Japonya'daki deprem ve ardından gelen tsunami dünya genelinde sayıları giderek artan nükleer enerji santrallerinin sorgulanmasına yol açtı
Japonya'daki deprem ve tsunami felaketinin ardından ortaya çıkan nükleer tehdit, dünya genelinde sayıları giderek artan nükleer enerji santrallerinin sorgulanmasına yol açtı. Japonya'daki Fukuşima nükleer santralindeki patlamalar ve sonrasında başlayan tartışma dünya basınında da geniş yer bulurken, birçok ülke de nükleer enerji stratejilerini gözden geçirmeye başladı. İngiliz Guardian gazetesi, Japonya'daki felaketin ardından ABD, Hindistan, Çin, Endonezya ve Türkiye'deki çevreci grupların yeni santrallerden vazgeçilmesi ya da güvenlik standartlarının büyük oranda yükseltilmesi çağrısında bulunduklarını bildirdi. Merkezi Viyana'da bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na göre, dünya genelinde, faal durumdaki 442 ticari nükleer santralin yüzde 20'si önemli derecede sismik faaliyetin olduğu bölgelerde inşa edilmiş durumda. Artan enerji ihtiyacını karşılamak için 20 yıl içinde 350 yeni santral inşa edilmesinin planlandığını belirten Guardian, bu durumun bir doğal felaket sonucu nükleer facia riskini artırdığını bildirdi. Greenpeace Hindistan üyesi Karuna Raina, "Japonya'dakilerin depreme dayanıklı ve felaketlere en hazırlıklı santraller olduğu söyleniyordu. Ama bakın ne oldu" ifadesini kullandı. Bu arada Japonya'daki depremden sonra Fukuşima nükleer santralinde Çernobil benzeri bir kazanın meydana gelme ihtimalinin bulunmadığı bildirildi. Ulusal Strateji Bakanı Koyçiro Genba, Nükleer Güvenlik kurumu'na dayanarak, Jiji ajansında yayımlanan açıklamasında, "Çernobil olasılığı kesinlikle yok" ifadesini kullandı. Ukrayna'da, 1986'da dünyanın en büyük nükleer kazası olan Çernobil'deki nükleer reaktörün patlaması nedeniyle bölgeden 130 bin kişi tahliye edilmiş, Ukrayna ve Avrupa'da yüzbinlerce kişi radyasyondan etkilenmişti. Patlamada 31 kişi ölmüştü.Japon hükümeti, Fukuşima nükleer santralinin 3 numaralı biriminde meydana gelen patlamada biri ağır 11 kişinin yaralandığını açıklamıştı.
Türkiye risk altındaTürkiye'nin de Akkuyu'da üç nükleer santral inşa etmeyi planladığı hatırlatılan haberde, "Santralin yapılacağı bölge Ecemiş Fay Hattı'nın birkaç kilometre yakınında ve geçmişte büyük depremlerin olduğu bölgede" denildi. Guardian yazarı Julian Glover ise nükleer enerjinin kaderinin Japonya'da belirleneceğini belirterek, santralde durumun kontrol altına alınamaması halinde nükleer enerjiye güveninin tamamen kaybedileceğini yazdı. Japonya'daki deprem ve ardından meydana gelen tsunaminin ardından nükleer felaket tehlikesinin baş göstermesi, nükleer enerjinin yıllardır tartışıldığı Almanya'da bu konunun tekrar gündeme gelmesine neden oldu. Almanya'da yaklaşık 50 bin kişi, Neckarwestheim nükleer elektrik santraliyle Stuttgart arasında 45 kilometrelik insan zinciri oluşturdu. Göstericiler, Angela Merkel hükümetinden, 17 nükleer santralin 12 yıl daha açık kalmasına karar verdiği nükleer enerji politikasını terk ederek mevcut santrallerin kapatılmasını istedi. Tartışmalar üzerine Almanya'da hükümet de harekete geçti. Çevre, dışişleri ve içişleri bakanlarıyla kriz toplantısı yapan Başbakan Merkel, nükleer santrallerdeki güvenlik standartlarının gözden geçirileceğini açıkladı. Nükleer enerji santrali üretiminde dünyada ikinci sırada yer alan Fransa'da ise "Ekoloji ve Yeşil Hareketi", gelecek yıl düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimleri için yürütülecek kampanyada, bu konuyu ön plana çıkartacağı sözünü verdi. Yeşil Parti'nin önemli isimlerinden Daniel Cohn-Bendit, nükleer enerji santrallerinin inşası konusunda ülkede referandum düzenlenmesini istedi. Başbakan Francois Fillon ise eleştirilere karşı yaptığı açıklamada, ülkedeki nükleer enerji santrallerin güvenli olduğunu ve bu alandaki yatırımların durdurulmayacağını söyledi.
