Finanssal kriz çıkarmanın o ülkenin sermaye yapısına göre bir çok değişik yöntemi daha bulunmaktadır. Liberal-kapitalist anlayışlar, ülkelerin finans yapılarını dış saldırılara karşı korumasız hale getirdikleri için, devletlerin bu türlü krizlerle dize getirilmeleri çok kolay olmaktadır.
Ancak Sosyal Devlet/ Milli Devlet yaklaşımımızda uygulanacak olan Milli Ekonomi Modeli ile, hem finans ve sermaye piyasaları bağımsız hale getirilmekte, hem de devletlerin bu tür entrikalarla çökertilmesine müsaade edilmemektedir.
İşte finansal aktörlerin çıkardığı bazı krizlerÇıkartılan birkaç finanssal krize örnek verirsek; Aralık - 1973 İngiltere Bankacılık Krizi, Haziran-1974 Herstatt Krizi, Ağustos - 1982 Uluslararası Borç Krizi, Aralık - 1986 BonoKrizi, Ekim - 1987 Borsa Krizi - Brezilya Krizi,1994 Türkiye Krizi, 2000 Türkiye Krizi? vb. birçok krizi sayabiliriz. Ancak etkileri açısından bütün dünyayı saran bazı krizleri detaylıca değerlendirmemizde faydalar var.2 Temmuz 1997 yılındaki kriz, Tayland parası "Baht"ın devalüe edilmesi ile başlayarak bütün güneydoğu Asya ülkelerini sardı. Tüm dünyada etkisi hissedilen Asya krizinden hemen önce IMF, krize giren bu ülkelerin ekonomilerine övgüler yağdırıypr, uluslararası değerlendirme kuruluşları bu ülkelerin değerlendirme notlarını yükseltiyordu. Ama krizle birlikte Endenozya'da şirketlerin yüzde 75'i iflas etti.Güneydoğu Asya borsalarında işlem gören hisseler, yerine göre 30 kattan daha fazla değer kaybederek sıfırlandı. Tabi ki bu firmalar bedava fiyatına global firmalar tarafından satın alındı. Endenozya para birimi, bu kriz esnasında dolar karşısında yüzde 600'den daha fazla değer kaybetti. Asya krizinin temelinde 'cari açığın dışarıdan gelen maliyetli paralar ile karşılanması' yatmaktadır.Bu ülkelere cari açığın önemli olmadığı telkininde bulunulmaktaydı. Döviz açığı, yüksek faiz verilerek dışarıdan getirilen ABD dolarının yerli paraya çevrilmesi ile kapatılmaktaydı. Kriz öncesinde krizi başlatan Tayland'da cari açığın GSMH'ye oranı 1995 yılında yüzde 8, 1996 yılında ise yüzde 7.9, Malezya'da 1995 yılında yüzde 10, 1996 yılında yüzde 4.9, G.Kore'de 1995 yılında yüzde2, 1996 yılında ise yüzde 4.9'du.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Ünal Emiroğlu / Mimar Sinan Üniversitesi:
Çözüme yönelik bir modelSokak çocukları "korunmaya muhtaç kent çocukları"dır. Sorun, kentleşme süreci içinde hızla büyümektedir. Deyim yerindeyse, sokak çocukları sorunu sadece bir "semptom"dur. Hastalık ise, toplumsal yapının içinde giderek yaygınlaşmaktadır. Bu semptomun önleyici boyutta eğitim, sağlık, gelir, adalet, aile, çocuk, gençlik, çalışma ve sosyal güvenlik v.b. politikalarla yakından ilişkisi bulunmaktadır ve sosyal devletin şemsiyesi altında bulunması gerekmektedir. Sokak çocukları olgusu ve genelde "çocuk" sorununa çözümler getirebilmek için makro düzeyde önlemler almak şarttır. Sokak çocukları olgusuna köklü bir çözüm bulabilmek için, Çocuk Hakları Sözleşmesi çerçevesinde, tüm çocukların yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlayan çağdaş bir yasal-örgütsel yapılanmaya acilen gereksinim vardır. Çağdaş bir yasal örgütsel yapı, doğum öncesinden başlayarak bağımsız bir yetişkin oluncaya kadar bireyi aile ve toplum içinde desteklemek için gerekli önlemler olur. Nitekim Sayın BAŞ, "doğum ikramiyesi" ve "okul öncesi dönem masrafları" adı altında "devlet yardımı" projesiyle "sosyal devlet" in bu konudaki politikasını çizmekte, çözüme yönelik bir profil ortaya koymaktadır.
