Eğer üreticiler ürünlerine pazar bulabiliyorlarsa yeni yatırıma ve işçi alımına giderler. Aksi taktirde stokların oluştuğu bir ekonomide işsizliğin olması son derece normaldir.
Kapitalist modeller tüketimi daraltır Liberal-kapitalist modeller gerek para, gerekse makro politikaları ile gelir dağılımında dengesizliğe sebep oldukları gibi tüketimin de daralmasına neden olmaktadırlar. Milli Devlet'in Sosyal Devlet ayağı, tüketimi devreye koyarak, hem sosyal adaleti sağlamakta, hem de işsizlik problemini çözmektedir.
Talep darlığı deflasyona yol açarDeflasyon, fiyatlar genel seviyesindeki sürekli düşüşün adıdır. Bu durum toplam talebin yetersiz kalmasından kaynaklanır. Ancak tek sebep bu değildir. Bazen piyasalarda fazla para olmasına rağmen yine de deflasyon görülebilir. Zira gelir dağılımındaki dengesizlik, deflasyonu doğuran sebeplerden biridir. Dolayısıyla, tüketim kesimine yeniden tüketme kabiliyeti kazandırılmadan ekonomilerin deflâsyondan çıkması mümkün değildir.
Asrın ekonomik hastalığı deflasyondurDeflasyon son asrın hastalığıdır. Kaynakları sınırlı, ihtiyaçları sınırsız gören kapitalist düşünce, sürekli üretime odaklanmış; ama ilerleyen yıllarda elde edilen ürünleri satın alacak yeterli bir talep oluşturamadıkları için stoklar artmış, üretim fazlaları ekonomileri krize sokmuştur. Ekonomilerde stokların varlığı bile ihtiyaçların sınırsız olmadığını bize göstermektedir.
Deflasyonun tek ilacı Milli Devlet'tirMilli Devlet'in hayata geçirdiği Sosyal Devlet modeli sadece toplumda sosyal adaleti sağlamakla kalmamakta; aynı zamanda ekonomilerin deflasyona girmesine de engel olarak sürekli büyümenin temellerini atmaktadır. Türkiye için durumu değerlendirirsek; Milli Ekonomi Modeli'ne göre çözüm, bir taraftan "üretim maliyetlerini aşağıya çekecek bir maliye politikası"nın, diğer yandan da "tüketimi tetikleyecek bir para politikası"nın aynı anda devreye konmasıdır. Gelir dağılımındaki dengesizlik ise, Sosyal Devlet projeleri ile aşılmalıdır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERDr. Birol Şensoy / KKTCEn büyük sermaye yetişmiş gençliktirMilli Devlette, hakların verilmesi değil, insan için doğuştan varolduğu kabul edilen hakların yine devlet eliyle yaşatılması ve korunmasından bahsedilir. Hak ve hürriyetleri yaşatacak uygulamaları hayata geçirecek bir yaşam telakkisi kazandırıldıktan sonra, ancak insan haklarının uygulamalarından bahsedilebilir. Milli Devlet, eğitim konusunu, günümüzde ihtiyaç duyulan ve özlenen insanın yetiştirilmesi bakımından önemle ele almaktadır. Bu bağlamda Kapitalizmin bencil ve egoist insan modelinin yerine, tüm insanlığa haklarını verecek ve onları koruyacak fertlerin yetiştirilmesi, milli eğitimin ana vazifelerindendir. Birlik ve beraberliği temin edecek, devlet ve milletine bağlı bireylerin yetiştirilmesi de vazgeçilemez esastır.İnsanın yetiştirilmesi bahsinde ele alınması gereken bir diğer husus ise, her milletin kendine ait değerleri özelde ise Türk Milletine ait değerleri gençliğimize kazandırmamızdır. Gençliğimizin yetiştirilmesinde ona örnek olarak sunulan bir Türk modeli malesef yoktur. Bu boşluk ister istemez globalizmin kültür anlayışı ile doldurulmaktadır. Milli Devletin en büyük sermayesi elbette ki yetişmiş gençliğidir. Bu gaye eğitim sistemimizin keyfiyetinin ve kalitesinin değişmesi ile Milli Devlet anlayışında gerçekleştirilecektir.
