Ve dolar 3.60...
Feryat, figan. İktidar, toplantıdan toplantıya koşuyor.
Başbakan "Dolar dolsa ne olur, dolmasa ne olur" diyor.
Dolarize olmuş ekonomi çökeceği için, iş âlemi derin endişeli.
Sürpriz mi? Hayır? Prof. Dr. Haydar Baş, "Darbenin B planı ekonomik olacaktır" derken, ekonomik verilerin kriz sinyali verdiğini söylüyordu.
Cühela yöneticilerimizin 19. kere stand-by imzaladığı IMF'nin Derviş'lerinin reçeteleri, Amerika'ya 20 trilyon, dünyaya 153 trilyon dolar borç yüklerken, Türkiye'yi sömürünün dışında bırakır mı?
AKP, dolaylı vergilerle yerliyi tüketip borçlandırmış, satış ve borçlanma ile yabancıyı büyütmüş, sanal büyüme ile de göz boyamıştır. Üretimi terk ettirip ithalatı patlatan ekonomik program ve getirilen borçlanma kolaylığıyla borç hacmini 5 trilyon liraya yükseltti.
AKP'yi iktidar eden emperyalist güç, hizmet karşılığı verdiği borçlar ile dövizi baskılatmıştı. FED'in faiz arışı beklentisi ve Trump'ın iç büyüme odaklı programını açıklaması, 'dolar evine döner' sıkıntısı, gerilen siyasi ilişkiler, açık gizli borçların tehdidi, dövizdeki ateşi yükseltti. Varlık satışlarına ve borçlanmaya odaklı ekonomik büyüme stratejisinin taktik girişimlerle düzeltilemediğine tanık oluyoruz.
Türkiye'nin döviz borcu 687 milyar dolara çıkmıştır. Bu yıl vadesi gelen borç ile cari açık için 210 milyar dolar döviz gereklidir. TCMB, günlük satışı 70 milyon dolardan 700 milyona çıkarıp piyasaya 8 milyar dolar arz etmesi çıkışı durdurmadı. Başbakan'ın "Çalkantı 1.5 ay sürer, müdahale etmemek lazım", Ekonomi Bakanı Zeybekci'nin "kalıcı hasar olmaz" ifadeleri kurlardaki yükseliş hızını kesmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Altına geçelim" ifadesi de etkili olmadı.
Döviz borçluları ile darbe ertesi "Dolar (2.95 idi o zaman) sat" talimatına uyanlar saçbaş yolarken, ayakkabı kutularında dolar saklayanlar ile Euro istifleyenler kıs kıs gülüyor.
Prof. Dr. Haydar Baş, 2003'te "IMF Derviş'lerinin programıyla ülkeyi batıracaksınız. 30 yıllık emeğim MEM'i uygulayalım. Yerli kaynaklarımızı devreye sokalım. Borç alınan doların fotokopisi yerine yeraltı varlıklarımızı senetleyerek, hazinemize teslim edip karşılığında milli paramızı basalım. Tüketim ve üretimi destekleyerek ekonomimizi dünya liderliğine yükseltelim" demişti.
İnşaatın rantına yaslanan iktidar, 14 yılda tarım, hayvancılık, turizm ve üretim sanayini ihmal etmiş, çöküşünü seyretmiş, batırınca "Türkiye'nin tarım, hayvancılık, turizm ve sanayini hayali paketlerle kalkındıracağız, bunun için faizlerin düşmesi, bankacıların fedakârlık yapması gerek" diyor. Yabancının kontrolündeki para ile olamayacağını pekâlâ bilmekte, oyalama taktiği gütmektedir.
Yabancılara satılan bankaların kasalarındaki para da ecnebinin, piyasadaki para borç alınmış doların fotokopisi iken, 'faizi indir' çıkışı tribünlere oynamaktır. Finans kesimi, getirdiği doları, Euro'yu TL'ye çevirip kredi kullandırıyor. Vade sonunda, anapara artı faiz ile dolarını yerine koyup kârını hesap ediyordu.
Ulusararası likidite bolluğu sebebiyle baskılanmış dolar, 26 Mayıs 2013'te FED'in "faizleri artırabiliriz" açıklaması ile baş kaldırdı. 3.5 yılda dolar neredeyse ikiye katladı. Finans kesimi, en kârlı sektör olmaya devam etmekle birlikte, bu yükseliş yüzünden kur zararı yazmaktadır. Döviz yükselmeye devam ederse, önce özel sektör, ardından da finans sektörü, ardından ülke batacaktır. Uyardığımız IMF reçetesinin hedeflediği bu idi.
Başta Rusya olmak üzere 4 milyar nüfuslu BRICS ülkelerinin baş tacı ettiği bilge Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinlemeyen, bütün işlerinde Batı'yı referans alan, gelip geçenin aldattığı kandırdığı iktidarı desteklemeye devam eden millet kendi kuyusunu kazıyor.
