(dünden devam…)
Çanakkale zaferleri, büyük bir manevî gücün eseridir. Askerin bu zaferi dillerinde "Allah Allah" lafzı ile kazandığı ortadadır. "Saldırının sürdürülmesini emrettim. Düşmanla aradaki mesafe 700-800 metre idi. Bu sırada birinci taburdan Allah Allah nidaları işitildi… … Hemen şiddetle ilerlemeyi emrettim. Birinci taburdan yine bu sırada Allah Allah sesleri yükseliyordu." (Atatürk'ün Bütün Eseleri, c.1, s.308).
Mustafa Kemal'e ve askerlerine inanılması güç bir korkusuzluk veren de bu yüce maneviyattır. Kendisi ise, Çanakkale'yi kazandıran yüksek ruh olarak tarif ettiği ve kendisi dahil tüm askerlere yansıyan bu manevî atmosferi şöyle ifade etmektedir: "… Biz ferdî kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bombasırtı vakasını anlatmadan geçemeyeceğim. Mütekabil siperler arasındaki mesafemiz 8 metre. Yani ölüm muhakkak, muhakkak… Birinci siperdekilerin hiçbiri kurtulamamacasına kamilen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor.
Fakat ne kadar şayanı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir futur bile göstermiyor; sarsılmak yok. Okuma bilenler ellerinde Kur'an-ı Kerim cennete girmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler kelime-i şehadet çekerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şayan-ı hayret ve tebrik bir misaldir.
Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur." (Mustafa Kemal Atatürk, Anafartalar Hatıraları, Atatürk Kütüphanesi, Sel Yayınları, İstanbul, 1955, s.24).
Üstelik askerler, içinde bulundukları zor durumda cesareti, Mustafa Kemal'in maneviyatından almaktadır. Bir kumandanın askerlerine manevî güç vermesi; bu hakikaten büyük bir hadisedir. Cepheden Meclis'e 24 yılını Atatürk ile geçirmiş Cevat Abbas Gürer, Mustafa Kemal'in vazifeye getirilmesi ile değişen manevî havayı anılarında şöyle anlatmaktadır: "Bundan 24 yıl evvel Çanakkale'de idik.
Bir ağustos gecesinin yarısına doğru Kolordu Kumandanı Kurmay Albay Fevzi'ye işten el çektirilmiş ve yine o gece 19. Fırka Kumandanı Kurmay Albay Mustafa Kemal'e mensup bulunduğum kolordunun kumandanlığı verilmişti. (…) Düşman 48 saat içinde Anafartalar garbında Suvla limanını teşkil eden küçük ve büyük Kemikli burunlarına, Kireçtepe istikametine ve Anzak vadisiyle Arıburnu'na mevcudu 60 bini geçen bir ordu çıkarmıştı. 26-27 Temmuz gecesi emir ve kumandasına girdiğimiz Mustafa Kemal günlerce ve aylarca evvel düşmanın Anafartalar'a çıkacağını görmüş ve görüşü de müspet olarak gerçekleşmişti. (…)
Yalnız Arıburnu'nda fırkasıyla düşmana göğüs geren Mustafa Kemal, ne Saroz'a ne de Edremit'e düşman ordusunun çıkacağını kabul etmemişti. (…) Gerek kumanda vaziyetinde bulunanlar ve gerek O'nu yakından tanıyan arkadaşları, Mustafa Kemal'in bu isabetli görüşü ile O'nun askerî dehasının büyüklüğüne ikinci defa şahit oluyorlardı.
Atatürk bundan evvel de, Arıburnu'na düşmanın çıkacağını aynı veçhile anlamış ve hakikaten de öyle olmuştu. O'nu Anafartalar kuvvetleri başında görmekle müsterih olan kalplerimiz Arıburnu kahramanı Mustafa Kemal'e tamamen bağlanmış, derhal maneviyatımız sağlamlaşmıştı." (Gürer, 2007, s.69-71).
(Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk).
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020