TC. Merkez Bankası'nın yükümlülüklerine baktığımızda, 01.09.2005 itibari ile toplam yükümlülük 78.704.003 milyar TL dir. Bunun 45.986.083 milyarlık kısmı döviz yükümlülüğü iken, sadece 17.525.915 milyar TL'lik kısmı emisyondur.
Yani Merkez Bankamızın yükümlülüklerinin sadece % 22'si emisyon iken, % 58'i döviz, geri kalanı da mevduat olarak bulunmaktadır. Oysa bu oran, gelişmiş kabul edilen ülkelerde kendi emisyonları lehine son derece yüksek iken, döviz yükümlülüğü olarak son derece düşüktür.
Ülkemizin gerçek emisyonu yüzde 0'dırAyrıca son derece önemli bir nokta da bizim emisyonumuzun yurt dışından alınan faizli para karşılığı olduğudur. Yani gerçekte bizim emisyon oranımız 0% 00 dır. Çünkü emisyon ülkemizde faizle alınan yabancı para karşılığı yapılmaktadır.Mesela ABD'de emisyon oranı, % 81.52 iken, döviz yükümlülüğü % 0 dır. Almanya'da emisyon % 53.51 iken, döviz yükümlülüğü % 10'dur. İspanya'da ise döviz yükümlülüğü % 0,57 iken, italya'da döviz yükümlülüğü % 6'dır.
Gelirimiz yabancıya transfer ediliyorBu rakamlara baktığımızda karşılaştığımız gerçek şudur; biz üretimimiz karşılığı piyasada kendi emisyonumuzu bulundurmak yerine başka ülkelerin paralarını emisyonumuz yerine ikame ederek, gelirlerimizi bu ülkelere transfer ederken; kalkınmış kabul edilen ülkelerin tam tersine kendi emisyonlarına bağlı bir para politikası izlediklerini görmekteyiz.
Rakamlar oynanan oyunu gösteriyorDiğer taraftan dolaşımdaki para ile vadesiz mevduatın toplamı manasına gelen M1 rakamlarının GSMH'ya oranlarına baktığımızda ülkemizde nasıl bir oyun oynandığını daha rahat anlarız. Ülkemizde M1GSMH oranına baktığımızda bu oranın % 6.2 olduğunu görmekteyiz (2005 yılı ocak ayı M1 rakamı 26.906.087 YTL GSMH rakamı 430.511.476.968 YTL'dir; oranlarsak, yukarıdaki yüzdeyi elde ederiz. Oysa bu oran daha öncede belirttiğimiz üzere kalkınmış kabul edilen ülkelerde çok çok daha yüksektir.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER
Prof.Dr. Ata Selçuk / Fırat Üniversitesi:Vatandaşlık maaşı kaynak paylaşımıdır
Sınırlı olarak kabul edilen dünyadaki kaynaklar, gelişmekte olan ülkelerin elinden zorla veya siyasi politikalarla alınarak büyük küresel şirketlerin emrine sunulmaktadır. Bunun sonucu sömürü, işgaller ve savaşlar olmuştur. Ve olmaktadır. Tokların, aç bırakıldığı, umursanmadığı insan topluluklarında oluşacak kaos asla durdurulamaz. Bu, öncelikle düşünülmesi gereken bir durumdur. Öyle ise bir toplumda en azından asgari de olsa bir kaynak paylaşımı şarttır. Milli Ekonomi Modeli'ne bu kaynak vatandaşlık maaşı olarak halka sunulan ortak paylaşımdır. Nüfus başına verilecek bu parasal kaynak sayesinde hiçbirvatandaş bir başkasına muhtaç olmayacaktır. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli ile öncelikle, ekonominin temelindeki yanlışı, "Kaynakların sınırlı ihtiyaçların sınırsız" olduğu şeklindeki "hipotezi", "İnsan ihtiyacının sınırlı, kaynakların ise sınırsız" olduğu gerçeği ile değiştirerek modelini ortaya koymuştur. İnsan yaradılışının temeline, ve tabiatına uygun olan bu model,öncelikle insanın yapısından kaynaklanan zaafları da göz önüne almıştır. Şu ana kadar bilinse de makul karşılanan, daha doğrusu görmezliğe gelinen, insanların ihtiraslarının sınırsızlığının, sosyal devletin önündeki en güçlü engel olduğu gerçeği, bu modelde tam olarak göz önünde tutulmuştur.