Japonya'daki deprem ve tsunami felaketinin ardından ortaya çıkan nükleer tehdit, dünya genelinde sayıları giderek artan nükleer enerji santrallerinin sorgulanmasına yol açtı. Japonya'daki Fukuşima nükleer santralindeki patlamalar ve sonrasında başlayan tartışma dünya basınında da geniş yer bulurken, birçok ülke de nükleer enerji stratejilerini gözden geçirmeye başladı. İngiliz Guardian gazetesi, Japonya'daki felaketin ardından ABD, Hindistan, Çin, Endonezya ve Türkiye'deki çevreci grupların yeni santrallerden vazgeçilmesi ya da güvenlik standartlarının büyük oranda yükseltilmesi çağrısında bulunduklarını bildirdi. Merkezi Viyana'da bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na göre, dünya genelinde, faal durumdaki 442 ticari nükleer santralin yüzde 20'si önemli derecede sismik faaliyetin olduğu bölgelerde inşa edilmiş durumda. Artan enerji ihtiyacını karşılamak için 20 yıl içinde 350 yeni santral inşa edilmesinin planlandığını belirten Guardian, bu durumun bir doğal felaket sonucu nükleer facia riskini artırdığını bildirdi. Greenpeace Hindistan üyesi Karuna Raina, "Japonya'dakilerin depreme dayanıklı ve felaketlere en hazırlıklı santraller olduğu söyleniyordu. Ama bakın ne oldu" ifadesini kullandı. Bu arada Japonya'daki depremden sonra Fukuşima nükleer santralinde Çernobil benzeri bir kazanın meydana gelme ihtimalinin bulunmadığı bildirildi. Ulusal Strateji Bakanı Koyçiro Genba, Nükleer Güvenlik kurumu'na dayanarak, Jiji ajansında yayımlanan açıklamasında, "Çernobil olasılığı kesinlikle yok" ifadesini kullandı. Ukrayna'da, 1986'da dünyanın en büyük nükleer kazası olan Çernobil'deki nükleer reaktörün patlaması nedeniyle bölgeden 130 bin kişi tahliye edilmiş, Ukrayna ve Avrupa'da yüzbinlerce kişi radyasyondan etkilenmişti. Patlamada 31 kişi ölmüştü.Japon hükümeti, Fukuşima nükleer santralinin 3 numaralı biriminde meydana gelen patlamada biri ağır 11 kişinin yaralandığını açıklamıştı.
Türkiye risk altındaTürkiye'nin de Akkuyu'da üç nükleer santral inşa etmeyi planladığı hatırlatılan haberde, "Santralin yapılacağı bölge Ecemiş Fay Hattı'nın birkaç kilometre yakınında ve geçmişte büyük depremlerin olduğu bölgede" denildi. Guardian yazarı Julian Glover ise nükleer enerjinin kaderinin Japonya'da belirleneceğini belirterek, santralde durumun kontrol altına alınamaması halinde nükleer enerjiye güveninin tamamen kaybedileceğini yazdı. Japonya'daki deprem ve ardından meydana gelen tsunaminin ardından nükleer felaket tehlikesinin baş göstermesi, nükleer enerjinin yıllardır tartışıldığı Almanya'da bu konunun tekrar gündeme gelmesine neden oldu. Almanya'da yaklaşık 50 bin kişi, Neckarwestheim nükleer elektrik santraliyle Stuttgart arasında 45 kilometrelik insan zinciri oluşturdu. Göstericiler, Angela Merkel hükümetinden, 17 nükleer santralin 12 yıl daha açık kalmasına karar verdiği nükleer enerji politikasını terk ederek mevcut santrallerin kapatılmasını istedi. Tartışmalar üzerine Almanya'da hükümet de harekete geçti. Çevre, dışişleri ve içişleri bakanlarıyla kriz toplantısı yapan Başbakan Merkel, nükleer santrallerdeki güvenlik standartlarının gözden geçirileceğini açıkladı. Nükleer enerji santrali üretiminde dünyada ikinci sırada yer alan Fransa'da ise "Ekoloji ve Yeşil Hareketi", gelecek yıl düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimleri için yürütülecek kampanyada, bu konuyu ön plana çıkartacağı sözünü verdi. Yeşil Parti'nin önemli isimlerinden Daniel Cohn-Bendit, nükleer enerji santrallerinin inşası konusunda ülkede referandum düzenlenmesini istedi. Başbakan Francois Fillon ise eleştirilere karşı yaptığı açıklamada, ülkedeki nükleer enerji santrallerin güvenli olduğunu ve bu alandaki yatırımların durdurulmayacağını söyledi.