logo
13 MAYIS 2024

Tarihi şahsiyetler etrafında kurulan dostluk

08.02.2011 00:00:00
Türkiye ile Suriye arasında ortak tarihi ve kültürel değerlerin ortaya çıkartılması ve geliştirilmesi amacıyla dört aşamalı bir proje hayata geçirildi. Planın ilk aşamasında Türk ve Suriyeli akademisyenler ve halk temsilcileri, Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan'ın evsahipliğinde Osman Gazi'nin dedesi Süleyman Şah'ın Suriye'deki türbesinde buluştu

RECEP BAHAR - İSTANBUL

İnsanlık tarihinin en eski kentlerinden, Kuran-ı Kerim'de isimleri geçen 8 peygamberin doğduğu ya da yaşadığı diyarı ve bölgesel kalkınmanın merkezi ili Şanlıurfa, Türkiye ve Suriye'den akademisyenler ve halk temsilcilerinin katılımıyla önemli bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. İki ülke arasındaki ortak tarihi ve kültürel değerlerin ortaya çıkartılması ve geliştirilmesi amacıyla hayata geçirilen dört aşamalı "Ortak Tarih ve Medeniyetin İzlerini Sürmek" projesinin ilk adımı, 'Süleyman Şah Buluşmaları'yla atıldı. 'Süleyman Şah Buluşmaları' kapsamında geçtiğimiz haftasonu Şanlıurfa'da ve Halep Üniversitesi'nde konferans ve paneller düzenlenirken, katılımcılar Suriye'nin Rakka şehrinde bulunan Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin dedesi Süleyman Şah Türbesi'nde bir araya geldi.

Manevi değerler güç katar

Etkinliğin her aşamasına bizzat katılan Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan, Süleyman Şah adıyla sembolleşen ortak değerlerin bölge halkları arasındaki bağı güçlendirdiğine vurgu yaparak, bu değerlerin etrafında kenetlenip Türkiye ve bölge halklarının kalkınmada gücüne güç katacağını vurguladı. Vali Okutan, Suriye'nin Rakka ilinde Fırat Nehri'nin kenarında bulunan Süleyman Şah'ın türbesini Türkiye ve Suriye'den katılımcılarla birlikte ziyareti esnasında yaptığı açıklamada ise türbenin bulunduğu alanın Türk toprakları sayıldığına işaret ederek, "Benim bölgemde bulunan burada nöbet tutan bir manga asker (12 - 14 arasında asker) ayda bir değişmektedir. Türbe ve müştemilatı, Şanlıurfa Valisi olarak benim dolaylı görev alanlarımdan birisi" dedi. Süleyman Şah'ın bölgenin Türkleşmesinde çok önemli bir dönüm noktası olduğuna işaret eden Vali Okutan, şunları söyledi: "Süleyman Şah, Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in büyükbabasıdır. Dolayısıyla bu tür manevi şahsiyetler etrafında toplanarak, hem kendi aramızda safları sıklaştıracağımıza, hem de Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkileri pekiştireceğimize inanmaktayım. Hem Türkiye, hem de Suriye sınırında Süleyman Şah'ın akrabaları var. Bunlarla bugün buraya geldik, dualar ettik. Böylece Süleyman Şah'ın tarihi misyonunu bir kez daha hatırlamış, onun etrafında bir kez daha buluşup kucaklaşmış olduk. İnanıyorum ki, iki ülke arasındaki sıcak ilişkiler Süleyman Şah'ın türbesine yapılacak ziyaretlerle daha da pekişecektir. Şanlıurfa Valisi olarak Türk bayrağının dalgalandığı burada Süleyman Şah'ın akrabalarıyla bulunmak da gurur verici."

