"Çanakkale içinde aynalı çarşı/Anne ben gidiyom düşmana karşı"
Çanakkale Zaferi'nin 103. yıldönümündeyiz. Dünyanın en büyük donanmasına karşı kazandığımız savaştı bu?
Müttefiklerin Çanakkale'ye saldırı için hazırlamış oldukları donanma şimdiye kadar Akdeniz'in görmüş olduğu en büyük deniz gücü idi. Dünyada ilk modern uçak gemisi İngilizlere ait HMS Ark Royal, Çanakkale'de kullanılmıştır.
Londra'da 13 Ocak 1915 tarihinde yapılan Savaş Konseyi toplantısında İngiltere Bahriye Nazırı (Deniz Bakanı) Sir Winston Churchill, elinde Çanakkale ve Marmara Denizi haritaları ile şu tezi savunuyordu: Çanakkale'nin geçilmesi ve İstanbul'un alınması için bir deniz harekâtı yapılmalıydı.
Toplantı sonunda Savaş Konseyi, "İstanbul hedef olmak üzere, Şubat ayında Gelibolu yarımadasının bombardıman edilmesi ve alınması amacıyla yapılacak bir deniz harekâtı için Amiralliğin gerekli planları yapması" kararı alınıyordu. Bu karara tek karşı çıkan Amiral Lord Fisher, bir donanmadan bir yarımadanın, bir şehrin işgali nasıl istenebilir; bu imkânsızdır, diyordu ama onu kimse dinlemiyordu.
Nitekim 1917 yılında, Türklerin umulmadık müdafaası karşısında Çanakkale'de yenilgiye uğrayan Müttefiklerin başarısızlığını soruşturan Komisyon üyeleri, 1.Deniz Lordu Fisher'e hak veriyorlardı.
Gelelim taarruzun başlangıcına? 19 Şubat 1915 günü, sabah saat 9.15'de Çanakkale'ye taarruz başladı. Churchill'in rüyası 14 günde İstanbul'da olmaktı. Oysa daha ilk günün sonunda harekâtı değerlendiren Müttefik komutanları başarılı olmadıklarını gördüler. Hareket eden gemilerden açılan topçu ateşi hedeflerini bulmuyordu.
Dahası da var; Türk piyadeleri yoğun ateş gücü ile Kum Kale ve Seddül Bahir'e ve Ertuğrul Kalesi'ne inmişler, İngilizleri geri püskürtmüşlerdi.
Müttefiklerin Türk tabyalarına, mevzilerine, topçu bataryalarına açtıkları ateşin etkisi hemen hemen hiç görülmüyordu. Donanmanın yaylım ateşi kesilir kesilmez Türk topçuları gizlendikleri mevzilerden çıkıyorlar, diğer gizli mevzilere geçiyorlar ve 6 inçlik howitzer bataryaları ile Müttefik donanmasının üzerine ateş açıyorlardı. Her sabah İngilizler ve Fransızlar, bir gün önce susturduklarını sandıkları topçu bataryalarının yeniden faal olduğunu görüyorlardı. Müttefik Donanma Komutanı Amiral Carden sonunda kafayı yedi. Ne yiyor, ne içiyor ve ne de uyuyordu. Donanma doktorları olaya müdahale etmişler ve amiralin sinir krizi geçirdiğini rapor etmişlerdi. Churchill, Amirali derhal görevden aldı ve yerine Koramiral de Robeck'i getirdi.
Müttefik kara kuvvetleri karaya çıkartma yaptılar. Çıkartmanın sabahında Türk kuvvetleri karşı saldırıya geçmişlerdi bile. Bu Türk taarruzunu Mustafa Kemal yürütüyordu. Müttefikler ağır kayıplar veriyordu. Ancak kara harekâtının komutanı General Sir Hamilton, "dayanın" diyordu. Ne var ki, karşılarında Conk Bayırı'ndaki kahramanlıkları ve Anzakları denize dökmesiyle ünlenen bir komutan Mustafa Kemal vardı.
Mustafa Kemal kimsenin görmediğini görmüş ve Conk Bayırı ile Sarı Bayır'ın Gelibolu yarımadasının savunması için hayati önemi olduğunu anlamıştı. Gelibolu'nun savunmasını hazırlayan Liman von Sonders Paşa bile bu noktayı gözden kaçırmıştı.
Bu tepelerde meydana gelen çatışmalar daha sonraları Çanakkale savunmasına damgasını vuracak ve buralarda 50 bin insan ölecekti.
Mustafa Kemal tarihi emirlerinden birisini burada vermişti:
"Taarruz emri vermiyorum. Şehit olun diyorum. Biz ölene kadar geçecek zaman içinde başka askerler ve kumandanlar gelip bizim yerimizi alabilsinler."
Çanakkale'de kazanılan zafer, Türkiye'nin geleceği için bir dönüm noktasıdır. Kara, hava ve deniz güçlerinin; her türlü teknoloji ve stratejinin ilk kez bir arada kullanıldığı Çanakkale savaşlarında, bu topraklar için canını veren subayıyla, er ve erbaşlarıyla binlerce şehide minnet ve şükranlarımızı sunarken kendilerine başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Allah'tan (c.c.) rahmet niyaz ediyoruz.
Çanakkale Zaferi'ne damgasını vuran Mustafa Kemal'e 17 Ocak 1916'da Çanakkale Savaşı'ndaki üstün başarılarından dolayı "Muharebe Altın Liyakat Madalyası" verildi.
Şehit kanıyla tarihe yazılan ise "Çanakkale Geçilmez!" idi.
