Ülkemizde insan gündem olmaz. Tarihi hakikatler gündem olmaz. Dini hakikatler gündem olmaz. Cemaat altındaki Haçlı yapılanmaları gündem olmaz. Eğitim, sağlık, sanayi vs. yani insan için, devlet için olması gerekenler, bilinmesi gerekenler gündem olmaz.
Neden gündem olmaz? Çünkü gündem olursa hakikatler ortaya çıkmaya, en azından inandırılmış insanlar tarafından sorgulanmaya başlamasına neden olur ki, bu sorgulama hem siyasetin, hem medyanın, hem sanat dünyasının, hem de sosyal yapılar ve cemaatlerin gerçek yüzlerini ortaya çıkarır.
Her gün hem devletin, hem de hepimizin yaşadığı ama bir türlü gündem olmayan, tartışılmayan, düşünülmesine müsaade edilmeyen bir başlık daha var; Ekonomi. Ekonomi bu ülkede gündem olmuyor. Sadece rakamlar açıklanır ve biter.
Ekonominin gündem olmamasının en önemli sebeplerinin başında hükümet geliyor. Ne zaman ekonomik veriler açıklansa ve birkaç kişi gerçekleri konuşmaya başlasa Cumhurbaşkanından, başbakanına, ilgisiz bakanlardan, hükümet vekillerine kadar hep bir ağızdan; 'kriz çığırtkanlığı yapmayın, önümüzü kesmek istiyorlar, ekonomimiz sağlam temeller üzerindedir, vatandaşımız telaşlanmasın' gibi tehdit ve gizli teselli vari cümleler kuruyorlar.
Hükümetin ekonomi başarısı noktasında sığındığı, örnek gösterdiği tek liman IMF'dir. Aradan yıllar geçti hala IMF bu ülkede gündemde. Son olarak Sayın Cumhurbaşkanı, haber programlarında yayınlanan 'Cumhurbaşkanlığında 3 yıl' programında IMF'yi anlata, anlata bitiremedi.
Ne yapılmıştı? Eski hükümetin borçlandığı 23,5 milyar dolarlık borcu ödemişler. Birde IMF borç istemiş bizden. İhracatımız ve merkez bankası rezervlerimiz artmış. İşte ülkemizin ekonomik şahlanışının ispatıymış bu.
Devlet ve millet olarak yaşadığımız gerçekler karşısında, devletin başının ve hükümetin bu tür açıklamalarını en iyi tabirle, 'IMF türküsü' veya 'ver mehteri' olarak adlandırabiliriz.
Neden? Çünkü ortada kayıtlara geçmiş ve resmi mühürlerle kabullenilmiş rakamlar var.
Koalisyon hükümeti 23,5 milyar dolar IMF'ye borçlandı ve AKP 10 yılda bu borcu ödedi. Doğru.
AKP İktidarları 14 yılda ne kadar borçlanmayı bırak ne kadar borç faizi ödedi biliyor musunuz? Tamı tamına 710,5 milyar TL. Yaklaşık 200 milyar dolar yani.
Peki, bu borcu önceki hükümetler mi yapmıştı ki, borca ödenen faiz rakamı akıl almaz seviyede?
Hayır, hayır. Hükümeti devraldıklarında Türkiye'nin iç ve dış borç toplamı 220 milyar dolar seviyesindeydi. 2016 sonu itibariyle Türkiye'nin 450,5 milyar dolar dış borcu, 540 milyar TL iç borcu bulunuyor.
Sıcağı sıcağına TÜİK'in açıkladığı dış ticaret rakamlarına göre Temmuz ayında ihracat yüzde 28,3 artarken ithalat da, yüzde 46,2 arttı. Temmuz ayında dış ticaret açığı yüzde 82,5 artarak 8 milyar 843 milyon dolara yükseldi.
15 yıla bakarsak! Aralık 2002'de 80 yıllık dış ticaret açığı 247 milyar dolar iken, 15 yıllık dış ticaret açığı 888,9 milyar dolar.
Krizlerin yaşandığı koalisyon döneminde (2002) dolar 1,41 liraydı, ekonomik olarak şahlandığımız şu yıllarda ise dolar 3,60 civarında.
İhracat rakamları hükümetin dilinden düşmez. Evet, ihracat rakamsal bir büyüme gerçek. Ama bu gerçek bize zarar veren bir gerçek. Çünkü ihracat artarken ithalat daha da artmış ve bugün Türkiye kurbanlıklarına bile ithal saman yediriyor.
Rakam vermeye gerek yok. Bu gerçeği Damat Berat Albayrak (Enerji Bakanı) açıkladı zaten; 'Bizden 1'e alıyorlar, 10'a satıyorlar.'
Birde merkez bankası rezervleri, söylemi var. Sayın Erdoğan 27,5 milyar dolardan 109 milyar dolarlara çıkardık, diyor.
Türkiye'nin 490 ton altını olduğu, ama bu altının sadece 40 tonunun Türkiye'nin hazinesinde, 450 ton altınının ise İngiltere merkez bankasında olduğu, bizzat maliye bakanı Şimşek tarafından açıklanmıştı.
Hükümetin sözcüsü Yeni akit gazetesi de, 'İngiltere altınlarımıza el koyabilir' diye de haber yapmıştı.
