ABD Başkanı Barack Obama, Ortadoğu'da selefi George Bush'tan daha farklı bir tutum izleyeceğine dair sinyaller verdi ancak uzmanlara göre ABD, özellikle Filistin meselesinde farklı bir tutum benimsemeyecek.
Yeni Amerikan yönetimin dış politika çizgisi, hangi yönleriyle Bush yönetiminden ayrılıyor? Uzmanlar, bu soruya iki şekilde cevap veriyor. İlk olarak, ABD'nin Rusya ve Asya politikasının yanı sıra Irak ve Afganistan gibi savaş bölgelerindeki politikasında ve Tahran'a yönelik tutumunda değişiklikler olacak. Ancak ABD'nin genelde Ortadoğu, özelde İsrail ve Filistin meselesine yönelik dış politikasında büyük değişiklikler beklenmemeli.Obama'nın özel Ortadoğu temsilcisi George Mitchell'in yeni yönetimin ılımlı yaklaşımını ve açık siyasi tavrını ortaya koyması bekleniyor. Ancak İsrail ile Filistin arasında kısa bir dönem içinde kalıcı barış sağlanması gibi beklentiler çok da gerçekçi görülmüyor. Obama göreve gelir gelmez, İsrail'e ve İslam Dünyası'na olumlu mesajlar gönderdi. Obama Tel Aviv'e şu sözlerle seslendi: "Amerika, İsrail'in güvenliği konusunda kendisini sorumlu hissediyor. Biz İsrail'in tehditlere karşı meşru müdafaa hakkını her zaman destekleyeceğiz. Hamas, yıllar boyunca masum İsraillilerin üzerine roket yağdırdı. Hiç bir demokratik yönetim, halkının karşı karşıya olduğu böyle bir tehlikeyi hoşgörüyle karşılayamaz."
Obama'nın tarzı 'çok taraflılık'ABD Başkanı Barack Obama, Arap kanalı El Arabiye'ye verdiği ve büyük yankı uyandıran söyleşide, İslam dünyasına da dostça mesajlar gönderdi: "Müslüman dünyasına karşı görevim, insanlara Amerikalıların onların düşmanı olmadığını söylemek. Bizim de hatalarımız oldu, biz de mükemmel değiliz. Ancak kesin olan bir şey var: Biz sömürgeci bir zihniyetle kurulmadık. Size söylüyorum: 20, 30 yıl önce birbirimiz için beslediğimiz saygıyı yeniden kazanmamak ve o günkü ortaklığımızı bugün yeniden kurmamak için hiç bir mantıklı neden yok. Ayrıca insanlar beni söylediklerimle değil, yaptıklarımla değerlendirmeliler."
Suriye faktörüObama'nın danışmanları, İsrail'deki seçim sonuçlarının barış sürecini geriye götürdüğü konusunda hemfikir. Washington, İsrail seçimlerinden kıl payı farkla ikinci parti olarak çıkan Likud Partisi'nin Genel Başkanı Benjamin Netanyahu'nun gelecekte anahtar rol üstelenebileceğini düşünüyor. Netanyahu, barış sürecindeki katı tutumu ve Golan tepelerini Suriye'ye geri vermek istememesi nedeniyle eleştirilere hedef olmuştu. Uzmanlar, Suriye'nin Ortadoğu barış sürecindeki öneminin görmezden gelinmemesi uyarısında bulunuyor. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın barış için çaba göstermek üzere teşvik edilmesi gerektiği belirtiliyor. Suriye'nin süreçte rol alması, ancak İsrail'in Golan Tepeleri'nden çekilmesi halinde mümkün. Golan Tepeleri, 1967 yılında İsrail ile Arap komşuları Mısır, Ürdün ve Suriye arasında yaşanan 'Altı Gün Savaşı'ndan sonra, İsrail tarafından işgal edilmişti.
Yeni Amerikan yönetimin dış politika çizgisi, hangi yönleriyle Bush yönetiminden ayrılıyor? Uzmanlar, bu soruya iki şekilde cevap veriyor. İlk olarak, ABD'nin Rusya ve Asya politikasının yanı sıra Irak ve Afganistan gibi savaş bölgelerindeki politikasında ve Tahran'a yönelik tutumunda değişiklikler olacak. Ancak ABD'nin genelde Ortadoğu, özelde İsrail ve Filistin meselesine yönelik dış politikasında büyük değişiklikler beklenmemeli.Obama'nın özel Ortadoğu temsilcisi George Mitchell'in yeni yönetimin ılımlı yaklaşımını ve açık siyasi tavrını ortaya koyması bekleniyor. Ancak İsrail ile Filistin arasında kısa bir dönem içinde kalıcı barış sağlanması gibi beklentiler çok da gerçekçi görülmüyor. Obama göreve gelir gelmez, İsrail'e ve İslam Dünyası'na olumlu mesajlar gönderdi. Obama Tel Aviv'e şu sözlerle seslendi: "Amerika, İsrail'in güvenliği konusunda kendisini sorumlu hissediyor. Biz İsrail'in tehditlere karşı meşru müdafaa hakkını her zaman destekleyeceğiz. Hamas, yıllar boyunca masum İsraillilerin üzerine roket yağdırdı. Hiç bir demokratik yönetim, halkının karşı karşıya olduğu böyle bir tehlikeyi hoşgörüyle karşılayamaz."
Obama'nın tarzı 'çok taraflılık'ABD Başkanı Barack Obama, Arap kanalı El Arabiye'ye verdiği ve büyük yankı uyandıran söyleşide, İslam dünyasına da dostça mesajlar gönderdi: "Müslüman dünyasına karşı görevim, insanlara Amerikalıların onların düşmanı olmadığını söylemek. Bizim de hatalarımız oldu, biz de mükemmel değiliz. Ancak kesin olan bir şey var: Biz sömürgeci bir zihniyetle kurulmadık. Size söylüyorum: 20, 30 yıl önce birbirimiz için beslediğimiz saygıyı yeniden kazanmamak ve o günkü ortaklığımızı bugün yeniden kurmamak için hiç bir mantıklı neden yok. Ayrıca insanlar beni söylediklerimle değil, yaptıklarımla değerlendirmeliler."
Suriye faktörüObama'nın danışmanları, İsrail'deki seçim sonuçlarının barış sürecini geriye götürdüğü konusunda hemfikir. Washington, İsrail seçimlerinden kıl payı farkla ikinci parti olarak çıkan Likud Partisi'nin Genel Başkanı Benjamin Netanyahu'nun gelecekte anahtar rol üstelenebileceğini düşünüyor. Netanyahu, barış sürecindeki katı tutumu ve Golan tepelerini Suriye'ye geri vermek istememesi nedeniyle eleştirilere hedef olmuştu. Uzmanlar, Suriye'nin Ortadoğu barış sürecindeki öneminin görmezden gelinmemesi uyarısında bulunuyor. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın barış için çaba göstermek üzere teşvik edilmesi gerektiği belirtiliyor. Suriye'nin süreçte rol alması, ancak İsrail'in Golan Tepeleri'nden çekilmesi halinde mümkün. Golan Tepeleri, 1967 yılında İsrail ile Arap komşuları Mısır, Ürdün ve Suriye arasında yaşanan 'Altı Gün Savaşı'ndan sonra, İsrail tarafından işgal edilmişti.