Milli Devletin en büyük sermayesi elbette ki yetişmiş gençliğidir. Vazifemiz, iyi eğitilmiş, bilgili, tecrübeli ve kabiliyetli, insan bahsinde temel vasıflarına dikkat çektiğimiz bir genç neslin yetiştirilmesidir.
Bu gaye, eğitim sistemimizin keyfiyetinin ve kalitesinin değişmesi ile Milli Devlet anlayışında gerçekleştirilecektir.
İnsan meselesinde de değindiğimiz gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tek bir etnik unsurdan vücut bulmamıştır. İçinde pek çok farklı unsurları barındıran bir bünye söz konusudur. Bu durum haliyle etnik çatışmalara potansiyel bir zemin hazırlamaktadır. Halbuki yetiştirilen insanın, kendi ülkesinin içinde bulunduğu hassasiyetleri dikkate alarak hareket edebilmesi gerekir. Bu bağlamda, tarihimizin ve medeniyetimizin mirasıyla şekillenmiş Türk Milleti kimliğini örselemeden, tüm halkları kucaklayacak, devlet-millet birliğine zarar getirmeyecek bir çoğulculuğa açık olması, birlik ve kardeşliğin devamı için zorunluluktur.
Böyle bir etnik çeşitliliğin olduğu yerde paylaşımcılık esastır, esas olmalıdır. Bugün verilen eğitim, yukarıdaki çerçevesini çizdiğimiz insan tipinden çok uzaktır. Yetiştirilen insan için model, kapitalizmin egoist insan modelidir. Yani, bencil, yalnızca kendi ihtiyaçları ve ihtiraslarının tatminine uğraşan bir ma'lûl kimliktir. Hal böyle olunca, bu insanın devlet kademesinde yer aldığı bir yapılanmada birlik ve bütünlüğün temini de imkansız olmaktadır. Oysa içinde bulunduğumuz süreçte en çok ihtiyacımız olan şey, birlik ve beraberliği temin edecek fertler ve bu fertlerin idaresidir.
Milli Devletin eğitim anlayışında, öncelikle bu birlik ve beraberliği içine sindirmiş, hoşgörülü, adil, kuşatıcı, Türk kimliğini onurla temsil edecek bireylerin yetiştirilmesi olacaktır. Milli-manevi değerlerimize, gelenek ve göreneklerimize uygun olarak çağdaş standartlarda bir eğitim verilmesi kaçınılmazdır. Milletleri ayakta tutan milli kültürü gençliğe vermek, Milli Devletin en önemli eğitim politikalarındandır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Suphi Saatçi / Mimar Sinan ÜniversitesiBu eseri herkes, dikkatlice okumalıDünyanın en medenî ve ekonomik yönden en güçlü toplumu olarak tarihte yaşayan milletimizin en büyük başarısı, bize göre güçlü devlet geleneğine sahip oluşudur. Bütün bu tarihî akışı çok iyi kavrayan ve belirli bir sistematik içinde ele alarak tahlil eden Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Sosyal Devlet Milli Devlet" adlı yeni eseri, bu açıdan bizlere zengin bir ufuk açmaktadır. Milletimizin tarihini bilmeyenler, Tanzimat döneminden beri Batı karşısında yaşanan aşağılık kopleksinin ezikliğinden bir türlü kurtulamamışlardır. Kendine güveni kalmayan ve fikir adamı sıfatı ile ortada dönüp dolaşan sömürge aydınlarının yaşadığı sefalet, millî devletine yabancı olmasından kaynaklanıyor. Türklerin devlet geleneği ve bu geleneğin gücü hakkında fikir sahibi olmayan sadece sömürge aydınları değildir. Devletin en önemli ve en yetkili makamında görev alanlar da, ne yazık aynı fikir sefaletinin içinde kıvranıyorlar. Onlara da ilk elden tavsiyemiz, Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu kitabını dikkatlice okumalarıdır. Prof. Dr. Haydar Baş, ömrünü Türkiye'nin sorunlarını çözmeye ve milletimizin daha iyi bir geleceğe kavuşmasına vakfetmiştir.
