Camide siyaset yapıldığı gerekçesiyle Avusturya camileri kapattı. Adalet eski bakanlarından Hikmet Sami Türk, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu konuyu araştırması gerektiğini açıkladı (13 Haziran 2018/Aydınlık).
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, ülkede faaliyet gösteren 7 camiin kapatılacağını ve imamların sınır dışı edileceğini öne sürerken gerekçesini de söyledi: "siyasal faaliyet"(!)
Camiler ve mescitler dünyanın neresinde olursa olsun, ibadet yeridir, Müslümanların mabedidir. Avusturya'da kapatılması gündemde olan 7 camiden biri Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın denetimindedir. Diyanet İşleri Başkanlığı Görev ve Çalışma Yönetmeliği'nin 12.maddesine göre, Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü, cami ve mescitlerdeki irşat hizmetlerinin usulüne uygun olarak etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlar.
Yine Diyanet'in Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü de, yurt dışında Türk vatandaşlarının ve soydaşlarımızın oluşturduğu dernek ve sosyal kültürel kurumlarla işbirliği yapar; Avrasya İslâm Şurası Teşkilâtı, Afrika Dini Liderler Zirvesi, Balkan Ülkeleri Dini İdare Başkanları toplantılarını yapar (Yönetmelik/madde:16).
Anlaşılan o ki, Diyanet İşleri Başkanlığı acilen Avusturya'daki camimizin görevlileri ile temasa geçip, ifadelerine başvurması, gerekli soruşturmayı yapması gerekir.
Hükümet ve Saray sözcüleri olayı kınamış, Tayyip Erdoğan da Avusturya Başbakanını sert bir şekilde eleştirmiştir. Tepkiler doğaldır, haklıdır ve toplum vicdanı rahatsızdır.
Yapılması gereken, olayın aslı astarı nedir, ne değildir bunu tespit etmek. Bunun diplomasi yolu vardır, yukarıda açıklamaya çalıştığımız Diyanet yönü vardır.
Camide siyaset yapıldığına dair resmi bulgular, yargı kararı türünden bir delillendirme var mıdır? Yoksa Avusturya Başbakanı'nın şahsi kuruntusu ve Müslümanlara karşı beslediği kin midir?
Avusturya'nın iddiaları asılsız ise, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ihlâl edilmiştir. Sözleşme'nin 9.maddesinde teminat altına alınmış din ve vicdan özgürlüğü bu devlet tarafından tecavüze uğramıştır.
Türkiye'nin ve her Müslümanın, Avusturya'nın cami kapatma ve cami görevlilerini sınır dışı etme kararı aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açma hakkı doğmuştur.
Ayrıca Avusturya'nın haksız işlem ve eylemini dünya kamuoyu önünde protesto için; İslâm Konferansı'nın, İslâm İşbirliği Örgütü'nün derhal toplanması, Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'nün Avrasya İslâm Şurası Teşkilâtı'nı, Afrika Dini Liderler Zirvesi'ni, Balkan Ülkeleri Dini İdare Başkanları'nı toplantıya çağırması gerekir. Ya da ortak bildiride bulunmaları İnsanlığın ve Müslümanların onuru icabıdır.
Peki, camide siyaset yapılmış ve ispatlanmışsa! Bizim açımızdan Diyanet İşleri Başkanlığı bu eylemi yapanlar hakkında soruşturma açacak ve disiplin cezası ile cezalandıracaktır. Eylemde bulunanlar imam gibi cami görevlisi ya da vaiz gibi din görevlisi olabilir. Diyanete bağlı olmayan kişiler ise, örneğin cami derneğinin görevlendirdiği kişi için disiplin cezası uygulanamaz ancak yargı kararı ile cezalandırılır. Ancak yapılan eylem Diyanet'in kontrolünde olan camide gerçekleştiğinden Diyanet İşleri'nin sorumluluğu doğar.
Yurt dışından vazgeçtik! Ülkede nice camide, mescitte siyasi propaganda yapılıp durmakta. Ne Diyanet İşleri Başkanlığı ne Cumhuriyetimizin Savcıları harekete geçmektedir.
