Küreselleşme, devleti küçültmek gerektiğini savunmasına karşın; Milli Devlet, küçültülmüş bir devletten değil, çok daha güçlü ve köklü bir devlet yapısından yanadır.
Milli Devlet, ekonomi alanında doğrudan üretici, dağıtıcı ve düzenleyici durumundadır. Haddi zatında Türkiye gibi devletlere küçülmeyi dayatan gelişmiş kabul edilen ülkelerinin devlet yapılarına baktığımızda, devletin kamudaki payının Türkiye'den daha yüksek olduğunu görürüz.
Batıda kamu payı yüzde 50'ler seviyesindedirFransa'nın kamu harcaması 2003 yılı için 849.509 milyar euro ve GSMH'ya oranı % 54.6 dır. Almanya'nın kamu harcaması 2003 yılı için 1.041,280 trilyon euro ve GSMH'ya oranı % 48.9 dur. İngiltere'nin kamu harcaması 2003 yılı için 643.758 milyar euro ve GSMH'ya oranı % 42.5 dir. EU 15 için toplam kamu harcaması 2003 yılı için 4.495,970 trilyon euro ve GSMH'ya oranı % 48.4'tür. 1996 yılında ABD 'nin kamu harcamasının GSMH'ya oranı ise % 32'dir. Oysa bu oran 1902 yılında sadece % 7 düzeyinde idi. 1999 yılında bu oran İsveç için % 56, aynı yıl Danimarka için 55'tir. Ülkemizde KİTlerin istihdamdaki payı 2000 yılında sadece % 2.5 iken, ABD'de 1993 yılında istihdamın % 20 si devlet tarafından sağlanmaktadır.
Küreselleşme, milli bir dış politikaya müsaade etmezKüreselleşme, ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda bir dış politika oluşturmasına müsaade etmez. Küresel güçler iki komşu ülkenin bile yakınlık kurmasına tahammül edemez. Ülkeler arası bütün ilişkilere kendi çıkarları doğrultusunda müdahil olmak isterler. Bunun neticesinde yakın tarihimizde ve günümüzde de görüldüğü gibi, yıllarca aralarında hiçbir problem olmayan komşu ülkelerin birbirlerine düşman olduklarını, hatta savaştıklarını görmekteyiz. Yıllarca süren İran-Irak savaşı buna örnektir. Bugünlerde de küresel güçler, İran ile Türkiye'nin birbirine düşmesi için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Halbuki, Türkiye ve İran 400 yıldır birbiriyle hiçbir sorun yaşamamıştır.
Dış politikada mütekabiliyet önemlidir Milli Devlet'te ise dış politika tamamen ülkenin çıkarları ve mütekabiliyet esası doğrultusunda oluşur. Dış politika, günü birlik kararlara göre değil, tarihi, stratejik ve jeopolitik gerçekler ve milli menfaatler dikkate alınarak, Milli Devletin bütünlüğünde ve topraklarında gözü olmayan devletlerle planlı bir devlet politikası olarak belirlenir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Sabden Orazalı / Kazakistan Bilim Adamları Kurul BaşkanıBorçlanmadan büyüyebilmenin teziGloballeşme sonucu kazanan kim? Hakikatte kazanan gelişmiş ülkeler ve onların fertleridir ve aslan payını Amerika kazanmaktadır. G7 ülkeleri uluslararası kuruluşların siyasetini belirlemektedirler. Globalleşme sürecinde Türk devletleri, geri kalmış diğer ülkeler, bu sürece nasıl karşı koyabilirler? Büyüyen ve gittikçe hazımsızlaşan bu süreçle kendi iktisatlarımız ne derecede rekabet edebilirler? İşte bu noktada elimizde bir tez var. Milli ekonomi modeli tezi ve bu tezin sosyal devlet anlayışı: Ülkelerin gerektiğinde her türlü mal ve hizmeti üretebilme gücüne sahip olmasının, kendi içlerinde dengeli ticareti geliştirebilmelerinin, iç ve dış harcamalarını borçlanmadan temin edebilmelerinin yollarına yapılan saptamaları burada görüyoruz. Burada, ülkelerin ve milletlerin kalkınmasının ve ekonomik bağımsızlığının ayakta tutabilmelerinin, globalleşmenin kötü etkilerinden kurtulabilmelerinin yolları anlatılmaktadır. Bu sayede öncelikle devletin kendisi ayağa kalkacak ve sonrasında bu durum sosyal devlet anlayışıyla vatandaşa yansıyacaktır. Dengeli, müreffeh ve gelişmiş, dünya ile rekabet edebilen bir ülke oluşturmak mümkün olabilecektir.
