İngiltere'de hükümetin ırkçı çatışmaların şiddetini giderek artırdığı Bradford kentiyle ilgili olarak hazırlattığı rapor, kentte yaşayan herkesin içini ırk ayrımından doğan şiddetin korkusunun sardığını ortaya koydu.
Irklar Eşitliği Komisyonu'nun eski başkanı Lord Ouseley'e hazırlatılan raporda, ırklar arasındaki tolerans azaldıkça, halkın arasında yayılan bu korku havasının daha da arttığına işaret edilirken, bu durumun aşılması için yapılması gerekenlere de yer veriliyor.
Çatışmaların başlamasından aylar önce hazırlatılmaya başlanan rapor, öncelikle kentin çeşitli ırklara göre bölünmesi ve her bir bölgenin adeta bir ırkın "kurtarılmış bölgesi" haline getirilmesine izin verilmesini eleştiriyor.
Rapor ayrıca, okul müfredatlarında ırklar arasındaki anlayışı özendirici unsurların azlığına da dikkat çekerken, kentin idarecilerinin bu sorunları merkezi hükümete iletmekte geç ve yetersiz kaldıklarını vurguluyor. Polisin davranış ve uygulamalarının da eleştirildiği raporda, polisin zaman zaman ırkçı görünmemek adına yanlış uygulamalar yaptığı, kimi zaman da sorumluluklarını bile unutup ırkçı davranabildiği belirtiliyor.
Halkın ırk ayrımına ilişkin konularda açıkça konuşmaktan korktuğunu, toplumun büyük bölümünün bu konulardaki gerçek duygularını saklamak durumunda kaldığını da ortaya koyan raporda, "vatandaş sadece bundan değil, ırkçıların hedefi haline gelmemek adına çete kültürüyle ve uyuşturucu ticaretiyle savaştan da çekiniyor" ifadesine yer veriliyor.
Okullarda mutlaka iyi hazırlanmış vatandaşlık dersleri verilmesi önerilen raporda, böylece çocukların mensup oldukları ırkın dışındaki ırklara saygı göstermeyi ve yaşam hakkı tanımayı öğrenmeleri gerektiğine işaret ediliyor.
Toplum liderlerine daha sorumlu davranmaları çağrısı da yapılan raporda, polisin çalışma metodlarının da mutlaka ele alınıp reforma tabi tutulması gerektiği vurgulanıyor.
Irklar Eşitliği Komisyonu'nun eski başkanı Lord Ouseley'e hazırlatılan raporda, ırklar arasındaki tolerans azaldıkça, halkın arasında yayılan bu korku havasının daha da arttığına işaret edilirken, bu durumun aşılması için yapılması gerekenlere de yer veriliyor.
Çatışmaların başlamasından aylar önce hazırlatılmaya başlanan rapor, öncelikle kentin çeşitli ırklara göre bölünmesi ve her bir bölgenin adeta bir ırkın "kurtarılmış bölgesi" haline getirilmesine izin verilmesini eleştiriyor.
Rapor ayrıca, okul müfredatlarında ırklar arasındaki anlayışı özendirici unsurların azlığına da dikkat çekerken, kentin idarecilerinin bu sorunları merkezi hükümete iletmekte geç ve yetersiz kaldıklarını vurguluyor. Polisin davranış ve uygulamalarının da eleştirildiği raporda, polisin zaman zaman ırkçı görünmemek adına yanlış uygulamalar yaptığı, kimi zaman da sorumluluklarını bile unutup ırkçı davranabildiği belirtiliyor.
Halkın ırk ayrımına ilişkin konularda açıkça konuşmaktan korktuğunu, toplumun büyük bölümünün bu konulardaki gerçek duygularını saklamak durumunda kaldığını da ortaya koyan raporda, "vatandaş sadece bundan değil, ırkçıların hedefi haline gelmemek adına çete kültürüyle ve uyuşturucu ticaretiyle savaştan da çekiniyor" ifadesine yer veriliyor.
Okullarda mutlaka iyi hazırlanmış vatandaşlık dersleri verilmesi önerilen raporda, böylece çocukların mensup oldukları ırkın dışındaki ırklara saygı göstermeyi ve yaşam hakkı tanımayı öğrenmeleri gerektiğine işaret ediliyor.
Toplum liderlerine daha sorumlu davranmaları çağrısı da yapılan raporda, polisin çalışma metodlarının da mutlaka ele alınıp reforma tabi tutulması gerektiği vurgulanıyor.