İran'ın bugününü anlamak için 20. Yüzyılı iyi analiz etmek lazımdır. Bu incelemeyi iyi yaparsak Türkiye Cumhuriyetini ve Atatürk'ün büyüklüğünü bir kez daha anlamış oluruz.
İran tarihinde birçok lider çıkarmıştır ama bir Atatürk çıkaramadığı için Atatürk'ten sonraki ülkemiz gibi hep başkalarının ekseninde dolanmıştır.
İncelediğim tarihi belge ve olayları kısaca özetlersek, Rıza Pehlevi yine İran'ı etkili isimlerinden Tabatabai ile 1921'de yaptıkları kansız darbe ile hükümeti istifaya zorlamış ve başarmışlar. Tabatabai Başbakan olur, Rıza Han ise ordu komutanı artı savunma bakanı.
Tabi o dönemlerde İran yönetiminde, Rusya söz sahibi ve Britanya bundan oldukça rahatsız. Çünkü yüz yıllardır kanını emdiği Hindistan'ın elinden çıkmasından korkuyor.
Britanya (İngiltere) hem Hindistan'ın güvenliğini korumak, hem de İran'daki Rus varlığını bitirmek ve söz sahibi olmak için Rıza Pehlevi'ye gaz verir.
1923'te Rıza Pehlevi iktidarı ele geçirdi. Ahmet Şah tıpkı Vahdettin gibi önce İngiliz Büyükelçiliğine oradan da Avrupa'ya kaçtı.
Rıza Pehlevi gücü ele geçirdiği dönemde, emrindeki güçler ülke genelinde cumhuriyet propagandası yapmaya başladılar. Ancak Rıza Pehlevi'nin bu ideali İngilizlerin çıkarlarına aykırıydı. İngilizlerin emrindeki mollalarda cumhuriyete şiddetle karşı çıkmaya başladı. Mollaların etkisiyle eğitimsiz halk da haliyle cumhuriyete karşı çıktı.
Rıza Han koltuk için cumhuriyet karşıtı mollaları, köy ağalarını, toprak sahiplerini ikna ederek 1925'te oy birliği ile kraliyetini kabul ettirip Pehlevi Hanedanı'nı kurdu.
II. Dünya Savaşı sırasında tahtta bulunan Rıza Pehlevi'nin ülkesi, Britanya ve Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmişti.
Bu işgalcilerin baskılarıyla tahttan çekilen Rıza Şah'ın yerine oğlu Muhammed Rıza Şah Pehlevi getirildi.
Bu noktada hem baba, hem de oğul şah dönemlerinde bir isim dikkatimi çekti; Muhammed Musaddık.
Baba Pehlevi'nin saltanatını ilan ettiği yıllarda görevlerinden uzaklaştırılan Musaddık, oğul Pehlevi döneminde yeniden siyasete dönmüş ve milli politika söylemleriyle halktan destek de bulmuştu.
Özellikle İran petrolleri ile ilgili projeleri ve Sovyetler Birliği ve İngilizlerin, İran'da petrol çıkarmalarına karşı yürüttüğü politikalar geniş halk kitleleri tarafından desteklenmişti. Hazırladığı yasa tasarısı 1951'de meclisten geçti ve şah, meclisin bu kararıyla daha da güçlenen Musaddık'ı başbakanlığa getirmek zorunda kaldı.
Başbakan olan Musaddık, petrolleri kısa sürede millileştirmişti. Tabi bu Haçlının menfaatlerine aykırıydı ve TPAJAX operasyonu adı verilen darbeyle Musaddık görevinden uzaklaştırılmış ve Şah Muhammed Rıza Pehlevi tekrar tek adamlığa getirilmişti.
Bu darbeyi CIA ve MOSSAD'ın yaptığını BBC, 21 belgeyle açıklamış. Obama 2009 yılındaki Mısır gezisinde de bizzat doğrulamıştı.