Türbenin tarihi çok dokunaklı

Suriye'de Lozan Antlaşması uyarınca Türk toprağı sayılan, üzerinde Türk bayrağı dalgalanan Fırat Nehri'nin kenarındaki 10 bin 96 metrekarelik alan ve arazideki yaklaşık 800 yıllık türbe, çavuş komutasındaki bir manga Türk askeri tarafından önünde nöbet tutularak korunuyor. Türbe Osmanlı Devleti döneminde Rakka Valisi Hüseyin Paşa tarafından 1700'de onarıldı, ardından 1882'de 2. Abdülhamit türbeyi yeniden yaptırdı. Caber Kalesi 1. Dünya savaşı'nın son günlerinde İngilizlerce işgal edildi. Suriye bilahare Fransa manda yönetimi altına girince, Kurtuluş Savaşı esnasında TBMM Hükümeti ile Fransız Hükümeti arasında 1921'de imzalanan Ankara Anlaşması ile Caber Kalesi'nin yakınında Süleyman Şah'ın türbesinin bulunduğu alan Türk toprağı olarak kabul edildi. Süleyman Şah'ın türbesine Atatürk döneminde de ihtimam gösterilerek, türbede bulundurulan 'saygı kıtası' için 5 Mayıs 1938'de bir saygı kıtası yaptırıldı. Yine 1939'da tarihi önem ve özelliğine uygun bir türbe inşa ettirildi.  Ancak Suriye 1966'da Fırat Nehri üzerinde inşasına başladığı Tabka Barajı nedeniyle 1973'ten itibaren türbenin baraj gölü içinde kalacağını Türkiye'ye bildirerek, Türkiye'den ya türbenin yerini değiştirmesini ya da türbeyi Türkiye sınırları içinde bir yere nakletmesini talep etti. Türkiye ile Suriye arasında yapılan görüşmeler sonucunda 1973'te bir anlaşma yapılarak türbenin müştemilatıyla birlikte Fırat kıyısındaki Halep iline bağlı Karakoz köyüne taşınmasına karar verildi. Bu taşıma işlemi başarıyla gerçekleştirildikten sonra, 1995'te Hafız Esad liderliğindeki Suriye tarafı bu kez Fırat nehri'nin daha üst kotlarında inşasına başladığı Teşrin Barajı nedeniyle türbenin baraj bölgesi dışında başka bir mevkiye ya da Türkiye'ye nakledilmesini bir kez daha gündeme getirdi. Bunun üzerine Türkiye, bu kez türbenin yerini değiştirmeden 2007 - 2010 yılları arasında gerçekleştirilen inşaat faaliyetleri neticesinde türbenin bulunduğu alanı tahkim etti, türbenin içini ve dışını onardı, karakol binasını yeniden inşa etti. Süleyman Şah'ın türbesinin bulunduğu alan Türkiye'nin büyükelçilik binaları hariç sınırları dışında bulunan 'tek toprak parçası' olarak da dikkat çekiyor.
Aziz Yıldırım'dan açıklama
'Henüz liste hazırlamadım'
Kamuda tasarruf paketini kim hazırladı?
Şimşek artık 'vizyonsuz' mu?
'Bir gece ansızın...' terörle mücadelede işbirliği yapabiliriz!
Miçotakis'le buzları erittiler
Çiftçi nasıl ayakta kalsın?
Dicle Elektrik çiftçilere hayatı zehir ediyor
CHP lideri kazanın 10. yılında Soma'da konuştu
Soma davası yeniden görülmeli
İzmir'de CHP-AK Parti yakınlaşması
'Birlikte çalıştığımız bir dönem olacak'
Şimşek'in tasarruf paketine CHP'den ilk tepki
Krizin faturası emekçiye ödetiliyor
15 gündür sürüyor, tatmin edici açıklama yok
Doğal afet değil insan eliyle felaket
3 ayda 2 milyon 167 bin ton buğday ithal edildi
İthalatla çiftçiyi ezmeye devam!
Y kuşağı ile Z kuşağı karşılaştırıldı
Kuşaktan kuşağa zorluk artıyor
İran ile Rusya arasında milli paralarla ticaret başlıyor
İran petrolünü riyal ile satacak
İsrail boşalta boşalta ilerliyor
360 bin Filistinli Refah'tan ayrıldı
Bazı hayvan türlerini Türkiye'den kaçırmaya çalışıyordu
ABD'li müze müdürü gözaltına alındı
Tasarruf paketinde hazine garantili ihaleler yer almadı
Ali Erbaş 3 yıl yeni Audi kiralayamayacak
Aziz Yıldırım'dan açıklama
'Henüz liste hazırlamadım'
Kamuda tasarruf paketini kim hazırladı?
Şimşek artık 'vizyonsuz' mu?
'Bir gece ansızın...' terörle mücadelede işbirliği yapabiliriz!
Miçotakis'le buzları erittiler
Çiftçi nasıl ayakta kalsın?
Dicle Elektrik çiftçilere hayatı zehir ediyor
CHP lideri kazanın 10. yılında Soma'da konuştu
Soma davası yeniden görülmeli
İzmir'de CHP-AK Parti yakınlaşması
'Birlikte çalıştığımız bir dönem olacak'
Şimşek'in tasarruf paketine CHP'den ilk tepki
Krizin faturası emekçiye ödetiliyor
15 gündür sürüyor, tatmin edici açıklama yok
Doğal afet değil insan eliyle felaket
3 ayda 2 milyon 167 bin ton buğday ithal edildi
İthalatla çiftçiyi ezmeye devam!
Y kuşağı ile Z kuşağı karşılaştırıldı
Kuşaktan kuşağa zorluk artıyor
İran ile Rusya arasında milli paralarla ticaret başlıyor
İran petrolünü riyal ile satacak
İsrail boşalta boşalta ilerliyor
360 bin Filistinli Refah'tan ayrıldı
Bazı hayvan türlerini Türkiye'den kaçırmaya çalışıyordu
ABD'li müze müdürü gözaltına alındı
Tasarruf paketinde hazine garantili ihaleler yer almadı
Ali Erbaş 3 yıl yeni Audi kiralayamayacak