Feryat, figan. İktidar, toplantıdan toplantıya koşuyor.
Başbakan "Dolar dolsa ne olur, dolmasa ne olur" diyor.
Dolarize olmuş ekonomi çökeceği için, iş âlemi derin endişeli.
Sürpriz mi? Hayır? Prof. Dr. Haydar Baş, "Darbenin B planı ekonomik olacaktır" derken, ekonomik verilerin kriz sinyali verdiğini söylüyordu.
Cühela yöneticilerimizin 19. kere stand-by imzaladığı IMF'nin Derviş'lerinin reçeteleri, Amerika'ya 20 trilyon, dünyaya 153 trilyon dolar borç yüklerken, Türkiye'yi sömürünün dışında bırakır mı?
AKP, dolaylı vergilerle yerliyi tüketip borçlandırmış, satış ve borçlanma ile yabancıyı büyütmüş, sanal büyüme ile de göz boyamıştır. Üretimi terk ettirip ithalatı patlatan ekonomik program ve getirilen borçlanma kolaylığıyla borç hacmini 5 trilyon liraya yükseltti.
AKP'yi iktidar eden emperyalist güç, hizmet karşılığı verdiği borçlar ile dövizi baskılatmıştı. FED'in faiz arışı beklentisi ve Trump'ın iç büyüme odaklı programını açıklaması, 'dolar evine döner' sıkıntısı, gerilen siyasi ilişkiler, açık gizli borçların tehdidi, dövizdeki ateşi yükseltti. Varlık satışlarına ve borçlanmaya odaklı ekonomik büyüme stratejisinin taktik girişimlerle düzeltilemediğine tanık oluyoruz.
Türkiye'nin döviz borcu 687 milyar dolara çıkmıştır. Bu yıl vadesi gelen borç ile cari açık için 210 milyar dolar döviz gereklidir. TCMB, günlük satışı 70 milyon dolardan 700 milyona çıkarıp piyasaya 8 milyar dolar arz etmesi çıkışı durdurmadı. Başbakan'ın "Çalkantı 1.5 ay sürer, müdahale etmemek lazım", Ekonomi Bakanı Zeybekci'nin "kalıcı hasar olmaz" ifadeleri kurlardaki yükseliş hızını kesmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Altına geçelim" ifadesi de etkili olmadı.
Döviz borçluları ile darbe ertesi "Dolar (2.95 idi o zaman) sat" talimatına uyanlar saçbaş yolarken, ayakkabı kutularında dolar saklayanlar ile Euro istifleyenler kıs kıs gülüyor.
Prof. Dr. Haydar Baş, 2003'te "IMF Derviş'lerinin programıyla ülkeyi batıracaksınız. 30 yıllık emeğim MEM'i uygulayalım. Yerli kaynaklarımızı devreye sokalım. Borç alınan doların fotokopisi yerine yeraltı varlıklarımızı senetleyerek, hazinemize teslim edip karşılığında milli paramızı basalım. Tüketim ve üretimi destekleyerek ekonomimizi dünya liderliğine yükseltelim" demişti.
İnşaatın rantına yaslanan iktidar, 14 yılda tarım, hayvancılık, turizm ve üretim sanayini ihmal etmiş, çöküşünü seyretmiş, batırınca "Türkiye'nin tarım, hayvancılık, turizm ve sanayini hayali paketlerle kalkındıracağız, bunun için faizlerin düşmesi, bankacıların fedakârlık yapması gerek" diyor. Yabancının kontrolündeki para ile olamayacağını pekâlâ bilmekte, oyalama taktiği gütmektedir.
Yabancılara satılan bankaların kasalarındaki para da ecnebinin, piyasadaki para borç alınmış doların fotokopisi iken, 'faizi indir' çıkışı tribünlere oynamaktır. Finans kesimi, getirdiği doları, Euro'yu TL'ye çevirip kredi kullandırıyor. Vade sonunda, anapara artı faiz ile dolarını yerine koyup kârını hesap ediyordu.
Ulusararası likidite bolluğu sebebiyle baskılanmış dolar, 26 Mayıs 2013'te FED'in "faizleri artırabiliriz" açıklaması ile baş kaldırdı. 3.5 yılda dolar neredeyse ikiye katladı. Finans kesimi, en kârlı sektör olmaya devam etmekle birlikte, bu yükseliş yüzünden kur zararı yazmaktadır. Döviz yükselmeye devam ederse, önce özel sektör, ardından da finans sektörü, ardından ülke batacaktır. Uyardığımız IMF reçetesinin hedeflediği bu idi.
Başta Rusya olmak üzere 4 milyar nüfuslu BRICS ülkelerinin baş tacı ettiği bilge Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinlemeyen, bütün işlerinde Batı'yı referans alan, gelip geçenin aldattığı kandırdığı iktidarı desteklemeye devam eden millet kendi kuyusunu kazıyor.
Mahmut Erdem / diğer yazıları
- Fakirleşerek büyüme / 18.06.2022
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020