"Kendisi himmete muhtaç dede, nerde kaldı gayrıya yardım ede"!
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, ülkede faaliyet gösteren 7 camiin kapatılacağını ve imamların sınır dışı edileceğini öne sürerken gerekçesini de söyledi: "siyasal faaliyet"(!)
Camiler ve mescitler dünyanın neresinde olursa olsun, ibadet yeridir, Müslümanların mabedidir. Avusturya'da kapatılması gündemde olan 7 camiden biri Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın denetimindedir. Diyanet İşleri Başkanlığı Görev ve Çalışma Yönetmeliği'nin 12.maddesine göre, Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü, cami ve mescitlerdeki irşat hizmetlerinin usulüne uygun olarak etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlar.
Yine Diyanet'in Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü de, yurt dışında Türk vatandaşlarının ve soydaşlarımızın oluşturduğu dernek ve sosyal kültürel kurumlarla işbirliği yapar; Avrasya İslâm Şurası Teşkilâtı, Afrika Dini Liderler Zirvesi, Balkan Ülkeleri Dini İdare Başkanları toplantılarını yapar (Yönetmelik/madde:16).
Anlaşılan o ki, Diyanet İşleri Başkanlığı acilen Avusturya'daki camimizin görevlileri ile temasa geçip, ifadelerine başvurması, gerekli soruşturmayı yapması gerekir.
Hükümet ve Saray sözcüleri olayı kınamış, Tayyip Erdoğan da Avusturya Başbakanını sert bir şekilde eleştirmiştir. Tepkiler doğaldır, haklıdır ve toplum vicdanı rahatsızdır.
Yapılması gereken, olayın aslı astarı nedir, ne değildir bunu tespit etmek. Bunun diplomasi yolu vardır, yukarıda açıklamaya çalıştığımız Diyanet yönü vardır.
Camide siyaset yapıldığına dair resmi bulgular, yargı kararı türünden bir delillendirme var mıdır? Yoksa Avusturya Başbakanı'nın şahsi kuruntusu ve Müslümanlara karşı beslediği kin midir?
Avusturya'nın iddiaları asılsız ise, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ihlâl edilmiştir. Sözleşme'nin 9.maddesinde teminat altına alınmış din ve vicdan özgürlüğü bu devlet tarafından tecavüze uğramıştır.
Türkiye'nin ve her Müslümanın, Avusturya'nın cami kapatma ve cami görevlilerini sınır dışı etme kararı aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açma hakkı doğmuştur.
Ayrıca Avusturya'nın haksız işlem ve eylemini dünya kamuoyu önünde protesto için; İslâm Konferansı'nın, İslâm İşbirliği Örgütü'nün derhal toplanması, Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'nün Avrasya İslâm Şurası Teşkilâtı'nı, Afrika Dini Liderler Zirvesi'ni, Balkan Ülkeleri Dini İdare Başkanları'nı toplantıya çağırması gerekir. Ya da ortak bildiride bulunmaları İnsanlığın ve Müslümanların onuru icabıdır.
Peki, camide siyaset yapılmış ve ispatlanmışsa! Bizim açımızdan Diyanet İşleri Başkanlığı bu eylemi yapanlar hakkında soruşturma açacak ve disiplin cezası ile cezalandıracaktır. Eylemde bulunanlar imam gibi cami görevlisi ya da vaiz gibi din görevlisi olabilir. Diyanete bağlı olmayan kişiler ise, örneğin cami derneğinin görevlendirdiği kişi için disiplin cezası uygulanamaz ancak yargı kararı ile cezalandırılır. Ancak yapılan eylem Diyanet'in kontrolünde olan camide gerçekleştiğinden Diyanet İşleri'nin sorumluluğu doğar.
Yurt dışından vazgeçtik! Ülkede nice camide, mescitte siyasi propaganda yapılıp durmakta. Ne Diyanet İşleri Başkanlığı ne Cumhuriyetimizin Savcıları harekete geçmektedir.
"Kendisi himmete muhtaç dede, nerde kaldı gayrıya yardım ede"!
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023