Ne Avrupasında, ne Amerikasında ve ne de dünyanın bilmem hangi ülkesinde barışı isteyen bir lider kalmış mı?
Evet kalmış, o da Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı, insan haklarının gerçek savunucusu, korkutulamayan, satın alınamayan, eğilip bükülmeyen, bilge insan, bilge lider Prof. Dr. Sayın Haydar Baş Beyefendidir.
İnsanı savaşta bile ne korur? Savaşa, nefrete nasıl direnilir, nasıl karşı koyulur? Nasıl su dökeriz savaşın ateşine?
Birlik ve beraberlikle, dayanışmayla, ölürken bile diğerinin elini tutan, diğerini kurtarmaya çalışan insanların varlığıyla?
İşte böyle insanların yetişmesi ve varlığı için varlığını adayan insandır Sayın Baş.
Ateşle oynamak, hepimiz biliriz ki tehlikelidir. Bahçemizi, ormanımızı, evimizi yakabiliriz. Hatta daha da dikkatsiz ve özensiz davranırsak o evin, o bahçenin, ormanın içinde kendimizi ve yakınlarımızı da yakabiliriz.
Ülkede ve bölgede yaşanan biraz da ve dahi fazlasıyla budur. Fütursuzca ateşle oynanmaktadır. O ateş şimdiden çok evi yaktı, çok ocak söndürdü.
Savaşlar, çatışma ortamı, anlatmaya çalıştığımız gibi tehlikeli bir ateş oyununa benzer. İşte o ateşin temel yakıtı nefrettir.
Nefret soğukkanlı da olabilen bir yıkıcılıktır. Nefret, alanını sürekli genişletmek ister. Sevgiyi, dayanışma çabasını öteleyerek kendisine alan açar. İşte bu kertede nefretin önüne set çeken, bu alanı sevgi, birlik ve beraberliğe dönüştürme mücadelesi veren Sayın Baş, insanımızı mânevi ve milli değerler etrafında birleştirmeye yönelik "Ehl-i Beyt", "Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" konulu sempozyum ve programlar ile sahada, çok önemli yapıtlarıyla zihinlerde sevgi ve dayanışmayı besleyen yolların önderliğini yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir.
Bir de şu açıdan bakalım;
Çatışmanın sosyal hayatın kaçınılmaz bir parçası olduğu ve özellikle de haksızlıkların giderilmesi için girilen çatışmaların gerekliliği düşünüldüğünde, amaç çatışmasız bir dünya hayali yerine, çatışmaları şiddet içermeyen ve toplumsal değişime zemin hazırlayan bir forma dönüştürmek olmalıdır. Böyle olunca da, çatışma ve dil ilişkisi yapıcı ve yıkıcı yönleriyle dikkatle ele alınmalıdır.
Çatışmalarda dilin günlük hayattaki kullanımı, eşitsizlikleri ve anlaşmazlıkları açığa çıkarırken siyasetçiler, kanaat önderleri ve medya tarafından nefreti tırmandırmak veya kamuoyunu yönlendirecek ayrımcı politikaları ya da fiziksel güç kullanımını meşrulaştırmak için de kullanılır.
Sadece toplum içinde değil, toplumlar ve devletler arasındaki çatışmalarda da kullanılan bir çatışma dili vardır. Bugün tanık olduğumuz, ülkelerin siyasi liderlerinin söylemleri bunun somut örnekleridir.
Bilgi aktarma ve iletişimi sağlama işlevleriyle dil, çatışmaları hem teşvik etmek ve tırmandırmak hem de önlemek ve çözümlemek amacıyla kullandığımız en önemli araçtır.
Ve bu aracı barış için kullanan tek kalmış lider Prof. Dr. Haydar Baş'a teşekkür, bir minnet ve bir vefa borcumuzdur.
Evet kalmış, o da Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı, insan haklarının gerçek savunucusu, korkutulamayan, satın alınamayan, eğilip bükülmeyen, bilge insan, bilge lider Prof. Dr. Sayın Haydar Baş Beyefendidir.
İnsanı savaşta bile ne korur? Savaşa, nefrete nasıl direnilir, nasıl karşı koyulur? Nasıl su dökeriz savaşın ateşine?
Birlik ve beraberlikle, dayanışmayla, ölürken bile diğerinin elini tutan, diğerini kurtarmaya çalışan insanların varlığıyla?
İşte böyle insanların yetişmesi ve varlığı için varlığını adayan insandır Sayın Baş.
Ateşle oynamak, hepimiz biliriz ki tehlikelidir. Bahçemizi, ormanımızı, evimizi yakabiliriz. Hatta daha da dikkatsiz ve özensiz davranırsak o evin, o bahçenin, ormanın içinde kendimizi ve yakınlarımızı da yakabiliriz.
Ülkede ve bölgede yaşanan biraz da ve dahi fazlasıyla budur. Fütursuzca ateşle oynanmaktadır. O ateş şimdiden çok evi yaktı, çok ocak söndürdü.
Savaşlar, çatışma ortamı, anlatmaya çalıştığımız gibi tehlikeli bir ateş oyununa benzer. İşte o ateşin temel yakıtı nefrettir.
Nefret soğukkanlı da olabilen bir yıkıcılıktır. Nefret, alanını sürekli genişletmek ister. Sevgiyi, dayanışma çabasını öteleyerek kendisine alan açar. İşte bu kertede nefretin önüne set çeken, bu alanı sevgi, birlik ve beraberliğe dönüştürme mücadelesi veren Sayın Baş, insanımızı mânevi ve milli değerler etrafında birleştirmeye yönelik "Ehl-i Beyt", "Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" konulu sempozyum ve programlar ile sahada, çok önemli yapıtlarıyla zihinlerde sevgi ve dayanışmayı besleyen yolların önderliğini yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir.
Bir de şu açıdan bakalım;
Çatışmanın sosyal hayatın kaçınılmaz bir parçası olduğu ve özellikle de haksızlıkların giderilmesi için girilen çatışmaların gerekliliği düşünüldüğünde, amaç çatışmasız bir dünya hayali yerine, çatışmaları şiddet içermeyen ve toplumsal değişime zemin hazırlayan bir forma dönüştürmek olmalıdır. Böyle olunca da, çatışma ve dil ilişkisi yapıcı ve yıkıcı yönleriyle dikkatle ele alınmalıdır.
Çatışmalarda dilin günlük hayattaki kullanımı, eşitsizlikleri ve anlaşmazlıkları açığa çıkarırken siyasetçiler, kanaat önderleri ve medya tarafından nefreti tırmandırmak veya kamuoyunu yönlendirecek ayrımcı politikaları ya da fiziksel güç kullanımını meşrulaştırmak için de kullanılır.
Sadece toplum içinde değil, toplumlar ve devletler arasındaki çatışmalarda da kullanılan bir çatışma dili vardır. Bugün tanık olduğumuz, ülkelerin siyasi liderlerinin söylemleri bunun somut örnekleridir.
Bilgi aktarma ve iletişimi sağlama işlevleriyle dil, çatışmaları hem teşvik etmek ve tırmandırmak hem de önlemek ve çözümlemek amacıyla kullandığımız en önemli araçtır.
Ve bu aracı barış için kullanan tek kalmış lider Prof. Dr. Haydar Baş'a teşekkür, bir minnet ve bir vefa borcumuzdur.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023