ABD Yönetimi ülke içi istihdamı artırabilmek, çığ gibi büyümekte olan işsizliğin önüne geçebilmek ve tüketim taleplerini üretim süreciyle canlandırabilmek için seferberlik başlatmış durumda.
Geçtiğimiz haftalarda Başkan Bush tarafından Türkiye'dekine benzer "Vergi Barışı" uygulamasına start verilmesi bu çalışmaların bir yansıması.
Yönetimin maliye bürokratları , Avrupa Birliği ile aralarında son yıllara doğru Avrupa lehine gelişen dış ticaret rakamlarının ortaya koyduğu tabloyu iyi irdelemek ve kendi lehlerine çevirebilmek için sözkonusu ülkelerle dirsek temasındalar.
Başını Almanya ve Fransa'nın çektiği AB ile ABD arasındaki ekonomik ve siyasal rekabette, ABD siyasal açıdan da etkinliğini yitirmekle karşı karşıya. ABD, bu görüşü kabullenmek istemese de özellikle Irak Krizi sırasında ABD'nin Avrupa Birliği ülkelerinin görüş ve desteğini alma çabası bu görüşü doğruluyor.
BM kararına rağmen "gerekirse tek başıma da savaşırım" diyen ABD, uluslararası meşruiyet ve lojistik destek için bu ülkelerin görüşünü almak zorunda kalacak.
AB'ye üye yapılmaya çalışılan NATO müttefiki Türkiye'nin ve birliğin üçüncü ülkesi konumundaki İngiltere'nin ileriye dönük olarak ABD'ye daha temkinli yaklaşacakları bir gerçek.
1996 Dayton Anlaşması ile Balkanlar'a konuşlanan ABD, Boşnak sivillere karşı sürdürülen Sırp paramiliter gruplarının lokal tacizlerini önleyebilmiş değil. Bölgedeki uluslararası misyon, asli görevinden ziyade kurumsal olarak bölgeye çöreklenmeye çalışan ABD şirketlerine çalışıyor.
Aynı süreci Afganistan Operasyonu ile Karzai destekli yeni hükümetle devam ettiren ABD, dünyanın en teşkilatlı uyuşturucu trafiğine sahip bu ülkedeki doğal gaz geçiş ve kontrol sistemleri ile işletiyor.
Kazakistan ve Gürcistan ile yeraltı kaynaklarının işletilmesi, Türkmenistan ve Özbekistan ile doğalgazın taşınma güzergahları konusunda ekonomik ağırlık kazanmak isteyen ABD, hinterland mahiyetindeki petrolle ilgili taleplerini Irak üzerinden temin ve garanti etmek istiyor.
Dünya petrollerinin yaklaşık yüzde 60'ını sağlayan Kafkas ve Ortadoğu ülkeleri ABD için vazgeçilmez öncelik.
"Çıktı çıkacak" Irak Savaşı'nın sıcak gündeminde bile Rusya ve Fransa, savaş sonrası petrol bölgelerinin statüsünde yeralabilmek için (Irak'a yönelik ambargoya rağmen) Iraklı petrol çevreleriyle münasebetlerini sıkılaştırdılar
Bu gelişmeleri yakından takip eden ABD, yanına sadık müttefiki İngiltere ve İsrail'le birlikte "vazgeçilmez, pasif müttefik" Türkiye'yi alarak zaman zaman petrol taleplerini dile getiriyor.
Uluslararası çıkarları uğruna ulusların çıkarlarını riske atmaktan çekinmeyen ABD'yi "olmayası Irak harekatı" öncesi bir kez daha bu perspektiften yorumlamak gerek.