Bugün çağımızın en büyük problemi hane halklarının büyük bir kısmının tüketebilme kabiliyetini yitirmiş olmasıdır. İşte asıl üzerinde konuşulması gereken nokta tüketebilme kabiliyetlerinin bu bireylere nasıl kazandırılacağıdır.
Yanlış konularda tartışma yapılıyorŞu anda yapılan tartışmaların gerçek dünya ile örtüştüğünü söylemek mümkün değil. Bireyler hasta yatağında bir çorba kaşığı suyu içecek gücü bile kalmamış, biz ise oturmuş bu hastanın önüne 10 tabak yemek koyduğumuzda kaç tabağı yiyeceğini, kaç tanesini buzdolabına koyup saklayacağını konuşuyoruz. Tüketim konusunu detaylandırmadan önce önemli bir noktanın altını çizmemiz gerekiyor. O da üretim esnasında elde edilen gelirin elde edilen ürünü satın alabilecek tüketimi oluşturamayacağıdır. Bir örnek ile olayı açıklayalım.Toplam 5 kişinin işçi olduğu ve bir işverenin bulunduğu bir örnek üzerinde çalışalım. İşveren ay sonunda her işçisine 100 birim maaş versin, üretim faktörleri de emekten ibaret olsun. Ay sonunda ise bu işverenin elinde en az 500 birimden daha fazla bir ürün olacaktır. Diyelim ki bu 600 birim olsun, işte ay sonunda bu 500 birimlik gelirle 600 birimlik mamulün satın alınması mümkün olmayacaktır. Eksik tüketim ekonomiyi içeriye doğru bükerBelli miktarda bir tüketim açığı ortaya çıkacaktır. Bu açık kapâtılmadığı sürece her geçen dönem bu eksik tüketim büyüyen ekonomileri içeriye doğru bükecektir. Büyüme hızına, miktarına ve gelir dağılımındaki düzensizliğe bağlı olarak er ya da geç bu ekonomide bir tıkanma olması, durağan bir döneme girilmesi kaçınılmazdır.Klasik denge analizindeki, gelirin çıktıya eşit olduğu görüşü grafik 13'te de gösterildiği üzere yanlıştır. Çünkü üretim, normal şartlarda üretim harcamalarından elde edilen gelirden büyüktür. Diğer taraftan elde edilen gelirin tamamının tüketime dönüştüğünü varsaysak bile, gelir en fazla kendisi kadar bir tüketim oluşturacaktır. Sonuç olarak üretim ile tüketim arasında eksik tüketim miktarı kadar bir fark ortaya çıkacaktır.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER:Prof. Dr. Goulnur Baltonova / Kazan Devlet Üniv. Tataristan Prof. Dr. Baş'a Nobel ödülü verilmeli Biz Tataristan'lı bilim adamları Prof. Dr. Haydar Baş'ı derin temel çalışmalarından iyi tanırız. Milli Ekonomi Modeli'nin belirgin özelliği esaslılığı, yenilikçiliği, çağdaş dünyanın en ağır meselelerini halletmedeki cesaret ve orijinalliğidir. Bizce bu sıradan bir ekonomik teori değil, belki geleceğin ekonomi felsefesinin parlak bir açıklamasıdır. Bu kitabın neşri Profesör Haydar Baş'ı da Smith, Ricardo, Keynes, Leontyev, Friedman, Goodmans ve diğer bilim adamları sıralamasına koymuştur.Dünya bilim topluluğu tarafından ekonomik modellerin anlaşılması ve takdir edilmesine verilen önemi aşağıdaki gerçeğe bakarak da anlayabiliriz.Ekonomiye Nobel ödülü 1969 yılından beri verilmektedir. Bu ödülü 36 müstesna ekonomist bilim adamı almıştır. 26 bilim adamı ekonomi ve matematikteki araştırmaları için almıştır bu ödülü. Ekonomik teori, istatistik, matematik ve haberleşmenin gerçek sentezi saygıdeğer Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu çalışmasında mevcuttur. Bu çalışma, bu bilim adamına; siyasetçi, muteşebbis, derin düşünceli bu adama koşulsuz Nobel ödülü verilmesi hakkını veriyor. İktisat teorisi, istatistik ve enformasyonun gerçek sentezi olan bu eserle Prof. Dr.Haydar Baş'a da bir nobel ödülü gerekecektir.