Onlar canlarını Allah'a satar
Cenab-ı Hak, bir ayetinde, Ehl-i Beyt'in üstün fedakârlıkları hakkında şöyle buyurmuştur: "Bir kısım insanlar da vardır ki Allah'ın rızası uğruna, canını satar (feda) eder. Allah ise kullarına çok merhamet edicidir"
18.04.2016 00:00:00
Allah (c.c.), Ehl-i Beyt'i sevenler ve onlara düşmanlık yapanlar hakkında buyuruyor ki: "Yoksa Biz, iman edip salih ameller işleyenleri, o yeryüzünde fesatla uğraşanlarla bir mi tutacağız? Yahut takva sahiplerini, fücur ve fuhuş ehli gibi mi kabul edeceğiz?" (Sa'd/28).
Yine bu iki hizip için şöyle buyuruyor: "Yoksa o günah kazananlar, kendilerine iman edip salih ameller işleyenler gibi sayacağımızı, hayat ve ölümlerini bir tutacağımızı mı sanıyorlar? Ne de fena hüküm veriyorlar." (Casiye/21).
Yine Ehl-i Beyt ve onların taraftarı için buyuruyor ki: "İman edip salih amel işleyenler; işte onlar yaratılmışların en hayırlısıdırlar." (Beyyine/7).
Ve onlarla hasımları için, "Bunlar iki hasım olarak (mü'min ve kâfir) rehberinin dini hakkında husumete girdiler. İşte; o kâfir olanlar için ateşten elbiseler biçilmiş, başlarının üstünden kaynar su dökülecektir" buyurdu. (Hac/19).
Ve onlarla düşmanları için şöyle buyurdu: "Hiç mü'min olanla fasık olan bir olur mu? İman edip de salih amel işleyenlere, amellerine karşılık, kendilerine konukluk edecek cennetler vardır. Fasık olanların barınacakları yer ise ateştir. Oradan her defasında çıkmak istediklerinde tekrar içine döndürülürler ve onlara, 'Yalanlayıp durduğunuz o ateşin tadını böylece çekin!' denir." (Secde/18-20).
Ehl-i Beyt'e karşı üstünlük iddiasında bulunanlar için Cenab-ı Hak şu ayeti indirmiştir: "Siz hacılara su dağıtma işi ile Mescid-i Haram'ın onarımını, Allah'a ahiret gününe iman ederek Allah yolunda cihad eden kimsenin işi gibi mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında bir olamazlar. Allah, zalim olanlara hidayet ihsan etmez." (Tevbe/19).
Ve üstün fedakârlıkları hakkında buyurmuştur ki: "Bir kısım insanlar da vardır ki Allah'ın rızası uğruna, canını satar (feda) eder. Allah ise kullarına çok merhamet edicidir." (Bakara/207).
Yine buyuruyor ki: "Mallarını gece ve gündüz, gizli ve aşikâr hayra harcayanlar vardır ki onların Rableri katında ecirleri mahfuzdur. Onlar için hiçbir korku yoktur ve onlar hiçbir zaman mahzun olmayacaklardır." (Bakara/274).
Yine buyuruyor ki: "Doğru ile gelen Peygamber ve O'nu tasdik edenler, işte onlar takva sahibi kimselerdir." (Zümer/33).
Ayrıca onlar Peygamberlerin en yakınları, aşireti ve yüce Allah'ın riayet ve inayetine layık görerek Peygambere (s.a.a) bilhassa şöyle tavsiyede bulunduğu zümredir: "Herkesten önce en yakın akrabalarını İslam'a davet ederek uyar..." (Şuara/214).
Ve neseben yakın olarak tarif ettiği ve şöyle buyurduğu insanlardır: "Nesepte yakın olanlar, Allah'ın Kitabında, birbirlerine diğer mü'minlerden daha evladırlar." (Enfal/75).