Devlet destek verecek yerde köstek oluyor

 
 
Türkiye'de çiftçilik zor iş, Güneydoğu'da çok daha zor bir iş. Hele hele sulamalı tarım yapıyorsanız hepten zor. Zira elektrik giderleri çok para tutuyor. Devlet çiftçilerin sulamayla karşılaştığı sorunu çözmek yerine garibanların üzerine Dicle Elektrik'in elemanlarını salıyor. Gariban çiftçiler üretimle yüksek elektrik faturaları arasında kalıyor. 
13.05.2024 19:00:00 / Güncelleme: 13.05.2024 20:16:18
AHMET TURAN YİĞİT
Devlet destek verecek yerde köstek oluyor
Devlet destek verecek yerde köstek oluyor

Dicle Elektrik; Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Batman, Siirt ve Şırnak'ta 2.2 milyon aboneye hizmet veriyor. Bölge kaçak elektrik kullanımının Türkiye'de en yaygın olduğu bölge konumunda. 2013 yılındaki özelleştirme öncesinde kayıp kaçak oranı yüzde 76'lar civarındaydı. Geçen sene itibarıyla yüzde 42'lere indi.

Kaçak elektrik kullanımının büyük bölümü tarımsal sulama faaliyetleri esnasında gerçekleşiyor. Çünkü bölgede hüküm süren kuraklık nedeniyle çiftçi ihtiyaç duyduğu suyu 700 metreye varan sondajlardan temin etmek zorunda kalıyor. Güneydoğu; Türkiye'nin pamuk, buğday, mercimek, nohut deposu... Oysa çiftçinin tarlasına suyu devlet getirmek zorunda. Ne gezer! Aksine çiftçinin kapısına jandarma ya da polis eşliğinde Dicle Elektrik'in (DEDAŞ) bodyguardları gidiyor. Hükümet sorunu çözmek yerine meseleyi özel sektöre havale ediyor.

DEDAŞ'a göre 6 ilin tamamında kayıtlı 140 bin çiftçiden yaklaşık 65 bini sulu tarım yapıyor. Bölgede 9.8 milyon dönüm sulu tarım alanı bulunurken toplam sulamanın yüzde 79'u aşırı elektrik tüketen motopomplarla gerçekleştiriliyor. Örneğin kırmızı mercimeğiyle ünlü Mardin Kızıltepe'de kuyudan motopompla su çekmek dışında başka alternatif yok.


Borç, Ağrı Dağı'nı da aştı

Güneydoğu'da çiftçiler yılda yaklaşık 7 milyar kilovat/saat elektrik tüketiyor. Türkiye'de tüketilen elektriğin yüzde 2.4'üne denk geliyor bu. Bölgede tarlaların yüzde 50'sinde sulu tarım yapılıyor. Bölgedeki çiftçilerin elektrik borcu 30 milyar liraya ulaşmış... Bu sadece ana para, bir de bunun faizi var! Bırakın ürünlerini servetlerini satsalar ödeyemezler. Peki çiftçiler bu şartlarda ne yapsın? İki şık var: ekmeyecek, biçmeyecek, borcunu da ödemeyecek ya da susuz tarım yapacak. Susuz tarım yaparsa pamuk üretimi sıfırlanacak. Türkiye'nin pamuk ithalatı fırlayacak. Zaten çiftçiler zor şartlarda üretim yapıyor.

Bitirin çiftçiyi bakalım, ne yiyeceksiniz?

