Bugün okullar açılıyor. Atatürkçülüğün neredeyse silindiği, can evinden vurulduğu bir müfredatla.
Oysa;
Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk işlerinden biri Tevhid-i Tedrisat (Öğretimi Birleştirme) Kanunu ile eskiden beri devlet elinde olan eğitimi kesin ve çağdaş biçimde ve de milli niteliğe kavuşturmasıydı.
Birlik ve beraberliğimize en muhtaç olduğumuz şu günümüzde ortak paydamız, ulusal bileşenimiz Atatürk sevgisinde bütünleşmemiz gerekirken bu aymazlık niye?
Cumhuriyetçi eğitim anlayışındaki gerilemelerden endişe duyuyoruz. İncelikle planlanarak yürürlüğe konulan, sinsice örgütlenen, 15 Temmuz kalkışmasının patronları ve uşakları tarafından beslenen ölümcül cehaletin, nefretin, sevgisizliğin bu kuşatmasını kaldırmak için başta yetkililer olmak üzere;
Cumhuriyet ilkelerini, Atatürk devrimini yaşatmayı amaç edinen herkesi, tüm demokratik kitle örgütlerini, Sivil Toplum Kuruluşlarını uyarırken, yurt düzeyinde gerçekleştirdiğimiz ve sürdürdüğümüz "Atatürk Vatandır" sempozyumunda bayraklaşan seslere, özellikle Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milletimizi bütünleştirmeye yönelik bilge açıklamalarına duyarlı olmaya davet etmeyi bilim namusum addediyorum.
Hedefimiz belli:
Aklı, bilgiyi, insanca ve manevi değerleri yücelterek kendinin ve içinde yaşadığı toplumun farkında olan;
Kendinden ve başkalarından korkmayan;
Öğrendiklerini uygulayan, özgür ve yenilikçi bireyler yetiştirmek.
İşin bu noktasında çocuklarımız ve gençlerimize dönelim;
Onları önemsemek zorundayız. Sadece 23 Nisan'larda, 19 Mayıs'larda değil, her zaman. Toplumsal kimliğimizi yarınlara taşıyacak olan çocuklar ve gençler aynadaki yansımamız, yankı olan sesimiz.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız, özgürlükçü, demokratik bir hukuk devleti olmasını içtenlikle istiyorsak, işe çocuklarımızdan ve onları eğitenlerden başlamak zorundayız. Nitelikli eğitim ve öğretim politikasını bütün politikaların önüne alıp daha fazla gecikmeden akılcı ve bilimci çözümler üretmeliyiz.
İnsanlarının yüzlerinin güldüğü, hoşgörünün egemen olduğu, herkesin birbirinin kuyusunu kazmak yerine birbirine yardımcı olduğu bir ülkede yaşamak istiyorsak işe çocuklarımızdan başlamalıyız. Çocuklarına önem veren uluslar, yarınlarını güvence altına almışlar demektir. Karnı tok, başı dik, kendine güvenen, topluma yararlı, sevgi dolu çocuklarla kaynayan Türkiye için eğitim kadar ekonomi de önemlidir.
Eğitim gelişimi uzun süre kalkınma programına ve hedeflerine aykırı bir yönde gitti. Eğitim politikası hiçbir zaman ekonomi politikasıyla ahenkleştirilemedi. Oysa eğitimde devletçiliği ekonomi planı ile ilişkilendirerek sosyal devlet ilkesi uygulanabilseydi eğitim pahalı olmazdı.
Atatürk devrim ve ilkelerinin hedefindeki milli ekonomi, sosyal devlet? bunların hayat bulması Milli Ekonomi Modeli (MEM) ve Sosyal Devlet projelerinin mimarı Haydar Baş, milletinden yetki alarak iktidara geldiğinde gerçekleşecektir.
Bu ülkeyi yönetenler ve yönetmeye aday olanlara sesimizi duyurmaya kararlıyız. Düşüncelerimizi iktidara taşıyana dek yılmaksızın çalışacağız, üreteceğiz.
Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı ve rahmetle anıyor, yeni öğretim yılında bu müfredata rağmen O'nu çocuklarımıza gereği gibi anlatacak öğretmenlerimize başarılar diliyorum.
