Özellikle sağlık hizmetleri, hastayı iyileştirmeyi sağlayamadığı gibi, sağlıklı insanı dahi hasta edecek bürokratik engeller ve kısıtlamalarla doludur.
Asgari geçim standardının altında verilen Sosyal Güvenlik yardımlarını, Sosyal Güvenlik olarak kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenle hangi gerekçe ile olursa olsun; bireylerin gelirleri, Sosyal Güvenlik sistemi ile hiç kimseye muhtaç olmadan hayatlarını ikame edecekleri düzeye çıkarılmalıdır. Buna "onurlu yaşam hakkı" da diyebiliriz. Sosyal Devlet/Milli Devlet'in 2007 yılı için ülkemiz şartlarında belirlediği asgari Sosyal Güvenlik destek miktarı, "2.000 YTL"dir. Bu miktar, Sosyal güvenlikte taban olup, bunun altında bir desteklemenin yapılması bireylerin hayatlarını güvence altına almayacaktır. Bu yönüyle de Sosyal Devlet/Milli Devlet'in Sosyal Güvenlik yaklaşımı liberal-kapitalist anlayışlardan ayrılmaktadır.
Kapitalist modeller, olaylara "üretim yanlı" yaklaştıkları için sosyal güvenliğe yapılan harcamalar, bütçeler üzerinde yük olarak görülmektedir. Finansman olarak maliyetli paranın kullanılması da, gerçekten zaman içerisinde Sosyal Güvenlik açıklarını bütçeler üzerinde bir kambur haline getirmiştir. Oysa Milli Ekonomi Modeli göstermiştir ki, ekonomilerde piyasaların kendi başlarına dengeye oturmaları mümkün değildir; muhakkak "tüketim yanlı" bir müdahaleye ihtiyaç vardır.
Bunun için Sosyal Devlet, bir yönü ile ekonomilerin hem gelişmeleri, hem de rayına oturması için gereklidir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Yuri Kadak / Rektör, Sosyal Bilimler Enstitüsü / Estonya- Talinnİnsanlık Kapitalizmden bunaldı Çok yakında iktisatçılar neo-liberal küreselciliği, "tarihin dalgalı sularında bir çalkantı idi" diyerek anacaklar. Bu, Mart ayının 8'inde Talinn'de konuk ettiğimiz, dünyaca ünlü İngiliz bilim adamı ve dünya siyasetini şekillendirenlerden birisinin, İmmanuel Wallerstein'ın sözleri. Küreselleşme ve milli devletler arasındaki ilişkiyi fizikten bir örnekle daha iyi anlatabiliriz. Diyelim ki, elimizde bir kap var; gaz doldurulmuş ve esnek bir zarla ortadan ikiye bölünmüş. Kabın sallanmasıyla bazen bir taraftaki gaz zarı zorlar ve karşı tarafa doğru esnetir. Ama sonrasında diğer taraftaki gaz varlığını hissettirir ve görürüz ki zar bu defa tersine esnemiş. Bu, ekonomi, siyaset ve toplumsal olaylarda her zaman varlığını hissettiren bir mekanizmadır. Tarihin bittiği yer denilen küreselleşme de 20. yüzyıl boyunca iki dünya savaşı, bir de soğuk savaşla devlet baskısından iyice bunalan insanlığın basıncını hissettirmesinden başka bir şey değildir. Bu noktada sayın Prof. Dr. Haydar Baş'ın beş tane uluslar arası kongre yapılan Milli Ekonomi Modeli, bilimsel yol gösteriyor, çözüm ve proje sunuyor, labirentleri ortadan kaldırıyor. Nitekim, Estonya ve Letonya'dan birçok bilim adamı ve ekonomi uzman, Prof. Dr. Baş'ın modeli ve kendileriyle bizzat tanışmak için bu kongrelere iştirak ettiler, hayli istifade ettiler.