Washington'daki diplomatik kaynaklar, Türkiye'nin, bulunduğu bölgede ulusal çıkarlarını ilgilendiren bir kriz çıktığı takdirde, Avrupa gücü, "NATO imkanlarını kullanmasa dahi" hem karara, hem de girişime mutlaka katılmak istediğine dikkati çekiyorlar. Bu kaynaklar,Kıbrıs ve Yukarı Karabağ örneklerini vererek, bu bölgelerden birinde, NATO'yu karıştırmadan, herhangi bir nedenle Avrupa gücü yerleştirilmesi durumunda, Türkiye'nin çok rahatsız olacağına dikkati çekiyorlar.
Güven sorunu
Türkiye'nin, NATO müttefikleri arasındaki anlaşmazlıklarda NATO gücünün müdahil olmayacağına ilişkin Amsterdam anlaşmasının güvence gösterilmesine karşılık, AGSK çerçevesinde ayrıca bir güvence arayışında olduğu belirtiliyor. Avrupa Birliği ile Türkiye arasında uzlaşma arayışındaki ABD'nin Savunma Bakanı Rumsfeld'in, Türkiye'yi yumuşatmak amacıyla, "ABD güvencesi" önerebileceği de Washington'da konuşulan konular arasında yer alıyor.
ABD katalizörü
AB üyesi olmadığı için Avrupa gücü girişiminden dışlanmak istenen Türkiye, bu durumda, Avrupa gücünün, NATO imkanlarından yararlanmasına karşı çıkıyor. AGSK, görünür gelecekte ABD'nin özellikle istihbarat, komuta-kontrol ve hava nakliye olanaklarına ihtiyaç duymayı sürdüreceğinden, Washington'ın, Avrupa gücü üzerindeki nüfuzu da kuvvetli bulunuyor. Bu çerçevede AB ülkelerinden, "NATO imkanı olsun ya da olmasın", Avrupa gücünün kurulmasına ilişkin kararlı sesler yükselirken ABD, Türkiye'ye güvence vererek, AB ile Türkiye arasında arabuluculuk yapmak istiyor.