Şah Rıza Pehlevi döneminde İran, İsrail'in bölgedeki en büyük müttefikiydi. İran gizli servisi SAVAK'ı, Mossad eğitiyordu. İsrail'den milyarlarca dolarlık silah akışı gerçekleşiyordu İran'a.
Bugün batılı güçlerin dilinden düşürmedikleri uranyum zenginleştirmesi, nükleer füzeler ve silah teknolojilerinin temelleri hep o dönemde atılmıştı. İranlı bilim adamları bu temelleri iyi değerlendirip İran'ın bugünkü gücüne kavuşmasını sağlamışlardır.
Tabi değişen dünyada emperyalistlere karşı ezilen hakların sesleri iyice artmaya başlamıştı. Bu çığlık İran'da da yükselmiş 1979 devrimi gerçekleşmişti.
Devrim sonrası bir zamanlar lüksüyle, şatafatıyla, saraylarıyla meşhur Şah, sığınacak bir delik bulamadı. En son sığınmacı olarak Mısır'a gitti ve burada öldü.
İran'da devrim nasıl olmuştu? Özetle solcular ile milli ve manevi değerlere biraz daha fazla önem veren muhafazakarlar, 'VATAN' ortak paydasında birleşmiş ve emperyalizme hayır, demişlerdi. ABD, AB ve İsrail güdümlü iktidarı alaşağı etmişlerdi.
Kim geldi? Humeyni. Humeyni'nin hayatına kısaca baktığımda, iyi bir dini eğitim almış, 60'lı yıllarda Şah'ın yapmak istediği toprak reformu kapsamına dinsel vakıfları da almasıyla yönetime karşı mücadeleye girişmiş, hapse atılmış, ardından Türkiye'ye daha sonra da Irak Necef'e gönderilmişti.
Humeyni "İslam Cumhuriyeti" tabirini hiçbir dönem dilinden düşürmedi. Necef'te de bu söylem ve faaliyetlerine hız verence İran'ın isteğiyle Irak'tan, Fransa'ya sürgün edildi. Ve 79'da solcuların önderliğinde yapılan devrimle ülkesine dönen Humeyni, "İran İslam Cumhuriyetini" ilan etti.
(yarın devam)
İran tarihinde birçok lider çıkarmıştır ama bir Atatürk çıkaramadığı için Atatürk'ten sonraki ülkemiz gibi hep başkalarının ekseninde dolanmıştır.
İncelediğim tarihi belge ve olayları kısaca özetlersek, Rıza Pehlevi yine İran'ı etkili isimlerinden Tabatabai ile 1921'de yaptıkları kansız darbe ile hükümeti istifaya zorlamış ve başarmışlar. Tabatabai Başbakan olur, Rıza Han ise ordu komutanı artı savunma bakanı.
Tabi o dönemlerde İran yönetiminde, Rusya söz sahibi ve Britanya bundan oldukça rahatsız. Çünkü yüz yıllardır kanını emdiği Hindistan'ın elinden çıkmasından korkuyor.
Britanya (İngiltere) hem Hindistan'ın güvenliğini korumak, hem de İran'daki Rus varlığını bitirmek ve söz sahibi olmak için Rıza Pehlevi'ye gaz verir.
1923'te Rıza Pehlevi iktidarı ele geçirdi. Ahmet Şah tıpkı Vahdettin gibi önce İngiliz Büyükelçiliğine oradan da Avrupa'ya kaçtı.
Rıza Pehlevi gücü ele geçirdiği dönemde, emrindeki güçler ülke genelinde cumhuriyet propagandası yapmaya başladılar. Ancak Rıza Pehlevi'nin bu ideali İngilizlerin çıkarlarına aykırıydı. İngilizlerin emrindeki mollalarda cumhuriyete şiddetle karşı çıkmaya başladı. Mollaların etkisiyle eğitimsiz halk da haliyle cumhuriyete karşı çıktı.
Rıza Han koltuk için cumhuriyet karşıtı mollaları, köy ağalarını, toprak sahiplerini ikna ederek 1925'te oy birliği ile kraliyetini kabul ettirip Pehlevi Hanedanı'nı kurdu.
