Türkiye, AB ile yürüttüğü tam üyelik müzakerelerinde "Çevre" faslının açılmasıyla 12'inci fasılda müzakerelere başladı. Türkiye, bu süreçte çevre standartlarını AB düzeyine yükseltmeye çalışacak. Çevre faslının, hava kirliliğinden katı atıkların depolanmasına, arıtma tesislerinden temiz enerjiye kadar birçok konuyu kapsayan en maliyetli fasıllardan biri olduğu belirtiliyor. Bölgesel Çevre Merkezi (REC Türkiye) adlı kuruluşun Direktör Yardımcısı Kerem Okumuş, çevre başlığı kapsamında müzakereye başlamış Türkiye'nin bir üyelik perspektifinin bulunmamasının en önemli sorunu oluşturduğunu belirterek, şunları söyledi: "Üyelik perspektifi olmayan bir ülkede teknik müzakerelerin yürümesi çok zor. O nedenle eğer Türkiye'nin 2014 gibi bir üyelik perspektifi olsaydı müzakereler çok daha anlamlı geçecekti ve Türkiye müzakere ederken vatandaşlar, kurumlar, şirketler de konuyu çok daha ciddiye alacaklardı. O nedenle Türkiye'de bu perspektifin olmayışı önümüzdeki en önemli problemlerden bir tanesi."
Maliyeti 80 milyar Euro Okumuş, çevre mevzuatının uyumunun maliyeti olan 70 - 80 milyar Euronun 25 - 30 milyarlık bölümünü, özel sektörün kendi finansmanıyla karşılaması gerektiğine dikkat çekerek, "Özel sektör burada çok yalnız. Çünkü hem yerel yönetimlerin hem kamunun yapacağı yatırımlara çok düşük ve kısıtlı da olsa AB'den mali yardım sağlamak mümkün. Ama özel sektör yapacağı yatırımların finansmanını mutlaka kendisinin karşılaması lazım. Bu kendi finansal kaynaklardan olacağı gibi ticari bankalardan, uluslararası finans kuruluşlarından da karşılanabilir" dedi.