Dün bütün yokluğa, imkânsızlığa rağmen imandan aldıkları güç ile vatan için, bayrak için, namus için, İslam için adeta birbirleriyle can verme yarışı içerisinde yapılan bağımsızlık mücadelesinin başarıya ulaştığı 30 Ağustos Zafer Bayramıydı.
Yarın ise kullukta teslimiyetin, kendini Allah'a adamışlığın, Allah (c.c) için her şeyden geçinilebileceğin, her şeyin feda edilebileceğinin ispatı olan kurban bayramı. Her iki bayramınızda mübarek olsun.
Dini ve milli bayramları, bayram yapan insanların yakınlaşması, dargınların barışması, yardımlaşma, tarihi anma, o günkü ruhu hissedebilme kavramları ile tariflendirebiliriz.
Tek kelime de ise kardeşlik hukukunun zirve yaptığı günlerdir milli ve manevi bayramlar, diyebiliriz.
Evet, inanalar kardeştir. Tarih boyu kazandığımız zaferlerde de, yaşadığımız bayramlarda da bu kardeşlik hukukunun varlığı sayesinde olmuştur. Ne zamanki imandan gelen kardeşlik hukuku zaafa uğramış, dünya menfaatleri uğruna arkaya itilmişse o zamanlarda ise mağlubiyetler, hüzünlü bayram günleri yaşamışızdır.
Maalesef bu yüz yılda da kardeşliğin hukukunun unutulduğu yılları, günleri yaşıyoruz. Dünkü zafer bayramı kutlamalarına bakın! Yarın ki bayramlaşma programlarına, ziyaretlerine, açıklamalarına bakın. Hem ülkemizi yönetenlerin, hem de Müslüman olanların birbirlerinden ne kadar uzaklaştığına bakın. Hele İslam coğrafyasını hiç sormayın.
Allah-u Teala, 'Müminler kardeştir' (Hucurat 10) bir bağ kurdu. Peygamberimiz (s.a.a); "Dilinden ve elinden Müslümanların emniyette olduğu kimsedir" Buhârî, Îmân 4, 5, Rikak 26; Müslim, Îmân 64, 65) diye bu kardeşliği kısaca özetledi.
Ama bugün Müslüman Müslüman'ı ya katlediyor, ya da katledilmesine yardımcı oluyor, deysek veriyor, alkışlıyor. Bırak eli ve dilinden zarar görmeyi artık kimse canından emin değil.
Müslümanlar her zaman yardım ehli olmuşturlar. Bu yardımları da Allah (c.c) için yaparlar. Hele Ramazan Ayı ve bayramlarda bu yardımlaşma zirve yapar.
İmam Hüseyin (a.s) bu yardımlaşma tablosunu şöyle özetler; "Kim bir kardeşine, Allah-ü Teâlâ'nın rızasını umarak yardım eli uzatırsa, Allah bu kimseye ihtiyaç duyduğu bir anda yardım eder, belayı ondan def eder.
O halde kardeşine yardım etmeye devam et. Kim, bir kardeşinin dünyada bir sıkıntısını giderirse, Allah'ta(c.c) onun, ahirette ki bir sıkıntısını giderir. İyilik edene, Allah'ta iyilik eder, Allah (c.c) iyilik yapanları sever." (Nuru-l Ebsar sh:484)
Bugünkü yardımlaşmalar ya yarın ki, menfaatler için ya da 'aman ayıp olmasın' için. Öyle değil mi?
İmam Ali Efendimiz (a.s) din kardeşini anlatıyor;
"Geçmişte bir din kardeşim vardı. Dünyanın gözünde küçük olması onu, gözümde büyütüyordu. Karnının hükümranlığından kurtulmuştu. Bulamadığı şeyi arzulamıyor, bulduğunu ise çok yemiyordu.
Zamanın çoğunda suskundu. Konuştuğu zaman konuşanları geçer ve soranların susuzluğunu giderirdi (tatmin edici cevaplar verirdi).
Zayıftı ve zayıf sayılan biriydi. Ciddilik geldiği zaman ormanların aslanıydı. Yerine getirmeden bir delili açıklamazdı. İyileşmeden bir hastalıktan şikâyet etmezdi. Söylediğini yapar, yapamadığını söylemezdi.
Konuşmada mağlup edilse de, susmada mağlup edilmezdi. Dinlemeye konuşmaktan daha istekliydi. Aniden önüne bir iş çıksa, arzuya hangisinin daha yakın olduğuna bakar ve ona muhalefet ederdi.