Şanlıurfa'dan bir ziraat mühendisi, çiftçilerin hep zarara uğradığına işaret ederek, "Çünkü ektikleri pamuk ve tahıl çok ucuza satıldı. Çiftçi zarar ettiğinde borçlarını ödeyemiyor. Dicle Elektrik ayrıca borçlarını ödemeyen çiftçilere elektrik verilmeyeceğini de söylüyor. Şirket elektrik sağlamazsa tarım olmaz. Bugün bölgemizde insanların geçimi tarıma bağlı" ifadeleriyle durumu özetliyor. Güneydoğu'da çiftçi yıllarca fahiş elektrik faturalarının altında eziliyor. Sulama meselesine hükümet el atmadıkça da bu sorun giderek derinleşecek. 

Fethullah Gülen'in yeğeni Selman Gülen'e 6 yıl 3 ay hapis cezası

FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in yeğeni Selman Gülen'in de aralarında bulunduğu 4 sanığın örgütün 'Gaybubet Evi' olarak adlandırdığı evde birlikte kaldıkları, örgütün gizlilik talimatları ile hareket ettikleri ve kendilerini çevrelerindeki yaşayanlara farklı isimlerle tanıttıkları iddiasıyla yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme, tüm sanıkları 6'şar yıl 3'er ay hapis cezasına çarptırdı.
13.05.2024 12:23:00
İhlas Haber Ajansı
Fethullah Gülen'in yeğeni Selman Gülen'e 6 yıl 3 ay hapis cezası
Fethullah Gülen'in yeğeni Selman Gülen'e 6 yıl 3 ay hapis cezası
Fethullahçı Terör Örgütü'nün elebaşı Fethullah Gülen'in yeğeni Selman Gülen'in de aralarında bulunduğu 4 sanığın, örgütün 'Gaybubet Evi' olarak adlandırdığı evde birlikte kaldıkları, örgütün gizlilik talimatları ile hareket ettikleri ve kendilerini çevrelerindeki yaşayanlara farklı isimlerle tanıttıkları iddiasıyla yargılandığı dava karara bağlandı.

İstanbul 24.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Selman Gülen Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Sanık avukatları ise duruşma salonunda hazır bulundu. Duruşmada savunma yapan sanık avukatları, müvekkillerinin beraatını talep etti.

6'şar yıl 3'er ay hapis cezası

Kararını açıklayan mahkeme, sanıklar Selman Gülen, Nur Gülen, Bekir Öztürk ve Mine Öztürk'ü 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 6'şar yıl 3'er ay hapis cezasıyla cezalandırdı. Sanık Selman Gülen'in tutuklulukta geçirdiği süreyi de dikkate alan heyet, imza atma ve yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi. Diğer sanıkların ise haklarındaki adli kontrol tedbirlerinin devamına hükmedildi.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, şüpheliler Selman Gülen, Nur Gülen, Bekir Öztürk ve Mine Öztürk'ün, örgütün 'Gaybubet Evi' olarak adlandırdığı ve kira sözleşmesi başkası tarafından yapılmış bir evde birlikte kaldıkları, kendilerini çevrelerinde yaşayanlara farklı isimler ile tanıttıkları, yakalanmamak amacıyla tedbir alarak market alışverişini dahi internet tabanlı market uygulamaları üzerinden yaptıkları ve yıllarca herhangi bir gelir getirici işte çalışmamalarına rağmen evlerinde 4 bin 500 dolar, 850 euro ve 500 kron paranın bulunduğu kaydedildi.

Hazırlanan iddianamede, şüphelilerin tam bir gizlilik ve sadakat içerisinde tutum sergiledikleri, örgütün gizlilik talimatları ile hareket etmeye devam ettikleri ve kendi iradelerini örgüt yöneticilerinin iradesine rızaen teslim ettikleri belirtildi.

İddianamede, şüpheliler Selman Gülen, Nur Gülen, Bekir Öztürk ve Mine Öztürk'ün 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7 yıl 6'şar aydan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

ABD'li müze müdürü İstanbul'daki kaçakçılık operasyonunda gözaltına alındı

İstanbul Havalimanı'nda düzenlenen kaçakçılık operasyonunda, Anadolu'da yaşayan endemik türdeki zehirli hayvan türlerini yurt dışına kaçırmaya çalıştığı iddia edilen Amerikan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi Müdürü Lorenzo Prendini, gözaltına alındı

13.05.2024 11:43:00 / Güncelleme: 13.05.2024 11:50:29
AA
ABD'li müze müdürü İstanbul'daki kaçakçılık operasyonunda gözaltına alındı
ABD'li müze müdürü İstanbul'daki kaçakçılık operasyonunda gözaltına alındı

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, yürüttükleri çalışmada, Türkiye'de yaşayan endemik türdeki zehirli hayvanların DNA bilgilerinin kopyalanarak ve zehirlerinin sağılma yöntemiyle biriktirilerek ilaç yapımında kullanıldığını belirledi.