Çanakkale Zaferi'nin 103. yıldönümündeyiz. Dünyanın en büyük donanmasına karşı kazandığımız savaştı bu?
Müttefiklerin Çanakkale'ye saldırı için hazırlamış oldukları donanma şimdiye kadar Akdeniz'in görmüş olduğu en büyük deniz gücü idi. Dünyada ilk modern uçak gemisi İngilizlere ait HMS Ark Royal, Çanakkale'de kullanılmıştır.
Londra'da 13 Ocak 1915 tarihinde yapılan Savaş Konseyi toplantısında İngiltere Bahriye Nazırı (Deniz Bakanı) Sir Winston Churchill, elinde Çanakkale ve Marmara Denizi haritaları ile şu tezi savunuyordu: Çanakkale'nin geçilmesi ve İstanbul'un alınması için bir deniz harekâtı yapılmalıydı.
Toplantı sonunda Savaş Konseyi, "İstanbul hedef olmak üzere, Şubat ayında Gelibolu yarımadasının bombardıman edilmesi ve alınması amacıyla yapılacak bir deniz harekâtı için Amiralliğin gerekli planları yapması" kararı alınıyordu. Bu karara tek karşı çıkan Amiral Lord Fisher, bir donanmadan bir yarımadanın, bir şehrin işgali nasıl istenebilir; bu imkânsızdır, diyordu ama onu kimse dinlemiyordu.
Nitekim 1917 yılında, Türklerin umulmadık müdafaası karşısında Çanakkale'de yenilgiye uğrayan Müttefiklerin başarısızlığını soruşturan Komisyon üyeleri, 1.Deniz Lordu Fisher'e hak veriyorlardı.
Gelelim taarruzun başlangıcına? 19 Şubat 1915 günü, sabah saat 9.15'de Çanakkale'ye taarruz başladı. Churchill'in rüyası 14 günde İstanbul'da olmaktı. Oysa daha ilk günün sonunda harekâtı değerlendiren Müttefik komutanları başarılı olmadıklarını gördüler. Hareket eden gemilerden açılan topçu ateşi hedeflerini bulmuyordu.
Dahası da var; Türk piyadeleri yoğun ateş gücü ile Kum Kale ve Seddül Bahir'e ve Ertuğrul Kalesi'ne inmişler, İngilizleri geri püskürtmüşlerdi.
Müttefiklerin Türk tabyalarına, mevzilerine, topçu bataryalarına açtıkları ateşin etkisi hemen hemen hiç görülmüyordu. Donanmanın yaylım ateşi kesilir kesilmez Türk topçuları gizlendikleri mevzilerden çıkıyorlar, diğer gizli mevzilere geçiyorlar ve 6 inçlik howitzer bataryaları ile Müttefik donanmasının üzerine ateş açıyorlardı. Her sabah İngilizler ve Fransızlar, bir gün önce susturduklarını sandıkları topçu bataryalarının yeniden faal olduğunu görüyorlardı. Müttefik Donanma Komutanı Amiral Carden sonunda kafayı yedi. Ne yiyor, ne içiyor ve ne de uyuyordu. Donanma doktorları olaya müdahale etmişler ve amiralin sinir krizi geçirdiğini rapor etmişlerdi. Churchill, Amirali derhal görevden aldı ve yerine Koramiral de Robeck'i getirdi.
Müttefik kara kuvvetleri karaya çıkartma yaptılar. Çıkartmanın sabahında Türk kuvvetleri karşı saldırıya geçmişlerdi bile. Bu Türk taarruzunu Mustafa Kemal yürütüyordu. Müttefikler ağır kayıplar veriyordu. Ancak kara harekâtının komutanı General Sir Hamilton, "dayanın" diyordu. Ne var ki, karşılarında Conk Bayırı'ndaki kahramanlıkları ve Anzakları denize dökmesiyle ünlenen bir komutan Mustafa Kemal vardı.
Mustafa Kemal kimsenin görmediğini görmüş ve Conk Bayırı ile Sarı Bayır'ın Gelibolu yarımadasının savunması için hayati önemi olduğunu anlamıştı. Gelibolu'nun savunmasını hazırlayan Liman von Sonders Paşa bile bu noktayı gözden kaçırmıştı.
Bu tepelerde meydana gelen çatışmalar daha sonraları Çanakkale savunmasına damgasını vuracak ve buralarda 50 bin insan ölecekti.
Mustafa Kemal tarihi emirlerinden birisini burada vermişti:
"Taarruz emri vermiyorum. Şehit olun diyorum. Biz ölene kadar geçecek zaman içinde başka askerler ve kumandanlar gelip bizim yerimizi alabilsinler."
Çanakkale'de kazanılan zafer, Türkiye'nin geleceği için bir dönüm noktasıdır. Kara, hava ve deniz güçlerinin; her türlü teknoloji ve stratejinin ilk kez bir arada kullanıldığı Çanakkale savaşlarında, bu topraklar için canını veren subayıyla, er ve erbaşlarıyla binlerce şehide minnet ve şükranlarımızı sunarken kendilerine başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Allah'tan (c.c.) rahmet niyaz ediyoruz.
Çanakkale Zaferi'ne damgasını vuran Mustafa Kemal'e 17 Ocak 1916'da Çanakkale Savaşı'ndaki üstün başarılarından dolayı "Muharebe Altın Liyakat Madalyası" verildi.
Şehit kanıyla tarihe yazılan ise "Çanakkale Geçilmez!" idi.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023