı Bektaş-ı Veli'dir. Anadolu'daki Kürt, Türk, Keldani, Yezdani vs. tüm etnik grupları Müslüman eden Hacı Bektaş ve müridanıdır. Balkanları da onlar Müslüman Türk yaptılar. Müthiş bir birlik ortaya çıkardılar. İşte bu milletin adına Türk milleti dendi. Yani Müslümanlığın adına Türk dedi Hacı Bektaş?"
İşte Malazgit'ten bu yana bizler Türk milleti olarak bu coğrafyada kalabildiysek bunu elbette ki Ehl-i Beyt mayasını Anadolu'ya taşıyan ve bizi millet yapan Hacı Bektaş'a borçluyuz. Osmanlı Devleti'ni idare edenler, Sevr Antlaşması'na imza atarak yenilgiyi kabul edip, Türk milletini esaret içine sokmaya adım attıklarında, bu Ehl-i Beyt mayası, Hacı Bektaş ruhu yeniden şaha kalktı ve buna dur dedi.
Sayın Baş yazısında, Hacı Bektaş'ın temelini attığı bu yapıya işaret ederek, "Aynı yapı taşı Mustafa Kemal'in başında bulunduğu Kurtuluş mücadelesinde de etken güçtür... Kendi de bir Bektaşi olan Atatürk'ü, Samsun'a çıktığında Hacı Molla karşılamış, Kurtuluş Savaşı'nda en büyük desteği din adamlarından görmüş, hatta 1. Meclis'in milletvekillerinin büyük çoğunluğu şeyhlerin, müftülerin yer aldığı bu maneviyat ehlinden teşekkül etmiştir. Hacı Bektaş'ın huzurunda yapılan, "Evladını önüme aldım savaşa çıkıyorum, beni mahcup etme" duası da düşünüldüğünde Ehl-i Beyt nefesi Mustafa Kemal'in hep yanında olmuştur" ifadelerine yer vermektedir. Yine Sayın Baş'ın ifadesiyle, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve millet egemenliğinin temeli Hacı Bektaş Dergahı'nda Cemalettin Çelebi Efendi ile atılmıştır.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey sayesinde gerçek Atatürk'le yani, dindar, hafız, Ehl-i Beyt soyundan olan Hz. Peygamber'in torunu, Selanik Meydan Dedesi Mustafa Kemal Atatürk'le tanıştık. Bu sayede; yapılan birçok ihanete rağmen nasıl Hacı Bektaş'ın ektiği Ehl-i Beyt mayasıyla yüzyıllardır bu coğrafyada kalabildiysek, aynen bu şekilde, her türlü kirli oyuna, propagandaya ve fitneye rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin böyle mübarek bir zatın attığı temelle yıllardır dayanabildiğini anladık.
Temeli atan Hacı Bektaş, bu ruhu yeniden canlandıran Mustafa Kemal Atatürk? Günümüzde de bu gerçekleri ortaya koyan tek kişi Prof. Dr. Haydar Baş?
Gerçek ve doğru Atatürk'ü tüm yönleriyle anlayabilmek ve tanıyabilmek için tüm milletimizi 31 Ağustos saat 12.30'da Trabzon Hilton Oteli'nin konferans salonunda tertip edilen ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın onur konuğu olduğu "Atatürk Vatandır Sempozyumu"na davet ediyorum. Gerçeklerden kaçmayalım, gerçeklerle buluşalım.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024