Bu huylara yapışın. Onlardan ayrılmayın. Onlar için birbirinizle yarışın. Eğer bunu yapamazsanız bilin ki, azı almak çoğu terk etmekten daha iyidir." (Nehcü'l Belağa sh:369)
Bayramınız mübarek olsun?
Yarın ise kullukta teslimiyetin, kendini Allah'a adamışlığın, Allah (c.c) için her şeyden geçinilebileceğin, her şeyin feda edilebileceğinin ispatı olan kurban bayramı. Her iki bayramınızda mübarek olsun.
Dini ve milli bayramları, bayram yapan insanların yakınlaşması, dargınların barışması, yardımlaşma, tarihi anma, o günkü ruhu hissedebilme kavramları ile tariflendirebiliriz.
Tek kelime de ise kardeşlik hukukunun zirve yaptığı günlerdir milli ve manevi bayramlar, diyebiliriz.
Evet, inanalar kardeştir. Tarih boyu kazandığımız zaferlerde de, yaşadığımız bayramlarda da bu kardeşlik hukukunun varlığı sayesinde olmuştur. Ne zamanki imandan gelen kardeşlik hukuku zaafa uğramış, dünya menfaatleri uğruna arkaya itilmişse o zamanlarda ise mağlubiyetler, hüzünlü bayram günleri yaşamışızdır.
Maalesef bu yüz yılda da kardeşliğin hukukunun unutulduğu yılları, günleri yaşıyoruz. Dünkü zafer bayramı kutlamalarına bakın! Yarın ki bayramlaşma programlarına, ziyaretlerine, açıklamalarına bakın. Hem ülkemizi yönetenlerin, hem de Müslüman olanların birbirlerinden ne kadar uzaklaştığına bakın. Hele İslam coğrafyasını hiç sormayın.
Allah-u Teala, 'Müminler kardeştir' (Hucurat 10) bir bağ kurdu. Peygamberimiz (s.a.a); "Dilinden ve elinden Müslümanların emniyette olduğu kimsedir" Buhârî, Îmân 4, 5, Rikak 26; Müslim, Îmân 64, 65) diye bu kardeşliği kısaca özetledi.
Ama bugün Müslüman Müslüman'ı ya katlediyor, ya da katledilmesine yardımcı oluyor, deysek veriyor, alkışlıyor. Bırak eli ve dilinden zarar görmeyi artık kimse canından emin değil.
Müslümanlar her zaman yardım ehli olmuşturlar. Bu yardımları da Allah (c.c) için yaparlar. Hele Ramazan Ayı ve bayramlarda bu yardımlaşma zirve yapar.
İmam Hüseyin (a.s) bu yardımlaşma tablosunu şöyle özetler; "Kim bir kardeşine, Allah-ü Teâlâ'nın rızasını umarak yardım eli uzatırsa, Allah bu kimseye ihtiyaç duyduğu bir anda yardım eder, belayı ondan def eder.
O halde kardeşine yardım etmeye devam et. Kim, bir kardeşinin dünyada bir sıkıntısını giderirse, Allah'ta(c.c) onun, ahirette ki bir sıkıntısını giderir. İyilik edene, Allah'ta iyilik eder, Allah (c.c) iyilik yapanları sever." (Nuru-l Ebsar sh:484)
Bugünkü yardımlaşmalar ya yarın ki, menfaatler için ya da 'aman ayıp olmasın' için. Öyle değil mi?
İmam Ali Efendimiz (a.s) din kardeşini anlatıyor;
"Geçmişte bir din kardeşim vardı. Dünyanın gözünde küçük olması onu, gözümde büyütüyordu. Karnının hükümranlığından kurtulmuştu. Bulamadığı şeyi arzulamıyor, bulduğunu ise çok yemiyordu.
Zamanın çoğunda suskundu. Konuştuğu zaman konuşanları geçer ve soranların susuzluğunu giderirdi (tatmin edici cevaplar verirdi).
Zayıftı ve zayıf sayılan biriydi. Ciddilik geldiği zaman ormanların aslanıydı. Yerine getirmeden bir delili açıklamazdı. İyileşmeden bir hastalıktan şikâyet etmezdi. Söylediğini yapar, yapamadığını söylemezdi.
Konuşmada mağlup edilse de, susmada mağlup edilmezdi. Dinlemeye konuşmaktan daha istekliydi. Aniden önüne bir iş çıksa, arzuya hangisinin daha yakın olduğuna bakar ve ona muhalefet ederdi.
Bu huylara yapışın. Onlardan ayrılmayın. Onlar için birbirinizle yarışın. Eğer bunu yapamazsanız bilin ki, azı almak çoğu terk etmekten daha iyidir." (Nehcü'l Belağa sh:369)
Bayramınız mübarek olsun?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024