II. Dünya Savaşı sırasında tahtta bulunan Rıza Pehlevi'nin ülkesi, Britanya ve Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmişti.
Bu işgalcilerin baskılarıyla tahttan çekilen Rıza Şah'ın yerine oğlu Muhammed Rıza Şah Pehlevi getirildi.
Bu noktada hem baba, hem de oğul şah dönemlerinde bir isim dikkatimi çekti; Muhammed Musaddık.
Baba Pehlevi'nin saltanatını ilan ettiği yıllarda görevlerinden uzaklaştırılan Musaddık, oğul Pehlevi döneminde yeniden siyasete dönmüş ve milli politika söylemleriyle halktan destek de bulmuştu.
Özellikle İran petrolleri ile ilgili projeleri ve Sovyetler Birliği ve İngilizlerin, İran'da petrol çıkarmalarına karşı yürüttüğü politikalar geniş halk kitleleri tarafından desteklenmişti. Hazırladığı yasa tasarısı 1951'de meclisten geçti ve şah, meclisin bu kararıyla daha da güçlenen Musaddık'ı başbakanlığa getirmek zorunda kaldı.
Başbakan olan Musaddık, petrolleri kısa sürede millileştirmişti. Tabi bu Haçlının menfaatlerine aykırıydı ve TPAJAX operasyonu adı verilen darbeyle Musaddık görevinden uzaklaştırılmış ve Şah Muhammed Rıza Pehlevi tekrar tek adamlığa getirilmişti.
Bu darbeyi CIA ve MOSSAD'ın yaptığını BBC, 21 belgeyle açıklamış. Obama 2009 yılındaki Mısır gezisinde de bizzat doğrulamıştı.
Şah Rıza Pehlevi döneminde İran, İsrail'in bölgedeki en büyük müttefikiydi. İran gizli servisi SAVAK'ı, Mossad eğitiyordu. İsrail'den milyarlarca dolarlık silah akışı gerçekleşiyordu İran'a.
Bugün batılı güçlerin dilinden düşürmedikleri uranyum zenginleştirmesi, nükleer füzeler ve silah teknolojilerinin temelleri hep o dönemde atılmıştı. İranlı bilim adamları bu temelleri iyi değerlendirip İran'ın bugünkü gücüne kavuşmasını sağlamışlardır.
Tabi değişen dünyada emperyalistlere karşı ezilen hakların sesleri iyice artmaya başlamıştı. Bu çığlık İran'da da yükselmiş 1979 devrimi gerçekleşmişti.
Devrim sonrası bir zamanlar lüksüyle, şatafatıyla, saraylarıyla meşhur Şah, sığınacak bir delik bulamadı. En son sığınmacı olarak Mısır'a gitti ve burada öldü.
İran'da devrim nasıl olmuştu? Özetle solcular ile milli ve manevi değerlere biraz daha fazla önem veren muhafazakarlar, 'VATAN' ortak paydasında birleşmiş ve emperyalizme hayır, demişlerdi. ABD, AB ve İsrail güdümlü iktidarı alaşağı etmişlerdi.
Kim geldi? Humeyni. Humeyni'nin hayatına kısaca baktığımda, iyi bir dini eğitim almış, 60'lı yıllarda Şah'ın yapmak istediği toprak reformu kapsamına dinsel vakıfları da almasıyla yönetime karşı mücadeleye girişmiş, hapse atılmış, ardından Türkiye'ye daha sonra da Irak Necef'e gönderilmişti.
Humeyni "İslam Cumhuriyeti" tabirini hiçbir dönem dilinden düşürmedi. Necef'te de bu söylem ve faaliyetlerine hız verence İran'ın isteğiyle Irak'tan, Fransa'ya sürgün edildi. Ve 79'da solcuların önderliğinde yapılan devrimle ülkesine dönen Humeyni, "İran İslam Cumhuriyetini" ilan etti.
(yarın devam)
Akın Aydın / diğer yazıları
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024