Milli Devlet, ekonomi alanında doğrudan üretici, dağıtıcı ve düzenleyici durumundadır. Haddi zatında Türkiye gibi devletlere küçülmeyi dayatan gelişmiş kabul edilen ülkelerinin devlet yapılarına baktığımızda, devletin kamudaki payının Türkiye'den daha yüksek olduğunu görürüz.
Batıda kamu payı yüzde 50'ler seviyesindedirFransa'nın kamu harcaması 2003 yılı için 849.509 milyar euro ve GSMH'ya oranı % 54.6 dır. Almanya'nın kamu harcaması 2003 yılı için 1.041,280 trilyon euro ve GSMH'ya oranı % 48.9 dur. İngiltere'nin kamu harcaması 2003 yılı için 643.758 milyar euro ve GSMH'ya oranı % 42.5 dir. EU 15 için toplam kamu harcaması 2003 yılı için 4.495,970 trilyon euro ve GSMH'ya oranı % 48.4'tür. 1996 yılında ABD 'nin kamu harcamasının GSMH'ya oranı ise % 32'dir. Oysa bu oran 1902 yılında sadece % 7 düzeyinde idi. 1999 yılında bu oran İsveç için % 56, aynı yıl Danimarka için 55'tir. Ülkemizde KİTlerin istihdamdaki payı 2000 yılında sadece % 2.5 iken, ABD'de 1993 yılında istihdamın % 20 si devlet tarafından sağlanmaktadır.
Küreselleşme, milli bir dış politikaya müsaade etmezKüreselleşme, ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda bir dış politika oluşturmasına müsaade etmez. Küresel güçler iki komşu ülkenin bile yakınlık kurmasına tahammül edemez. Ülkeler arası bütün ilişkilere kendi çıkarları doğrultusunda müdahil olmak isterler. Bunun neticesinde yakın tarihimizde ve günümüzde de görüldüğü gibi, yıllarca aralarında hiçbir problem olmayan komşu ülkelerin birbirlerine düşman olduklarını, hatta savaştıklarını görmekteyiz. Yıllarca süren İran-Irak savaşı buna örnektir. Bugünlerde de küresel güçler, İran ile Türkiye'nin birbirine düşmesi için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Halbuki, Türkiye ve İran 400 yıldır birbiriyle hiçbir sorun yaşamamıştır.
Dış politikada mütekabiliyet önemlidir Milli Devlet'te ise dış politika tamamen ülkenin çıkarları ve mütekabiliyet esası doğrultusunda oluşur. Dış politika, günü birlik kararlara göre değil, tarihi, stratejik ve jeopolitik gerçekler ve milli menfaatler dikkate alınarak, Milli Devletin bütünlüğünde ve topraklarında gözü olmayan devletlerle planlı bir devlet politikası olarak belirlenir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Sabden Orazalı / Kazakistan Bilim Adamları Kurul BaşkanıBorçlanmadan büyüyebilmenin teziGloballeşme sonucu kazanan kim? Hakikatte kazanan gelişmiş ülkeler ve onların fertleridir ve aslan payını Amerika kazanmaktadır. G7 ülkeleri uluslararası kuruluşların siyasetini belirlemektedirler. Globalleşme sürecinde Türk devletleri, geri kalmış diğer ülkeler, bu sürece nasıl karşı koyabilirler? Büyüyen ve gittikçe hazımsızlaşan bu süreçle kendi iktisatlarımız ne derecede rekabet edebilirler? İşte bu noktada elimizde bir tez var. Milli ekonomi modeli tezi ve bu tezin sosyal devlet anlayışı: Ülkelerin gerektiğinde her türlü mal ve hizmeti üretebilme gücüne sahip olmasının, kendi içlerinde dengeli ticareti geliştirebilmelerinin, iç ve dış harcamalarını borçlanmadan temin edebilmelerinin yollarına yapılan saptamaları burada görüyoruz. Burada, ülkelerin ve milletlerin kalkınmasının ve ekonomik bağımsızlığının ayakta tutabilmelerinin, globalleşmenin kötü etkilerinden kurtulabilmelerinin yolları anlatılmaktadır. Bu sayede öncelikle devletin kendisi ayağa kalkacak ve sonrasında bu durum sosyal devlet anlayışıyla vatandaşa yansıyacaktır. Dengeli, müreffeh ve gelişmiş, dünya ile rekabet edebilen bir ülke oluşturmak mümkün olabilecektir.