Türkiye işveren sendikaları konfederasyonunun (TİSK) hazırladığı raporda, Türkiye'deki elektrik fiyatlarıyla ilgili değerlendirme ve beklentilere yer verildi. Raporda, sanayinin enerji ihtiyacının güvenilir kaynakla, kesintisiz ve asgari maliyetle karşılanmasının Türkiye'nin sürdürülebilir ekonomik ve sosyal kalkınmasının, işletmelerin dünya pazarlarında rekabet edebilmesinin vazgeçilmez koşulu olduğu vurgulandı. Türkiye'nin enerji tüketiminin üretimini aştığına dikkat çekilen raporda, yapılan projeksiyonlara göre mevcut eğilimler dikkate alındığında 2009 yılından itibaren ülkede ciddi bir enerji açığı beklendiği kaydedildi. "Enerji fiyatları günümüz koşullarında Türkiye'de ekonomik büyüme, ihracat, rekabet gücü gibi pek çok önemli konuyu derinden etkilemektedir" denilen raporda, şu ifadelere yer verildi: "AB ve OECD ülkeleri ile yapılan kıyaslama ise en pahalı elektriğin Türk sanayi tarafından kullanıldığını ortaya koymaktadır. Öte yandan, dünyada elektrik enerjisi maliyetleri kilowatt saat başına 5-5,5 sent olmasına karşılık, Türkiye'de 8,6 senttir. Bu maliyet yüksekliği, petrol ve doğalgaz fiyatlarında son zamanlardaki hızlı artışın yanı sıra elektrik şebekemizdeki yüzde 18'lere varan kayıp, kaçak oranlarının yüksekliğine bağlanmaktadır. Dünyanın en yüksek kayıp kaçak oranına sahip mevcut sistem, kaçak elektriği kayıtlı çalışan işletmelerin finanse etmesine neden olmaktadır. Ayrıca sanayileşmiş ülkelerin çoğunda hükümetler sanayinin kullandığı elektrikten vergi almazken, Türkiye'de 1995'te yüzde 13,9 olan elektriğin sanayiye satış fiyatı içindeki vergi oranı 1999'da yüzde 15,3'e, 2003'te yüzde 16,1'e ve 2007'de yüzde 18,5'e yükselmiştir." Raporda, mevcut sistem nedeniyle sanayicilerin yüklendiği ek maliyetlerin yanı sıra rakip ülkelerin enerji alanında sanayilerine verdiği desteklerin, Türk sanayisinin dünya pazarları ile rekabette ne kadar dezavantajlı olduğunu ortaya koyduğu ifade edildi.