Irak'taki şiddetin arkasında kim var?Savaş sonrası Irak'ta şiddet, farklı ve bazen birbiriyle çelişen kaynaklardan ortaya çıkıyor. Bu kaynaklar, siyasi, ideolojik, kültürel ve ekonomik temellere dayanıyor
Londra'da yaşayan Iraklı sosyolog Faleh Cabar, Irak'taki koalisyon güçlerine yönelik sürekli şiddetten, hangi grupların sorumlu olabileceğini inceliyor.Saddam sonrası dönem, dördüncü ayına girdi.
Koalisyon karşıtı şiddetin arttığı ve güçlendiği gözleniyor.Şiddet; içinde politika, ideoloji, kültür, fakirlik ve gafların da bulunduğu pek çok farklı kaynak ve sebepten ortaya çıkıyor.
İyi organize edilmiş ve sürekli gibi görünen şiddet; ülkeye hakim genel memnuniyetsizlik havasından, yaralanmış ulusal hassasiyetlerden, cezalandırılan marjinal gruplardan, Arap ve İran medyasındaki çalkantıdan, etkili para temininden ve Irak'taki Geçici Konsey'in, kendisini, kamuoyundan ve yerel toplumla iletişimde yaptığı kültürel hatalardan soyutlamasından faydalanıyor. Anbar'ın tersine, Diyala bölgesi daha karışık bir etnik yapıya sahip. Arapların yanısıra, bu fakir işçi bölgesinin doğusunda Kürtler ve Türkmenler de var.
Bölgenin Arap hakimiyetinde olan Güney kesimi ise, kültürel olarak Anbar'ın bir kopyası. Belli bir Sufi düzeni içinde birleşen güçlü bir Sünni yaklaşım ve aşiret sistemine bağlılık söz konusu. Peki, öyleyse, şiddetin arkasında kim var? Geniş ve belirsiz bir yanıt belki, ama, Saddam Hüseyin'e sadık olanlar.
Peki ama, onlar kim ve onlar, yalnızlar mı? Eski istihbarat ve güvenlik birimlerinde çalışan otuz ile elli bin arasında insan, bir anda eriyip gitti; yeraltına çekildi. Yeraltı operasyonlarında küçümsenmeyecek bir tecrübesi olan bu kişiler, insan kaynakları ve motivasyon sıkıntısı da çekmiyor. Ellerindeki milyarlarca dolarla yapabileceklerini de unutmamak lazım.
Uzun zamandır askeri bir düzenin hakim olduğu, fakirliğin geniş bir alana yayıldığı ülkede, silahtan para kazanmak isteyen gençlerin de saldırılarda etkili olduğu söylenebilir.
Dolayısıyla, savaş sonrası Irak'ta şiddet, farklı ve bazen birbiriyle çelişen kaynaklardan ortaya çıkıyor. Bu kaynaklar, siyasi, ideolojik, kültürel ve ekonomik temellere dayanıyor.
Londra'da yaşayan Iraklı sosyolog Faleh Cabar, Irak'taki koalisyon güçlerine yönelik sürekli şiddetten, hangi grupların sorumlu olabileceğini inceliyor.Saddam sonrası dönem, dördüncü ayına girdi.
Koalisyon karşıtı şiddetin arttığı ve güçlendiği gözleniyor.Şiddet; içinde politika, ideoloji, kültür, fakirlik ve gafların da bulunduğu pek çok farklı kaynak ve sebepten ortaya çıkıyor.
İyi organize edilmiş ve sürekli gibi görünen şiddet; ülkeye hakim genel memnuniyetsizlik havasından, yaralanmış ulusal hassasiyetlerden, cezalandırılan marjinal gruplardan, Arap ve İran medyasındaki çalkantıdan, etkili para temininden ve Irak'taki Geçici Konsey'in, kendisini, kamuoyundan ve yerel toplumla iletişimde yaptığı kültürel hatalardan soyutlamasından faydalanıyor. Anbar'ın tersine, Diyala bölgesi daha karışık bir etnik yapıya sahip. Arapların yanısıra, bu fakir işçi bölgesinin doğusunda Kürtler ve Türkmenler de var.
Bölgenin Arap hakimiyetinde olan Güney kesimi ise, kültürel olarak Anbar'ın bir kopyası. Belli bir Sufi düzeni içinde birleşen güçlü bir Sünni yaklaşım ve aşiret sistemine bağlılık söz konusu. Peki, öyleyse, şiddetin arkasında kim var? Geniş ve belirsiz bir yanıt belki, ama, Saddam Hüseyin'e sadık olanlar.
Peki ama, onlar kim ve onlar, yalnızlar mı? Eski istihbarat ve güvenlik birimlerinde çalışan otuz ile elli bin arasında insan, bir anda eriyip gitti; yeraltına çekildi. Yeraltı operasyonlarında küçümsenmeyecek bir tecrübesi olan bu kişiler, insan kaynakları ve motivasyon sıkıntısı da çekmiyor. Ellerindeki milyarlarca dolarla yapabileceklerini de unutmamak lazım.
Uzun zamandır askeri bir düzenin hakim olduğu, fakirliğin geniş bir alana yayıldığı ülkede, silahtan para kazanmak isteyen gençlerin de saldırılarda etkili olduğu söylenebilir.
Dolayısıyla, savaş sonrası Irak'ta şiddet, farklı ve bazen birbiriyle çelişen kaynaklardan ortaya çıkıyor. Bu kaynaklar, siyasi, ideolojik, kültürel ve ekonomik temellere dayanıyor.