Kanlı çölde acı çekmiş
Kafirler de insaf yokmuş
Abbas'ın kolları kopmuş
Hüseyin'im kan içinde
Hz. Celal Abbas'ın büyüklüğü, yüceliği, kardeşliği, yiğitliği ve vefası kelimelerle ifade edilemeyecek kadar büyüktür. Allah'ın sevdiği ve seçtiği tertemiz Kevser soyunu anlatmak ve vasfetmekte kelimeler hep kifayetsiz kalmıştır ve kalacaktır. Allah Teâlâ onları bir ömür boyu anlatmayı ve yaşamayı bizlere nasip eylesin. Tüm mutlukların menbaı Evladı Resul, Hanedan-ı Ehl-i Beyt'i anlatmak ve anmaktır.
Ehl-i Beyt kaynaklarında Hz. Celal Abbas şöyle anlatılır: Hz. Celal Abbas, Hz. İmam Ali'nin oğludur. Annesinin asıl adı Fatıma'dır, ancak dört oğlu olduğu için, oğullar anası anlamına gelen "Ümmül Benin" olarak bilinir.
Hz. İmam Hüseyin'in sancaktarlığını yapan Hz. Abbas ve diğer kardeşleri, Abdullah, Osman ve Cafer, 10 Muharrem 680 yılında Hz. İmam Hüseyin'le birlikte Kerbela'da şehit olmuşlardı.
Kerbela faciası sırasında YezİT ve yandaşları, Fırat suyunu Ehl-i Beyt ailesine yasaklamışlardı. Kerbela çölünde, kızgın güneşin altında günlerce bir yudum suya hasret bırakılan Ehl-i Beyt hanedanı, özellikle küçük çocuklar ve yaşlıların su, su diye feryatları dayanılmaz bir hal almıştı. Çocukların bu feryatlarına dayanamayan Celal Abbas, sürdü atını Fırat'tan yana; amacı bu masum yavrulara bir miktar su getirip, kısmen de olsa onların susuzluklarını dindirebilmekti. Ancak YezİT'in melun yandaşları, buna izin vermediler.
Celal Abbas, su tulumunu Ehl-i Beyt çadırlarına ulaştıramadı. Önce sağ kolunu, daha sonra da sol kolunu kestiler, daha sonra da o Kerbela Aslanını hiç acımadan şehit ettiler.
Hz. Abbas'ın Annesi Ümmül Benin, oğlu Abbas'la ilgili olarak şunları söylüyor: "Yavrum Abbas, daha küçük bir çocukken bir gün babası Hz Ali, onu kucağına almış; ellerini, kollarını öpmüş; sonra da ağlamaya başlamıştı. Onu bu halde görünce yüreğim yandı, ciğerim parçalandı. Zira, güzel ve şirin bir yavruyu kucağına alıp da ağlayan bir babayı ne görmüş, ne de duymuştum.
Kendi kendime; "Bunun bir sebebi olmalı" diye düşündüm. Daha sonra eşim Ali'ye dönerek niçin ağladığını sordum.
İmam Ali, bir yandan ağlıyor, bir yandan da cevap veriyordu: "Kerbela çölünde oğlum Hüseyin'e yardım edeceği sırada, kâfirler tarafından oğlum Abbas'ın kolları kesilecek" dedi.
Ben bu haberi alınca dayanamayıp ağlamaya başladım. O vakit Hz. Ali: "Şunu da bilmenizi isterim ki, gözümüzün nuru Abbas, Hak Teâlâ katında yüksek derecelere sahip olacak. Hak Teâlâ, daha önce kardeşim Cafer-i Tayyar'a nasıl iki kanat hediye ettiyse, ona da iki kolunun karşılığı olarak iki kanat bağışlayacak ve Abbas da bu kanatlarla, cennette meleklerle birlikte uçacak!" diyerek, bizleri teselli etti.
Hz. Celal Abbas'ın annesi Ümmü'l Benin, Hz. Hüseyin'in şehit olduğu haberini aldığında ise "yüreğimi parçaladınız" diyerek hıçkırarak ağlamıştı. Her zaman şöyle derdi: Oğullarım ve yeryüzündeki her şey Hüseyin'e feda olsun. Oğlu Abbas'ın kanlı kalkanını gördüğünde ise daha fazla dayanamadı ve bayılarak yere yığıldı.
Ebul Fazl (Faziletler Babası)El-Abbas İslam tarih sahnesine gelmiş geçmiş en büyük savaş komutanlarından biri olarak çıkmıştır. Ebul Fazl Kerbela'da kelimelerin anlatmaya yetmeyeceği ölçüde büyük bir kararlılık ve üstün bir irade örneği sergilemiş, korkusuzluğu ve azminin gücüyle İbni Ziyad'ın askerlerine karşı tek başına bir ordu gibi durmuş, onları savaş meydanında hezimete uğrattığı gibi psikolojik olarak da hezimete uğratmıştır.
Kardeşi Ebil Ahraar (Özgürlerin Babası) İmam Hüseyn Aleyhisselam'ı büyük zorluk geçirdiği günlerde büyük bir vefa örneği göstererekkorumuş, kollamış, canı pahasına korumuş ve yine Onun uğruna canını feda etmiştir. Hiç şüphesiz bu türden bir fedakârlık, vefa ve kara gün dostluğu ancak ve ancak Allah u Teâlâ'nın kalbini sınayıp hidayetini arttırdığı birinin gösterebileceği cinstendir.
Savaşın ortasında suyun etrafından düşmanları kovup suyun kenarına eriştiğinde, ciğeri günlerdir susuzluktan kavrulmuş olduğu halde iken -işte o dehşet verici anda bile- kardeşi İmam Hüseyin ve Ehl-i Beyt'ten olan küçük Sakine'ye verdiği su getirme sözünü hatırlamıştır! Kurumuş dudaklarının günlerdir içmeyi arzusu olan suyu, kardeşi ve kardeşinin kızı içmeden içmeyi o ulvî gururuna yedirememiş ve avucuna kadar götürdüğü soğuk suyu içmeyerek nehre geri atmıştır!
Tarihin sayfalarına bir göz atın, böylesi bir vefa, kardeşlik ve asalet örneği göremezsiniz…
Medet Ya Ehl-i Beyt'i Hanedan… Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali…
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023