Yetkin düzenlediği basın toplantısında, hazırladıkları buğday raporunu açıkladı ve Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) son aldığı kararlar ışığında buğday üretiminin durumunu değerlendirdi.
Buğdayın son derece stratejik bir ürün olduğuna dikkat çeken İbrahim Yetkin, buğday ekim alanlarının son 10 yıllık dönemde 9.8 milyon hektardan 9.3 milyon hektara gerilediği, üretimin ise yaklaşık 19 milyon ton civarında sabitlendiğini kaydetti.
Yetkin, 1994 yılında 495 bin ton olan ithalatın 2002-2003 piyasa yılında 1 milyon tona çıkarken, ihracatın ise aynı dönem itibariyle 980 bin tondan 33 bin tona gerilediğine dikkat çekti. TMO'nun alım fiyatlarının dolar bazında 1997-1998 yılından itibaren düştüğünü, 2002-2003 alım döneminde ise yüzde 4 arttığını anlatan Yetkin, ancak bu dönemde TMO'nun alımlarındaki büyük düşüş nedeniyle bunun fiyatlara etki etmediğini kaydetti.
TMO'nun alımları
TMO'nun dün itibariyle yaklaşık 1.5 milyon tonluk bir alım yaptığını, bunun geçen yıla göre yaklaşık 5 katlık artış anlamına geldiğini anlatan Yetkin, ancak TMO'nun piyasaya etkin bir şekilde girmeyişi nedeniyle Haziran'da 400-450 bin lira arasında değişen buğday fiyatının 300 bin lira civarına gerilediğini kaydetti.
Stratejik ürünlere destek
Yetkin, Türkiye'nin en azından önümüzdeki dönemde stratejik ürünler olan buğday, şeker, mısır ile prim uyguladığı pamuk, ayçiçeği,fındık, tütün gibi ürünlerde destekleme politikalarını sürdürmeye yönelik bir pazarlık yürütmek zorunda olduğunu ifade etti.
Yetkin ayrıca, Türkiye'nin kararların uygulanmasına kadar olan süreçte üretim açığı olan ürünlerde prim sistemine geçerek üretim açığını kapatabildiği kadar kapatması gerektiğini de vurguladı. Hükümetin tarım politikasına ilişkin bir soruya karşılık da Yetkin, bu dönemde ciddi bir anlayış ya da politika değişikliği görmediğini belirtti.