Kapitalist modeller tüketimi daraltır Liberal-kapitalist modeller gerek para, gerekse makro politikaları ile gelir dağılımında dengesizliğe sebep oldukları gibi tüketimin de daralmasına neden olmaktadırlar. Milli Devlet'in Sosyal Devlet ayağı, tüketimi devreye koyarak, hem sosyal adaleti sağlamakta, hem de işsizlik problemini çözmektedir.
Talep darlığı deflasyona yol açarDeflasyon, fiyatlar genel seviyesindeki sürekli düşüşün adıdır. Bu durum toplam talebin yetersiz kalmasından kaynaklanır. Ancak tek sebep bu değildir. Bazen piyasalarda fazla para olmasına rağmen yine de deflasyon görülebilir. Zira gelir dağılımındaki dengesizlik, deflasyonu doğuran sebeplerden biridir. Dolayısıyla, tüketim kesimine yeniden tüketme kabiliyeti kazandırılmadan ekonomilerin deflâsyondan çıkması mümkün değildir.
Asrın ekonomik hastalığı deflasyondurDeflasyon son asrın hastalığıdır. Kaynakları sınırlı, ihtiyaçları sınırsız gören kapitalist düşünce, sürekli üretime odaklanmış; ama ilerleyen yıllarda elde edilen ürünleri satın alacak yeterli bir talep oluşturamadıkları için stoklar artmış, üretim fazlaları ekonomileri krize sokmuştur. Ekonomilerde stokların varlığı bile ihtiyaçların sınırsız olmadığını bize göstermektedir.
Deflasyonun tek ilacı Milli Devlet'tirMilli Devlet'in hayata geçirdiği Sosyal Devlet modeli sadece toplumda sosyal adaleti sağlamakla kalmamakta; aynı zamanda ekonomilerin deflasyona girmesine de engel olarak sürekli büyümenin temellerini atmaktadır. Türkiye için durumu değerlendirirsek; Milli Ekonomi Modeli'ne göre çözüm, bir taraftan "üretim maliyetlerini aşağıya çekecek bir maliye politikası"nın, diğer yandan da "tüketimi tetikleyecek bir para politikası"nın aynı anda devreye konmasıdır. Gelir dağılımındaki dengesizlik ise, Sosyal Devlet projeleri ile aşılmalıdır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERDr. Birol Şensoy / KKTCEn büyük sermaye yetişmiş gençliktirMilli Devlette, hakların verilmesi değil, insan için doğuştan varolduğu kabul edilen hakların yine devlet eliyle yaşatılması ve korunmasından bahsedilir. Hak ve hürriyetleri yaşatacak uygulamaları hayata geçirecek bir yaşam telakkisi kazandırıldıktan sonra, ancak insan haklarının uygulamalarından bahsedilebilir. Milli Devlet, eğitim konusunu, günümüzde ihtiyaç duyulan ve özlenen insanın yetiştirilmesi bakımından önemle ele almaktadır. Bu bağlamda Kapitalizmin bencil ve egoist insan modelinin yerine, tüm insanlığa haklarını verecek ve onları koruyacak fertlerin yetiştirilmesi, milli eğitimin ana vazifelerindendir. Birlik ve beraberliği temin edecek, devlet ve milletine bağlı bireylerin yetiştirilmesi de vazgeçilemez esastır.İnsanın yetiştirilmesi bahsinde ele alınması gereken bir diğer husus ise, her milletin kendine ait değerleri özelde ise Türk Milletine ait değerleri gençliğimize kazandırmamızdır. Gençliğimizin yetiştirilmesinde ona örnek olarak sunulan bir Türk modeli malesef yoktur. Bu boşluk ister istemez globalizmin kültür anlayışı ile doldurulmaktadır. Milli Devletin en büyük sermayesi elbette ki yetişmiş gençliğidir. Bu gaye eğitim sistemimizin keyfiyetinin ve kalitesinin değişmesi ile Milli Devlet anlayışında gerçekleştirilecektir.