Her şeyi bilen Allah'tır
"Göklerde olanları da, yerde olanları da Allah'ın bildiğini bilmez misin? Üç kişinin gizli bulunduğu yerde dördüncü mutlaka O'dur; beş kişinin gizli bulunduğu yerde altıncıları mutlaka O'dur?"
22.08.2017 00:00:00
(dünden devam?)
Şeyh Saduk, Uyun-u Ahbari'r-Rıza isimli eserinde şöyle anlatıyor:
Memun şöyle dedi: "Ey İshak, acaba sen de on kişinin cennetle müjdelediğine tanıklık edenlerden değil misin?"
Ben; "evet" dedim.
Memun: "Söyler misin; eğer birisi, bu hadisin doğru ya da yanlış olduğunu bilmiyorum, derse sana göre kâfir olur mu?"
Ben; "hayır" dedim.
Bunun üzerine, "Ama eğer birisi Dehr sûresi Kur'an'dan mıdır, değil midir, bilmiyorum' derse sana göre kâfir olur mu?" diye sordu.
"Evet" diye cevap verdiğimde, "O halde ben Ali (a.s)'ın üstünlüğünü daha fazla görüyorum" dedi.
Sonra, "Ey İshak; bana Tair-i Meşvî hadisinden haber ver, sana göre doğru mudur?" dedi.
"Evet" dedim.
Bana dönerek, "And olsun ki, inadın belli oldu; üç haletten dışarı değildir: Ya Allah Peygamberinin duası kabul oldu, ya reddedildi veya Allah onu mahlukundan en üstünü olarak tanıdı ama üstünlüğü ve fazileti daha az olanı sevdi veya Allah üstün olan ve olmayan arasında fark koymadı, diye düşünüyorsunuz. Bu sözlerin hangisini seviyor ve doğru biliyorsun?"
Ben bir müddet başımı aşağı eğmiştim, sonra şöyle dedim: "Ey müminlerin emiri! Allah-u Teala Ebu Bekir için şöyle buyuruyor: 'Ona (Muhammed'e) yardım etmezseniz, bilin ki, küfredenler onu Mekke'den çıkardıklarında mağarada bulunan iki kişiden biri olarak Allah ona yardım etmişti. Arkadaşına (Ebu Bekir'e), üzülme, Allah bizimledir diyordu; Allah da ona güven vermiş, görmediğiniz askerlerle onu desteklemiş, küfredenlerin sözünü alçaltmıştı. Ancak Allah'ın sözü yücedir. Allah güçlüdür, hekimdir.' (Tevbe/40). Allah onu Peygamber'i için sohbet arkadaşı olarak karar verdi."
Memun: "Sübhanallah, lügat ve kitap ilmin ne kadar da azmış! Acaba kâfir, mümin için arkadaş olmaz mı? Bunun neresi fazilettir. Allah'ın şu şekilde buyurduğunu duymadın mı: 'Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona, seni topraktan, sonra nutfeden yaratana, sonunda da seni insan kılığına koyana mı küfrediyorsun?' (Kehf/37) Burada Allah-u Teala kâfiri mümin için arkadaş ve sahip olarak karar vermiştir. Ama 'Allah bizimledir' sözüne gelince; Allah Tebarek ve Teala her iyi ve kötü kimseyle beraberdir. Allah'ın şu buyruğunu duymadın mı: 'Göklerde olanları da, yerde olanları da Allah'ın bildiğini bilmez misin? Üç kişinin gizli bulunduğu yerde dördüncü mutlaka O'dur; beş kişinin gizli bulunduğu yerde altıncıları mutlaka O'dur; bunlardan az veya çok, ne olursa olsunlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mutlaka onlarla beraberdir. Sonra, kıyamet günü, işlediklerini onlara haber verir. Doğrusu Allah her şeyi bilendir.' (Mücadele/7). Peygamber'in 'korkma' sözüne gelince; söyler misin, Ebu Bekir'in bu korku ve hüznü Allah'a itaatinden dolayı mıydı, yoksa O'na karşı gelişinden miydi? Eğer itaatinden dolayıdır diye düşünürsen, öyleyse Peygamber (s.a.a) onu Allah'a olan itaatinden alıkoymuş ve men etmiştir. İşte bu hikmet ehli birinin sıfatı değildir. Ama eğer onun günah ve Allah'a karşı gelişinden dolayı korktuğunu düşünürsen, asi ve günahkâr için fazilet ve üstünlük nerededir? Bana Allah'ın şu sözlerinden haber verir misin: 'Allah ona sükûnet nazil etti.' Bu sözden amaç nedir? Kime sükûnet nazil oldu, söyler misin?"