Bu gaye, eğitim sistemimizin keyfiyetinin ve kalitesinin değişmesi ile Milli Devlet anlayışında gerçekleştirilecektir.
İnsan meselesinde de değindiğimiz gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tek bir etnik unsurdan vücut bulmamıştır. İçinde pek çok farklı unsurları barındıran bir bünye söz konusudur. Bu durum haliyle etnik çatışmalara potansiyel bir zemin hazırlamaktadır. Halbuki yetiştirilen insanın, kendi ülkesinin içinde bulunduğu hassasiyetleri dikkate alarak hareket edebilmesi gerekir. Bu bağlamda, tarihimizin ve medeniyetimizin mirasıyla şekillenmiş Türk Milleti kimliğini örselemeden, tüm halkları kucaklayacak, devlet-millet birliğine zarar getirmeyecek bir çoğulculuğa açık olması, birlik ve kardeşliğin devamı için zorunluluktur.
Böyle bir etnik çeşitliliğin olduğu yerde paylaşımcılık esastır, esas olmalıdır. Bugün verilen eğitim, yukarıdaki çerçevesini çizdiğimiz insan tipinden çok uzaktır. Yetiştirilen insan için model, kapitalizmin egoist insan modelidir. Yani, bencil, yalnızca kendi ihtiyaçları ve ihtiraslarının tatminine uğraşan bir ma'lûl kimliktir. Hal böyle olunca, bu insanın devlet kademesinde yer aldığı bir yapılanmada birlik ve bütünlüğün temini de imkansız olmaktadır. Oysa içinde bulunduğumuz süreçte en çok ihtiyacımız olan şey, birlik ve beraberliği temin edecek fertler ve bu fertlerin idaresidir.
Milli Devletin eğitim anlayışında, öncelikle bu birlik ve beraberliği içine sindirmiş, hoşgörülü, adil, kuşatıcı, Türk kimliğini onurla temsil edecek bireylerin yetiştirilmesi olacaktır. Milli-manevi değerlerimize, gelenek ve göreneklerimize uygun olarak çağdaş standartlarda bir eğitim verilmesi kaçınılmazdır. Milletleri ayakta tutan milli kültürü gençliğe vermek, Milli Devletin en önemli eğitim politikalarındandır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Suphi Saatçi / Mimar Sinan ÜniversitesiBu eseri herkes, dikkatlice okumalıDünyanın en medenî ve ekonomik yönden en güçlü toplumu olarak tarihte yaşayan milletimizin en büyük başarısı, bize göre güçlü devlet geleneğine sahip oluşudur. Bütün bu tarihî akışı çok iyi kavrayan ve belirli bir sistematik içinde ele alarak tahlil eden Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Sosyal Devlet Milli Devlet" adlı yeni eseri, bu açıdan bizlere zengin bir ufuk açmaktadır. Milletimizin tarihini bilmeyenler, Tanzimat döneminden beri Batı karşısında yaşanan aşağılık kopleksinin ezikliğinden bir türlü kurtulamamışlardır. Kendine güveni kalmayan ve fikir adamı sıfatı ile ortada dönüp dolaşan sömürge aydınlarının yaşadığı sefalet, millî devletine yabancı olmasından kaynaklanıyor. Türklerin devlet geleneği ve bu geleneğin gücü hakkında fikir sahibi olmayan sadece sömürge aydınları değildir. Devletin en önemli ve en yetkili makamında görev alanlar da, ne yazık aynı fikir sefaletinin içinde kıvranıyorlar. Onlara da ilk elden tavsiyemiz, Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu kitabını dikkatlice okumalarıdır. Prof. Dr. Haydar Baş, ömrünü Türkiye'nin sorunlarını çözmeye ve milletimizin daha iyi bir geleceğe kavuşmasına vakfetmiştir.