Yani Merkez Bankamızın yükümlülüklerinin sadece % 22'si emisyon iken, % 58'i döviz, geri kalanı da mevduat olarak bulunmaktadır. Oysa bu oran, gelişmiş kabul edilen ülkelerde kendi emisyonları lehine son derece yüksek iken, döviz yükümlülüğü olarak son derece düşüktür.
Ülkemizin gerçek emisyonu yüzde 0'dırAyrıca son derece önemli bir nokta da bizim emisyonumuzun yurt dışından alınan faizli para karşılığı olduğudur. Yani gerçekte bizim emisyon oranımız 0% 00 dır. Çünkü emisyon ülkemizde faizle alınan yabancı para karşılığı yapılmaktadır.Mesela ABD'de emisyon oranı, % 81.52 iken, döviz yükümlülüğü % 0 dır. Almanya'da emisyon % 53.51 iken, döviz yükümlülüğü % 10'dur. İspanya'da ise döviz yükümlülüğü % 0,57 iken, italya'da döviz yükümlülüğü % 6'dır.
Gelirimiz yabancıya transfer ediliyorBu rakamlara baktığımızda karşılaştığımız gerçek şudur; biz üretimimiz karşılığı piyasada kendi emisyonumuzu bulundurmak yerine başka ülkelerin paralarını emisyonumuz yerine ikame ederek, gelirlerimizi bu ülkelere transfer ederken; kalkınmış kabul edilen ülkelerin tam tersine kendi emisyonlarına bağlı bir para politikası izlediklerini görmekteyiz.
Rakamlar oynanan oyunu gösteriyorDiğer taraftan dolaşımdaki para ile vadesiz mevduatın toplamı manasına gelen M1 rakamlarının GSMH'ya oranlarına baktığımızda ülkemizde nasıl bir oyun oynandığını daha rahat anlarız. Ülkemizde M1GSMH oranına baktığımızda bu oranın % 6.2 olduğunu görmekteyiz (2005 yılı ocak ayı M1 rakamı 26.906.087 YTL GSMH rakamı 430.511.476.968 YTL'dir; oranlarsak, yukarıdaki yüzdeyi elde ederiz. Oysa bu oran daha öncede belirttiğimiz üzere kalkınmış kabul edilen ülkelerde çok çok daha yüksektir.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER
Prof.Dr. Ata Selçuk / Fırat Üniversitesi:Vatandaşlık maaşı kaynak paylaşımıdır
Sınırlı olarak kabul edilen dünyadaki kaynaklar, gelişmekte olan ülkelerin elinden zorla veya siyasi politikalarla alınarak büyük küresel şirketlerin emrine sunulmaktadır. Bunun sonucu sömürü, işgaller ve savaşlar olmuştur. Ve olmaktadır. Tokların, aç bırakıldığı, umursanmadığı insan topluluklarında oluşacak kaos asla durdurulamaz. Bu, öncelikle düşünülmesi gereken bir durumdur. Öyle ise bir toplumda en azından asgari de olsa bir kaynak paylaşımı şarttır. Milli Ekonomi Modeli'ne bu kaynak vatandaşlık maaşı olarak halka sunulan ortak paylaşımdır. Nüfus başına verilecek bu parasal kaynak sayesinde hiçbirvatandaş bir başkasına muhtaç olmayacaktır. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli ile öncelikle, ekonominin temelindeki yanlışı, "Kaynakların sınırlı ihtiyaçların sınırsız" olduğu şeklindeki "hipotezi", "İnsan ihtiyacının sınırlı, kaynakların ise sınırsız" olduğu gerçeği ile değiştirerek modelini ortaya koymuştur. İnsan yaradılışının temeline, ve tabiatına uygun olan bu model,öncelikle insanın yapısından kaynaklanan zaafları da göz önüne almıştır. Şu ana kadar bilinse de makul karşılanan, daha doğrusu görmezliğe gelinen, insanların ihtiraslarının sınırsızlığının, sosyal devletin önündeki en güçlü engel olduğu gerçeği, bu modelde tam olarak göz önünde tutulmuştur.