Kapitalist anlayışın ana hatları ile iki ayağı söz konusudur. Birincisi klasik anlayış veya çağdaş versiyonu ile monetarist yaklaşım. Diğeri de likidite tercihi görüşünün sahibi Keynes modelidir.
Klasik anlayışı temellendirirken Adam Smith ekonominin kendi kendine dengede olacağına inanıyor, her arzın kendisine denk bir talep oluşturacağını düşünüyordu. Biz bunun yanlışlığını değişik vesilelerle izah ettik. Adam Smith'in kafasındaki bu hayali dengeyi sağlayabilmesi için, elde edilen gelirin tamamının tüketime aktarılması gerekmekte idi. İşte klasik anlayışta yapılan tasarrufların yatırım harcamalarına dönüşmesini sağlayan mekanizmanın adı faizdir.
Faizsiz yatırım kapitalizmde yokturYani klasik anlayışa göre tasarruf ile yatırım arasındaki bağ ancak faiz ile kurulabilmektedir. Çağdaş ifadesi ile ödünç verilebilir fonlar teorisine göre yatırım için ihtiyaç duyulan sermaye tasarruflarla oluşturulmuş fonlar aracılığı ile tabii ki belli bir faiz oranı karşılığında sağlanmaktadır. Klasik anlayış, sistemini işletebilmek için, kendi mantığına göre faizi, yatırım ile tasarruf arasına oturtmuştur. Elbette sonuç tam bir hüsrandır. Kapitalist anlayışın diğer yaklaşımı; Keynes'e ait olan, para arzı ile para talebi arasındaki dengeyi faiz ile sağlayan likidite tercihi anlayışıdır. Başka bir ifade ile ihtiyaç duyulan yani talep edilen paranın karşılanması için belli bir faiz oranına ihtiyaç vardır.Dikkat edilirse her iki yaklaşımın da temelinde aynı mantık vardır. İhtiyaç duyulan paranın karşılanması ancak belli bir faiz oranı ile mümkün olmaktadır. Yani piyasanın ihtiyaç duyduğu paranın -ister buna siz yatırım deyin ister para talebi deyin- karşılanması ancak maliyetli para ile olmaktadır.Bu anlayışın neticesi olarak Merkez Bankası'nın piyasanın ihtiyaç duyduğu parayı piyasaya sürmesine şiddetle karşı çıkan kapitalist anlayış aynı ihtiyacın özel bankalar üzerinden faizli para ile karşılanmasını desteklemektedir. Merkez Bankası'nın piyasanın ihtiyaç duyduğu parayı karşılamasına enflasyon olur düşüncesiyle karşı çıkanlar aynı miktarda paranın özel bankalar tarafından kaydi para üretilerek faizli olarak karşılanmasına destek olmaktadır. Diyelim ki siz devlet olarak bir yere okul yapacaksınız bunu kendi emisyonunuzla karşılamak yerine yurt dışından veya içeriden faizle para alarak bu okulu yaptırıyorsunuz. Kapitalist anlayışın ekonomi teorisi adı altında söylediği faizli paranın enflasyona yol açmayacağıdır. Ancak aynı miktarda faizsiz paranın Merkez Bankası kanalı ile karşılanması durumunda ise enflasyon meydana gelir. Adeta maliyetli parayı gören enflasyon sesini çıkarmıyor ama ne hikmetse yerli ve maliyetsiz parayı gören enflasyon birden ayağa kalkıyor.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Elhan Azizov / Bakü Devlet ÜniversitesiProf. Dr. Baş'a minnettarım Prof. Dr. Haydar Baş'ın adı sadece Türkiye'de ve Azerbaycan'da değil bütün İslam Dünyasında meşhurdur. Aynı zamanda bütün Dünya Şarkiyatçıları Prof. Dr. Haydar Baş'ın kitabını okuyor ve onun kitapları Şarkiyatçıların başucu kitabıdır. Bilginize sunarım ki Prof. Dr. Haydar Baş'ın şimdiye kadar yazdığı 20'den fazla kitabı 150'den fazla bilimsel eseri vardır. Sayısız makaleleri yayınlanmıştır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Türkiye'den uçup Bakü'ye gelmesini, ders vermesini diğer fakültelerin talebeleri de sabırsızlıkla bekliyorlar. Prof. Dr. Haydar Baş'ın dersinde oturmak için o koca salonda yer bulamıyoruz. Bence Prof. Dr. Haydar Baş'ın kitabının esas konusu ondan ibarettir ki ekonomi bilimi ve ekonomistler ilk sırada sadece devletlerin, ülkelerin gelişmesine değil, herhangi bir halkın, ulusun ve ferdin dimağının yükselmesine hizmet etmelidir. Esas cevher insan refahının yükselmesi ve bütün dünyaya ve bütün uluslara hizmet etmesi amacıdır. Bu yüzden ben hem bizim fakültemizin profesörü hem de müstesna bir iktisatçı Prof. Dr. Baş'a minnettarım.