Oysa;
Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk işlerinden biri Tevhid-i Tedrisat (Öğretimi Birleştirme) Kanunu ile eskiden beri devlet elinde olan eğitimi kesin ve çağdaş biçimde ve de milli niteliğe kavuşturmasıydı.
Birlik ve beraberliğimize en muhtaç olduğumuz şu günümüzde ortak paydamız, ulusal bileşenimiz Atatürk sevgisinde bütünleşmemiz gerekirken bu aymazlık niye?
Cumhuriyetçi eğitim anlayışındaki gerilemelerden endişe duyuyoruz. İncelikle planlanarak yürürlüğe konulan, sinsice örgütlenen, 15 Temmuz kalkışmasının patronları ve uşakları tarafından beslenen ölümcül cehaletin, nefretin, sevgisizliğin bu kuşatmasını kaldırmak için başta yetkililer olmak üzere;
Cumhuriyet ilkelerini, Atatürk devrimini yaşatmayı amaç edinen herkesi, tüm demokratik kitle örgütlerini, Sivil Toplum Kuruluşlarını uyarırken, yurt düzeyinde gerçekleştirdiğimiz ve sürdürdüğümüz "Atatürk Vatandır" sempozyumunda bayraklaşan seslere, özellikle Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milletimizi bütünleştirmeye yönelik bilge açıklamalarına duyarlı olmaya davet etmeyi bilim namusum addediyorum.
Hedefimiz belli:
Aklı, bilgiyi, insanca ve manevi değerleri yücelterek kendinin ve içinde yaşadığı toplumun farkında olan;
Kendinden ve başkalarından korkmayan;
Öğrendiklerini uygulayan, özgür ve yenilikçi bireyler yetiştirmek.
İşin bu noktasında çocuklarımız ve gençlerimize dönelim;
Onları önemsemek zorundayız. Sadece 23 Nisan'larda, 19 Mayıs'larda değil, her zaman. Toplumsal kimliğimizi yarınlara taşıyacak olan çocuklar ve gençler aynadaki yansımamız, yankı olan sesimiz.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız, özgürlükçü, demokratik bir hukuk devleti olmasını içtenlikle istiyorsak, işe çocuklarımızdan ve onları eğitenlerden başlamak zorundayız. Nitelikli eğitim ve öğretim politikasını bütün politikaların önüne alıp daha fazla gecikmeden akılcı ve bilimci çözümler üretmeliyiz.
İnsanlarının yüzlerinin güldüğü, hoşgörünün egemen olduğu, herkesin birbirinin kuyusunu kazmak yerine birbirine yardımcı olduğu bir ülkede yaşamak istiyorsak işe çocuklarımızdan başlamalıyız. Çocuklarına önem veren uluslar, yarınlarını güvence altına almışlar demektir. Karnı tok, başı dik, kendine güvenen, topluma yararlı, sevgi dolu çocuklarla kaynayan Türkiye için eğitim kadar ekonomi de önemlidir.
Eğitim gelişimi uzun süre kalkınma programına ve hedeflerine aykırı bir yönde gitti. Eğitim politikası hiçbir zaman ekonomi politikasıyla ahenkleştirilemedi. Oysa eğitimde devletçiliği ekonomi planı ile ilişkilendirerek sosyal devlet ilkesi uygulanabilseydi eğitim pahalı olmazdı.
Atatürk devrim ve ilkelerinin hedefindeki milli ekonomi, sosyal devlet? bunların hayat bulması Milli Ekonomi Modeli (MEM) ve Sosyal Devlet projelerinin mimarı Haydar Baş, milletinden yetki alarak iktidara geldiğinde gerçekleşecektir.
Bu ülkeyi yönetenler ve yönetmeye aday olanlara sesimizi duyurmaya kararlıyız. Düşüncelerimizi iktidara taşıyana dek yılmaksızın çalışacağız, üreteceğiz.
Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı ve rahmetle anıyor, yeni öğretim yılında bu müfredata rağmen O'nu çocuklarımıza gereği gibi anlatacak öğretmenlerimize başarılar diliyorum.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023