Ve kıyamet günü en yüksek makamda bulunan Resûlullah'ın (s.a.a.) yanına çıkacak olanlar yine kendileridir. Bunun delili Yüce Allah'ın şöyle buyurmasıdır: "İman edenlere, iman edip kendilerine tâbi olan zürriyetlerini de ahiret günü peşlerinden yanlarına göndererek kendilerine kavuştururuz. Bununla beraber amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz." (Tur/21). (Allame Abdulhüseyin Şerefuddin, el-Müracaat).
Yine bu iki hizip için şöyle buyuruyor: "Yoksa o günah kazananlar, kendilerine iman edip salih ameller işleyenler gibi sayacağımızı, hayat ve ölümlerini bir tutacağımızı mı sanıyorlar? Ne de fena hüküm veriyorlar." (Casiye/21).
Yine Ehl-i Beyt ve onların taraftarı için buyuruyor ki: "İman edip salih amel işleyenler; işte onlar yaratılmışların en hayırlısıdırlar." (Beyyine/7).
Ve onlarla hasımları için, "Bunlar iki hasım olarak (mü'min ve kâfir) rehberinin dini hakkında husumete girdiler. İşte; o kâfir olanlar için ateşten elbiseler biçilmiş, başlarının üstünden kaynar su dökülecektir" buyurdu. (Hac/19).
Ve onlarla düşmanları için şöyle buyurdu: "Hiç mü'min olanla fasık olan bir olur mu? İman edip de salih amel işleyenlere, amellerine karşılık, kendilerine konukluk edecek cennetler vardır. Fasık olanların barınacakları yer ise ateştir. Oradan her defasında çıkmak istediklerinde tekrar içine döndürülürler ve onlara, 'Yalanlayıp durduğunuz o ateşin tadını böylece çekin!' denir." (Secde/18-20).
Ehl-i Beyt'e karşı üstünlük iddiasında bulunanlar için Cenab-ı Hak şu ayeti indirmiştir: "Siz hacılara su dağıtma işi ile Mescid-i Haram'ın onarımını, Allah'a ahiret gününe iman ederek Allah yolunda cihad eden kimsenin işi gibi mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında bir olamazlar. Allah, zalim olanlara hidayet ihsan etmez." (Tevbe/19).
Ve üstün fedakârlıkları hakkında buyurmuştur ki: "Bir kısım insanlar da vardır ki Allah'ın rızası uğruna, canını satar (feda) eder. Allah ise kullarına çok merhamet edicidir." (Bakara/207).
Yine buyuruyor ki: "Mallarını gece ve gündüz, gizli ve aşikâr hayra harcayanlar vardır ki onların Rableri katında ecirleri mahfuzdur. Onlar için hiçbir korku yoktur ve onlar hiçbir zaman mahzun olmayacaklardır." (Bakara/274).
Yine buyuruyor ki: "Doğru ile gelen Peygamber ve O'nu tasdik edenler, işte onlar takva sahibi kimselerdir." (Zümer/33).
Ayrıca onlar Peygamberlerin en yakınları, aşireti ve yüce Allah'ın riayet ve inayetine layık görerek Peygambere (s.a.a) bilhassa şöyle tavsiyede bulunduğu zümredir: "Herkesten önce en yakın akrabalarını İslam'a davet ederek uyar..." (Şuara/214).
Ve neseben yakın olarak tarif ettiği ve şöyle buyurduğu insanlardır: "Nesepte yakın olanlar, Allah'ın Kitabında, birbirlerine diğer mü'minlerden daha evladırlar." (Enfal/75).
Ve kıyamet günü en yüksek makamda bulunan Resûlullah'ın (s.a.a.) yanına çıkacak olanlar yine kendileridir. Bunun delili Yüce Allah'ın şöyle buyurmasıdır: "İman edenlere, iman edip kendilerine tâbi olan zürriyetlerini de ahiret günü peşlerinden yanlarına göndererek kendilerine kavuştururuz. Bununla beraber amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz." (Tur/21). (Allame Abdulhüseyin Şerefuddin, el-Müracaat).