Klasik anlayışı temellendirirken Adam Smith ekonominin kendi kendine dengede olacağına inanıyor, her arzın kendisine denk bir talep oluşturacağını düşünüyordu. Biz bunun yanlışlığını değişik vesilelerle izah ettik. Adam Smith'in kafasındaki bu hayali dengeyi sağlayabilmesi için, elde edilen gelirin tamamının tüketime aktarılması gerekmekte idi. İşte klasik anlayışta yapılan tasarrufların yatırım harcamalarına dönüşmesini sağlayan mekanizmanın adı faizdir.
Faizsiz yatırım kapitalizmde yokturYani klasik anlayışa göre tasarruf ile yatırım arasındaki bağ ancak faiz ile kurulabilmektedir. Çağdaş ifadesi ile ödünç verilebilir fonlar teorisine göre yatırım için ihtiyaç duyulan sermaye tasarruflarla oluşturulmuş fonlar aracılığı ile tabii ki belli bir faiz oranı karşılığında sağlanmaktadır. Klasik anlayış, sistemini işletebilmek için, kendi mantığına göre faizi, yatırım ile tasarruf arasına oturtmuştur. Elbette sonuç tam bir hüsrandır. Kapitalist anlayışın diğer yaklaşımı; Keynes'e ait olan, para arzı ile para talebi arasındaki dengeyi faiz ile sağlayan likidite tercihi anlayışıdır. Başka bir ifade ile ihtiyaç duyulan yani talep edilen paranın karşılanması için belli bir faiz oranına ihtiyaç vardır.Dikkat edilirse her iki yaklaşımın da temelinde aynı mantık vardır. İhtiyaç duyulan paranın karşılanması ancak belli bir faiz oranı ile mümkün olmaktadır. Yani piyasanın ihtiyaç duyduğu paranın -ister buna siz yatırım deyin ister para talebi deyin- karşılanması ancak maliyetli para ile olmaktadır.Bu anlayışın neticesi olarak Merkez Bankası'nın piyasanın ihtiyaç duyduğu parayı piyasaya sürmesine şiddetle karşı çıkan kapitalist anlayış aynı ihtiyacın özel bankalar üzerinden faizli para ile karşılanmasını desteklemektedir. Merkez Bankası'nın piyasanın ihtiyaç duyduğu parayı karşılamasına enflasyon olur düşüncesiyle karşı çıkanlar aynı miktarda paranın özel bankalar tarafından kaydi para üretilerek faizli olarak karşılanmasına destek olmaktadır. Diyelim ki siz devlet olarak bir yere okul yapacaksınız bunu kendi emisyonunuzla karşılamak yerine yurt dışından veya içeriden faizle para alarak bu okulu yaptırıyorsunuz. Kapitalist anlayışın ekonomi teorisi adı altında söylediği faizli paranın enflasyona yol açmayacağıdır. Ancak aynı miktarda faizsiz paranın Merkez Bankası kanalı ile karşılanması durumunda ise enflasyon meydana gelir. Adeta maliyetli parayı gören enflasyon sesini çıkarmıyor ama ne hikmetse yerli ve maliyetsiz parayı gören enflasyon birden ayağa kalkıyor.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Elhan Azizov / Bakü Devlet ÜniversitesiProf. Dr. Baş'a minnettarım Prof. Dr. Haydar Baş'ın adı sadece Türkiye'de ve Azerbaycan'da değil bütün İslam Dünyasında meşhurdur. Aynı zamanda bütün Dünya Şarkiyatçıları Prof. Dr. Haydar Baş'ın kitabını okuyor ve onun kitapları Şarkiyatçıların başucu kitabıdır. Bilginize sunarım ki Prof. Dr. Haydar Baş'ın şimdiye kadar yazdığı 20'den fazla kitabı 150'den fazla bilimsel eseri vardır. Sayısız makaleleri yayınlanmıştır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Türkiye'den uçup Bakü'ye gelmesini, ders vermesini diğer fakültelerin talebeleri de sabırsızlıkla bekliyorlar. Prof. Dr. Haydar Baş'ın dersinde oturmak için o koca salonda yer bulamıyoruz. Bence Prof. Dr. Haydar Baş'ın kitabının esas konusu ondan ibarettir ki ekonomi bilimi ve ekonomistler ilk sırada sadece devletlerin, ülkelerin gelişmesine değil, herhangi bir halkın, ulusun ve ferdin dimağının yükselmesine hizmet etmelidir. Esas cevher insan refahının yükselmesi ve bütün dünyaya ve bütün uluslara hizmet etmesi amacıdır. Bu yüzden ben hem bizim fakültemizin profesörü hem de müstesna bir iktisatçı Prof. Dr. Baş'a minnettarım.