Bu türlerin yasa dışı yollarla yurt dışına çıkarılmaya çalışıldığını tespit eden ekipler, İstanbul Havalimanı'nda operasyon düzenledi.

Operasyonda, ABD'ye gideceği tespit edilen New York'taki Amerikan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nin müdürü Lorenzo Prendini gözaltına alındı.

Zanlının valizinde yapılan aramada içerisinde sıvı bulunan 88 plastik tüp şişe, 58 klipsli poşet içerisinde Türkiye'ye ait endemik türdeki yaklaşık 1500 akrep, tarantula ve örümcek gibi hayvan türü ele geçirildi.

Hakkında "5607 Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na muhalefet" suçundan işlem başlatılan şüphelinin emniyetteki işlemleri sürüyor.

Operasyonda ele geçirilen endemik türdeki hayvanlar ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Caddesi'ndeki yerleşkesinde basına sergilendi.

Öte yandan akrep zehrinden elde edilen 1 litre ilacın piyasa değerinin yaklaşık 10 milyon dolar olduğu iddia edildi 

MİT'ten Sedat Aksu'ya nokta operasyon

PKK/KCK-HPG sözde konsey yöneticilerinden Şevger Çiya kod adlı Sedat Aksu, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) Irak'ta gerçekleştirdiği operasyonla etkisiz hale getirildi.
13.05.2024 10:11:00 / Güncelleme: 13.05.2024 10:17:00
İhlas Haber Ajansı
MİT'ten Sedat Aksu'ya nokta operasyon
MİT'ten Sedat Aksu'ya nokta operasyon
PKK/KCK-HPG sözde konsey yöneticilerinden Şevger Çiya kod adlı Sedat Aksu, MİT'in Irak'ta gerçekleştirdiği operasyonla etkisiz hale getirildi. Örgüt, konumu nedeniyle Sedat Aksu'nun etkisiz hale getirildiğini uzun süre gizledi ancak daha sonra Şevger Çiya kod adlı Sedat Aksu'nun ölümünü kabul etmek zorunda kaldı.

Eylem hazırlığındaki teröristlere mühimmat sağladı

Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Sedat Aksu'nun 2016 yılında Suriye'nin kuzeyinde Türk güvenlik güçlerine karşı planlanan eylemlerin talimatını bizzat verdiği MİT tarafından tespit edildi. Ayrıca, Aksu'nun Irak/Gara'da PKK/KCK Genel Cephane sözde Sorumlusu olarak faaliyet yürüttüğü de öğrenildi. Bunun üzerine MİT, saha ajanlarını özel olarak görevlendirdi ve Aksu adım adım izlendi.

Saha ajanları, Aksu'nun örgüt üst yönetiminden aldığı talimatla Pençe-Kilit harekât bölgesinde eylem hazırlığında olan örgüt mensuplarına silah ve mühimmat karşıladığını tespit etti.
MİT, Irak/Gara'da terörist Sedat Aksu'yu nefes kesen bir takip sonrasında beraberindeki teröristlerle birlikte nokta operasyon ile etkisiz hale getirdi.

Şevger Çiya kod adlı Sedat Aksu kimdir?

Şevger Çiya kod adlı Sedat Aksu, örgütün kırsal kadrosuna 1998 yılında katıldı. 2000 yılında Şırnak ve çevresinde güvenlik güçlerine karşı yapılan saldırılarda yer aldı.

2001 yılında Irak/Haftanin alanına geçti. 2004'te tekrar yurt içine geçen Aksu, 2007 yılında Hâkî Karaer Akademisinde eğitim almak için Irak'ın kuzeyine geçti.

2009'da Irak/Kandil'de örgüt mensuplarına eğitim verdi. 2014'te Irak/Gara'da HPG konseyinde görevlendirildi. 2016'da Suriye'ye sözde sorumlu seviyede geçiş yaptı.

Şevger Çiya kod adlı Sedat Aksu, en son Irak'ta HPG Konseyi içinde sözde yönetici düzeyinde faaliyet gösteriyordu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.