"Sükûnet Ebu Bekir'e nazil oldu, zira Peygamber (s.a.a)'in sükûnete ihtiyacı yoktu" dedim. (bu bahis devam edecek?)
OKAN EGESEL
Şeyh Saduk, Uyun-u Ahbari'r-Rıza isimli eserinde şöyle anlatıyor:
Memun şöyle dedi: "Ey İshak, acaba sen de on kişinin cennetle müjdelediğine tanıklık edenlerden değil misin?"
Ben; "evet" dedim.
Memun: "Söyler misin; eğer birisi, bu hadisin doğru ya da yanlış olduğunu bilmiyorum, derse sana göre kâfir olur mu?"
Ben; "hayır" dedim.
Bunun üzerine, "Ama eğer birisi Dehr sûresi Kur'an'dan mıdır, değil midir, bilmiyorum' derse sana göre kâfir olur mu?" diye sordu.
"Evet" diye cevap verdiğimde, "O halde ben Ali (a.s)'ın üstünlüğünü daha fazla görüyorum" dedi.
Sonra, "Ey İshak; bana Tair-i Meşvî hadisinden haber ver, sana göre doğru mudur?" dedi.
"Evet" dedim.
Bana dönerek, "And olsun ki, inadın belli oldu; üç haletten dışarı değildir: Ya Allah Peygamberinin duası kabul oldu, ya reddedildi veya Allah onu mahlukundan en üstünü olarak tanıdı ama üstünlüğü ve fazileti daha az olanı sevdi veya Allah üstün olan ve olmayan arasında fark koymadı, diye düşünüyorsunuz. Bu sözlerin hangisini seviyor ve doğru biliyorsun?"
Ben bir müddet başımı aşağı eğmiştim, sonra şöyle dedim: "Ey müminlerin emiri! Allah-u Teala Ebu Bekir için şöyle buyuruyor: 'Ona (Muhammed'e) yardım etmezseniz, bilin ki, küfredenler onu Mekke'den çıkardıklarında mağarada bulunan iki kişiden biri olarak Allah ona yardım etmişti. Arkadaşına (Ebu Bekir'e), üzülme, Allah bizimledir diyordu; Allah da ona güven vermiş, görmediğiniz askerlerle onu desteklemiş, küfredenlerin sözünü alçaltmıştı. Ancak Allah'ın sözü yücedir. Allah güçlüdür, hekimdir.' (Tevbe/40). Allah onu Peygamber'i için sohbet arkadaşı olarak karar verdi."
Memun: "Sübhanallah, lügat ve kitap ilmin ne kadar da azmış! Acaba kâfir, mümin için arkadaş olmaz mı? Bunun neresi fazilettir. Allah'ın şu şekilde buyurduğunu duymadın mı: 'Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona, seni topraktan, sonra nutfeden yaratana, sonunda da seni insan kılığına koyana mı küfrediyorsun?' (Kehf/37) Burada Allah-u Teala kâfiri mümin için arkadaş ve sahip olarak karar vermiştir. Ama 'Allah bizimledir' sözüne gelince; Allah Tebarek ve Teala her iyi ve kötü kimseyle beraberdir. Allah'ın şu buyruğunu duymadın mı: 'Göklerde olanları da, yerde olanları da Allah'ın bildiğini bilmez misin? Üç kişinin gizli bulunduğu yerde dördüncü mutlaka O'dur; beş kişinin gizli bulunduğu yerde altıncıları mutlaka O'dur; bunlardan az veya çok, ne olursa olsunlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mutlaka onlarla beraberdir. Sonra, kıyamet günü, işlediklerini onlara haber verir. Doğrusu Allah her şeyi bilendir.' (Mücadele/7). Peygamber'in 'korkma' sözüne gelince; söyler misin, Ebu Bekir'in bu korku ve hüznü Allah'a itaatinden dolayı mıydı, yoksa O'na karşı gelişinden miydi? Eğer itaatinden dolayıdır diye düşünürsen, öyleyse Peygamber (s.a.a) onu Allah'a olan itaatinden alıkoymuş ve men etmiştir. İşte bu hikmet ehli birinin sıfatı değildir. Ama eğer onun günah ve Allah'a karşı gelişinden dolayı korktuğunu düşünürsen, asi ve günahkâr için fazilet ve üstünlük nerededir? Bana Allah'ın şu sözlerinden haber verir misin: 'Allah ona sükûnet nazil etti.' Bu sözden amaç nedir? Kime sükûnet nazil oldu, söyler misin?"
"Sükûnet Ebu Bekir'e nazil oldu, zira Peygamber (s.a.a)'in sükûnete ihtiyacı yoktu" dedim. (bu bahis devam edecek?)
OKAN EGESEL