Ancak Sosyal Devlet/ Milli Devlet yaklaşımımızda uygulanacak olan Milli Ekonomi Modeli ile, hem finans ve sermaye piyasaları bağımsız hale getirilmekte, hem de devletlerin bu tür entrikalarla çökertilmesine müsaade edilmemektedir.
İşte finansal aktörlerin çıkardığı bazı krizlerÇıkartılan birkaç finanssal krize örnek verirsek; Aralık - 1973 İngiltere Bankacılık Krizi, Haziran-1974 Herstatt Krizi, Ağustos - 1982 Uluslararası Borç Krizi, Aralık - 1986 BonoKrizi, Ekim - 1987 Borsa Krizi - Brezilya Krizi,1994 Türkiye Krizi, 2000 Türkiye Krizi? vb. birçok krizi sayabiliriz. Ancak etkileri açısından bütün dünyayı saran bazı krizleri detaylıca değerlendirmemizde faydalar var.2 Temmuz 1997 yılındaki kriz, Tayland parası "Baht"ın devalüe edilmesi ile başlayarak bütün güneydoğu Asya ülkelerini sardı. Tüm dünyada etkisi hissedilen Asya krizinden hemen önce IMF, krize giren bu ülkelerin ekonomilerine övgüler yağdırıypr, uluslararası değerlendirme kuruluşları bu ülkelerin değerlendirme notlarını yükseltiyordu. Ama krizle birlikte Endenozya'da şirketlerin yüzde 75'i iflas etti.Güneydoğu Asya borsalarında işlem gören hisseler, yerine göre 30 kattan daha fazla değer kaybederek sıfırlandı. Tabi ki bu firmalar bedava fiyatına global firmalar tarafından satın alındı. Endenozya para birimi, bu kriz esnasında dolar karşısında yüzde 600'den daha fazla değer kaybetti. Asya krizinin temelinde 'cari açığın dışarıdan gelen maliyetli paralar ile karşılanması' yatmaktadır.Bu ülkelere cari açığın önemli olmadığı telkininde bulunulmaktaydı. Döviz açığı, yüksek faiz verilerek dışarıdan getirilen ABD dolarının yerli paraya çevrilmesi ile kapatılmaktaydı. Kriz öncesinde krizi başlatan Tayland'da cari açığın GSMH'ye oranı 1995 yılında yüzde 8, 1996 yılında ise yüzde 7.9, Malezya'da 1995 yılında yüzde 10, 1996 yılında yüzde 4.9, G.Kore'de 1995 yılında yüzde2, 1996 yılında ise yüzde 4.9'du.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Ünal Emiroğlu / Mimar Sinan Üniversitesi:
Çözüme yönelik bir modelSokak çocukları "korunmaya muhtaç kent çocukları"dır. Sorun, kentleşme süreci içinde hızla büyümektedir. Deyim yerindeyse, sokak çocukları sorunu sadece bir "semptom"dur. Hastalık ise, toplumsal yapının içinde giderek yaygınlaşmaktadır. Bu semptomun önleyici boyutta eğitim, sağlık, gelir, adalet, aile, çocuk, gençlik, çalışma ve sosyal güvenlik v.b. politikalarla yakından ilişkisi bulunmaktadır ve sosyal devletin şemsiyesi altında bulunması gerekmektedir. Sokak çocukları olgusu ve genelde "çocuk" sorununa çözümler getirebilmek için makro düzeyde önlemler almak şarttır. Sokak çocukları olgusuna köklü bir çözüm bulabilmek için, Çocuk Hakları Sözleşmesi çerçevesinde, tüm çocukların yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlayan çağdaş bir yasal-örgütsel yapılanmaya acilen gereksinim vardır. Çağdaş bir yasal örgütsel yapı, doğum öncesinden başlayarak bağımsız bir yetişkin oluncaya kadar bireyi aile ve toplum içinde desteklemek için gerekli önlemler olur. Nitekim Sayın BAŞ, "doğum ikramiyesi" ve "okul öncesi dönem masrafları" adı altında "devlet yardımı" projesiyle "sosyal devlet" in bu konudaki politikasını çizmekte, çözüme yönelik bir profil ortaya koymaktadır.