Dün Almanya'da gerçekleştirilen 4. Alman İslam Konferansı Zirvesi'ne İslam dinine kurumsal statü verilmesine ilişkin tartışmalar damgasını vurdu. DİTİB muhatap alınmayı isterken, bazı gruplar buna karşı çıktı.
Almanya'da İslam Konferansı'na üye olan Müslüman örgütler, Federal Alman Hükümeti'nden dini bir cemaat olarak tanınmayı talep ediyor. Bu örgütlerin dini bir cemaat olarak tanınması durumunda, bu kuruluşlar kamu kurumları nezdinde kiliseler ile eşit statüye kavuşacak! Kısa adı DİTİB olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin yetkilisi Bekir Alboğa, İslam Konferansı'ndan en önemli beklentilerinin dini bir cemaat olarak tanınmak olduğunu dile getirdi. Alboğa, şunları söyledi: "İşin başından beri biz bu süreç içinde doğru anlaşılmamızı ve doğru algılanmamızı arzu ettik. Ve yapımız itibariyle dini cemaat olmaya son derece müsait olduğumuzu ifade ettik. Yavaş yavaş bunun anlaşıldığı kanaatindeyiz. Geçen gün İçişleri Bakanı Dr. Schäuble, yapmış olduğu bir söyleşide DİTİB'deki son gelişmelerden sonra bu alanda kendisinin son derece sevindiğini ifade etti. İslam Konferansı'na paralele DİTİB'teki bir takım gelişmeler oturumdan sonra Alman kamuoyu tarafından daha iyi algılanabilecek."
İslam Konseyi karşı çıkıyorİslam Konseyi Başkanı Ali Kızılkaya ise belirli bir örgütün dini cemaat olarak tanınmasına karşı çıkıyor. Kızılkaya, "Belli bir teşkilatın değil, burada Müslümanların, bütün camii ve destekli olan kurumların dini cemaat olarak tanınması gerekiyor. Bu tabii ki İslam Konferansı'nın yetkisinde olan bir şey değil. İslam Konferansı belki burada bir tavsiyede bulunabilir. Almanya'nın federal yapısı gereği din - devlet ilişkileri eyaletler bazında düzenlendiği için bu eyaletlere yönelik bir tavsiye kararı çıkabilir" şeklinde konuştu. Kızılkaya, DİTİB'in de üyesi olduğu Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi'ne böyle bir statü verilmesinin daha uygun olacağını savundu. İslam Konferansı'nın üyelerinden Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu İkinci Başkanı Ali Ertan Toprak da, kiliselerle aynı yasal haklara sahip olmak istediklerini, Alevilerin bu konuda yol kat ettiğini belirtti. Toprak, "Bu İslam Konferansı'na katılan tüm kurumlar arasında şimdiye kadar inanç grubu olarak kabul edilen Alman Anayasası'na göre tek grup biziz. Bu nedenle geçen yıldan beri Alman devlet okullarında Alevilik derslerini vermeye başladık. Biz kamusal statüye de ulaşmak istiyoruz. Kiliseler bu statüye sahip. Önümüzdeki hedef bu" sözleriyle İslam Konferansı'ndan somut beklentileri dile getirdi. Almanya'da Eylül ayında genel seçimlerin yapılacak olması nedeniyle son kez toplanacak olan İslam Konferansı'nda, çalışma gruplarında hazırlanan raporlar ele alınacak. Çalışma gruplarında Almanya'da yapılması planlanan camilerden, Müslümanlar kız öğrencilerin yüzme derslerine katılmasına, din derslerine kadar farklı konular ele alındı.
Almanya'da İslam Konferansı'na üye olan Müslüman örgütler, Federal Alman Hükümeti'nden dini bir cemaat olarak tanınmayı talep ediyor. Bu örgütlerin dini bir cemaat olarak tanınması durumunda, bu kuruluşlar kamu kurumları nezdinde kiliseler ile eşit statüye kavuşacak! Kısa adı DİTİB olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin yetkilisi Bekir Alboğa, İslam Konferansı'ndan en önemli beklentilerinin dini bir cemaat olarak tanınmak olduğunu dile getirdi. Alboğa, şunları söyledi: "İşin başından beri biz bu süreç içinde doğru anlaşılmamızı ve doğru algılanmamızı arzu ettik. Ve yapımız itibariyle dini cemaat olmaya son derece müsait olduğumuzu ifade ettik. Yavaş yavaş bunun anlaşıldığı kanaatindeyiz. Geçen gün İçişleri Bakanı Dr. Schäuble, yapmış olduğu bir söyleşide DİTİB'deki son gelişmelerden sonra bu alanda kendisinin son derece sevindiğini ifade etti. İslam Konferansı'na paralele DİTİB'teki bir takım gelişmeler oturumdan sonra Alman kamuoyu tarafından daha iyi algılanabilecek."
İslam Konseyi karşı çıkıyorİslam Konseyi Başkanı Ali Kızılkaya ise belirli bir örgütün dini cemaat olarak tanınmasına karşı çıkıyor. Kızılkaya, "Belli bir teşkilatın değil, burada Müslümanların, bütün camii ve destekli olan kurumların dini cemaat olarak tanınması gerekiyor. Bu tabii ki İslam Konferansı'nın yetkisinde olan bir şey değil. İslam Konferansı belki burada bir tavsiyede bulunabilir. Almanya'nın federal yapısı gereği din - devlet ilişkileri eyaletler bazında düzenlendiği için bu eyaletlere yönelik bir tavsiye kararı çıkabilir" şeklinde konuştu. Kızılkaya, DİTİB'in de üyesi olduğu Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi'ne böyle bir statü verilmesinin daha uygun olacağını savundu. İslam Konferansı'nın üyelerinden Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu İkinci Başkanı Ali Ertan Toprak da, kiliselerle aynı yasal haklara sahip olmak istediklerini, Alevilerin bu konuda yol kat ettiğini belirtti. Toprak, "Bu İslam Konferansı'na katılan tüm kurumlar arasında şimdiye kadar inanç grubu olarak kabul edilen Alman Anayasası'na göre tek grup biziz. Bu nedenle geçen yıldan beri Alman devlet okullarında Alevilik derslerini vermeye başladık. Biz kamusal statüye de ulaşmak istiyoruz. Kiliseler bu statüye sahip. Önümüzdeki hedef bu" sözleriyle İslam Konferansı'ndan somut beklentileri dile getirdi. Almanya'da Eylül ayında genel seçimlerin yapılacak olması nedeniyle son kez toplanacak olan İslam Konferansı'nda, çalışma gruplarında hazırlanan raporlar ele alınacak. Çalışma gruplarında Almanya'da yapılması planlanan camilerden, Müslümanlar kız öğrencilerin yüzme derslerine katılmasına, din derslerine kadar farklı konular ele alındı.