Neyse canım! Ver mehteri; IMF'ye borç verebilirdik?
Neden gündem olmaz? Çünkü gündem olursa hakikatler ortaya çıkmaya, en azından inandırılmış insanlar tarafından sorgulanmaya başlamasına neden olur ki, bu sorgulama hem siyasetin, hem medyanın, hem sanat dünyasının, hem de sosyal yapılar ve cemaatlerin gerçek yüzlerini ortaya çıkarır.
Her gün hem devletin, hem de hepimizin yaşadığı ama bir türlü gündem olmayan, tartışılmayan, düşünülmesine müsaade edilmeyen bir başlık daha var; Ekonomi. Ekonomi bu ülkede gündem olmuyor. Sadece rakamlar açıklanır ve biter.
Ekonominin gündem olmamasının en önemli sebeplerinin başında hükümet geliyor. Ne zaman ekonomik veriler açıklansa ve birkaç kişi gerçekleri konuşmaya başlasa Cumhurbaşkanından, başbakanına, ilgisiz bakanlardan, hükümet vekillerine kadar hep bir ağızdan; 'kriz çığırtkanlığı yapmayın, önümüzü kesmek istiyorlar, ekonomimiz sağlam temeller üzerindedir, vatandaşımız telaşlanmasın' gibi tehdit ve gizli teselli vari cümleler kuruyorlar.
Hükümetin ekonomi başarısı noktasında sığındığı, örnek gösterdiği tek liman IMF'dir. Aradan yıllar geçti hala IMF bu ülkede gündemde. Son olarak Sayın Cumhurbaşkanı, haber programlarında yayınlanan 'Cumhurbaşkanlığında 3 yıl' programında IMF'yi anlata, anlata bitiremedi.
Ne yapılmıştı? Eski hükümetin borçlandığı 23,5 milyar dolarlık borcu ödemişler. Birde IMF borç istemiş bizden. İhracatımız ve merkez bankası rezervlerimiz artmış. İşte ülkemizin ekonomik şahlanışının ispatıymış bu.
Devlet ve millet olarak yaşadığımız gerçekler karşısında, devletin başının ve hükümetin bu tür açıklamalarını en iyi tabirle, 'IMF türküsü' veya 'ver mehteri' olarak adlandırabiliriz.
Neden? Çünkü ortada kayıtlara geçmiş ve resmi mühürlerle kabullenilmiş rakamlar var.
Koalisyon hükümeti 23,5 milyar dolar IMF'ye borçlandı ve AKP 10 yılda bu borcu ödedi. Doğru.
AKP İktidarları 14 yılda ne kadar borçlanmayı bırak ne kadar borç faizi ödedi biliyor musunuz? Tamı tamına 710,5 milyar TL. Yaklaşık 200 milyar dolar yani.
Peki, bu borcu önceki hükümetler mi yapmıştı ki, borca ödenen faiz rakamı akıl almaz seviyede?
Hayır, hayır. Hükümeti devraldıklarında Türkiye'nin iç ve dış borç toplamı 220 milyar dolar seviyesindeydi. 2016 sonu itibariyle Türkiye'nin 450,5 milyar dolar dış borcu, 540 milyar TL iç borcu bulunuyor.
Sıcağı sıcağına TÜİK'in açıkladığı dış ticaret rakamlarına göre Temmuz ayında ihracat yüzde 28,3 artarken ithalat da, yüzde 46,2 arttı. Temmuz ayında dış ticaret açığı yüzde 82,5 artarak 8 milyar 843 milyon dolara yükseldi.
15 yıla bakarsak! Aralık 2002'de 80 yıllık dış ticaret açığı 247 milyar dolar iken, 15 yıllık dış ticaret açığı 888,9 milyar dolar.
Krizlerin yaşandığı koalisyon döneminde (2002) dolar 1,41 liraydı, ekonomik olarak şahlandığımız şu yıllarda ise dolar 3,60 civarında.
İhracat rakamları hükümetin dilinden düşmez. Evet, ihracat rakamsal bir büyüme gerçek. Ama bu gerçek bize zarar veren bir gerçek. Çünkü ihracat artarken ithalat daha da artmış ve bugün Türkiye kurbanlıklarına bile ithal saman yediriyor.
Rakam vermeye gerek yok. Bu gerçeği Damat Berat Albayrak (Enerji Bakanı) açıkladı zaten; 'Bizden 1'e alıyorlar, 10'a satıyorlar.'
Birde merkez bankası rezervleri, söylemi var. Sayın Erdoğan 27,5 milyar dolardan 109 milyar dolarlara çıkardık, diyor.
Türkiye'nin 490 ton altını olduğu, ama bu altının sadece 40 tonunun Türkiye'nin hazinesinde, 450 ton altınının ise İngiltere merkez bankasında olduğu, bizzat maliye bakanı Şimşek tarafından açıklanmıştı.
Hükümetin sözcüsü Yeni akit gazetesi de, 'İngiltere altınlarımıza el koyabilir' diye de haber yapmıştı.
Neyse canım! Ver mehteri; IMF'ye borç verebilirdik?
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Para milletin itibarıdır’ diyordu onu da kaybettirdi / 29.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024