İmam Ali en-Naki aleyhisselam bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: "Resûlullah, ellerini ağaca doğru uzatarak, 'bana doğru gel' diye buyurdu. Ağaç, kökü ile birlikte topraktan çıkarak Resûlullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellemin önünde durdu ve fasih bir dille şöyle seslendi: 'İşte geldim ya Resûlallah bana ne emir buyurursun!'

Ağaç dedi ki: 'Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve Resulüdür. O'nu hak üzerine korkutucu ve müjdeleyici olarak göndermiştir. Allah'ın izniyle O'na davet eden parlak bir meşaledir. Ve şehadet ederim ki, amcanın oğlu Ali dinde kardeşindir, dinden en çok haz alandır, İslam'dan en çok nasiplenendir. O Senin dayanağın ve Seni savunandır, düşmanlarını öldüren ve dostlarına yardım edendir, ümmetinin içinde ilminin kapısıdır." (Bihar'ul-Envar, c.17, s.317 14. hadis-i şeriften).

Hz. İmam Hasan el-Askeri aleyhisselam bazı Yahudilerle yaptığı konuşmasında Peygamberimizi anlatırken buyurdu ki: "O öyle bir peygamberdi ki Kureyşliler O'na aralarında hüküm vermesi için Hubel'i gösterdiklerinde Hubel adlı o put yüzüstü yere düşerek O'nun peygamber olduğuna ve Ali'nin de O'nun kardeşi olarak imamlığına dair şehadet getirdi." (Bihar'ul-Envar, c.17, s.317 14. hadis-i şerif).

Şeyh Sadûk, İmam Hasan el-Askeri aleyhisselam'dan şöyle rivayet eder: Hz. Ali buyurdu ki: "Sizinle bizim aramızda bir fark daha var o da bizde kesin delil olarak mucizeler var."

Sonra Yahudilerin develerine doğru seslenerek, "Ey develer! Muhammed ve vasisine dair şehadet getirin" buyurdu.

Develer dediler ki: "Ey Muhammed'in vasisi! Sen doğru söylüyorsun ve bu Yahudiler yalan söylüyorlar."

Hz. Ali aleyhisselam buyurdu ki: "Bunlar şahitlerin bir kısmıdır. Ey Yahudilerin üzerindeki elbiseler! Siz de Muhammed ve vasisine dair şehadet getirin."

Elbiselerin hepsi, "Doğru söyledin, doğru söyledin ey Ali! Şehadet ederiz ki Muhammed Allah'ın hak Resûlüdür. Ve sen ey Ali onun hak vasisisin" diyerek şehadet getirdi." (Maani'l-Ahbar, s.27, 4.hadisten).

Allah Azze ve Celle Kur'an-ı Kerim'de buyuruyor ki:

"Yeryüzündeki bütün hayvanlar ve gökte kanatlarıyla uçan bütün kuşlar sizin gibi birer ümmettirler. Kitapta anlatılmadık bir şey bırakmadık. Sonra Rabblerine doğru haşredilecekler." (En'am, 38).

Demek ki onlar da bizim gibi birer ümmettir. Ümmet ise başıboş bir topluluğa denmez. Aksine belli bir yaşam düzeni olan belli bir idealden yararlanan topluluktur.

OKAN EGESEL